1919da Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak türlü bahanelerle Anadoluyu işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden alınan Türk milleti, zor durumda bırakılmaya çalışılıyordu.
Halide Edip Adıvarın Türkün Ateşle İmtihanı kitabında anlattığı işgal günlerinde, itilaf donanması İstanbula, Fransızlar Adanaya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifona, İtalyanlar, Antalya ve Anadolunun güneybatısına yerleşti.
15 Mayıs 1919da İtilaf devletlerinin izniyle Yunan Ordusu İzmire çıkarma yaptı.
Bu durum karşısında Türk milleti, tarih boyunca gösterdiği millet olma bilinci ile işgallere karşı Kuvayımilliye hareketini başlattı. İki seçenek vardı, ya işgal güçlerine teslim olunacak ya da yıkılan yakılan bir ülke yeniden ayağa kalkacak ve küllerinden doğacaktı.
1920de TBMMnin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı politikalarını Atatürk ve silah arkadaşları üzerine yoğunlaştırdı, özellikle Batı Cephesinde hareketlilik başladı. Yunan ordusu 1921de Polatlıya kadar geldi. Polatlıda dünyanın en uzun sürecek meydan muharebesinin hazırlıkları yapılıyordu.
HATTI MÜDAFAA YOKTUR, SATHI MÜDAFAA VARDIR
Türk ordusunun Yunan ordusu ile Sakarya boylarında yaptığı meydan savaşı olan Sakarya Meydan Muharebesi 23 Ağustosta başladı. Bu tarihten itibaren gece gündüz aralıksız süren savaşta, Mustafa Kemal Paşa, yeni bir savaş stratejisi uygulayarak ordularına, Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. emrini verdi.
Türk askeri, bu emre uyarak vatanını canla başla savundu. Bu amansız mücadele, bütün şiddetiyle 22 gün 22 gece sürdü. Bütün cephe boyunca saldırıyı sürdüren Türk ordusu, 13 Eylül 1921de Sakarya ırmağının doğusundan Yunan kuvvetlerini temizledi.
Sakarya Meydan Muharebesi, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği dönüm noktalarından biri olarak tarihteki yerini aldı.
Düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruzu başlatan harekat emrini verdi.
26 AĞUSTOSTA KOCATEPEDE ŞAFAK SÖKERKEN...
Başkomutan Mustafa Kemal, 26 Ağustos sabahı Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar sınırlarında kalan Kocatepede yerini aldı.
Topçu ateşleriyle şafak vakti başlayan harekatın devamında Türk askeri, sabahın ilk ışıklarıyla hücuma geçip Tınaztepeyi ele geçirdi ve Belentepe ile Kalecik Sivrisinden düşmanı uzaklaştırdı.
Taarruzun ilk gününde 1. Ordu birlikleri, Büyük Kaleciktepe ile çiğiltepe arasındaki 15 kilometrelik alanda, düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdi. 5inci Süvari Kolordusu, düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu, 2nci Ordu ise cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.
Türk ordusu, 27 Ağustos sabahı bütün cephelerde yeniden taarruza geçti ve aynı gün Afyonkarahisar, 8inci Tümen tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. 28 ve 29 Ağustosta başarıyla sürdürülen taarruz, düşmanın 5inci tümeninin etkisiz kılınmasıyla neticelendi.
29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçilip taarruzun kısa sürede sonuçlandırılmasında hemfikir oldu ve planın 30 Ağustosta aksamadan uygulanması için gerekli önlemler alındı.
BÜYÜK ZAFER VE BİR KIRIK KAĞNI
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun Kurtuluş Savaşında kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde olan Kütahyanın Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe çalköyde birliklere taarruz emrini verdi.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun, 26 Ağustosta başlayan Meydan Muharebesinde Dumlupınarda Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş Deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etmesiyle zafere ulaşıldı. Kızıltaş Deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı.
Büyük Zaferin ertesi günü, 31 Ağustosta Zafertepe çalköyde bir evin bahçesindeki kırık kağnının üzerine muharebe alanlarının haritasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirmesi yaparak, Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup etmek için İzmire girme görüşünde birleşti.
ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ!
Mustafa Kemal Paşa, Büyük Zafer sonrası 1 Eylülde Dumlupınarda, Batı Cephesindeki tüm subay ve erlere okunmak üzere yayımladığı bildiride, şu ifadelere yer verdi:
Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesinde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını, inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakarlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu, geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakarlıklarınızı yakından görüp izliyorum.
Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe Kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadoluda daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri!
Bu emir doğrultusunda üç koldan ilerleyen Türk ordusu 1 Eylülde Gediz ve Uşakı, 2 Eylülde Eskişehiri, 6 Eylülde Balıkesir ve Bileciki, 7 Eylülde Aydını, 8 Eylülde Manisayı geri aldı. 9 Eylülde İzmirde Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşanın emrini büyük bir başarıyla yerine getirdi.
GÖREVİNİ YERİNE GETİREMEMENİN ÜZÜNTÜSÜYLE...
Büyük Taarruzdan akıllarda kalan en önemli olaylardan biri, 57nci Tümen Komutanı Albay Reşat Beyin, 27 Ağustosta çiğiltepenin alınmasının yarım saat gecikmesi üzerine, görevini yerine getirememenin üzüntüsüyle kendisini vurarak intihar etmesiydi.
Mustafa Kemal Paşaya, çiğiltepe sırtlarında çarpışan 57nci Tümen Komutanlığını yeniden telefonla aradığında Albay Reşat Beyin intihar ettiği söylendi ve yazdığı Yarım saat zarfında o mevkiyi almaya size söz verdiğim halde, sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam. notu okundu.
çiğiltepe, Albay Reşat Beyin ölümünün 15 dakika sonrasında düşman askerlerinden kurtarıldı.
TÜRK CUMHURİYETİNİN TEMELİ BURADA SAĞLAMLAŞTIRILDI
Büyük Önder Atatürk, Büyük Zaferden 2 yıl sonra, 30 Ağustos 1924te, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtının temel atma törenine katılmak üzere Zafertepe çalköye geldi.
Törene katılanlara iki yıl öncesini hatırlatan Atatürk, Büyük Zaferi şu cümlelerle anlattı:
Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir adım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, Cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vurduğu gücü ve istemiyle, bu belli gerçeği bir kere daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş bulunuyor.
İlk kez 1926da Zafer Bayramı olarak kutlanmaya başlanan 30 Ağustos, her yıl yurt geneli ve KKTCde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
Failed to load the video