Prof. Dr. Alpak, sahipsiz köpek popülasyonunun çözümüne ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Sahipsiz köpek sorununun özellikle koronavirüs döneminde başladığını belirten Alpak, kapanmalarda insanların evlerine çocuklarını meşgul etmesi için kitap, tablet ve oyuncak yerine canlılar aldığını söyledi.
Bu hayvanların da kontrolsüz bir şekilde ürediğine değinen Alpak, Tarım ve Orman Bakanımızın (İbrahim Yumaklı) 4 milyona yakın olarak açıkladığı başıboş köpeklerin bu sayıya ulaşmasının birinci nedeni ise vazgeçilmiş hayvan sevgisidir. Hayvanlar hediyelik eşya değildir. diye konuştu.
Ülkeye kaçak yollardan sokulan cins köpeklerin de sorunun büyümesinde etkisi olduğunu dile getiren Alpak, bu konuda denetimlerin sıklaştırılması ve cezaların ciddi oranda artırılması gerektiğini kaydetti.
çİFTçİNİN İHTİYAç DUYDUĞU KÖPEĞİ KENDİSİ DEĞİL DEVLET TEMİN ETMELİ
Prof. Dr. Hasan Alpak, çiftçiler ve çobanların sürülerini korumak için köpeklere duydukları ihtiyacın zamanla sahipsiz hayvan sorununa da neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
çiftleştirdikleri hayvanların 8-10 yavrusu sütten kesildikten sonra aralarından birini seçiyorlar. Geri kalanı ise anneleriyle boş araziye bırakılıp terk ediliyor. Bu da sahipsiz ve kimsesiz hayvan kaynağıdır. Köylünün, çiftçinin ihtiyaç duyduğu köpeği kendisi değil devlet temin etmeli. Veteriner hekimlerin bunu yapabilecek organizasyonu var ancak bu organizasyon da 12 Eylül sonrasında Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün kapatılmasıyla büyük bir darbeye maruz bırakıldı. Bu müdürlük mutlaka geri açılmalıdır.
İstanbulda sahipsiz köpek popülasyonunun 1 milyona yakın olduğunu söyleyen Alpak, bunun ilçe merkezlerinde 50 bin civarında olduğunu kaydetti.
Şehir merkezlerindeki sahipsiz köpeklerin neredeyse tamamının kısırlaştırılmış veya küpelenmiş olduğunu dile getiren Alpak, bu hayvanların küpelerinin düşebileceğini, bu nedenle belediyelerin küpe yerine çip işleme yapması gerektiğini vurguladı.
İstanbul özelinde kent merkezleri dışında 700-800 bin sahipsiz köpeğin de kırsal bölgelerde yaşadığını belirten Alpak, hayvanların Silivri, çatalca, Sultangazi, Eyüpsultan, Sarıyer, Şile, Pendik, Tuzla ve Beykoz gibi ilçelerde yoğunlaştığını aktardı.
BARINAK DEĞİL KÖPEK YAŞAM ALANLARI OLUŞTURULMALI
Yüzbinlerce köpeğin barınaklarda toplanmasının mümkün olmadığını dile getiren Alpak, Biz veteriner hekimler olarak barınak kavramına, barınak tedbirine karşıyız çünkü barınak tedbiri başarısız oldu. Peki ne yapılacak? Köpeklerin çok bulunduğu alanda barınak değil, yaşam alanlarının oluşturulması gerekiyor. İki kilometre uzunluğunda 500 metre genişliğinde köpek yaşam alanları oluşturulmalı. ifadesini kullandı.
İstanbulda 50 bin civarında veteriner hekim olduğunu aktaran Alpak, sahipsiz köpeklerin kısırlaştırılmasına ilişkin şu önerilerde bulundu:
Bu veterinerlerin yaklaşık 10 bini aktif. Bunlar belediyelerde, veteriner fakültesinde, tarım ilçe müdürlükleri ile serbest veteriner klinikleri ve birkaç hayvan hastanesinde çalışıyor. Silivrideki veteriner hekimi Kartala, Beykozdakini çatalcaya taşımaya gerek yok. Herkes olduğu yerde işini yapacak. İstanbul genelinde ve kısırlaştırma problemi olan bölgelerde veteriner fakülteleri bu kampanyanın merkezi ve yöneticisi olabilir çünkü bu alanda yetkin çok arkadaşımız var.
YÜZDE 80İNİNİ KISIRLAŞTIRAMIYORSANIZ SAYI YUKARI GİDİYOR
Prof. Dr. Alpak, kısırlaştırma çalışmalarının devletin öngördüğü şekilde veteriner hekimler, teknikerler, hayvan bakım görevlileri, hayvansever STKlerin işbirliği ile yürütülmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
Sahipsiz köpek popülasyonu kontrol altına almak için yüksek oranda kısırlaştırma yapılması gerekiyor. Bir yıl içerisinde o bölgede bulunan hayvanın yüzde 80inini kısırlaştıramıyorsanız sayı yukarı gidiyor. Bunun yapılması için doğurgan olan dişileri yakalamak lazım. Erkek köpeğin kısırlaştırılması ise çok daha basit ve sağlıklıdır. Yakalandıktan sonra operasyonu en çok 20 dakika sürer, istisnalar dışında hemen salabilirsiniz. Dişide ise açık ya da kapalı operasyon yapılabilir. Operasyon sonrası dişi köpeğin en az 3-5 gün gözetim altında tutulması gerekiyor.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun hayvanların bakım ve kollanmasıyla ilgili yetkiyi belediyelere, denetimi ise Tarım ve Orman Bakanlığına verdiğini hatırlatan Alpak, veteriner hekim sayılarının yetersiz olduğu bu kurumlardaki sayının artırılması gerektiğini ifade etti.
Bunun yanı sıra tekniker ve bakım görevlisi sayısının da artırılmasının önemini vurgulayan Alpak, 20den aşağı veteriner hekimi olan belediyelerin, kısırlaştırma kampanyasında başarılı olma ihtimali hiç yok. İstanbulda kısırlaştırma kampanyası başlatılacaksa, İstanbulun komşusu Kocaelinde, Kırklarelinde, Tekirdağda hatta Edirnede bile aynı anda kampanya başlatılması gerekiyor bilgisini paylaştı.
Bu konuda başarılı olmak için hayvanların yaşam sürelerini de göz önünde bulundurmak gerektiğini ifade den Alpak, istikrar olmadığı sürece 5 yıl içinde popülasyonun yine 20-30 yıl önceki seviyelere ulaşacağını kaydetti.
Hayvanlardan insanlara geçen kuduz, verem, bit, pire, parazit ve karaciğer kisti gibi hastalıklara da değinen Alpak, veteriner hekimlerin bu alanda da etkin görev alabileceğini söyledi.
BİZİM MEDENİYETİMİZ YAŞATMAK ÜZERİNE KURULUDUR
Alpak, Burası Türkiyenin ve dünyanın en iyi fakültelerinden birisidir. Burada her türlü hastalığı tedavi edebilecek 150 civarında hekimimiz var. Biz bu işi en iyi bilenler olarak şu ana kadar fakültemizde hiçbir hayvanın ötenazisini yapmadık. Bizim medeniyetimiz yaşatmak üzerine kuruludur. Geçmişte bunun çok güzel örnekleri var. diye konuştu.
Hayvanları öldürmenin veya ölüme terk etmenin çözüm olamayacağını vurgulayan Alpak, geçmişte yaşanan olaylardan örnek vererek halkın da yaşanan afetleri de hayvanların katledilmesine bağladığını belirtti.
Kısırlaştırılan köpeklerin hormonal yapısı değiştiği için daha sakin olacağını ifade eden Alpak, ancak yine de özel alanlarının ihlal edilmemesinin önemli olduğunu aktardı.
Köpek beslemenin de doğru bölgelerde yapılmasının saldırı ve olası kazaları azaltacağını aktaran Prof. Dr. Hasan Alpak, Kesinlikle vatandaş kapısının önünde, belediyelerin belirlediği alanın dışında, sokak kenarında, otoyol kenarlarında hayvan beslenmesin. Aksi takdirde köpekler beslendikleri yerde yatıyorlar, uyuyorlar, vakit geçiriyorlar ve orayı ev olarak kabul ediyorlar. dedi.