Dev sanatçı Zeki Müren’e yapılan saygı albümünde Muazzez Ersoy ve Muazzez Abacı bir araya geldi

Türk müziğinin dev ismi Zeki Müren'in ölümünün 20. yılında çıkacak olan "Zeki Müren Saygı Albümü" için 2 dev isim de Zeki Müren şarkılarını yorumladılar. Muazzez Ersoy ile Muazzez Abacı’nın yorumlayacağı Zeki Müren Saygı Albümü büyük ilgi göreceğe benziyor.

Haberler 01.02.2016 - 12:57 Son Güncelleme : 01.02.2016 - 12:57

Türk müziğinin dev ismi Zeki Mürenin ölümünün 20. yılında çıkacak olan Zeki Müren Saygı Albümü için 2 dev isim de Zeki Müren şarkılarını yorumladılar. Muazzez Ersoy ile Muazzez Abacının yorumlayacağı Zeki Müren Saygı Albümü büyük ilgi göreceğe benziyor.

Zeki Müren Saygı Albümünde efsane şarkıcı Muazzez Abacı Bir Gönül Hikayesi yorumlarken diğer efsane müzisyen Muazzez Ersoy ise da Kalbimin Sahibisin adlı şarkıyı seslendirecek. Efsane şarkıcı Muazzez Ersoy olay açıklamalarda da bulundu.

Muazzez Ersoyun açıklamaları şu şekilde

Proje bana geldiğinde seve seve kabul ettim. Nostalji albümlerimde Zeki Mürenin şarkılarını okumuştum. Daha önce seslendirmediğim bir şarkıyı seslendirmek istedim. Zeki Müren çok büyük bir isim. Bizim bugün televizyonlar için çektiğimiz klibi, Zeki bey sahnede dinleyicilerine sergiliyordu. Sahnede, her detayın da Zeki Müren ayrıcalığı vardı dedi.

14.Şubatta çıkışı planlanan albümde ayrıca, Halit Ergenç, Enrico Macias, Sevval Sam, Mustafa Ceceli, Funda Arar, Gökhan Tepe, Göksel ve sürpriz isimler yer alıyor. Prodüktörlüğünü Murat Yıldırımın yaptığı Zeki Müren Saygı Albümü için özel görsel tanıtımlar da hazırlanmaktadır.

Dev müzisyen Muazzez Abacı ise Saygı albümü için çok duygulandığını belirtti.

Muazzez Ersoy Kimdir?

Gerçek ismi Hatice Yıldız Levent olan Muazzez Ersoy, 9 Ağustos 1958 tarihinde İstanbulun Kasımpaşa semtinde Şirket Sokakta doğmuştur. çocukluğu ve gençlik yılları Kasımpaşada geçti. Babası Yaşar Levent, dolmuş şoförüydü. Annesi Fatma Hanım ise Cibali Tekel Tütün Fabrikasında çalışırdı.

Ortaokulu bitirdikten sonra öğrenimimi müzik dersleri alarak sürdürdü. İrfan Özbakır ve Baki Duyarlar gibi değerli hocalardan musiki dersleri aldı. Bir yandan da Beyoğlunda tezgahtarlık yaptı.

İlk olarak 1982 yılında İstanbul Pembe Köşk Gazinosunda assolist olarak sahneye çıktı. 1985 yılında TRT Ankara Radyosunun açmış olduğu sınava katıldı fakat kazanamadı. 1989 yılında TRT Ankara Radyosu Şeflerinden Cahit Ünyaylar ile çalışmaya başladı. T.C. Kültür Bakanlığı Devlet Korosu Solisti olarak üç yıl görev yaptı.

1991 yılında Seven Olmaz ki adındaki ilk albümünü yaptı.

1995 yılında Nostalji Serisi albümlerinden birincisi Nostalji 1 piyasaya çıktı. Gördüğü büyük ilgi üzerine 1996 yılında Nostalji 2, 1997 yılında ise Nostalji 3 albümlerini çıkarttı. 1998 yılında bir ilke imza attı, Nostalji 4-5-6 aynı anda piyasaya çıktı. Ve böyle devam etti.

1995 yılında kurduğu Levent Müzik Şirketinde dünya starlarının yaptığı gibi, menajerlik, basın ve promosyon, müzik yönetmenliği, moda editörlüğü bölümlerini aynı çatı altında toplayarak bu konuda da öncü olmuştur.

1998 yılında Devlet sanatçısı oldu.2005 yılında da Birleşmiş Milletler mülteciler yüksek komiserliği tarafından iyi niyet elçisi ünvanı alan 9 kişiden biri olmuştur.

1974 yılında küçük yaşta evlendi ve iki yıl evli kaldı. Bu evlilikten Ender Diril isminde bir oğlu oldu. Daha sonra boşandı.

Muazzez Ersoy, İsmet Özhan ile 18 haziran 2001 tarihinde evlendi. 4 ay sonra boşandı.

Albümleri

1991 - Seven Olmaz ki

1992 - Herşeyim Sensin

1993 - Sizi Seviyorum

1994 - Sensizlik Bu

1995 - Nostalji 1

1996 - Nostalji 2

1997 - Nostalji 3

1998 - Nostalji 4-5-6

1999 - Nostalji 7-8-9

2000 - Nostalji 10-11-12

2002 - Senin İçin

2004 - Seni Seviyorum

2006 - Nankör

2007 - Kraliçeden Nostaljiler

2010 - Mozaik

Zeki Müren Kimdir?

Klasik Türk Müziği ses sanatçısı, söz yazarı ve besteci. Türk Sanat Musikisinin unutulmaz seslerinden biri olan Zeki Müren, duygulu sesi, farklı yorum tarzı ve feminen görüntüsüyle, Türkiyede birçok toplumsal tabuyu aşmıştır. Sanatını icra ederken takındığı efendi ve kibar tavrıyla ülkenin ilk sivil paşası olmuş; güçlü sesi, müzik kariyerindeki başarısı ve sahnedeki görkemiyle sanat güneşi ünvanına layık görülmüştür.

6 Aralık 1931de, Bursanın Tophane semtinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursada tamamladı. İnşaat mühendisi olan babası Kaya Müren, oğlunun musiki yeteneğinin ve hevesinin farkına vardı. Zeki Müren, Tamburi İzzet Gerçekerin hocalığında solfej ve sanat müziği usül dersleri almaya başlayarak, kişisel yetilerini edindiği bilgilerle geliştirdi.

1946da, ilk bestelerini yapmaya başlayan Müren, eğitim hayatına İstanbulda devam etmeye karar verdi. Büyük musiki üstadlarından ders almak, onları birebir dinlemek istiyordu. Bu hevesi kırmayan baba Müren, oğlunu İstanbul Boğaziçi Lisesine yatılı olarak gönderdi.

1949da, lise eğitimine devam ederken, sinema yönetmeni ve senaryo yazarı Arşavir Alyanakın babası ve ünlü bir musiki üstadı olan Agopos Efendi ile udi Kirkor Efendiden dersler almaya başladı. Sonraki yıllarda, Refik Fersan ve Şerif İçli hocalardan fasıl musikisi, Klasik Türk müziği makamları, usül ve kuramları üzerine öğretiler aldı; Şükrü Tunarla besteleme çalışmaları yaptı. Yine 1949da, ilk şarkısı ve akrostişi Zehretme bana hayatı cananımı besteledi. Bu şarkı İstanbul Radyosunda Suzan Güven tarafından Bursalı Zeki Mürenin acemkürdi şarkısı...anonsuyla okunduğunda, 17 yaşında bir lise öğrencisiydi.

1950 yılına gelindiğinde Müren, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) nin Yüksek Süsleme Bölümü, Sabiha Gözen Atölyesinde yüksek tahsiline başladı. Aynı yıl, açılan bir sınavda, 186 kişi arasından birinci seçilerek İstanbul Radyosu sanatçıları arasına katıldı. Ancak Mürenin hayatını asıl değiştiren olayın tarihi, 1 Ocak 1951di. O gün, İstanbul Radyosu sanatçılarından Perihan Altındağ Sözerinin aniden rahatsızlanması üzerine, onun yerine konser vermek için radyodan çağrılmıştı. Programda, 45 dakikalık muhteşem bir canlı performans sergileyen Mürenin musiki kariyeri, bu konserden sonra yükselişe geçti.

Sanatçının ilk profesyonel plak çalışması, aslında bu konserden önce, 1950 yılındaydı ve plağa Şükrü Tunarın güftesini yaptığı Bir Muhabbet Kuşu şarkısını okumuştu. Radyo programlarında seslendirdiği parçalarla yeteneğini sergileyen ve geniş bir dinleyici kitlesi edinen Mürenin ismi artık büyük harflerle yazılıyordu.

1954 yılında, müzikal başarılarının yanı sıra, o zamanların sinema ilahesi Cahide Sonkuyla başrolünü paylaştığı ilk beyaz perde çalışması olan Beklenen Şarkı filmini çevirdi. O dönemde halen öğrenci olan Müren, akademide üçüncü sınıftaydı. Henüz sahneye çıkmadığı için radyo programları vesilesiyle sesi tanınıyordu, ama insanlar sanatçının yüzünü merak ediyordu. On güzel bestesinin de yer aldığı müzikal niteliğindeki bu film, Zeki Müreni görmek isteyenlerin akınıyla gişe rekorları kırdı. 17 filmde daha başrol oynayan unutulmaz sanatçı, sinema oyuncusu olarak da büyük beğeni topladı ve o dönemler telaffuz edilen en yüksek rakamlı sözleşmelere imza attı. 1955 yılında, Arena Tiyatrosunun çay ve Sempati adlı oyununda da başrol oynadı. Filmlere kendi bestelediği şarkıların isimlerini verdi: Berduş, Hayat Bazen Tatlıdır, Altın Kafes, Bir Yaz Yağmuru, vs. Bundan sonrası için ünlü sanatçı, sahne ve plak çalışmalarına ağırlık vermeye başladı.

1955 yılında, müzik kariyerinde önemli bir noktaya gelen Müren, Manolyam adlı kürdilihicazkar makamındaki parçasıyla, Türkiyede ilk defa verilmeye başlanılan Altın Plak Ödülünün ilk sahibi olmayı başardı. Sanatını bu ödülle taçlandıran şarkıcı, dönemin en popüler ve aranılan yüzü haline geldi. Öyle ki, ünlü gazinolar sanatçıyla çalışmak için birbirleriyle kıyasıya rekabete girişti; sahne aldığı mekanlar cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar ağırladı. Vurgulu ve ince yorumuyla, ahenkli sesiyle kulağa; tasarımı kendine ait gösterişli ve ilgi uyandıran kostümleriyle de göze hitap eder hale gelmişti (Bir gazino çalışmasında o zamana kadarki en uzun ökçeli ayakkabıyı giymişti: 20cm). Türkiyede ilk defa saz ekibini de standart kıyafetlerle birörnek giydiren Müren, sahnede bütünlük oluşturarak, müziğine neredeyse tiyatral bir görkem katıyordu. Bu vesileyle kendisine, sadece ömrü boyunca değil, ölümünden sonra da adıyla birlikte telaffuz edilmeye devam edecek olan sanat güneşi betimlemesi atfedildi.

Birçok sanatsal yeteneğe sahip olduğunu, ortaya koyduğu başarılı yapıtlarla kanıtlayan Müren, 1965 yılında, farklı zamanlarda yazdığı şiirlerini biraraya getirerek Bıldırcın Yağmuru adıyla yayınladı. Amatör olarak resimle ve desen tasarımıyla da ilgilendi ve birkaç sergi açarak bu alandaki yeteneğini gözler önüne serdi. 70li yıllar boyunca birçok kaset çalışması yayınlayan sanatçı, televizyonun gündelik hayattaki payını arttırmasıyla birlikte, sahnelerden ekranlara doğru geçiş yapmaya başladı. Sayısız kurum ve kuruluş tarafından birçok ödüle layık görüldü ve sanatını aynı saygın çizgiden kopmaksızın sürdürdü. Sert ifadesine rağmen, duygusal besteleri ve nezaketiyle, Türkiyenin ilk sivil paşası oldu. 70li yılların sonuna doğru, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı nedeniyle, sanatsal çalışmalarında perde arkasında kalmayı tercih etti. Sahnelerden uzaklaşarak, varlığını, dönemin müzikal modası olan video kliplerde hissettirdi.

1980de Kuşadasında ve 1983de Pariste kalp krizi geçirdikten sonra, Bodrumdaki evinde istirahate çekildi. 1984de, oldukça uzun bir zamandan sonra geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanmak üzere, Bodrum kalesinde son konserini verdi. Aldığı ilaçlar yüzünden artan kilosu ve yıpranmış görüntüsüyle değil de, parıltılı kostümler içindeki görkemli haliyle hafızalarda kalmak isteyen Müren, evine kapanarak insanlardan uzaklaştı. 24 Eylül 1996 tarihinde, TRT tarafından adına düzenlenmiş bir ödül töreninin TV çekimleri için İzmir Stüdyosuna gelen sanatçı, Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoyun da bulunduğu program esnasında kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Üç yıldan aradan sonra çıkarmayı planladığı, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı ve Muazzez Ersoyla düetlerin yer alacağı yedi şarkıdan oluşan yeni kasetini tamamlayamamıştı.

Hemen hemen her albümü büyük başarılara imza atan Zeki Müren, Türk toplum yapısıyla tezat düşen görüntüsüne rağmen, farklı kesimlerden insanların sevgisini kazanabilmiş nadir sanatçılardandır. 45 yıllık sanat hayatında, yüzün üzerinde besteye imza atan sanat güneşi, ikiyüzün üzerinde plak ve albüm çalışması yayınlamıştır. Almanya, Amerika, Yunanistan gibi ülkelerde de kasetleri satılmıştır. İngilterenin dünyaca ünlü şarkıcılarından Morrissey ve Marc Almond, Zeki Müreni en sevdikleri ses sanatçıları arasında baş sırada göstermektedirler.

Mürenin radyolarda başlayan canlı performans geçmişi artarak devam etmiş ve Türkiyenin en çok konser veren sanatçısı haline gelmiştir. Öyle ki, bir yıl içinde yaklaşık yüz konsere çıktığı olmuştur. çok sevdiği Bodrumda evinin bulunduğu koy bugün, kendi adıyla anılmaktadır. Aynı zamanda sanatçının evi, müzeye dönüştürülmüştür ve sahne kostümlerinden resim çalışmalarına kadar birçok yapıtı burada sergilenmektedir. Mürenin cenazesi, binlerce kişinin katılımıyla, görkemli bir törenle kaldırılmıştır. Kabri Bursa Emirsultan mezarlığında bulunmaktadır ve mirasının büyük bir bölümünü Mehmetçik Vakfına bağışlamıştır.

ALBÜMLERİ

SENEDE BİR GÜN (1970); PIRLANTA 1 (1973); PIRLANTA 2 (1973); PIRLANTA 3 (1973); PIRLANTA 4 (1973); HATIRA(1973); ANILARIM (1974); MÜCEVHER (1975); GÜNEŞİN OĞLU (1976); NAZAR BONCUĞU (1977); SÜKSE (1978); KAHIR MEKTUBU (1981); ESKİMEYEN DOST (1982); HAYAT ÖPÜCÜĞÜ (1984); MASAL (1985); HELAL OLSUN (1986); AŞK KURBANI (1987); GÖZLERİN DOĞUYOR GECELERİME (1988); AYRILDIK İŞTE (1989); KARANLIKLAR GÜNEŞİ (1989); ZİRVEDEKİ ŞARKILAR (1989); DİLEK çEŞMESİ (1989); BİR TATLI TEBESSÜM (1990); DORUKTAKİ NAĞMELER (1991); SORMA (1992)

Ölümünden Sonra Yayınlanan Albümler

MUAZZEZ ABACI ZEKİ MÜREN DÜET (2000); SELAHATTİN PINAR ŞARKILARI (2005); SADETTİN KAYNAK ŞARKILARI (2005); ZEKİ MÜREN: 1955-1963 KAYITLARI (2005); BATMAYAN GÜNEŞ (2006)

Ferhan Şensoy Kimdir?

Ferhan Şensoy, Türk tiyatrosu oyuncusu ve yazarı, yönetmen.

26 Şubat 1951 tarihinde, bir ilkokul öğretmeni olan Müjgan Şensoy ve çarşamba Belediye Başkanı, tüccar Yusuf Cemil Şensoyun çocukları olarak Samsunun çarşamba ilçesinde dünyaya geldi. İki yaşındayken, kız kardeşi Ragıbenin doğumunun ardından, 1956da da Ahmet Vildan adlı bir erkek kardeşi oldu.

1957de, Samsundaki Gazi Osman Paşa İlkokuluna giden Şensoy, daha sonra 1961de girdiği Galatasaray Lisesinde bir süre öğrenim gördüyse de liseyi, 1970te çarşambada bitirdi.

Şensoyun öykü ve şiirleri ilk kez 1969da Yeni Ufuklar ve Soyut Dergisinde yer almasının ardından yazdığı skeçler de ilk olarak Devekuşu Kabarede, 1970 yılında oynanmaya başladı.

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümünde okurken Yeni Ufuklarda öyküleri yayınlan Şensoy, Je Men Fous Bilader isimli yarı Fransızca yarı Türkçe bir oyun yazdı ve kurduğu Galatasaray Oyuncuları isimli amatör toplulukla Haldun Tanerin önderliğinde, Devekuşu Kabare Tiyatrosunun salonunda prova yaptı. Bu oyun Galatasarayın Fenerbahçe tesislerinde bir akşam yemeğinde sergilendi.

1971de, Ayfer Feray Tiyatrosunda, Grup Oyuncuları ile beraber profesyonel oyunculuğa adım atan Şenşoy, ilk profesyonel yönetmenlik deneyimini de, Paravana Kabarenin sergilediği, Güm Güm Güm adlı İsmet Küntay oyununda yaşadı.

1972de Fransaya giden Şensoy, tiyatro öğrenimine Strazburgda Ecole Superieure dArt Dramatique adlı okulda başladı.

1973te, yönetmen Jerome Savarynin asistanlığını yaptığı, Magic Circus - De Moise A Maoda oynayan Şensoy, ilk oyun denemesi olan Güle Güle Godotyu, Fransızca olarak Godot Go Home ismiyle yazdı. Fransızca bir kolaj oyun olan Proche - Orient Lointain!i, Fransızcaya çevrilmiş, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yunus Emre gibi Türk yazarların metinlerini de kullanarak yazdı.

1974te Montrealde, Theatre Patrioteda Fransızca olarak yazdığı Ce Fou De Gogol adlı oyununu sahneye koyan Şensoy, aynı şehirdeki Theatre De Quatre - Sousda da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı.

1975te, Montrealde, kendisine en iyi yabancı yazar ödülünü getiren ve Radio Canadada ikinci kez yayınlanan, Ce Fou De Gogol oyununun tek kadın oyuncusu Monique Mercure de en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı.

Türkiyeye dönmesinin ardından, 1976da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunda, yazarlığını da yaptığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol alan Şensoy, Türk Yazarları Tiyatrosunda da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı.

Aynı sene ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlayan Şensoy, Ali Poyrazoğluyla beraber rol aldığı bu skeçlerin birinde, bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı.

Nisa Serezli - Tolga Aşkiner Tiyatrosunda oyunculuk yapan Şensoy yine 1976 senesi içinde, TRT Televizyonuna ve Devekuşu Kabare Tiyatrosunda çeşitli skeçler yazdı.

1977de, ilk kitabı Kazancı Yokuşunun yayınlanmasının ardından, yönetmenliğini Temel Gürsunun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bi film çalışması yapan Şensoy, 1978de Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosunu kurdu ve kendi eseri olan, İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı.

Televizyon için yazdığı Bizim Sınıf dizisinin ikinci bölümden sonra, öğretmenlerin manevi şahsiyetini teyzif ettiği gerekçesiyle TRTde yasaklanmasının ardından, oyuncu olarak da katıldığı Evdekiler ve Giyim Kuşam Dünyası televizyon dizileri de, TRTde tamamlanamadan yayından kaldırıldı. Daha sonra Bizim Sınıf, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunda sehnelenmeye başladı.

O sene, Anyamanya Kumpanyadan ayrılan Şensoy, daha sonra Ayfer Feray Tiyatrosuna geçti ve oyunculuğa burada devam etti.

1979da, TRTde, kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oyunculuk yapan Şensoy, Ayfer Feray Tiyatrosunda da yine kendi yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı Hayrola Karyola oyununda rol aldı.

Stardust Gece Kulübünde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini, Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrasıyla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskanın yazıp, Fuat Günerin müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterisinde rol aldı.

14 Mart 1980de Harbiyede, Yapı Endüstri Merkezi Salonunda ilk kez perdelerini açan ve 50yi aşkın oyunun oynandığı Ortaoyuncuların bünyesinde, Nöbetçi Oyuncular adlı bir gençlik grubu kurarak, yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulundu.

Şahları Da Vururlar oyununda yönetmen ve oyuncu olarak yer alan Şensoyun, Fuat Günerle birlikte müziklerini de yaptı oyunu, Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü ve Dergi-13ün, En Başarılı Oyun Ödülüne layık görüldü. Kenter Tiyatrosunda dört haftalık gösteriden sonra, Ortaoyuncular, Şahları Da Vururları, 10 Kasım 1990da taşındıkları Beyoğlundaki Küçük Sahnede sahnelemeye devam etti.

1981de, Parasız Yaşamak Pahalıyı yazan ve Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyununu yazan ve yöneten Şensoy, Fuat Güner ve Özkan Uğurun müziklerini yaptığı oyunda, Zeliha Berksoyla beraber rol aldı. O sene, Şahları Da Vururlar, oyunun gösterileri sürerken, Ortaoyuncular Yayınlarının ilk kitabı olarak yayınlandı.

Şensoy, Küçük Sahnenin 30.yılı dolayısıyla, Suzan Uztan ve Mücap Ofluoğlu, Ortaoyuncuların konuğu olarak, Aleksıev Arbuzovun Eski Moda Komedyasında oynadı. Ofluoğlunun sahneye koyduğu oyunun dekorunu yapan Şensoyun oyundaki performansı kendisine, Tiyatro-81in, En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü getirdi.

1982de, Afitapın Kocası İstanbul kitabının yayınlanmasının ardından, Nöbetçi Tiyatroda Dürrenmattın Büyük Romülüs oyununu, En Büyük Romülüs Başka Büyük Yok adıyla sahneye koydu. Ayrıca kendi eseri Kiralık Oyunu yönetti, oyunun müziklerini yaptı ve rol aldı.

1983de, Harbiye Orduevinde askere alınan Şensoy, çorlunun Ulaş köyüne asker olarak gitti.

Brechtin, 7 şiirinden yola çıkarak yazdığı, Annanın Yedi Ana Günahını yöneten Şensoy, Fırıncı Şükrü, Deli Vahap, Nuri Ve Ötekiler gibi oyunarı da yazdı ve yönetti.

1984te, Nöbetçi Tiyatroda, Afitapın Kocası İstanbulu sahnelemesinin ardından, İstanbulu Satıyorum oyununu yazan Şensoy, askerliği bitince Şahları Da Vururlarla yeniden sahneye çıkmaya başladı. O sene kendi yazdığı Köşedönücü adlı televizyon dizisinde oynuyan Şensoy, yeniden yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı, Hayrola Karyola oyununda sahneyi, Nurhan Damcıoğlu ile paylaştı.

1985te, Aristofanesten Eşek Arılarını yeniden yazan Şensoy, oynadığı oyunu yönetirken, Köşedönücü filminin senaryosunu yazdı ve yönettiği filmde oynadı. Daha sonra, Nöbetçi Tiyatroda bir çehov kurgusu olan, çehovlardan Bir Demeti sahneye koydu.

1986 yılında yayınlanan Gündeste kitabının ardından, Karl Valentinin skeçleri ve yaşamından yazdığı ve yönettiği, İçinden Tramvay Geçen Şarkı oyununda, sahneyi Hümeyra ve Grup Gündoğarken ile paylaştı. Aynı sene, yazdığı Şey Bey televizyon dizisinde de oynayan Şensoy, Parasız Yaşamak Pahalı adlı oyununu film senaryosu olarak yeniden yazdı ve yönetmenliğini yaptığı filmi çekti. senaryosunu yazıp oynadığı, Bir Bilen filmini de yöneten Şensoyun o sene, Ayna Merdiven adlı bir kitabı daha yayınlandı.

7 Şubat 1987 gecesi, Şensoyun kendi yazıp yönettiği ve gerici kesimin tepkisini çeken, Muzır Müzikal adlı müzikalin, 77. gösterisinden sonra, sahnelendiği Şan Tiyatrosu şüpheli bir biçimde yandı. Grup Lokomotif, Derya Baykal, Bülent Kayabaş, Sevil Üstekin ve Tarık Papuççuoğlunun sahne aldığı oyun yüzünden mahkemeye verilen Şensoy, 21 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Muzır Müzikalin son bulmasının ardından tek kişilik bir gösteri olan Ferhangi Şeylerde oynayan Şensoy, daha sonra, Varsayalım İsmail adlı yazıp yönettiği televizyon dizisindeki performansıyla, Noktanın Doruktakiler Ödülünün sahibi oldu.

1988de, kendisine Ulvi Uraz Ödülü ve Sanat Kurumu Ödülünü getiren, İstanbulu Satıyorum oyununu yeniden yazdı ve müziklerini yaptı. Münir Özkul ve Erol Günaydının katılımıyla Ortaoyuncularda oynanan oyunu da Şensoy yönetti.

İstanbul Şehir Tiyatrosunda, Haldun Tanerin Keşanlı Ali Destanını sahneye koyan Şensoy, o sene, Anca Visdeyin Don Juan İle Madonna oyununu Fransızcadan çevirdi. Yönettiği oyunda, Derya Baykalla sahneyi paylaşan Şensoy, daha sonra Baykalla hayatını birleştirdi. Düşbükü kitabını yayınladı.

1988 yılında yazdığı Soyut Padişah oyununu yazan Şensoy, 1989da yönetmenliğini yaptığı oyunda rol aldı. İstanbulu Satıyorum ve Ferhangi Şeyler gösterileri sürerken Şensoy, Avni Dilligil Ödülü, İsmail Dümbüllü Ödülü, Nasrettin Hoca Mizah Ödülü, Kültür Bakanlığı Jüri Özel Ödülü, Heygirl Dergisi Yılın Oskarları Ödülü gibi ödüllerin sahibi oldu.

O sene, Kel Hasan Efendiden günümüze gelen Kavuku Münir Özkuldan devralan Şensoy, Tarihi Ses Operetini onardı ve Ses 1885 adıyla açtı. Sahnenin onarılmasının ardından Ortaoyuncular, Soyut Padişahı oynadıkları Küçük Sahneden Ses 1885e taşındılar.

1990da, Pierre-Henri Caminin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazdığı Yorgun Matadoru yöneten Şensoy, kendisine Doruktakiler ve Altan Erbulak Ödüllerini getiren ve yönetmenliğini Yavuz Özkanın yaptığı Büyük Yalnızlık filminde Sezen Aksuyla beraber rol aldı.

1991 senesinde, Ünyeli amatör yazar Cihan Öksüzün skeçlerinden oluşturduğu, Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu oyununda yönetmenlik ve oyunculuk yapan Şensoyun İstanbulu Satıyorum adlı eseri, Tomris Uyar tarafından İngilizceye çevrildi.

Aynı sene, Güle Güle Godotyu ve Show-TV için yaptığı, Varsayalım İsmail dizisini yeniden yazan Şensoy, yayınlanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı kitabı ile birkez daha Nokta Dergisinin Doruktakiler Ödülünü kazandı.

1992de, İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You kitabı yayınlanan ve yazdığı ve yönettiği, Fikret Kızılokun müziğini yaptığı, Köhne Bizans Operasında oynadı. Ferhangi Şeyler, Sydney ve Melbournede sergilenirken, Güle Güle Godot gösterileri devam etmekteydi.

1993te, yeniden yazdığı Parasız Yaşamak Pahalı oyununu sehneye koyan ve Alper Maral ile birlikte müziklerini yapan Şensoy, Şu Gogol Delisi adlı oyununu Türkçe olarak yeniden yazdı. Avni Dilligil En Özgün Oyun Ödülü alan oyun Derya Baykala, Avni Dilligil En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü getirirken, Canan Göknile de, Avni Dilligil En İyi Giysi Ödülünü getirdi.

Güle Güle Godot ve Denememeler aldı iki kitabı yayınlanan Şensoyun, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyunu amatör bir Türk tiyatro topluluğu tarafından New Yorkta sergilendi.

Devam eden Ferhangi Şeyler gösterileriyle, Altın Objektif Ödülüne layık görülen Şensoy bu dönemde, Atv Televizyonunda Kaybet-Kazan isimli bir yarışma programının sunuculuğunu yaptı.

1994 senesinde, kiraladığı bir gemiyi yüzen tiyatroya dönüştüren ve İçinden Dalga Geçen Tiyatro adını verdiği bu geminin tiyatro salonunda, yazdığı ve müziklerini yaptığı, Seyircili Seyir Defteri adlı yönetmenliğini kendi yaptığı oyunda oynayan Şensoy, aynı geminin 2. katındaki barda, gece 24:00den sonra, Kırkambar - Gece Tiyatrosu kabare gösterisini sergiledi. Perdesini Kuruçeşmede açan, daha sonra demir alarak Fenerbahçeye giden bu yüzen tiyatro projesi, Ferhan Şensoya İsmail Dümbüllü Ödülünü getirdi.

Kanal D Televizyonunda, Bağımsız Federe Ferhan Şensoy Televizyonu isimli haftalık bir program yapan Şensoyun Güle Güle Godot adlı eseri, Pariste amatör bir tiyatro topluluğu tarafından Fransızcaya çevirerek, Adieu Godot ismiyle oynanırken, Hayrola Karyola oyunu da, Yugoslavyada Prizren Kültürevi Türk Tiyatrosunda oynandı. Aynı sene Amsterdamda bir Türk tiyatro topluluğu tarafından oynanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı ve Parasız Yaşamak Pahalı oyunları daha sonra da, Amsterdam Deneme Sahnesi Topluluğu tarafından sahneye kondu.

Haneler oyununu yeniden yazan ve Antalya Devlet Tiyatrosunda sahneleyen, daha sonra da, Anca Visdeynin Femme-Sujet isimli oyununu, Fransızcadan Türkçeye, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri adıyla çeviren Şensoy, Altın Frekans Ödülünü kazandı.

1995 senesinde, Flash-TVde Akşam Traşı isimli canlı yayın bir söyleşi programına başlayan ve yazıp yönettiği Üç Kurşunluk Operada oynayan Şensoy, yazdığı ve müziklerini yaptığı, Felek Bir Gün Salakken adlı tek kişilik oyununun dünya prömiyerini çarşambada yaparak, bir Anadolu turnesiyle oynamaya başladı. 82 kez Anadoluda sergilenen ve 1.Uluslararası Maşusa Kültür ve Sanat Festivaline katılan oyun, 84. perdesini İstanbulda açtı.

Kanal-D için Boşgezen ve Kalfası isimli televizyon dizisini yazan Şensoy, yönettiği oyunu, o sene Kültür Bakanlığının En İyi Topluluk Ödülünü alan Ortaoyuncularla birlikte oynadı.

1996da, Şensoyun Ferhangi Şeyler adlı oyunu, Stuttgart, Duisburg, Bochum, Berlin, Wuppertal, Köln, Nühnberg, Münich, Frankfurt, Hamburg, Amsterdam ve Zurihde sergilendi.

Kaplama Alanı Dışında isimli film senaryosunu yazan ve Oteller Kitabı adlı eseri yayınlanan Şensoyun, yayınlanmamış kitabı, Gecedesteden Numarasız Sayfalar, Öküz Dergisinde yayınlandı.

Daha sonra Cumhuriyet Gazetesinin haftalık mizah eki Dinozorda yazmaya başlayan ve Güle Güle Godot oyunu Huroman Nevruzovanın çevirisiyle Rusyada yayınlanan tiyatrocunun 1989de onardığı Ses 1885, statik sorunlardan ötürü kapandı. Bu ikinci onarım döneminde Ortaoyuncular, yurt içi, yurt dışı ve İstanbulun değişik semtlerinde turnelere çıktılar.

1997de, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizilerinin Londrada iki kez sergilenmesinin ardından, Haldun Tanerin, düz yazı, öykü, skeç ve şarkılarından, Haldun Taner Kabare isimli bir oyun kurgulayan ve Derya Baykalın sahneye koyduğu oyunda rol alan Şensoy, o sene 11 Aralıkta, kendisine En Başarılı İletişimciler Ödülü ve En İyi Deneme Yazarı Ödüllerini getiren Ferhangi Şeyler gösterisini 1266. kez sahneleyerek, onarımı tamamlanan Ses 1885i yeniden açtı.

1998de, Falınızda Rönesans Var adlı bir kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı çok Tuhaf Soruşturma adlı oyunun sahneye koydu. Amsterdam ve Brükselde sergilenen Ferhangi Şeyler, 1230. gösterisine ulaşırken, Münih, Köln, Stuttgart, Essen, Frankfurt, Den Bosch, Sidney ve Melbourneda sergilenen Felek Bir Gün Salakken de, 400. gösterisine ulaştı.

1999 senesinde, eşi Derya Baykal için, Şu An Mutfaktayım adlı tek kişilik kadın oyununu yazan Şensoy, Haziran 1999da Ayın İletişimcisi Ödülünün sahibi olurken, Ferhangi Şeyler, Londra, Magosa, Washington, New York, Montreal ve Torontoda sergilenerek 1350. gösterisine ulaştı. CINE-5 için yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı, Ferhan Şensoy T.V. isimli tek kişilik bir televizyon programı hazırlayan Şensoy, Oyun Atölyesinde Steven Berkoffun, Dolu Düşün Boş Konuş isimli oyununu sahneye koydu ve oyunun sahne dekorlarını yaptı.

2000de, Anton çehovun eseri Vişne Bahçesini, çağdaş bir Karadeniz öyküsü şeklinde, Fişne Pahçesu çehov Lazdur Laz Kalacaktur adıyla kendi üslubuyla baştan yazan Şensoy, Ortaoyuncularla sahneye koyduğu oyunun dekorunu da yaptı. O sene, yazdığı, Ferhangi Şeyler 1400. ve Felek Birgün Salakken 450. gösterilerine ulaşan Şensoy, Avni Dilligil En İyi Yönetmen Ödülünü aldı.

2001de, Ortaoyuncularla sahneye koyduğu ve kızları Müjgan Ferhan Şensoy ve Neriman Derya Şensoyun profesyonel oyunculuğa ilk adımı attıkları, Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyununu yazan ve yöneten Şensoy, oyunun dekorunu da kendisi tasarlardı. Bu oyunla Avni Dilligil En İyi Yazar Ödülüne layık görülen Şensoy, Radio Contactda Radyostrofobi adlı bir radyo programı yapmaya başladı.

Aynı sene, Terakki Vakfı Onur Ödülünün sahibi olan ve özgeçmişini yazdığı romanı, Kalemimin Sapını Gülle Donattım yayınlanan Şensoy, kendi yazdığı ve Ortaoyuncularla sahneye koyduğu, Kökü Bitti Zıkkım Zulada oyunununun dekor ve kostüm tasarımlarını yaptı. Tek kişilik Ferhangi Şeyler oyunu Londrada 2. kez sergilenen ve 1447. gösterisine ulaşan ve Unima Geleneksel Türk Tiyatrosuna Hizmet Ödülünü alan Şensoyun, Güle Güle Godot oyununun bir bölümü Adieu Godot ismiyle, Nicole Gagnonun çevirisiyle Fransada, De LAdriatique a la Mer Noire isimli bir oyun antolojisinde yayınlandı. Soyut Padişah oyunu da, Konya Devlet Tiyatrosunda Nur Subaşının rejisiyle sahnelendi.

2002de, Ortaoyuncularla sahneyi paylaştığı, Kahraman Osman isimli oyununu yazan Şensoy, Rum Memet isimli öykü kitabının yayınlandığı 2002 senesinin Kasım ayında, Biri Bizi Dikizliyor adlı oyunu yazdı. Ortaoyuncularla beraber oynadıği oyunun dekor ve kostümünün tasarımını da yapan Şensoy, o sene Sanat Kurumu En İyi Yazar Ödülü ve Afife Jale - Muhsin Ertuğrul Ödülünün Sahibi oldu.

Şensoyun, İngilizce Bilmeden Hepiniz I Love You adlı kitabı, Nicole Gagnon tarafından Fransızcaya çevrilerek, Montrealde Fransizca Türkçe olarak, Bizim Anadolu Dergisinde, parçalar halinde yayınlandı. Ferhangi Şeyler, Amsterdam ve Rotterdamda da sahnelenerek, 1495. gösterisine ulaşırken, Felek Bir Gün Salakken adlı eseri de, 496. gösterisine ulaştı.

2003te, Beni Ben mi Delirttim isimli oyunu yazan Şensoy, bu oyunda sahneyi, Ortaoyuncular ekibinden Elif Durdu ve Ali çatalbaş ile paylaştı. Kabaremajör adıyla bir kabare gösterisi yazan Şensoy, daha sonra yazdığı Dün Gece Ormanda çok Komik Bi Şey Oldu adlı gösteriyi, Ortaoyuncularla Maslak Park Ormanda, özgün bir ortamda sahneye koydu.

Kitaplık Dergisinde denemeler yazmaya başlayan Şensoy, Ferhantoloji adlı bir kitapta kendisine ait tüm eserlerinden seçtiği çeşitli parçaları topladı.

2004te, Tayfun Güneyerin Şans Kapıyı Kırınca adlı filminde rol alan oyuncu, Ortaoyuncularla sahneye koyduğu, dekor ve kostümünü yaptığı ve oynadığı Uzun Donlu Kişot isimli bir oyun yazdı. Aynı sene, Derya Baykaldan boşanan Şensoy, yönetmenliğini Mert Baykalın yaptığı, senaryosu kendine ait olan, Pardon isimli filmde oynadı. Türsak Onur Ödülünün sahibi olan Şensoy, Fevzi Tunanın yönettiği, Aktör Eskisi isimli televizyon filminde rol aldı. Viyana, Brüksel, Rotterdam, Arnem ve Almelodakiler dahil 1530 kez sahnelenen, Ferhangi Şeylerin ve 506. kez sahnelenen Felek Birgün Salakkenin yazar yönetmen ve oyuncusu Şensoy, o sene Nokta ve Doruktaliker Ödüllerinin sahibi oldu.

2005te, Eşeğin Fikri, Hacı Komünist ve Elveda SSK adlı üç kitap yayınlayan Şensoy, Deneme Sahnesi 35. Yıl Ödüllerinde, En İyi Erkek Oyuncu Ödülünün sahibi oldu. Eski oyunlarından, Kiralık Oyunu, Ortaoyuncuların 25. yılı dolayısıyla tekrar sahneye koyan Şensoy, aynı sene, Nasrettin Hoca Altın Eşek Gülmece Ödülünün de sabibi oldu. Beni Ben mi Delirttim adlı oyunu, Insbruck ve Bregenzdekiler dahil olmak üzere, 203. kez sehnelendi.

2006da Pardon filmiyle en iyi senaryo ödülüne sahip olan ve kendi yazdığı Aşkımızın Son Durağı isimli oyununu, Ortaoyuncularla sahne koyan Şensoyun, Beni Ben mi Delirttimi, Sydney ve Melbourneda da gösterilere başladı.

1980 yılında, oyuncu Derya Baykal ile evlenen Şensoyun, bu evlilikten, 1989 doğumlu Müjgan Ferhan ve 1990 doğumlu Neriman Derya Şensoy adlı iki kızı oldu. çiftin evlilikleri, 2004 senesinde sona erdi.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır