Midyat ve İstanbuldaki PKK saldırılarını kınayan Tan, Bu iki saldırıda da bundan önceki saldırılarda da terör eylemleri asla meşru, mazur görülemez. Hangi terör örgütü yaparsa yapsın tamamını kınıyorum. Bu eylemler halka fayda getirmeyecek, daha fazla gerilimi, karışıklığı ve kaosu körükleyecek. Sonunda ülkeyi iç savaşın eşiğine getirecek, ardından askeri darbeye neden olacak eylemler yapıyorlar dedi.
HDP olarak bu saldırılara daha yüksek sesli tepki vermeleri gerektiğini vurgulayan Tan, Yapacak daha fazla bir şeyimiz yok diyemeyiz. Bir şeyi durduramıyorsak yapılacaklar bitmemiş demektir. Kürtlerin Türkiyede hak arama mücadelelerinde şiddetin, terörün sağlayacağı bir fayda yoktur. diye konuştu.
Kürt siyasal hareketleri topyekn kesin bir yol ayrımındadır görüşünü dile getiren Diyarbakır milletvekili, şöyle devam etti: Kürtler Türkiyeyle birlikte bir gelecek mi inşa edecek? Yoksa Türkiyeden ayrılarak ayrı bir siyasi gelecek mi inşa edecek? Yakın zamana kadar PKK dahil Kürt siyasetçilerin ezici çoğunluğu demokratik bir Türkiye inşa edecekti. Hatta bu modeli Suriyeye, Iraka taşıyarak demokratik bir Orta Doğu fikrini savunuyorlardı.
Bu sürecin benim açımdan cevabı nettir. Türkiye ile birlikte demokratik ve legal yollarla bir gelecek inşa etmeliyiz. Demokratik tercihin ne kadar doğru bir yol olduğu 7 Haziran 2015 seçimlerinde ispatlandı. Kimsenin öngöremediği büyük bir destekle 80 milletvekili çıkardık. Bu süreç demokratik çizgide devam ettirilseydi 1 Kasımda en az 100 milletvekili çıkarabilirdik. Bir sonraki seçimde HDP anamuhalefet partisi olabilirdi
Peki, ne oldu da şiddet yolu seçildi? sorusuna ise şu yanıtı verdi: Savaş başladıktan sonra bunu PKKnin, Kandilin ya da Recep Tayyip Erdoğanın istemiş olması önemli değil. Bana göre saydıklarının hepsi bu savaşı istedi dedi. Tan, PKKnın yeniden saldırıları başlatmasına Bunun hiçbir izahı yok tepkisini verirken, Cumhurbaşkanının, AK Partinin, devletin işine geleceğini bile bile PKK şiddet sarmalına girdi. Bunun Ortadoğudaki gelişmelerden, uluslararası müdahalelerden kaynaklandığı söyleniyor. Belki bu çatışmalardan sonra devletin bazı adımları atmaya mecbur edilebileceği düşünülüyordu.
Bir PKK yetkilisi 2016 yılında devletin bu kadar sert bir şekilde üzerimize geleceğini düşünemedik dedi. Bu özrü kabahatinden çok daha büyük bir ifadedir. 7 bin Kürt genci hayatını kaybetmişse sadece pardon diyemezsiniz. Bunu görememiş ve hesaplayamamışlarsa görevi bırakmaları lazım. Bana göre Türkiyedeki derin yapılarla Kürt siyasetinin içindeki derin yapılar bu işi paslaşarak birlikte yaptılar ifadelerini kullandı.
Habertürkten Kübra Para konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, bölge halkının hem PKKya hem devlete öfkeli olduğunu, özellikle muhafazakar Kürtlerin HDPnin son dönem politikalarını benimsemediğini söyledi. İlk kez Kürt siyasetinin kesin bir yol ayrımında olduğunu açıklayan Tan, HDP dışında yeni bir parti kurulabileceğini işaret etti.
Son iki saldırıyla başlayalım. Midyattaki bombalı intihar saldırısını da İstanbul Vezneciler saldırısını da PKK üstlendi. Ramazan günü hem polislerin hem sivillerin canına kıyan bu saldırılara ne diyeceksiniz?
Bu iki saldırıda da bundan önceki saldırılarda da terör eylemleri asla meşru, mazur görülemez. Hangi terör örgütü yaparsa yapsın tamamını kınıyorum. Bu eylemler halka fayda getirmeyecek, daha fazla gerilimi, karışıklığı ve kaosu körükleyecek. Sonunda ülkeyi iç savaşın eşiğine getirecek, ardından askeri darbeye neden olacak eylemler yapıyorlar.
Bu koşullar altında HDPlilerden daha yüksek sesli tepkiler bekliyoruz. Yapabileceğiniz daha fazla şey yok mu?
Yapacak daha fazla bir şeyimiz yok diyemeyiz. Bir şeyi durduramıyorsak yapılacaklar bitmemiş demektir. Kürtlerin Türkiyede hak arama mücadelelerinde şiddetin, terörün sağlayacağı bir fayda yoktur. Kürt siyasal hareketleri topyekn kesin bir yol ayrımındadır. Kürtler Türkiyeyle birlikte bir gelecek mi inşa edecek? Yoksa Türkiyeden ayrılarak ayrı bir siyasi gelecek mi inşa edecek? Yakın zamana kadar PKK dahil Kürt siyasetçilerin ezici çoğunluğu demokratik bir Türkiye inşa edecekti. Hatta bu modeli Suriyeye, Iraka taşıyarak demokratik bir Orta Doğu fikrini savunuyorlardı. Bu sürecin benim açımdan cevabı nettir. Türkiye ile birlikte demokratik ve legal yollarla bir gelecek inşa etmeliyiz. Demokratik tercihin ne kadar doğru bir yol olduğu 7 Haziran 2015 seçimlerinde ispatlandı. Kimsenin öngöremediği büyük bir destekle 80 milletvekili çıkardık. Bu süreç demokratik çizgide devam ettirilseydi 1 Kasımda en az 100 milletvekili çıkarabilirdik. Bir sonraki seçimde HDP anamuhalefet partisi olabilirdi.
AKP TÜRK-İSLAM SENTEZİNDEN AYRILAMADI
Peki, ne oldu da şiddet yolu seçildi?Daha koalisyon formülleri ortada yokken, çözüm sürecinin geleceği belli değilken, Kandil 11 Temmuzda ateşkesi bitirdi. Peşinden 15 Temmuzda Bese Hozat Yeni süreç devrimci halk savaşı sürecidir dedi. 19 Temmuzda Cemil Bayık halka silahlanma çağrısı yaptı. 22 Temmuzda iki polis gece evlerinde öldürüldü. Kandil aslında HDPnin demokratik başarısından rahatsız oldu tezi doğru mu?
Savaş başladıktan sonra bunu PKKnin, Kandilin ya da Recep Tayyip Erdoğanın istemiş olması önemli değil. Bana göre saydıklarının hepsi bu savaşı istedi. Ama HDP istemedi. HDP bu savaşın ortasında-arasında kaldı. Türkiye Cumhuriyeti ulus devlet mantığını rafa kaldırarak, Kürtleri kavim ve millet olarak kabul ederek demokratik bir Türkiye inşa etmeye hazır değil. Her şey Türklerin olacak ama Kürtler Türklerin vatandaşı mı olacak? Türkiye Cumhuriyeti 23 Nisan 1920de böyle kurulmadı. Ankarada Meclis açılırken bütün kavimler ortak bir milleti kurdular. 1 Nisan 1923ten sonra Türk kimliğinin hkim olduğu, Kürtlerin topyekn inkr edildiği bir dönem başladı. AKP iktidara geldiğinde bu değişecek sandık. Ümmet fikrine sahipler. Irkçı ve nasyonalist değiller. Demokrat bir Türkiye inşa edebilirler diye düşündük. Fakat gelinen noktada AKP Türk-İslam sentezinden ayrılamadı. AK Partinin bilinçaltı milliyetçilikle dolu kadroları Kürtlerle ortak bir Türkiye kuramadı. Kürtçe anadili eğitimi kabul etmediler. Kürtçenin ikinci resmi dil olmasını kabul etmediler. Bölgesel yönetimleri kabul etmediler. HDPnin 80 milletvekili çıkarmasıyla bazı hakların verilmesi gerektiğini gördüler ve ürktüler. Bu işi çatışmaya ittiler.
PKKNİN YENİDEN ŞİDDET SARMALINA GİRMESİNİN HİçBİR İZAHI YOK
İyi de sürecin bu noktaya gelmesinde PKKnin hiç mi suçu yok? PKK neden şiddet oyununa girdi?
Bunun hiçbir izahı yok. Cumhurbaşkanının, AK Partinin, devletin işine geleceğini bile bile PKK şiddet sarmalına girdi. Bunun Ortadoğudaki gelişmelerden, uluslararası müdahalelerden kaynaklandığı söyleniyor. Belki bu çatışmalardan sonra devletin bazı adımları atmaya mecbur edilebileceği düşünülüyordu. Ama sonra bir PKK yetkilisi 2016 yılında devletin bu kadar sert bir şekilde üzerimize geleceğini düşünemedik dedi. Bu özrü kabahatinden çok daha büyük bir ifadedir. 7 bin Kürt genci hayatını kaybetmişse sadece pardon diyemezsiniz. Bunu görememiş ve hesaplayamamışlarsa görevi bırakmaları lazım. Bana göre Türkiyedeki derin yapılarla Kürt siyasetinin içindeki derin yapılar bu işi paslaşarak birlikte yaptılar.
HDP SÜRECİ DOĞRU YÖNETEMEDİ
Madem sürecin bu noktaya geleceğini gördünüz, engellemek için siyasetçiler olarak neden bir şey yapmadınız?
Siyaset, güç meselesidir. Güç yoksa sadece konuşabilirsiniz.
7 Haziranda alınan onca oya rağmen Kandil HDPden daha mı güçlüydü?
Halkın gözünde daha güçlü değildi. 7 Haziran gecesinden itibaren siyaset doğru götürülebilseydi daha farklı olurdu. 7 Haziran gecesi Seni başkan yaptırmayacağız sözü yerine geldi. O gece AKP iktidardan düştü ve HDP topluma vaat ettiği şeyleri yerine getirdi. Tüm bunlar olduktan sonra yeni bir hesap kitap yapılmalıydı. Daha ilk geceden ve parti kurullarında tartışmadan Biz AKP ile koalisyona kapalıyız demek doğru değildi. Kendi ilkelerimiz doğrultusunda AKP de dahil her türlü koalisyona açık olmalıydık. Kapıları kapatamazsınız. Başbakan partiye geldiğinde Gelir bir kaçak çay içer, gider diyemezsiniz...
MUHAFAZAKR KÜRTLER, HDP POLİTİKALARINDAN RAHATSIZ
Peki HDPnin bölünmesi ve yeni bir siyasi partinin çıkması ihtimali var mı?
Bu ihtimal tabii ki var. Kürtlerin büyük çoğunluğu dindar ve muhafazakr. 7 Haziran seçimlerinde HDPnin oyu 3 milyon arttı. Daha önce AKPye oy vermiş 2 milyon Kürt oyunu HDPye verdi. Sol, sosyalist, liberal çevreden gelen oyları küçümsemiyorum. Sadece tespit yapıyorum. 1 Kasımdan sonra ise oy kaybettik.
Neden?
Bunun iki sebebi var. Birincisi çatışmalı sürecin yeniden başlaması. AK Partiden gelen seçmen HDPnin güçlenerek AKP ile çözüm sürecini devam ettirebileceğini düşünüyordu. İkincisi aynı kitle HDPde, güçlerinin çok üzerinde sol ve sosyalist temsilin olduğunu gördü. Seçim gecesinde Bu sosyalistlerin zaferidir söylemi tartışma yarattı.
Muhafazakr Kürtler kendilerini yabancılaşmış mı hissettiler?
Evet, öyle hissettiler. Kürt siyasetinde bir yol ayrımındayız şu an. çatışma, iç savaş, devrimci halk savaşında ısrar edenlerle buna karşı olup demokratik mücadeleyi seçenlerin bir yol ayrımı olacak. İkincisi HDPnin geniş tabanını temsil eden dindar, muhafazakr kitle sadece şahıslar bazında değil kendi gücü oranında bir temsil isteyecek. Yani Altan Tanı aldım yerine Mehmeti koydum diyerek değil fikir ve program anlamında bir temsil isteyecek.
Bu talepler karşılanmazsa yeni parti mi kurulur?
Demokratik ve legal siyaset tercih edilir ve muhafazakr kitle partide etkili olursa ayrıma gerek kalmaz. Fakat bu savaş stratejisi devam ederse ve ağırlıklı sol, sosyalist, seküler söylem devam ederse farklı oluşumlar olabilir. Siyaset boşluk kabul etmez.
KÜRT HALKI DEVRİMCİ HALK SAVAŞINI İSTEMİYOR
1 Haziranda Murat Karayılan Devrimci halk savaşı ile bağımsız Kürdistanı hedefliyoruz. Yeni bir dönem başlayacak dedi. Bu açıklama üzerine HDP olarak nasıl bir tavır alacaksınız?
Kürtlerin geleceğini Türkiyenin demokratikleşmesinde, ortak vatan haline getirilmesinde görüyorum. Murat Karayılanın açıklaması bütün legal kapıları kapatmak demektir. Topyekn savaş budur. Kürt halkı devrimci halk savaşını istemiyor. Bu yüzden daha soğukkanlı cümleler kurmamız gerekiyor. AK Partinin ve Erdoğanın özellikle son dönemdeki siyasetine kuruluşundan beri muhalif olanlardan biriyim. Tayyip Erdoğanın düşmesi için Türkiye cehenneme dönecekse dönsün yanacaksa yansın diyemeyiz. Tayyip Erdoğanın politikalarına karşıyız. Türk İslamcıları Müslüman bir demokrasi yerine gittikçe totaliterleşen, yanlış yollara sapan bir güzerghta felakete doğru gidiyorlar. Ama AK Partiyi düşürmek için iç savaş yolu seçilirse sonucunda askeri darbe olur. Bu da bir felakete yol açar. AK Parti düşünce bu bölgenin yönetimini Kürtlere vermeyecekler. Bu büyük bir aldatmacadır. Tayyip Erdoğanın iktidarını düşürebilmenin yolu 7 Haziranda görüldü. Hem de iç savaş ve ekonomik kriz olmadan. çare siyasettedir. AKPye alternatif daha şeffaf, adil, herkesin hakkını hukukunu koruyan yeni bir siyaset inşa edilmeli. HDPnin 7 Hazirandaki iddiası buydu. Bunu HDP yapamazsa başkaları yapmalıdır.
KÜRT HALKI PKKYA DA DEVLETE DE ÖFKELİ
Bugün yeniden sandığa gidilse HDP barajı aşar mı?
Kürt seçmenin büyük bölümü HDPnin şu anki siyasetini yeterli bulmuyor. AKPye de kızıyor. PKKye de devlete de öfkeliler. çözüm ve barış arıyorlar. Demokratik haklarının tanınmasını istiyorlar. Bu siyasi tablo nereye doğru evrilir, göreceğiz.
PKK şiddetine karşı çıkan Kürtler devletin operasyonlarından memnun mu?
Halkın çocukları ölürken PKK çok iyi yaptı demiyorlar ama devlete Bundan sonra senin arkandayım da demiyorlar. çünkü sorun daha çözülmedi. Kürtlerin legal direnişleri, demokratik talepler devam edecek. AK Parti bunu karşılayabilecek mi? PKKyi temizlemekle iş bitmez. Devlet kendince Cizrede, Nusaybinde, Surda kontrolü ele aldığını söylüyor. Sonra ne olacak? Kürtler Kürtlüklerinden vazgeçecek mi? Bütün Diyarbakır AKPli mi olacak? Devletin çözüm projesi ortaya koyması gerekiyor.