FESi ALACAĞIM
Sizde de bir kavuk vardı yanılmıyorsam.
Behzatın kavuğu bendeydi, gençlerden birine verdim. Bir de İsmail Dümbüllünün kavuğu var.
İsmail Dümbüllünün kavuğu Münir Özkuldaydı. O bu kavuğu Ferhan Şensoya verdi. Ferhan (Şensoy) aradı, Leventçiğim, ağırdan al, ayağını sürt, hemen gitme sakın. Dümbüllünün kavuğunu sana vereceğim dedi. HASANın fesiyle Dümbüllünün kavuğunu almadan bir yere gitmeyeceğim (gülüyor). Yaşa baba, yaşa baba.
HAYATIN HAKKINI VERDiM
Kimin gideceğini Allah bilir
65 yaşındayım, ölsem gözüm açık gitmez. Gençler yaşasın, onlara bir şey olmasın. Benim hayatla olan maçım ortada. Herkes bana dua etsin gibi lafları sevmiyorum. Yaşanacaksa da yaşarız abi Yaşa baba, yaşa baba
Levent Kırca her zaman dik durdu, onuruyla yaşadı
Ben hayatın hakkını vererek yaşadım. Gözlerimi kapatırken gönlüm rahat olacak. Bu rahatlığı olmayanlar düşünsün. Ben ölümden korkmuyorum. Asıl ölümden korkanlar çalıp çırpanlar, halkı kandıranlar, Cumhuriyete zarar verenlerdir. Türkiye Cumhuriyetinde hayatını sanatına adamış bir oyuncu olarak görevimi yaptım, alnım ak, gönlüm rahat. Şu an ölsem gam yemem. Ölmeye hazır olmak da önemlidir. Alkışlar aldım, kalpler kazandım.
Tedavi nasıl gidiyor?
Üç tane kemoterapim daha kaldı. Devlet hastanesinde tedavi oluyorum. Amerikaya gidenler de var ama ben de Atatürk gibi kendimi Türk hekimlerine emanet ettim.
Daha önce kanserle yüzleştiniz.
2000 yılında kan kanserinin bir türüne yakalandım. O dönem kimseye açıklamadım bunu ve gizli tuttum. Sonunda kanseri paçasından tuttuğum gibi kündeye getiriverdim (gülüyor). Ama bu defaki çok dişli çıktı.
Bu yakalandığınız kanserin çektiğiniz sıkıntılarla ilgilisi var mı?
Sıkıntılar, üzüntüler, stresler birikti birikti, sonunda üç ay gibi kısa süre içinde vücudumu sardı. Devlet sanatçılığımı geri aldılar, tiyatroma yardımı kestiler, hakkımda davalar açıldı. Anadolu turnesinde, sabaha karşı otelden alıp, sorguya çektiler.
Kaynak:Milliyet