Türk askerinin görev süresi uzatıldı

- Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 10 Şubat 2025'ten itibaren 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi - TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Adil Karaismailoğlu: - "Deniz haydutluğu ile mücadele amacıyla oluşturulan görev gücünün başarısı ortada olup, deniz ticaretinin sürekliliği açısından ülkemizin söz konusu oluşumda yer almaya devam etmesinin son derece önemli olduğu görüşündeyiz"

Haberler 05.02.2025 - 10:02 Son Güncelleme : 05.02.2025 - 10:02

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 10 Şubat 2025ten itibaren 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın imzasını taşıyan tezkerede, Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde vuku bulan deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemlerine karşı, 2008-2021 yılları arasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarının alındığı hatırlatıldı.

Bu kapsamda TBMMnin 10 Şubat 2009 tarihli kararıyla, TSK unsurlarının söz konusu bölgede görev yapması için bir yıl izin verildiği anımsatılan tezkerede, bu sürenin son olarak 17 Ocak 2024te bir yıl daha uzatıldığı aktarıldı.

Tezkerede, şu ifadelere yer verildi:

TSK deniz unsurları konuşlandırılmak suretiyle, bölgede seyreden Türk bayraklı ve Türkiye bağlantılı ticari gemilerin emniyetinin etkin şekilde muhafaza edilmesi, uluslararası toplumca yürütülen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle müşterek mücadele harekatlarına aktif katılımda bulunulması, anılan bölgelere yapılan insani yardım faaliyetlerine destek verilmesi, TSK deniz unsurlarının harekat etkinliğinin ve bölgeye ilişkin tecrübesinin artırılması sağlanmış, bu alanda ilgili ülkelerle işbirliğinin sürdürülmesine yönelik milli politikanın desteklenmesi ve BM sistemi içinde, bölgesel ve küresel ölçekte oynadığımız rolün ve görünürlüğümüzün pekiştirilmesi temin edilmiştir.

Tezkerede, Türkiyenin, deniz haydutluğu ve silahlı soygunla mücadelede uluslararası işbirliğinin geliştirilmesine önem verdiği, bu alanda yürütülen çabaları en başından beri desteklediği ve BM, NATO, Avrupa Birliği ile Uluslararası Denizcilik Teşkilatı bünyesindeki çalışmalara aktif olarak katıldığı vurgulanarak, Türkiyenin, BM Güvenlik Konseyinin 16 Aralık 2008 tarihli ve 1851 sayılı kararı çerçevesinde kurulan Somali Açıklarında Deniz Haydutluğuyla Mücadele Temas Grubunun çalışmalarına kurucu üye olarak katıldığı anımsatıldı.

TSK deniz unsurlarının, 2009-2016 yılları arasında yürütülen NATOnun Okyanus Kalkanı Harekatına ve 2009 yılından bu yana Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan Birleşik Görev Kuvveti-151e (CTF-151) dönemsel olarak firkateyn-korvet ile katıldığı belirtilen tezkerede, Türkiyenin, 2009-2020 yılları arasında 6 defa CTF-151 Komutanlığı görevini üstlendiği, 24 Temmuz 2024 tarihinde söz konusu komutayı yedinci defa devraldığı ifade edildi.

Tezkerede, Somalinin BM Genel Sekreterinden talebi üzerine Aden Körfezi Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ile mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadeleye ilişkin BM Güvenlik Konseyi tarafından önceki kararların devamı niteliğinde bir kararın 2022 yılı ve sonrasında çıkarılmadığı kaydedildi.

- Uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği

BM Güvenlik Konseyinin 16 Aralık 2008 tarihli ve 1851 sayılı kararı temelinde uluslararası toplumca yürütülen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele harekatlarının Somali kara suları haricindeki bölgede devam ettiği bilgisine yer verilen tezkerede, bu harekatlardan ABnin Atalanta Harekatının görev süresinin AB Konseyinin 16 Aralık 2024 tarihli kararıyla 28 Şubat 2027ye kadar uzatıldığı aktarıldı.

Tezkerede, Türkiyenin de iştirak ettiği Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesindeki CTF-151 faaliyetlerine devam ettiği bildirildi.

TBMMnin 17 Ocak 2024 tarihli kararı gereğince TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerdeki görevlendirme süresinin 10 Şubat 2025 tarihinde sona ereceği kaydedilen tezkerede, şunlar ifade edildi:

Uluslararası barış ve istikrarı tehlikeye düşüren ve milli menfaatlerimizi de olumsuz etkileyen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele yönündeki uluslararası çabalara ülkemiz tarafından etkin bir biçimde destek verilmesi ve bölgede seyrüsefer emniyetinin sağlanmasına katkıda bulunulması, uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği olarak görülmektedir. Bu itibarla, ülkemizin de tarafı olduğu Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasa Dışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme başta olmak üzere ilgili milletler arası anlaşmalar ve temayüller çerçevesinde 934 sayılı TBMM kararında belirlenen ilke ve esaslar dikkate alınarak bahse konu bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele müşterek operasyonlarına destek verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Bu mülahazalarla, gereği, kapsamı ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, TSK deniz unsurlarının bölge ülkelerinin kara suları dışında olmak üzere Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele amacıyla görevlendirilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasanın 92nci maddesi uyarınca TBMMnin son olarak 17 Ocak 2024 tarihli ve 1401 sayılı kararıyla verilen izin süresinin 10 Şubat 2025 tarihinden itibaren bir yıl uzatılması hususunda gereğini bilgilerinize sunarım.

- Görüşmelerden

Tezkere üzerinde söz alan Yeni Yol Partisi Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, Türkiyenin Somalide deniz güvenliği operasyonlarına katılımıyla sadece askeri değil, ekonomik ve diplomatik sorumluluklar da üstlendiğine dikkati çekerek, Afrika ile ilişkilerimiz için bir referans noktası teşkil eden Somalideki adımlarımızda uzun vadeli sonuçları da dikkate almalı ve partiler ötesi ulusal çıkarlarımızı da koruyan dengeli bir yaklaşımla hareket etmeliyiz. diye konuştu.

İYİ Parti Ankara Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba, barışa katkı sağlayacak her türlü anlaşma ve tezkereyi olumlu karşıladıklarını belirterek, Bu tezkereye de evet oyu vereceğiz. dedi.

MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Türkiyenin Somalide gösterdiği samimi yaklaşımın, kıtanın diğer ülkeleriyle geliştirilen ilişkiler açısından emsal teşkil ettiğini; bugün Türkiyeden Afrika kıtasına giden heyetlerin samimiyetle, coşkuyla ve heyecanla karşılandığını vurguladı.

Dünyaya Türkün adaletini, nizamını ve huzurunu getirme hedefimizde ortaya koyduğumuz gayretlerin güzide örneklerinin başında gelen ve tabir caizse bu halin vücut bulduğu ülke Somalidir. ifadesini kullanan Özdemir, şunları söyledi:

Temennimiz hem Somali hem de Afrika kıtasının tamamıyla münasebetlerimizin karşılıklı saygı ve kazanç ilkesiyle geleceğe güvenle yol alabilmesidir. Bu şartlar altında MHP olarak Türkiyenin gerek kendi politikaları, gerek ikili ilişkileri, gerekse de çok uluslu girişimler ile Aden Körfezi ve Arap Denizinde varlık göstermesinin milli güvenliğimiz, çıkarlarımız ve hedeflerimiz açısından büyük öneme sahip olduğunu değerlendiriyoruz. Somalinin daha istikrarlı bir hale erişmesi için askeri olarak desteklenmesi ile kara sularını korumanın yanı sıra, Somaliye ait deniz aşırı petrol ve doğalgaz kaynaklarının aranıp ekonomiye kazandırılması, kara, deniz ve hava egemenliğinin yanı sıra uzay rekabetinde de ülkemizle beraber Somali ve Afrikanın hak ve menfaatlerinin korunması gibi yüksek vizyona sahip hedefler açısından ülkemiz bölgedeki ağırlığını sadece korumakla kalmamalı, daha da arttırmalıdır.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz çandar, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şaranın, ülkedeki tüm grupları temsil etmediğini savunarak, Türkiyenin belli fraksiyonların değil tüm Suriye halkının hamisi olması gerektiğini söyledi.

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Türk askerinin Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresine onay verdiklerini dile getirdi.

Tan, silahlı kuvvetlerden ayırma cezası verilen teğmenlere desteklediklerini ifade ederek, Bizler, darağacında bile olsak Mustafa Kemalin askerleriyiz demeyi sürdüreceğiz. Sokakta bulmadığımız bu laik cumhuriyetin DNAsıyla da taşıyıcı kolonlarıyla da kimseyi oynatmayacağız. Dolayısıyla Cumhurbaşkanına ve AKP-MHP sıralarına çağrım şudur; bir an önce getirin sandığı, bu millet size kapıyı göstermeye can atıyor. diye konuştu.

Tanın sözlerinin ardından söz alan MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Artık CHPnin, Atatürkün arkasına sığınarak, Atatürk istismarına bir son vermesi gerekiyor. Bu sahte Atatürkçülüğü bırakın artık. dedi. Akçay, CHPnin, cumhuriyetin kurucu partisi olmadığını savundu.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise CHPnin, cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu belirterek, Sizin babalarınız, dedeleriniz CHPliydi. Bir Kurtuluş Savaşı verilirken bir parti olacaktı, o parti de CHPdir. Hepimiz aslında hala Kuvayımilliyeciyiz, Atatürkün izindeyiz, Mustafa Kemalin askeriyiz. Siz bundan korkarsınız. şeklinde konuştu.

- Görev gücünün dağılması, deniz haydutluğu faaliyetlerinin yeniden artması riskini doğuracaktır

TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı ve AK Parti Trabzon Milletvekili Adil Karaismailoğlu, Türkiyenin, NATO ve BM bünyesindeki deniz güvenliği operasyonlarına aktif destek verdiğini hatırlattı.

Aden Körfezi ve Kızıldenizde artan güvenlik tehditlerine karşı verdikleri katkıların, Türk bayraklı gemilerin ve deniz ticaretinin güvenliğini sağladığının altını çizen Karaismailoğlu, bu adımların, Türkiyenin küresel deniz ticaretindeki rekabet gücünü yükselterek, bölgesel bir ticaret merkezi olmanın ötesine taşıyacağını söyledi.

Denizciliğin, bir ülkenin ekonomik gücünü, bölgesel etkisini ve küresel stratejisini belirleyen en kritik alanlardan biri olduğunu, bu nedenle hava, kara ve demir yolu taşımacılığında olduğu gibi deniz yolu taşımacılığında da emniyeti sağlamak en büyük öncelikleri arasında bulunduğunu kaydeden Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

Deniz haydutluğu ile mücadele amacıyla oluşturulan görev gücünün başarısı ortada olup deniz ticaretinin sürekliliği açısından ülkemizin söz konusu oluşumda yer almaya devam etmesinin son derece önemli olduğu görüşündeyiz. Görev gücünün dağılması bölgedeki deniz haydutluğu faaliyetlerinin yeniden artması riskini doğuracaktır. Uluslararası barış ve istikrarı tehlikeye düşüren ve milli menfaatlerimizi de olumsuz etkileyen deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele yönündeki uluslararası çabalara ülkemiz tarafından etkin bir biçimde destek verilmesi ve bölgede seyrüsefer emniyetinin sağlanmasına katkıda bulunulması, uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği olarak görülmektedir.

Görüşmelerin ardından, Türk askerinin Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi oylanarak kabul edildi.

Ana Sayfaya Git