HDP, bölgedeki sokağa çıkma yasakları nedeniyle bu haftaki grup toplantısına Diyarbakırda Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda gerçekleştirdi. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağın konuşma yapacağı masanın üzerin kente dün çıkan olaylarda kurşunla vurularak ölen 2 kişinin fotoğrafları konuldu. Yüksekdağ, Dün Diyarbakırda bu vahşet yaşanmasa, bu iki genç kardeşimiz burada olacaktı. Onların anı ve mücadelesinin yanındayız. Şerdil ve Şiyar daima bizimlesiniz, mücadelemizin merkezindesiniz. Bu gençler siyasette söz söyleme haklarını kullandı. Ortaya koydukları direnişin kurşunla yanıtlanmasının tek sebebi buydu. Gençliğin gelecekte ve siyasette söz sahibi olma istekleriydi dedi.
KENDİ KOYDUKLARI KANUNLARI DELİK DEŞİK ETTİLER
HDP grubu olarak iki günden bu yana Diyarbakırda olduklarını belirten Yüksekdağ, olanlara dikkat çekmek, şiddet ve savaşa dur demek için grup toplantılarını Diyarbakırda yapma kararı aldıklarını söyledi. Yüksekdağ, merkez Sur İlçesindeki olaylara dikkat çekmek için dün yürümek istediklerini, valiliğin bu etkinliği kanunsuz ilan ettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
Hiçbir kanun tanımayan siyasi iktidar temsilcisinin kanunlardan bahsetmesine acı acı güldük sadece. Dün sokağa çıkan her yurttaşımız ve bizler hedef haline getirildik. Siyasi iktidar kendi koyduğu kanunları tanımıyor. Aylardır kanunsuz bir şekilde hiçbir Anayasa dayanağı olmadan sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. Bunlar her yerde eşzamanlı uygulanıyor. Siyasi iktidarın yazılı kanunlarında bu zulmün karşılığı yoktur. Kendi koydukları yasalar bu zulme yetmiyor. Cumhurbaşkanı diyor ya; Bu anayasa yetmiyor. 82 Darbe Anayasasında dahi kısmen tanınan kabul edilen bazı haklar ve alanlar bu siyasi iktidar tarafından tamamen ortadan kaldırıldı ve berhava edildi. Kendi koydukları kanunları dahi delik deşik ederek, hiçbir kanuna sığmayan bir zulüm ve yıkım siyaseti uyguladılar.
Yüksekdağ, zulmün karşısında ısrar ve inatla yine barış diyecaklerini, bölgedeki halka karşı özel bir hukuk uygulandığını iddia etti. Yüksekdağ, siyasi iktidara göre bu uygulamaların hiç bir karşılık ve tanımı olmadığını ileri sürerek şöyle devam etti:
Bizler yeni yaşamın nereden doğduğunu çok iyi biliyoruz. Gerçeğin peşinde gidiyor. O yeni yaşam Rojavada doğdu, büyüdü orada filizlendi. Bu program burada da direnecek ve kazanacak. Bu program bütün Türkiye halklarının öncü kılavuzu olacak. Halkın doğrudan kendi kendisini yöneteceği, dilini, kültürünü özgürce yaşabileceği, katı merkeziyetçi rejim karşısında yenilenme gücü olabileceği bir program için direniyoruz. Bu bir direniştir aynı zamanda. Öz yönetim talep eden halkın direnişinde olduğu gibi bu aynı zamanda direne direne kazanacağımız yeni yaşam formudur.
YASAKLARIN SON BULUCAĞINI DÜŞÜNMÜYORUZ
HDP Eş Başkanı Yüksekdağ, dün aynı zamanda eş zamanlı olarak 5 ilçede sokağa yasağı ilan edildiğini, bunun son olacağını düşünmediklerini, halkın demokratik tepkisinin yükseldiği her yerde siyasi iktidarın şiddet politikalarını daha da sertleştireceğini öne sürdü.
200 BİN İNSANIMIZ GÖç ETTİRİLDİ
Yüksekdağ, dün Diyarbakırda dün çıkan olaylar sırasında 2 kişinin Ölüm timleri tarafından öldürüldüğünü, siyasi iktidarın temizlik yapacaksa önce bu çetelerden başlaması gerektiğini iddia etti. Yüksekdağ, İki genç kardeşimiz siyah Rangerlarla açılan ateşle katledildi. Halkımızı beyaz Toroslarla tehdit edenler seçildikten sonra siyah Rangerlarla özgürce dolaştırıyorlar. 90lı yıllar Beyaz Toros cumhuriyetiydi, o rejim yenildi. Şimdi de Siyah Ranger siyaseti yürütülüyor o da yenileyecek. Ölüm ve katliamın rengi beyazdı şimdi simsiyah bir renge büründü dedi.
Yüksedağ, 7 Hazirandan bu yana 309 kişinin kitle katliamları, 675 kişinin ise çatışma dönemi boyunca öldüğünü, 18 kent merkezinde 54 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini 83 sivilin yaşamını yitirdiğini anlatırken, 1 milyon 300 bin insan sokağa çıkma yasaklarının hedefi haline getirildi. Neredeyse bazı Avrupa ülkelerinin nüfusuna yakın bir sayıdır. Bizim araştırmalarımıza göre 200 bin insanımız göç ettirildi. Bu son 7-8 aylık dönemin bilançosudur diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ konuşmasının sonunda ise gündeme gelen yeni anayasa ve başkanlık tartışmaları ile ilgili 2 sandık kurulmasına değinerek, Bugün yeni anayasa isteniyorsa demokratik anayasa masası kurulmalı. Müzakere masası kurulmadan gerçek bir anayasa çıkmaz. Ortada bir savaş var ama bu hendek değil, sandık savaşıdır. Hükümet şiddetle halkın önüne sandık koyuyor ve bizler buna teslim olmayacağız dedi.