Kıvanç Tatlıtuğ'un muhteşem düğününe anne sürprizi, annesi neden düğüne katılmayacak, neler dedi, kimdir?

Karizmatik oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ ile güzel sevgilisi Başak Dizer 19 Şubat'ta nikah masasına oturarak hayatlarını birleştirmeye hazırlanıyor. Genç kızların karizmatik sevgilisi Kıvanç Tatlıtuğ’un annesi Nurten Tatlıtuğ ise oğlunun nikah törenine katılamayacak. Efsane oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ’un annesinin oğlunun mürüvetini görememesi haberleri gündeme bomba gibi düştü.

Haberler 11.02.2016 - 20:36 Son Güncelleme : 19.07.2023 - 14:52

Karizmatik oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ ile güzel sevgilisi Başak Dizer 19 Şubatta nikah masasına oturarak hayatlarını birleştirmeye hazırlanıyor. Genç kızların karizmatik sevgilisi Kıvanç Tatlıtuğun annesi Nurten Tatlıtuğ ise oğlunun Pariste gerçekleşecek olan nikah törenine katılamayacak. Efsane oyuncu Kıvanç Tatlıtuğun annesinin oğlunun mürüvetini görememesi haberleri gündeme bomba gibi düştü.

Karizmatik oyuncu Kıvanç Tatlıtuğun annesi Nurten Tatlıtuğ ise düğüne katılamayacağıyla ilgili olay açıklamalarda bulundu.

Nurten Tatlıtuğun açıklamaları şu şekilde

Oğlum Kıvançın aylar öncesinden tarihinin netleştiği nikahına son günlerde yaşadığım sağlık sorunlarım nedeniyle katılamıyorum. Onun bu mutlu sürecinin aslı olmayan haberlerle yıpratılmaya çalışıldığını her gün çıkan haberlerde görüyor ve bir anne olarak çok üzülüyorum. Hele ki ülkemizde her gün sayısız ölüm haberleri alıp moral bozukluğu yaşadığımız bugünlerde bu konunun gündem olması beni 2 kat daha fazla üzüyor. Sizlerden ricam lütfen bu olumsuz yorumlara bir son vermeniz ve yeni evlenecek çifte bizler gibi mutluluklar dilemeniz...

Kıvanç Tatlıtuğ Kimdir?

Gümüş ve Aşk-ı Memnu dizileri ile yıldızı parlayan dizi ve sinema oyuncusu. Profesyonel basketbol oyunculuğu ve mankenlik de yapmıştır.

Kıvanç Tatlıtuğ 27 Ekim 1983 tarihinde, beş çocuklu ailenin bir ferdi olarak Adanada doğdu. Ortaöğrenimini Yenice Özel çağ Lisesinde tamamladıktan sonra Pastane işleten babası Erdem Tatlıtuğun geçirdiği ciddi bir kalp ameliyatından sonra ailesi ile birlikte 1997 yılında İstanbula yerleşti. İstanbul Kalamış Lisesinden mezun oldu. Annesinin adı Nurtendir.

Aktörlük ve mankenlik yapmadan önce uzun süre basketbol ile uğraştı. Adanada Fiskobirlik, çukurova ve Tarsus Amerikan klüplerinde başladığı amatör basketbol kariyerini İstanbula yerleştikten sonra profesyonel seviyeye taşıdı. Ülkerspor ile (2 yıl) başlayan birinci lig macerası, Beşiktaş (1 yıl) ve Fenerbahçe (1yıl) basketbol klüplerinde devam etti; fakat tekrar geri döndüğü Beşiktaş ile beraber antreman çalışmaları yaptığı sırada sakatlanarak basketbol hayatını noktalamak zorunda kaldı.

Annesinin teşvikleriyle başladığı mankenlik kariyeri, iki yıl kadar sürdü. Mankenlik ajanslarıyla çalışan profesyonel bir manken olan Tatlıtuğ, 2002 yılında düzenlenen Best Model yarışmasını kazanarak Türkiye birincisi oldu ve Best Model of the Worlde katılmaya hak kazandı.

2002 yılında katıldığı Best Model of the World yarışmasını kazanmasıyla beraber uluslararası arenada kendini gösterme fırsatı yakalayan Tatlıtuğ, Success Ajansın teklifini kabul ederek modellik yapmak üzere Parise yerleşti ve orada 1.5 yıl yaşadı. 2002 yılında, Kainat Güzeli Azra Akın ile tanıştı ve çiftin ilişkisi 2008 yılına kadar devam etti. 2011 yılında barışan çift 2013 şubatında yine ayrıldıktan sonra tekrar 2013 martında barıştılar ama bu sefer evlilik kararı aldıklarını duyurdular.

2005 yılında, Gümüş adlı dizide Songül Öden ile beraber başrolleri paylaştı. Gümüş, Türkiye ve Arap ülkelerinde çok popüler hale gelince bazı ülkelerde genel ahlaka aykırı olduğu gerekçesiyle yayınının durdurulması gündeme geldi fakat bu durum hiç gerçekleşmedi.

2007 yılında Gümüşün bitmesinin ardında Menekşe ile Halil dizisinde ve Amerikalılar Karadenizde 2 adlı filmde rol aldı. 2008 yılında, başrollerini Beren Saat ile beraber paylaştığı ve Halit Ziya Uşaklıgilin aynı adlı eserinden uyarlanan Aşk-ı Memnu dizisine başladı. Bu dizide canlandırdığı Behlül Haznedar karakteri, Tatlıtuğa Altın Kelebek Ödüllerinde En iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırdı.

Kıvanç Tatlıtuğ, Devlet Tiyatrosu oyuncusu Laçin Ceylandan bir süre oyunculuk dersleri almıştır.

2009 yılında, kendisinden 13 yaş büyük olan Meltem Cumbul ile bir ilişki yaşayan Kıvanç Tatlıtuğ, bu ilişkiyi ağustos ayında noktaladı.

2010 yılında Ezel dizisinde, dizinin bitmesine doğru kadroya katıldı ve Sekiz adlı yan karakteri canlandırdı. Bunun dışında birkaç reklam filminde de yer aldı.

2013 yılında yayına giren Yılmaz Erdoğanın çektiği Kelebeğin Rüyası adlı filmde yer almıştır. Kıvanç Tatlıtuğ, veremli bir genci canlandırmak için 20 kilo verdiği filmde Yılmaz Erdoğan da o dönem iki şairin hocalığını yapan ünlü şair Behçet Necatigili canlandırdı.

2013 yılının mart ayında Kıvanç Tatlıtuğ ve İlker Ayrık Akbank reklam filminde rol aldılar.

Ailesine çok düşkün olan Kıvanç Tatlıtuğ, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullahın başrolünde 2014ün Şubat ayında Star Tvde oynamaya başlayan, Nermin Bezmenin romanından uyarlanan Kurt Seyit ve Şura adlı dizi film Hilal Saral yönetmenliğinde çekimlerine Kocaeli-Kartepede 2013 aralık ayında başladı.

Ödülleri

2009 - 36.Altın Kelebek Tv Yıldızları Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu (Dram) (Aşk-ı Memnu)

2012 - 39.Altın Kelebek Tv Yıldızları Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu (Dram) (Kuzey Güney 1. Sezon)

2013 - Yılın Yıldızları, En Beğenilen Erkek Dizi Oyuncusu (Kuzey Güney)

2014 - 46. Siyad Türk Sineması Ödülleri ,En iyi erkek oyuncu (Kelebeğin Rüyası)

Film ve Diziler

2007 - Amerikalılar Karadenizde 2

2005 - Gümüş

2008 - 2009 - Aşk-ı Memnu (Dizi)

2008 - Menekşe ile Halil (Dizi)

2010 - Ezel

2010 - Oyuncak Hikayesi 3 (Seslendirme)

2011 - Kuzey Güney (Dizi)

2012 - Kuzey Güney Sezon 2 (Dizi)

2013 - Kelebeğin Rüyası

2014 - Kurt Seyit ve Şura (Dizi)

Yılmaz Erdoğan Kimdir?

Yılmaz Erdoğan, 1967 doğumlu oyuncu, senarist. Erdoğan, Olacak O Kadar, Umut Taksi gibi ilgi gören dizilerin senaristliğinin yanısıra en çok izlenen Türk filmi olma özelliğine sahip olan Vizontelenin de senaristi ve yönetmeni, aynı zamanda da oyuncu kadrosunun bir üyesi. Önemli yapımların altında imzası olan Erdoğan, bugüne kadar birçok ödül aldı.

Yılmaz Erdoğan, 4 Kasım 1968de Hakkaride doğdu. çocukluğu Ankara Aydınlıkevlerde geçti. Deniz Erdoğan ve Mustafa Erdoğan isimli iki kardeşi vardır. İlkokulu ve ortaokuludan sonra liseyi Ankara Aydınlıkevler Lisesinde okudu. 1987 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesini kazandı ancak lisans öğrenimini yarıda bırakıp Ferhan Şensoyun Nöbetçi Tiyatro kadrosuna katılmayı tercih etti. Burada hem oyuncu, hem de yazar olarak görev yaptı. 1988de Güldüşünürü Tiyatrosunu kurdu. Bu tiyatroda kendi yazdığı ve yönettiği Kanuni Sultan Süleyman ve Rambo adlı oyunu sergiledi.

Bu yıllarda kendini oyun yazmaya adayan Erdoğan, Levent Kırca Tiyatrosunun Gereği Düşünüldü oyununu, Olacak O Kadar adlı televizyon serisinin senaryosunu, Yasemin Yalçın Tiyatrosunun Kadınlık Bizde Kalsın ve Haşlama Taşlama oyunlarını yazdı. Umut Taksi dizisinin de senaryo yazarı oldu ve dizide bir rol de üstlendi. 1994 yılında ortağı Necati Akpınar ile birlikte Beşiktaş Kültür Merkezi Oyuncularını kurdu. Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?, Otogargara, Cebimde Kelimeler, Bana Bir Şeyhler Oluyor, Haybeden Gerçeküstü Aşk gibi büyük ilgi gören oyunları yazdı, bir kısmını da BKMde sergiledi. Bu sırada başrollerini Demet Akbağ ile paylaştığı Bir Demet Tiyatro adlı dizinin senaristliğini üstlendi, aynı zamanda bu dizideki Mükremin karakterini canlandırdı. Senaristi olduğu Gereği Düşünüldü oyunu, en büyük oyuncu kadrosuna sahip olma özelliğini taşıyordu ve oyun 4 yıl boyunca sergilendi.

Erdoğan, sinemaya geçişini Vizontele filmiyle gerçekleştirdi. Filmin senaryosunu yazdı, yönetmenliğini üstlendi aynı zamanda filmde rol aldı. Vizyona girdiği 2000 yılında Vizontele, Türkiyede en çok izlenen sinema filmi ünvanını kazandı. Bu filmin devamı olan Vizontele Tuubada da aynı görevleri üstlenen Erdoğan, 2003 tarihli bu filmle de büyük bir başarıya imza attı. 2005 yılında vizyona giren Organize İşler filmini de yazıp yönetti ve filmde başrolü oynadı. Filmde Erdoğana Demet Akbağ, Cem Yılmaz, Altan Erkekli gibi isimler eşlik etti.

İlk albümü Kayıp Kentin Yakışıklısı adlı bir şiir kaseti Prestij Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı. Bu albüm Yılmaz Erdoğanın yazdığı 17 şiirden oluşuyor. Aynı zamanda albümde şiirlere eşlik eden türkülerden birini de kendi seslendirmişti. Erdoğanın şiir kaseti dışında Kayıp Kentin Yakışıklısı, Anladım adlı şiir kitapları, Hüzünbaz Sevişmeler adlı bir öykü kitabı, Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar ve Kadınlık Bizde Kalsın adlı eserleri de bulunuyor.

Kardeşleri Mustafa Erdoğan ve Deniz Erdoğan da Türkiyenin ünlü simaları arasındadır. Ersin Korkut teyzesinin oğludur. Erdoğanın, Muhsin Kızılkaya tarafından yazılmış Yılmaz adlı yaşam öyküsü bulunuyor.

Yılmaz Erdoğan yönetmenliğini yaptığı ve kendi de oynadığı 2013 yılının başında yayına soktuğu Kelebeğin Rüyası filminde baş rolde Kıvanç Tatlıtuğ oynadı.

Yılmaz Erdoğan, 3 nisan 2013 tarihinde Ak Parti Hükümeti tarafından açıklanan ve barış sürecini yönetecek olan 63 kişilik Akil insanlar listesine Güneydoğu Anadolu Bölgesinden girmiştir.

Evlilikleri

1. evliliği: 1993 senesinde Sanem Oktar ile evlendi. 1998 senesinde de boşandı. Bu evliliğinden Berfin adında bir kızı vardır.

2. evliliği: 9 Ağustos 2006 tarihinde Belçim Bilgin ile evlendi. Rodin Erdoğan adında bir çocukları vardır.

Ödülleri

1999 - Afife Tiyatro Ödülleri, Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü, Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü? oyunu

2001 - Sadri Alışık Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu, Vizontele

2009 - Altın Kelebek Ödülleri, En İyi Komedi Dizisi, çok Güzel Hareketler Bunlar

2012 - 17.Sadri Alışık Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu (Bir Zamanlar Anadoluda)

Oyuncu Olduğu Filmleri

2013 - Kelebeğin Rüyası (Sinema Filmi)

2012 - Words With Gods (Sinema Filmi)

2012 - Gergedan Mevsimi (Sinema Filmi)

2011 - Bir Zamanlar Anadoluda (Sinema Filmi)

2009 - çok Filim Hareketler Bunlar (Sinema Filmi)

2009 - Neşeli Hayat (Sinema Filmi)

2008 - 2013 - çok Güzel Hareketler Bunlar (TV Dizisi)

2008 - Kalpsiz Adam (TV Dizisi)

2008 - Mevlana Aşkı Dansı (Sinema Filmi)

2006 - Bir Demet Tiyatro (TV Dizisi)

2005- Organize İşler (Sinema Filmi)

2003 - Vizontele Tuuba (Sinema Filmi)

2000 - Vizontele (Sinema Filmi)

1995 - Bir Demet Tiyatro (TV Dizisi)

1994 - İnce İnce Yasemince (TV Dizisi)

1993 - Umut Taksi (TV Dizisi)

1993 - Haşlama Taşlama (TV Dizisi)

1991 - Siyabend-ü Xece (Sinema Filmi)

1986 - Olacak O Kadar (TV Dizisi)

Yönettiği Filmler

2015 - Ekşi Elmalar (Sinema Filmi)

2013 - Kelebeğin Rüyası (Sinema Filmi)

2009 - Neşeli Hayat (Sinema Filmi)

2008 - 2013 - çok Güzel Hareketler Bunlar (TV Dizisi)

2005 - Organize İşler (Sinema Filmi)

2003 - Vizontele Tuuba (Sinema Filmi)

2000 - Vizontele (Sinema Filmi)

Tiyatro

Kanuni Sultan Süleyman Rambo Kadınlık Bizde Kalsın

1993 - Umut Taksi

1995 - Otogargara

1995 - Cebimde Kelimeler

2000 - Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?

2003 - Bana Bir Şeyhler Oluyor

2004 - Haybeden Gerçeküstü Aşk

2008 - çok Güzel Hareketler Bunlar

2013 - Hanımhanımcık

Kitapları

Feriştahın Fentezileri (Bir Demet Tiyatro Dizisi Diyalogları)

Cebimde Kelimeler (Oyun)

Otogargara (Oyun)

Hijyenik Aşklar (Kısa güldürü hikyeleri)

Anladım (Şiir)

Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar (Diyaloglar - Sonradan Haybeden Gerçeküstü Aşk adıyla oyunlaştırılmıştır.)

Hüzünbaz Sevişmeler (Deneme)

Kadınlık Bizde Kalsın (Oyun)

Kayıp Kentin Yakışıklısı (Şiir)

Laz Bakkal ile Tombalak (Bir Demet Tiyatro Dizisi Diyalogları)

Bana Bir Şeyhler Oluyor (Oyun)

Sahiler Düş Düşler Sahi (Şiir)

Ferhan Şensoy Kimdir?

Ferhan Şensoy, Türk tiyatrosu oyuncusu ve yazarı, yönetmen.

26 Şubat 1951 tarihinde, bir ilkokul öğretmeni olan Müjgan Şensoy ve çarşamba Belediye Başkanı, tüccar Yusuf Cemil Şensoyun çocukları olarak Samsunun çarşamba ilçesinde dünyaya geldi. İki yaşındayken, kız kardeşi Ragıbenin doğumunun ardından, 1956da da Ahmet Vildan adlı bir erkek kardeşi oldu.

1957de, Samsundaki Gazi Osman Paşa İlkokuluna giden Şensoy, daha sonra 1961de girdiği Galatasaray Lisesinde bir süre öğrenim gördüyse de liseyi, 1970te çarşambada bitirdi.

Şensoyun öykü ve şiirleri ilk kez 1969da Yeni Ufuklar ve Soyut Dergisinde yer almasının ardından yazdığı skeçler de ilk olarak Devekuşu Kabarede, 1970 yılında oynanmaya başladı.

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümünde okurken Yeni Ufuklarda öyküleri yayınlan Şensoy, Je Men Fous Bilader isimli yarı Fransızca yarı Türkçe bir oyun yazdı ve kurduğu Galatasaray Oyuncuları isimli amatör toplulukla Haldun Tanerin önderliğinde, Devekuşu Kabare Tiyatrosunun salonunda prova yaptı. Bu oyun Galatasarayın Fenerbahçe tesislerinde bir akşam yemeğinde sergilendi.

1971de, Ayfer Feray Tiyatrosunda, Grup Oyuncuları ile beraber profesyonel oyunculuğa adım atan Şenşoy, ilk profesyonel yönetmenlik deneyimini de, Paravana Kabarenin sergilediği, Güm Güm Güm adlı İsmet Küntay oyununda yaşadı.

1972de Fransaya giden Şensoy, tiyatro öğrenimine Strazburgda Ecole Superieure dArt Dramatique adlı okulda başladı.

1973te, yönetmen Jerome Savarynin asistanlığını yaptığı, Magic Circus - De Moise A Maoda oynayan Şensoy, ilk oyun denemesi olan Güle Güle Godotyu, Fransızca olarak Godot Go Home ismiyle yazdı. Fransızca bir kolaj oyun olan Proche - Orient Lointain!i, Fransızcaya çevrilmiş, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yunus Emre gibi Türk yazarların metinlerini de kullanarak yazdı.

1974te Montrealde, Theatre Patrioteda Fransızca olarak yazdığı Ce Fou De Gogol adlı oyununu sahneye koyan Şensoy, aynı şehirdeki Theatre De Quatre - Sousda da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı.

1975te, Montrealde, kendisine en iyi yabancı yazar ödülünü getiren ve Radio Canadada ikinci kez yayınlanan, Ce Fou De Gogol oyununun tek kadın oyuncusu Monique Mercure de en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı.

Türkiyeye dönmesinin ardından, 1976da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunda, yazarlığını da yaptığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol alan Şensoy, Türk Yazarları Tiyatrosunda da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı.

Aynı sene ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlayan Şensoy, Ali Poyrazoğluyla beraber rol aldığı bu skeçlerin birinde, bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı.

Nisa Serezli - Tolga Aşkiner Tiyatrosunda oyunculuk yapan Şensoy yine 1976 senesi içinde, TRT Televizyonuna ve Devekuşu Kabare Tiyatrosunda çeşitli skeçler yazdı.

1977de, ilk kitabı Kazancı Yokuşunun yayınlanmasının ardından, yönetmenliğini Temel Gürsunun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bi film çalışması yapan Şensoy, 1978de Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosunu kurdu ve kendi eseri olan, İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı.

Televizyon için yazdığı Bizim Sınıf dizisinin ikinci bölümden sonra, öğretmenlerin manevi şahsiyetini teyzif ettiği gerekçesiyle TRTde yasaklanmasının ardından, oyuncu olarak da katıldığı Evdekiler ve Giyim Kuşam Dünyası televizyon dizileri de, TRTde tamamlanamadan yayından kaldırıldı. Daha sonra Bizim Sınıf, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunda sehnelenmeye başladı.

O sene, Anyamanya Kumpanyadan ayrılan Şensoy, daha sonra Ayfer Feray Tiyatrosuna geçti ve oyunculuğa burada devam etti.

1979da, TRTde, kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oyunculuk yapan Şensoy, Ayfer Feray Tiyatrosunda da yine kendi yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı Hayrola Karyola oyununda rol aldı.

Stardust Gece Kulübünde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini, Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrasıyla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskanın yazıp, Fuat Günerin müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterisinde rol aldı.

14 Mart 1980de Harbiyede, Yapı Endüstri Merkezi Salonunda ilk kez perdelerini açan ve 50yi aşkın oyunun oynandığı Ortaoyuncuların bünyesinde, Nöbetçi Oyuncular adlı bir gençlik grubu kurarak, yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulundu.

Şahları Da Vururlar oyununda yönetmen ve oyuncu olarak yer alan Şensoyun, Fuat Günerle birlikte müziklerini de yaptı oyunu, Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü ve Dergi-13ün, En Başarılı Oyun Ödülüne layık görüldü. Kenter Tiyatrosunda dört haftalık gösteriden sonra, Ortaoyuncular, Şahları Da Vururları, 10 Kasım 1990da taşındıkları Beyoğlundaki Küçük Sahnede sahnelemeye devam etti.

1981de, Parasız Yaşamak Pahalıyı yazan ve Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyununu yazan ve yöneten Şensoy, Fuat Güner ve Özkan Uğurun müziklerini yaptığı oyunda, Zeliha Berksoyla beraber rol aldı. O sene, Şahları Da Vururlar, oyunun gösterileri sürerken, Ortaoyuncular Yayınlarının ilk kitabı olarak yayınlandı.

Şensoy, Küçük Sahnenin 30.yılı dolayısıyla, Suzan Uztan ve Mücap Ofluoğlu, Ortaoyuncuların konuğu olarak, Aleksıev Arbuzovun Eski Moda Komedyasında oynadı. Ofluoğlunun sahneye koyduğu oyunun dekorunu yapan Şensoyun oyundaki performansı kendisine, Tiyatro-81in, En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü getirdi.

1982de, Afitapın Kocası İstanbul kitabının yayınlanmasının ardından, Nöbetçi Tiyatroda Dürrenmattın Büyük Romülüs oyununu, En Büyük Romülüs Başka Büyük Yok adıyla sahneye koydu. Ayrıca kendi eseri Kiralık Oyunu yönetti, oyunun müziklerini yaptı ve rol aldı.

1983de, Harbiye Orduevinde askere alınan Şensoy, çorlunun Ulaş köyüne asker olarak gitti.

Brechtin, 7 şiirinden yola çıkarak yazdığı, Annanın Yedi Ana Günahını yöneten Şensoy, Fırıncı Şükrü, Deli Vahap, Nuri Ve Ötekiler gibi oyunarı da yazdı ve yönetti.

1984te, Nöbetçi Tiyatroda, Afitapın Kocası İstanbulu sahnelemesinin ardından, İstanbulu Satıyorum oyununu yazan Şensoy, askerliği bitince Şahları Da Vururlarla yeniden sahneye çıkmaya başladı. O sene kendi yazdığı Köşedönücü adlı televizyon dizisinde oynuyan Şensoy, yeniden yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı, Hayrola Karyola oyununda sahneyi, Nurhan Damcıoğlu ile paylaştı.

1985te, Aristofanesten Eşek Arılarını yeniden yazan Şensoy, oynadığı oyunu yönetirken, Köşedönücü filminin senaryosunu yazdı ve yönettiği filmde oynadı. Daha sonra, Nöbetçi Tiyatroda bir çehov kurgusu olan, çehovlardan Bir Demeti sahneye koydu.

1986 yılında yayınlanan Gündeste kitabının ardından, Karl Valentinin skeçleri ve yaşamından yazdığı ve yönettiği, İçinden Tramvay Geçen Şarkı oyununda, sahneyi Hümeyra ve Grup Gündoğarken ile paylaştı. Aynı sene, yazdığı Şey Bey televizyon dizisinde de oynayan Şensoy, Parasız Yaşamak Pahalı adlı oyununu film senaryosu olarak yeniden yazdı ve yönetmenliğini yaptığı filmi çekti. senaryosunu yazıp oynadığı, Bir Bilen filmini de yöneten Şensoyun o sene, Ayna Merdiven adlı bir kitabı daha yayınlandı.

7 Şubat 1987 gecesi, Şensoyun kendi yazıp yönettiği ve gerici kesimin tepkisini çeken, Muzır Müzikal adlı müzikalin, 77. gösterisinden sonra, sahnelendiği Şan Tiyatrosu şüpheli bir biçimde yandı. Grup Lokomotif, Derya Baykal, Bülent Kayabaş, Sevil Üstekin ve Tarık Papuççuoğlunun sahne aldığı oyun yüzünden mahkemeye verilen Şensoy, 21 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Muzır Müzikalin son bulmasının ardından tek kişilik bir gösteri olan Ferhangi Şeylerde oynayan Şensoy, daha sonra, Varsayalım İsmail adlı yazıp yönettiği televizyon dizisindeki performansıyla, Noktanın Doruktakiler Ödülünün sahibi oldu.

1988de, kendisine Ulvi Uraz Ödülü ve Sanat Kurumu Ödülünü getiren, İstanbulu Satıyorum oyununu yeniden yazdı ve müziklerini yaptı. Münir Özkul ve Erol Günaydının katılımıyla Ortaoyuncularda oynanan oyunu da Şensoy yönetti.

İstanbul Şehir Tiyatrosunda, Haldun Tanerin Keşanlı Ali Destanını sahneye koyan Şensoy, o sene, Anca Visdeyin Don Juan İle Madonna oyununu Fransızcadan çevirdi. Yönettiği oyunda, Derya Baykalla sahneyi paylaşan Şensoy, daha sonra Baykalla hayatını birleştirdi. Düşbükü kitabını yayınladı.

1988 yılında yazdığı Soyut Padişah oyununu yazan Şensoy, 1989da yönetmenliğini yaptığı oyunda rol aldı. İstanbulu Satıyorum ve Ferhangi Şeyler gösterileri sürerken Şensoy, Avni Dilligil Ödülü, İsmail Dümbüllü Ödülü, Nasrettin Hoca Mizah Ödülü, Kültür Bakanlığı Jüri Özel Ödülü, Heygirl Dergisi Yılın Oskarları Ödülü gibi ödüllerin sahibi oldu.

O sene, Kel Hasan Efendiden günümüze gelen Kavuku Münir Özkuldan devralan Şensoy, Tarihi Ses Operetini onardı ve Ses 1885 adıyla açtı. Sahnenin onarılmasının ardından Ortaoyuncular, Soyut Padişahı oynadıkları Küçük Sahneden Ses 1885e taşındılar.

1990da, Pierre-Henri Caminin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazdığı Yorgun Matadoru yöneten Şensoy, kendisine Doruktakiler ve Altan Erbulak Ödüllerini getiren ve yönetmenliğini Yavuz Özkanın yaptığı Büyük Yalnızlık filminde Sezen Aksuyla beraber rol aldı.

1991 senesinde, Ünyeli amatör yazar Cihan Öksüzün skeçlerinden oluşturduğu, Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu oyununda yönetmenlik ve oyunculuk yapan Şensoyun İstanbulu Satıyorum adlı eseri, Tomris Uyar tarafından İngilizceye çevrildi.

Aynı sene, Güle Güle Godotyu ve Show-TV için yaptığı, Varsayalım İsmail dizisini yeniden yazan Şensoy, yayınlanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı kitabı ile birkez daha Nokta Dergisinin Doruktakiler Ödülünü kazandı.

1992de, İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You kitabı yayınlanan ve yazdığı ve yönettiği, Fikret Kızılokun müziğini yaptığı, Köhne Bizans Operasında oynadı. Ferhangi Şeyler, Sydney ve Melbournede sergilenirken, Güle Güle Godot gösterileri devam etmekteydi.

1993te, yeniden yazdığı Parasız Yaşamak Pahalı oyununu sehneye koyan ve Alper Maral ile birlikte müziklerini yapan Şensoy, Şu Gogol Delisi adlı oyununu Türkçe olarak yeniden yazdı. Avni Dilligil En Özgün Oyun Ödülü alan oyun Derya Baykala, Avni Dilligil En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü getirirken, Canan Göknile de, Avni Dilligil En İyi Giysi Ödülünü getirdi.

Güle Güle Godot ve Denememeler aldı iki kitabı yayınlanan Şensoyun, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyunu amatör bir Türk tiyatro topluluğu tarafından New Yorkta sergilendi.

Devam eden Ferhangi Şeyler gösterileriyle, Altın Objektif Ödülüne layık görülen Şensoy bu dönemde, Atv Televizyonunda Kaybet-Kazan isimli bir yarışma programının sunuculuğunu yaptı.

1994 senesinde, kiraladığı bir gemiyi yüzen tiyatroya dönüştüren ve İçinden Dalga Geçen Tiyatro adını verdiği bu geminin tiyatro salonunda, yazdığı ve müziklerini yaptığı, Seyircili Seyir Defteri adlı yönetmenliğini kendi yaptığı oyunda oynayan Şensoy, aynı geminin 2. katındaki barda, gece 24:00den sonra, Kırkambar - Gece Tiyatrosu kabare gösterisini sergiledi. Perdesini Kuruçeşmede açan, daha sonra demir alarak Fenerbahçeye giden bu yüzen tiyatro projesi, Ferhan Şensoya İsmail Dümbüllü Ödülünü getirdi.

Kanal D Televizyonunda, Bağımsız Federe Ferhan Şensoy Televizyonu isimli haftalık bir program yapan Şensoyun Güle Güle Godot adlı eseri, Pariste amatör bir tiyatro topluluğu tarafından Fransızcaya çevirerek, Adieu Godot ismiyle oynanırken, Hayrola Karyola oyunu da, Yugoslavyada Prizren Kültürevi Türk Tiyatrosunda oynandı. Aynı sene Amsterdamda bir Türk tiyatro topluluğu tarafından oynanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı ve Parasız Yaşamak Pahalı oyunları daha sonra da, Amsterdam Deneme Sahnesi Topluluğu tarafından sahneye kondu.

Haneler oyununu yeniden yazan ve Antalya Devlet Tiyatrosunda sahneleyen, daha sonra da, Anca Visdeynin Femme-Sujet isimli oyununu, Fransızcadan Türkçeye, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri adıyla çeviren Şensoy, Altın Frekans Ödülünü kazandı.

1995 senesinde, Flash-TVde Akşam Traşı isimli canlı yayın bir söyleşi programına başlayan ve yazıp yönettiği Üç Kurşunluk Operada oynayan Şensoy, yazdığı ve müziklerini yaptığı, Felek Bir Gün Salakken adlı tek kişilik oyununun dünya prömiyerini çarşambada yaparak, bir Anadolu turnesiyle oynamaya başladı. 82 kez Anadoluda sergilenen ve 1.Uluslararası Maşusa Kültür ve Sanat Festivaline katılan oyun, 84. perdesini İstanbulda açtı.

Kanal-D için Boşgezen ve Kalfası isimli televizyon dizisini yazan Şensoy, yönettiği oyunu, o sene Kültür Bakanlığının En İyi Topluluk Ödülünü alan Ortaoyuncularla birlikte oynadı.

1996da, Şensoyun Ferhangi Şeyler adlı oyunu, Stuttgart, Duisburg, Bochum, Berlin, Wuppertal, Köln, Nühnberg, Münich, Frankfurt, Hamburg, Amsterdam ve Zurihde sergilendi.

Kaplama Alanı Dışında isimli film senaryosunu yazan ve Oteller Kitabı adlı eseri yayınlanan Şensoyun, yayınlanmamış kitabı, Gecedesteden Numarasız Sayfalar, Öküz Dergisinde yayınlandı.

Daha sonra Cumhuriyet Gazetesinin haftalık mizah eki Dinozorda yazmaya başlayan ve Güle Güle Godot oyunu Huroman Nevruzovanın çevirisiyle Rusyada yayınlanan tiyatrocunun 1989de onardığı Ses 1885, statik sorunlardan ötürü kapandı. Bu ikinci onarım döneminde Ortaoyuncular, yurt içi, yurt dışı ve İstanbulun değişik semtlerinde turnelere çıktılar.

1997de, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizilerinin Londrada iki kez sergilenmesinin ardından, Haldun Tanerin, düz yazı, öykü, skeç ve şarkılarından, Haldun Taner Kabare isimli bir oyun kurgulayan ve Derya Baykalın sahneye koyduğu oyunda rol alan Şensoy, o sene 11 Aralıkta, kendisine En Başarılı İletişimciler Ödülü ve En İyi Deneme Yazarı Ödüllerini getiren Ferhangi Şeyler gösterisini 1266. kez sahneleyerek, onarımı tamamlanan Ses 1885i yeniden açtı.

1998de, Falınızda Rönesans Var adlı bir kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı çok Tuhaf Soruşturma adlı oyunun sahneye koydu. Amsterdam ve Brükselde sergilenen Ferhangi Şeyler, 1230. gösterisine ulaşırken, Münih, Köln, Stuttgart, Essen, Frankfurt, Den Bosch, Sidney ve Melbourneda sergilenen Felek Bir Gün Salakken de, 400. gösterisine ulaştı.

1999 senesinde, eşi Derya Baykal için, Şu An Mutfaktayım adlı tek kişilik kadın oyununu yazan Şensoy, Haziran 1999da Ayın İletişimcisi Ödülünün sahibi olurken, Ferhangi Şeyler, Londra, Magosa, Washington, New York, Montreal ve Torontoda sergilenerek 1350. gösterisine ulaştı. CINE-5 için yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı, Ferhan Şensoy T.V. isimli tek kişilik bir televizyon programı hazırlayan Şensoy, Oyun Atölyesinde Steven Berkoffun, Dolu Düşün Boş Konuş isimli oyununu sahneye koydu ve oyunun sahne dekorlarını yaptı.

2000de, Anton çehovun eseri Vişne Bahçesini, çağdaş bir Karadeniz öyküsü şeklinde, Fişne Pahçesu çehov Lazdur Laz Kalacaktur adıyla kendi üslubuyla baştan yazan Şensoy, Ortaoyuncularla sahneye koyduğu oyunun dekorunu da yaptı. O sene, yazdığı, Ferhangi Şeyler 1400. ve Felek Birgün Salakken 450. gösterilerine ulaşan Şensoy, Avni Dilligil En İyi Yönetmen Ödülünü aldı.

2001de, Ortaoyuncularla sahneye koyduğu ve kızları Müjgan Ferhan Şensoy ve Neriman Derya Şensoyun profesyonel oyunculuğa ilk adımı attıkları, Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyununu yazan ve yöneten Şensoy, oyunun dekorunu da kendisi tasarlardı. Bu oyunla Avni Dilligil En İyi Yazar Ödülüne layık görülen Şensoy, Radio Contactda Radyostrofobi adlı bir radyo programı yapmaya başladı.

Aynı sene, Terakki Vakfı Onur Ödülünün sahibi olan ve özgeçmişini yazdığı romanı, Kalemimin Sapını Gülle Donattım yayınlanan Şensoy, kendi yazdığı ve Ortaoyuncularla sahneye koyduğu, Kökü Bitti Zıkkım Zulada oyunununun dekor ve kostüm tasarımlarını yaptı. Tek kişilik Ferhangi Şeyler oyunu Londrada 2. kez sergilenen ve 1447. gösterisine ulaşan ve Unima Geleneksel Türk Tiyatrosuna Hizmet Ödülünü alan Şensoyun, Güle Güle Godot oyununun bir bölümü Adieu Godot ismiyle, Nicole Gagnonun çevirisiyle Fransada, De LAdriatique a la Mer Noire isimli bir oyun antolojisinde yayınlandı. Soyut Padişah oyunu da, Konya Devlet Tiyatrosunda Nur Subaşının rejisiyle sahnelendi.

2002de, Ortaoyuncularla sahneyi paylaştığı, Kahraman Osman isimli oyununu yazan Şensoy, Rum Memet isimli öykü kitabının yayınlandığı 2002 senesinin Kasım ayında, Biri Bizi Dikizliyor adlı oyunu yazdı. Ortaoyuncularla beraber oynadıği oyunun dekor ve kostümünün tasarımını da yapan Şensoy, o sene Sanat Kurumu En İyi Yazar Ödülü ve Afife Jale - Muhsin Ertuğrul Ödülünün Sahibi oldu.

Şensoyun, İngilizce Bilmeden Hepiniz I Love You adlı kitabı, Nicole Gagnon tarafından Fransızcaya çevrilerek, Montrealde Fransizca Türkçe olarak, Bizim Anadolu Dergisinde, parçalar halinde yayınlandı. Ferhangi Şeyler, Amsterdam ve Rotterdamda da sahnelenerek, 1495. gösterisine ulaşırken, Felek Bir Gün Salakken adlı eseri de, 496. gösterisine ulaştı.

2003te, Beni Ben mi Delirttim isimli oyunu yazan Şensoy, bu oyunda sahneyi, Ortaoyuncular ekibinden Elif Durdu ve Ali çatalbaş ile paylaştı. Kabaremajör adıyla bir kabare gösterisi yazan Şensoy, daha sonra yazdığı Dün Gece Ormanda çok Komik Bi Şey Oldu adlı gösteriyi, Ortaoyuncularla Maslak Park Ormanda, özgün bir ortamda sahneye koydu.

Kitaplık Dergisinde denemeler yazmaya başlayan Şensoy, Ferhantoloji adlı bir kitapta kendisine ait tüm eserlerinden seçtiği çeşitli parçaları topladı.

2004te, Tayfun Güneyerin Şans Kapıyı Kırınca adlı filminde rol alan oyuncu, Ortaoyuncularla sahneye koyduğu, dekor ve kostümünü yaptığı ve oynadığı Uzun Donlu Kişot isimli bir oyun yazdı. Aynı sene, Derya Baykaldan boşanan Şensoy, yönetmenliğini Mert Baykalın yaptığı, senaryosu kendine ait olan, Pardon isimli filmde oynadı. Türsak Onur Ödülünün sahibi olan Şensoy, Fevzi Tunanın yönettiği, Aktör Eskisi isimli televizyon filminde rol aldı. Viyana, Brüksel, Rotterdam, Arnem ve Almelodakiler dahil 1530 kez sahnelenen, Ferhangi Şeylerin ve 506. kez sahnelenen Felek Birgün Salakkenin yazar yönetmen ve oyuncusu Şensoy, o sene Nokta ve Doruktaliker Ödüllerinin sahibi oldu.

2005te, Eşeğin Fikri, Hacı Komünist ve Elveda SSK adlı üç kitap yayınlayan Şensoy, Deneme Sahnesi 35. Yıl Ödüllerinde, En İyi Erkek Oyuncu Ödülünün sahibi oldu. Eski oyunlarından, Kiralık Oyunu, Ortaoyuncuların 25. yılı dolayısıyla tekrar sahneye koyan Şensoy, aynı sene, Nasrettin Hoca Altın Eşek Gülmece Ödülünün de sabibi oldu. Beni Ben mi Delirttim adlı oyunu, Insbruck ve Bregenzdekiler dahil olmak üzere, 203. kez sehnelendi.

2006da Pardon filmiyle en iyi senaryo ödülüne sahip olan ve kendi yazdığı Aşkımızın Son Durağı isimli oyununu, Ortaoyuncularla sahne koyan Şensoyun, Beni Ben mi Delirttimi, Sydney ve Melbourneda da gösterilere başladı.

1980 yılında, oyuncu Derya Baykal ile evlenen Şensoyun, bu evlilikten, 1989 doğumlu Müjgan Ferhan ve 1990 doğumlu Neriman Derya Şensoy adlı iki kızı oldu. çiftin evlilikleri, 2004 senesinde sona erdi.

Münir Özkul Kimdir?

Türk tiyatro ve sinema oyuncusu. Türk tiyatro ve sinema tarihine damgasını vurmuş önemli isimlerden biridir. İsmail Dümbüllüden devraldığı ünlü kavukla tiyatro sahnelerindeki başarısını; canlandırdığı Yaşar Usta, Turşucu Yaşar ve Kel Mahmut gibi karakterlerle de sinema oyunculuğundaki ustalığını gözler önüne sermiştir. Türk sinema tarihinde özellikle, karakter oyunculuğunda başta gösterilen isimler arasındadır.

Münir Özkul, 15 Ağustos 1925 tarihinde İstanbulun Bakırköy semtinde, eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul, İstanbul Erkek Lisesindeki eğitiminin ardından oyuncu olmaya karar vererek gözünü sahnelere dikti. O zamana kadar yaşamını sürdürdüğü ve aşinası olduğu Bakırköyde bulunan Halkevinde oyunculuğa adım attı. İlk amatör sahne deneyimlerini burada 1940 yılında gerçekleştiren Özkul, İstanbul Devlet Tiyatrosunda bir süre oynadıktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosuna geçti. Ardından da, İstanbul Şehir Tiyatrosunda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık bağımsız çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak 1948 yılında Ses Tiyatrosunda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı. Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yine özel bir tiyatro olan Küçük Sahneye geçti.

Küçük Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu. çünkü, ilk defa önemli bir oyunda rol alma şansı doğdu. Sadri Alışık, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrulun yaptığı ve Steinbackin aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan Fareler ve İnsanlarda oynadı. Yeteneği Musin Ertuğrulun gözünden kaçmayan Özkul, Küçük Sahnede ayrıca, Yarış, Onikinci Gece, Aşağıdan Yukarı ve Karışık İş gibi başarılı oyunlarda da yer aldı.

1960 yılında arkadaşlarının isteği doğrultusunda Aksaray Bulvar Tiyatrosunu kurdu ve oyunlar sergilemeye başladı. 1962de Bulvar Tiyatrosu, Münir Özkul Tiyatrosu adını alır.

Tiyatro sahnelerinden tesadüfen film setlerine geçişi 40lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, Vatan ve Namık Kemal adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekini ziyaret için Yeşilçama gittiği birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı. Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, biraz da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400ün üzerinde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni böylece başlamış oldu.

Münir Özkul, 1949 yılında ilk kez rol aldığı film Vatan ve Namık Kemaldir. Vatan ve Namık Kemal filminde soldan sekizinci asker rolüyle figüran olarak başlar sinemaya. Ardından 1951 yılında, senaryosu İhsan Koza ile Nazım Hikmet tarafından yazılan ve Vedat Arın yönetmenliğinde çekilen Üçüncü Selimin Gözdesi adlı bir İpek Film yapımında yer aldı. Hemen ardından, 1951de, yine birer İpek Film yapımı olan Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan ile Lale Devrinde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı yıl, Muhsin Ertuğrulun yönetmenliğinde çekilen Evli mi Bekar mı ve Baha Gelenbevinin yönettiği Barbaros Hayrettin Paşa adlı filmlerde başrol oynadı.

Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında, Burhan Felek tarafından Lorel-Hardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü Edi-Büdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan Edi ile Büdü Tiyatrocu ve Edi ile Büdü filmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol alan Özkul, artık sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı. İlk yıllarında genellikle İpek Film yapımlarında yer alan oyuncu, çoğu zaman komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla halk tarafından kısa sürede benimsendi. Ancak asıl başarısını Arzu Film yapımlarıyla yakaladı.

1953 yılında, Muhsin Ertuğrulun yönettiği Halıcı Kız filminde yer aldıktan sonra kariyerinin önü iyice açıldı. Aynı yıl, fantastik bir komedi olan ve senaryosu yine İhsan İpekçi ile Nazım Hikmet tarafından yazılan Balıkçı Güzeli/1002. Gece ve ardından, 1956da çekilen Kalbimin Şarkısı adlı duygusal film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul, Miras Uğrunda ve Zeki Mürenin başrolünü oynadığı Altın Kafes ile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram, duygusal, komedi gibi farklı türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı.

Sinema çalışmalarının yanı sıra, gönül verdiği tiyatro sahnelerini de bırakmayan Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatrolarının yönetmenliğine getirildi. Sanat kariyerinde adeta bir atılım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmenin ardından, Küçük Sahneyi terk etmek zorunda kaldı. Bu durum, sanatçının profesyonel oyunculuğa adım attığı Küçük Sahnenin, ustasını kaybetmesiyle birlikte daha fazla tutunamayarak dağılmasına neden oldu.

1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaşla birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı İsmail Dümbüllüden ortaoyuncular kavuğunu devralmasını sağlayan, Sadık Şendilin yazdığı Kanlı Nigar adlı muhteşem eserin sinema versiyonunda da yer aldı. 1968 yılında, Ülkü Erakalının yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Doruk ve Selma Güneriyle birlikte rol aldı. Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, özellikle Adile Naşitle iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk tarafından da çok sevildi; benimsendi. Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze, uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde yer alan ve hiçbir zaman kötü rollere yakıştırılamayan Özkul, özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında fakir ama gururlu, iyi kalpli, babacan karakterleri canlandırdı.

Münir Özkul, 1972 yılında, başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akanın paylaştığı Sev Kardeşim adlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla, Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü.

70li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere hayat veren, ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, Neşeli Günler, Mavi Boncuk, Aile Şerefi, Gırgıriye serileri, Gülen Gözler ve Bizim Aile gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu. Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele geçirense, Hababam Sınıfı seri fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ancak yufka yürekli öğretmen Kel Mahmut karakteri oldu. Öyle ki, bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı.

80li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçamda video filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı. Ardından, tek televizyonlu dönemin sonlarına doğru dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRTde yayınlanmak üzere çekilen Uzaylı Zekiye adlı dizi için kamera önüne geçti. Bu dizinin ardından birkaç filmde daha rol alan ünlü oyuncu, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir çalışma yapmadı. Hayatının önemli bir kısmını alkolle savaşarak geçirdi. 1990lı yılların ortasında alkolü tamamen bıraktı. 1995 yılında, Kemal Sunalla birlikte, Şaban ile Şirin adlı filmde yer aldı. 90lı yılların ikinci yarısında, bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış gösterdikçe, Yeşilçama olan rağbet azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; özellikle de dizi yapımları ön plana çıkmıştı. Ancak bu furyadan kendini uzak tutan Özkul, 1996da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan Ana Kuzusu adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı. Aynı yıl, İstanbul Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine rağmen, zaman zaman ciddi maddi zorluklar içine girmiş olan Özkula, bu geceden elde edilen gelirle bir ev alındı.

Yine 1996 yılında, Veli çelikin yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi Ay Işığında Saklıdırda, Aydan Şener ve Toprak Sergenle birlikte yer aldı. Ardından, 1998 yılında, Hamdi Alkanın Reyting Hamdi adlı televizyon eğlence programında, kısa bir süre için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı.

Sanat yaşamı boyunca 400e yakın sinema filminde ve sayısını kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol alan Münir Özkul adına, 26 Mart 2005 tarihinde İstanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde Münir Özkul Sahnesi açılmıştır.

İçkiye düşkünlüğüyle bilinen sanatçı, özel hayatında da inişli çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir. İlk evliliğini Şadan Hanımla yapan Özkul, kısa süren bu birlikteliğin ardından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten Güner (d. 1 Şubat 1966) adında bir kızı olmuştur. Kızları sekiz yaşındayken, 1974 yılında çift boşanma kararı almıştır. Sonrasında Özkul, Tophaneli Örümcek Yaşar lakabıyla anılan Yaşar Hanımla üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş; ancak bu da uzun sürmemiştir. Son olarak, halen yaşamını birlikte sürdürdüğü Umman Hanım ile evlenmiştir.

Mankenlik ve CNN Türkte televizyon programcılığı yapan kızı Güner Özkulun girişimiyle, 2005 yılında, sanatçıyı birçok yönden ele alan ve yaşamının bir dönemine farklı şekillerde tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş, Aktör Dediğin Nedir Ki? / Münir Özkul Kitabı adlı bir kitap yayımlanmıştır.

1998 yılında, T.C. Kültür Bakanlığı, Münir Özkula Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir. Özkul, İsmail Dümbüllüden aldığı ünlü kavuğu, 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan Şensoya devretmiştir. 1991 yılında ise, en önemli tiyatro ödülleri arasında gösterilen, Dümbüllü Ödülüne layık görülmüştür. 8 Nisan 2007 tarihinde, Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen II. Mizah Ödülleri töreninde, Münir Özkul Özel Ödülü, ünlü tiyatrocu Nejat Uygura verilmiştir.

2003 yılından bu yana Demans hastalığı ile yaşayan Münir Özkul, evinden dışarıya çıkmak ve kimseyle görüşmek istemiyor. Hastalığı yüzünden geçmişe dair birçok şeyi hatırlamıyor ve ölen arkadaşlarının yaşadıklarını sanıyor.

1 Nisan 1996da Atatürk Kültür Merkezinde Münir Özkul için düzenlenen veda töreninde, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Gecenin sonunda Münir Özkul sahneye geldi ve artık onunla özdeşleşmiş tiradı okudu:

Aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır. Yok olunca da sesimiz bu hoş kubbede bir hoş seda olarak kalır. (...) Artık kendimiz yoğuz. Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz fısıldaşır durur sabaha kadar. Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır. Perdeee!

2015 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Yönetmeliği kapsamında, sinema alanında ödüllendirildi.

Ana Sayfaya Git