TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, 27. Dönem AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Yasin Şamlı ve beraberindeki 15 hukukçunun yer aldığı heyet, UCMnin Laheydeki mahkeme binası önünde açıklama yaptı.
Burada konuşan Yüksel, UCM Savcılık Ofisi ve Mağdur Katılımı Birimi ile verimli görüşmeler yaptıklarını belirterek İsrailin Gazzeye yönelik saldırılarını uluslararası insancıl hukuk açısından değerlendirdi.
HİçBİR VİCDAN BUNA SESSİZ KALAMAZ
Yüksel, 7 Ekimden bu yana devam eden saldırılarda 15 bine yakın masum sivilin yaşamını yitirdiği ve bunların yarıdan fazlasının kadın ve çocuklardan oluştuğunu ifade ederek, Tarifi mümkün olmayan bir vahşet ile karşı karşıyayız. dedi.
Yüksel, İsrailin saldırılarında bugüne kadar 200den fazla sağlık görevlisi, onlarca sivil savunma çalışanı ve gazeteci de katledildiğini kaydederek, El-Ehli Baptist Hastanesi, Şifa Hastanesi, Endonezya Hastanesi, Türk-Filistin Dostluk Hastanesi ve başka hastaneler; Cibaliye, Bureyc ve Eş-Şati Mülteci Kampları, Al-Fakhoora Okulu ve daha onlarca okul, camiler ve kiliseler canice bombalandı. Sivillerin bir arada toplandığı ne kadar mekan varsa saldırıların doğrudan hedefi oldu. Korkunç bir kast, korkunç bir nefret ile karşı karşıyayız. Hiçbir vicdan buna sessiz kalamaz. Srebrenitsayı ve Hocalıyı hatırlatan bir soykırım işleniyor. dedi.
İNSANCIL HUKUK İHLAL EDİLDİ
Uluslararası insancıl hukukun çok sayıda hükmünün ihlal edildiğini anlatan Yüksel, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmelerine ek 1977 tarihli 1. Protokolün 51 (6). maddesi uyarınca misillemeler yoluyla sivil halka ya da sivillere karşı saldırıların yasaklandığını vurguladı.
Yüksel, Fakat, İsrail bu kurala asla uymuyor. Bugüne kadar 12 binden fazla hava saldırısı yapıldı. 120 binden fazla sivil konut yok edildi. Ekmek sırasında, su sırasında bekleyen çocuklar hedef alındı. Halbuki, uluslararası insancıl hukuk kesin bir dille toplu cezalandırmayı yasaklamaktadır. diye konuştu.
-Daha da ötesini konuşmamızın vakti geldi
İsrailin ihlal teşkil eden eylemlerini uzun süredir, sistematik ve yaygın bir şekilde işlediğine dikkat çeken Yüksel, Daha da ötesini konuşmamızın vakti çoktan geldi, hatta geçiyor da. 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmenin 2. maddesinde soykırım oluşturan eylemler düzenlenmiştir. İsrail, nefret politikalarının bir ürünü olarak gerçekleştirdiği eylemlerde soykırım işliyor. ifadelerin kullandı.
Yüksel, Gazzede katı bir abluka uygulandığından bahsederek, son haftalarda yapılan az miktardaki insani yardımın yeterli olmadığını, bir savaş yöntemi olarak sivilleri aç bırakılması ve yardım malzemelerin engellenmesinin de uluslararası hukukun ihlalini teşkil ettiğini aktardı.
İlk günlerden itibaren Türkiyenin hem insani yardımın geçişini sağlama hem de hastaların Ankaraya getirilmesine dair girişimlerde bulunduğunu anlatan Yüksel, Umarım, bu katı abluka kırılır. dedi.
-Sorumluların cezalandırılması gerekiyor
Yüksel, İsrailin UCMye taraf olmasa da Filistinin taraf ülke olması sebebiyle İsrailli yetkililerin yargılanabilmesinin mümkün olduğunu anlatarak, Bu noktada, asıl gidilecek yer UCMdir. Biz de zaten bu yüzden bugün buradayız. Bu ihbarımız, UCMnin gerekli süreçleri etkin ve verimli şekilde yürütmesine ilişkindir. diye konuştu.
Bölgeye huzur gelmesinin yolunun 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulmasına bağlı olduğunu aktaran Yüksel, Bu noktada Türkiye, bugüne kadar olduğu kadar bugünden sonra da hem bölge ülkeleri nezdinde hem de başta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası teşkilatlar nezdinde girişimlerini sürdürmeye ve sorunun çözümüne dair adımlar atmaya devam edecektir. değerlendirmesinde bulundu.
HUKUKçU OLMAK EN BAŞTA BU SOYKIRIMA KARŞI çIKMAYI GEREKTİRMEKTEDİR
İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Yasin Şamlı da 47 günde Gazzede İsrailin saldırılarında ölenlerin sayısının 15 bine yaklaştığını hatırlatarak, İnsanlık vicdanını sızlatan bu acımasız saldırılar devam etmekte, bir günde yüzlerce insan öldürülmektedir. Saldırıların ve kullanılan silahların mahiyetinden, saldırganların amacının, bütün Gazzelileri yok etmek olduğu anlaşılmaktadır. dedi.
Şamlı, Hukukçu olmak en başta bu soykırıma karşı çıkmayı, adaletin tesisi için mücadele etmeyi gerektirmektedir. İstanbul 2 Nolu Barosu olarak kadınların, çocukların, masum sivillerin hayat haklarını savunmak için Laheye, UCMne geldik. diye konuştu.
Şamlı, çok kısa sürede dünyanın çeşitli ülkelerinden duyarlı 3 bine yakın hukukçunun imzalarıyla başvurularına destek verdiğini ifade etti.
GEREĞİNİ YAPMAYAN ULUSLARARASI HUKUK KURUMLARI İSE MEŞRUİYETLERİNİ KAYBEDECEKTİR
Şamlı, Bu soykırım karşısında susan herkes insanlık vicdanında, tarih önünde mahkm olacaktır. Gereğini yapmayan uluslararası hukuk kurumları ise meşruiyetlerini kaybedecektir. şeklinde konuştu.
Şamlı, tarihi sorumlulukları gereği başvuruları UCMye ulaştıracaklarını dile getirerek, soykırımcıların ve insanlığa karşı suç işleyenlerin yargılanması ve cezalandırılması için tüm sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.
AANIN VİDEO VE FOTOĞRAFLARI DA DELİL KLASÖRÜNE EKLENDİ
Heyette yer alan avukatlardan dilekçenin hazırlanmasına katkı sağlayan Mustafa Deniz, UCM için hazırladıkları 3 klasörlük delil dosyasında, video görüntüleri, fotoğraflar, tanık beyanları ve mağdur beyanlarının yer aldığını aktardı.
Deniz, sundukları dilekçelerinin ekini oluşturan delil listesine ilişkin, Dosyamızın içeriğinde video kayıtlarımız, fotoğraflar ve mağdur beyanları var. Video ve fotoğraf görüntülerini Anadolu Ajansının arşivinden aldık. Filistinlilerin yanında oluşumuzu net bir şekilde beyan edip, mağduriyetlerini dile getirme anlamında önemli bir görüşme olduğunu düşünüyorum. dedi.
Heyet, Laheydeki programın ardından, BMde çeşitli temaslarda bulunmak üzere İsviçrenin Cenevre şehrine hareket etti.