Rekorları alt üst eden fenomen komedi filminin serisi ’Düğün Dernek 2’ filminin başrol oyuncularından Çetin karakterini canlandıran efsane komedyen Murat Cemcir Karaköy’de bir mekana eğlenmek için gitti. Fakat gittiğine bin pişman oldu.
Rekorların efendisi ‘Düğün Dernek 2: Sünnet’ filminin ayrılmaz ikili Ahmet Kural ve Murat Cemcir ikilisinden Çetin karakteri ile büyük beğeni toplayan Murat Cemcir’ kapıdaki güvenlik görevlileri tanımayınca olanlar oldu. Yapacak bir şey bulamayınca usta oyuncu Murat Cemcir, başka bir görevlinin kendisini tanıması üzerine sıra beklemeden içeri alındı.
Düğün Dernek 2 Sünnet
Düğün Dernek 2: Sünnet, 2015 yapımı yönetmenliğini ve senaristliğini Selçuk Aydemir’in üstlendiği Türk yapımı Komedi filmi. Başrollerinde Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin, Şinasi Yurtsever yer almaktadır.
Hikaye
Serinin ilk filminde oğlunu evlendiren İsmail, bu kez torununa sünnet yaptırmak istemektedir. İlk filmde olduğu gibi Fikret, Çetin ve İsmail başta olmak üzere tüm ekip toplanıp sünnet düğünü hazırlıklarına başlamaktadır. Bu düğün zamanla şehir çapında bir olaya dönüşmektedir.
Murat Cemcir Kimdir?
Murat Cemcir, 30 Kasım 1976 tarihinde Tokat, Niksar’da doğmuştur. Aslen Gürcü olan babası kamyon şoförüdür. Hatay, Mustafa Kemal Üniversitesi Otomotiv Bölümünden mezun olmuştur. 2001 yılından beri İstanbul’da yaşamaktadır. Bir kız kardeşi vardır.
2010 yılında Çalgı Çengi filminde oyuncu Ahmet Kural ile başrol oynamış ve dikkatleri çekmiştir.
2012 yılında “İşler Güçler” dizisinde rol aldı. 2012 yılında senarist ve yönetmenliğini Selçuk Aydemir’in yaptığı “İşler Güçler” dizisinde başrollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz paylaştı.
2013 yılının sonunda “Düğün Dernek” filminde yine Ahmet Kural ile başrol oynadı.
At biniciliği ve Wing Chun ile de ilgilenmektedir. Wing Chun’da üç dan derecesi vardır.
2014 yılında Kardeş Payı adlı dizinin başrollerinde Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Seda Bakan oynadı.
2015 yılında yine yapımcılığını Necati Akpınar’ın üstlendiği Düğün Dernek 2: Sünnet sinema filminin başrollerinde Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin, Sinasi Yurtsever yer aldı.
Ahmet Kural Kimdir?
Ahmet Kural, 10 Kasım 1982 tarihinde babasının görev yeri olan Kütahya’da doğmuştur. Aslen Ankara’lıdır. Babası yıllarında tiyatro çalışmalarına katıldı. Babasının tayinleri yüzünden 11 senede 12 okul değiştirdi. Kütahya, Nevşehir, Silopi, Karaman, Denizli merkezlerinde çocukluğu geçti.
Konya Selçuk Üniversitesi Radyo televizyon sinema bölümünü bitirdi ve ardından Ankara’da Bilkent üniversitesinde master yaptı. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk eğitimi aldı.
Tiyatro eğitimi sırasında Levent Kırca tarafından keşfedilince Levent Kırca Oya Başar Tiyatrosu kadrosuna dahil edildi.
2008 yılında, Güneşin Oğlu adlı sinema filminde Haluk Bilginer, Köksal Engür, Hümeyra ve Özgü Namal ile birlikte rol aldı.
2010 yılında “Çalgı Çengi” adlı sinema filminde Murat Cemcir ile başrolde oynadı.
2012 yılında “İşler Güçler” dizisinde rol aldı. 2012 yılında senarist ve yönetmenliğini Selçuk Aydemir’in yaptığı “İşler Güçler” dizisinde başrollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz paylaştı.
2013 yılında “Düğün Dernek” filminde Murat Cemcir ile başrolde oynadı.
2014 yılında Kardeş Payı adlı dizinin başrollerinde Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Seda Bakan oynadı.
2015 yılında yine yapımcılığını Necati Akpınar’ın üstlendiği Düğün Dernek 2: Sünnet sinema filminin başrollerinde Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin, Sinasi Yurtsever yer aldı.
Rasim Öztekin Kimdir?
Rasim Öztekin, 1959 yılında İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirdi.
Sahne yaşamında ilk deneyimlerini 1977 yılında Kadıköy Halk Eğitim, İstanbul Akademik Sanatçılar Topluluğu ve Nöbetçi Tiyatro’ da amatör çalışmalarla edindi. 1980 yılının Kasım ayında Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular topluluğunda profesyonel tiyatro sanatçılığına başladı. 1980-1992 yılları arasında Şahları da Vururlar, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı, İçinden Tramvay Geçen Şarkı, İstanbul’u Satıyorum, başta olmak üzere Orta oyuncular Tiyatrosu’nun tüm oyunlarında rol aldı.
1992 - 1995 yılları arasında televizyonlarda sırasıyla “Müzikomedi” (Nükhet Duru ve Demet Akbağ’la birlikte), “Mega Show” (Hülya Avşar-İbrahim Tatlıses-Demet Akbağ’la birlikte) şov programları yaptı. 1994 yılında Gani Müjde ve Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı “2071’ de Türkiye” adlı müzikali sahneye koyup oynadı. 1995’te Ortaoyuncular Tiyatrosu ile Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri, Çok Tuhaf Soruşturma ve Fişne Bahçesi gibi birçok prodüksiyonda yer aldı. Bir Günlük Aşk Hikayesi, 72. Koğuş, Arabesk, Tersine Dünya, Passion Du Turca, Pardon ve Şans Kapıyı Çalınca isimli filmlerde oynadı. Köşedönücü, Biraz Düş, Biraz Gülüş, Eğrisiyle Doğrusuyla, Bir Yaz Gecesi Eğlencesi, Boş gezen ve Kalfası, Başka İstanbul Yok ve Yeni Hayat isimli televizyon yapımlarında rol aldı.
Tiyatronun yanı sıra, sinema ve dizi filmlerde de rol alan Rasim Öztekin, TRT’ye program metin yazarlığı ve bir dönem (1998-2002 yılları arasında) Akşam gazetesinde ve 2004 yılında Star gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.
2005 te yine Gani Müjde’ nin yazdığı Mehmet Ergen’ in sahnelediği “Yıldızların Altında” müzikalinde, Beyazıt Öztürk ve Candan Erçetin‘ le başrolü paylaştı.
2009 un ocak ayında Boş gezen ve Kalfası adlı oyununu oynarken kalbi hastalandı. Kalbine pil takıldı.
2005 yılının Eylül ayında gazeteci Esra Kazancıbaşı ile Atina’da evlendi.
Rasim Öztekin’in ilk evliliğinden 1987 doğumlu Pelin Öztekin (d.1987)adında bir kızı var. Pelin Öztekin, BKM Mutfak oyuncularından biridir.
2014 yılında Müfit Can Saçıntı’nın yönetmenliğini yaptığı, senaryosunu Birol Güven’in kaleme aldığı “mandira-filozofu” adlı filmde başrollerinde Müfit Can Saçıntı, Rasim Öztekin, Begüm Öner, Kemal Kuruçay, Eser Eyüboğlu, ve Ayda Aksel paylaştı.
Yılmaz Erdoğan Kimdir?
Yılmaz Erdoğan, 1968 doğumlu oyuncu, senarist. Erdoğan, “Olacak O Kadar”, “Umut Taksi” gibi ilgi gören dizilerin senaristliğinin yanısıra en çok izlenen Türk filmi olma özelliğine sahip olan “Vizontele”nin de senaristi ve yönetmeni, aynı zamanda da oyuncu kadrosunun bir üyesi. Önemli yapımların altında imzası olan Erdoğan, bugüne kadar birçok ödül aldı.
Yılmaz Erdoğan, 4 Kasım 1968’de Hakkari’de doğdu. Çocukluğu Ankara Aydınlıkevler’de geçti. Deniz Erdoğan ve Mustafa Erdoğan isimli iki kardeşi vardır. İlkokulu ve ortaokuludan sonra liseyi Ankara Aydınlıkevler Lisesi’nde okudu. 1987 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni kazandı ancak lisans öğrenimini yarıda bırakıp Ferhan Şensoy’un “Nöbetçi Tiyatro” kadrosuna katılmayı tercih etti. Burada hem oyuncu, hem de yazar olarak görev yaptı. 1988’de “Güldüşünürü Tiyatrosu”nu kurdu. Bu tiyatroda kendi yazdığı ve yönettiği “Kanuni Sultan Süleyman ve Rambo” adlı oyunu sergiledi.
Bu yıllarda kendini oyun yazmaya adayan Erdoğan, Levent Kırca Tiyatrosu’nun “Gereği Düşünüldü” oyununu, “Olacak O Kadar” adlı televizyon serisinin senaryosunu, Yasemin Yalçın Tiyatrosu’nun “Kadınlık Bizde Kalsın” ve “Haşlama Taşlama” oyunlarını yazdı. “Umut Taksi” dizisinin de senaryo yazarı oldu ve dizide bir rol de üstlendi. 1994 yılında ortağı Necati Akpınar ile birlikte Beşiktaş Kültür Merkezi Oyuncuları’nı kurdu. Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?, Otogargara, Cebimde Kelimeler, “Bana Bir Şeyhler Oluyor”, “Haybeden Gerçeküstü Aşk” gibi büyük ilgi gören oyunları yazdı, bir kısmını da BKM’de sergiledi. Bu sırada başrollerini Demet Akbağ ile paylaştığı “Bir Demet Tiyatro” adlı dizinin senaristliğini üstlendi, aynı zamanda bu dizideki “Mükremin” karakterini canlandırdı. Senaristi olduğu “Gereği Düşünüldü” oyunu, en büyük oyuncu kadrosuna sahip olma özelliğini taşıyordu ve oyun 4 yıl boyunca sergilendi.
Erdoğan, sinemaya geçişini “Vizontele” filmiyle gerçekleştirdi. Filmin senaryosunu yazdı, yönetmenliğini üstlendi aynı zamanda filmde rol aldı. Vizyona girdiği 2000 yılında Vizontele, Türkiye’de en çok izlenen sinema filmi ünvanını kazandı. Bu filmin devamı olan “Vizontele Tuuba”da da aynı görevleri üstlenen Erdoğan, 2003 tarihli bu filmle de büyük bir başarıya imza attı. 2005 yılında vizyona giren “Organize İşler” filmini de yazıp yönetti ve filmde başrolü oynadı. Filmde Erdoğan’a Demet Akbağ, Cem Yılmaz, Altan Erkekli gibi isimler eşlik etti.
İlk albümü ’Kayıp Kentin Yakışıklısı’ adlı bir şiir kaseti Prestij Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı. Bu albüm Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı 17 şiirden oluşuyor. Aynı zamanda albümde şiirlere eşlik eden türkülerden birini de kendi seslendirmişti. Erdoğan’ın şiir kaseti dışında “Kayıp Kentin Yakışıklısı”, “Anladım” adlı şiir kitapları, “Hüzünbaz Sevişmeler” adlı bir öykü kitabı, “Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar” ve “Kadınlık Bizde Kalsın” adlı eserleri de bulunuyor.
Kardeşleri Mustafa Erdoğan ve Deniz Erdoğan da Türkiye’nin ünlü simaları arasında. Erdoğan’ın, Muhsin Kızılkaya tarafından yazılmış “Yılmaz” adlı yaşam öyküsü bulunuyor.
Yılmaz Erdoğan yönetmenliğini yaptığı ve kendi de oynadığı 2013 yılının başında yayına soktuğu Kelebeğin Rüyası filminde baş rolde Kıvanç Tatlıtuğ oynadı.
Yılmaz Erdoğan, 3 nisan 2013 tarihinde Ak Parti Hükümeti tarafından açıklanan ve barış sürecini yönetecek olan 63 kişilik Akil insanlar listesine Güneydoğu Anadolu Bölgesinden girmiştir.
Evlilikleri
1. evliliği: 1993 senesinde Sanem Oktar ile evlendi. 1998 senesinde de boşandı. Bu evliliğinden Berfin adında bir kızı vardır.
2. evliliği: 9 Ağustos 2006 tarihinde Belçim Bilgin ile evlendi. Rodin Erdoğan adında bir çocukları vardır. Ödülleri :
1999 - Afife Tiyatro Ödülleri, Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü, “Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?” oyunu
2001 - Sadri Alışık Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu, Vizontele
2009 - Altın Kelebek Ödülleri, En İyi Komedi Dizisi, Çok Güzel Hareketler Bunlar
2012 - 17.Sadri Alışık Ödülleri, En İyi Erkek Oyuncu (Bir Zamanlar Anadolu’da)
Oyuncu Olduğu Filmleri
2013 - Kelebeğin Rüyası (Sinema Filmi)
2012 - Words With Gods (Sinema Filmi)
2012 - Gergedan Mevsimi (Sinema Filmi)
2011 - Bir Zamanlar Anadolu’da (Sinema Filmi)
2009 - Çok Filim Hareketler Bunlar (Sinema Filmi)
2009 - Neşeli Hayat (Sinema Filmi)
2008 - 2013 - Çok Güzel Hareketler Bunlar (TV Dizisi)
2008 - Kalpsiz Adam (TV Dizisi)
2008 - Mevlana Aşkı Dansı (Sinema Filmi)
2006 - Bir Demet Tiyatro (TV Dizisi)
2005- Organize İşler (Sinema Filmi)
2003 - Vizontele Tuuba (Sinema Filmi)
2000 - Vizontele (Sinema Filmi)
1995 - Bir Demet Tiyatro (TV Dizisi)
1994 - İnce İnce Yasemince (TV Dizisi)
1993 - Umut Taksi (TV Dizisi)
1993 - Haşlama Taşlama (TV Dizisi)
1991 - Siyabend-ü Xece (Sinema Filmi)
1986 - Olacak O Kadar (TV Dizisi)
Yönettiği Filmler
2013 - Kelebeğin Rüyası (Sinema Filmi)
2009 - Neşeli Hayat (Sinema Filmi)
2008 - 2013 - Çok Güzel Hareketler Bunlar (TV Dizisi)
2005 - Organize İşler (Sinema Filmi)
2003 - Vizontele Tuuba (Sinema Filmi)
2000 - Vizontele (Sinema Filmi)
Tiyatro
Kanuni Sultan Süleyman Rambo Kadınlık Bizde Kalsın
1993 - Umut Taksi
1995 - Otogargara
1995 - Cebimde Kelimeler
2000 - Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?
2003 - Bana Bir Şeyhler Oluyor
2004 - Haybeden Gerçeküstü Aşk
2008 - Çok Güzel Hareketler Bunlar
2013 - Hanımhanımcık
Kitapları
Feriştah’ın Fentezileri (Bir Demet Tiyatro Dizisi Diyalogları)
Cebimde Kelimeler (Oyun)
Otogargara (Oyun)
Hijyenik Aşklar (Kısa güldürü hikâyeleri)
Anladım (Şiir)
Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar (Diyaloglar - Sonradan Haybeden Gerçeküstü Aşk adıyla oyunlaştırılmıştır.)
Hüzünbaz Sevişmeler (Deneme)
Kadınlık Bizde Kalsın (Oyun)
Kayıp Kentin Yakışıklısı (Şiir)
Laz Bakkal ile Tombalak (Bir Demet Tiyatro Dizisi Diyalogları)
Bana Bir Şeyhler Oluyor (Oyun)
Sahiler Düş Düşler Sahi (Şiir)
Cem Yılmaz Kimdir?
Geçtiğimiz günlerde Ferhan Şensoy’un oyununda görüntülenen Cem Yılmaz, 23 Nisan 1973’te İstanbul’da Kocamustafapaşa’da doğdu. Aslen Sivaslıdır. Anne adı Sabahat, baba adı Arif’tir. Can adında bir ağabeyi ve Özge adında bir kızkardeşi vardır. Kocamustafapaşa’da ki Mehmet Akif İlkokulu’nda 4. sınıfta okurken ailesiyle birlikte Bahçelievler’e taşındı. Ortaokulu Bahçelievler Kazım Karabekir Ortaokulu’nda bitirdi. Lise öğrenimi Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi’nde görmüştür.
Bir mizah dergisi olan Leman Dergisinde karikatür çalışmalarına başladığında, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde sürdürüyordu.
İlk stand-up gösterisini Leman Kültür’de, 1995’in Ağustos ayında gerçekleştirdi. Aynı senenin aralık ayında Beşiktaş Kültür Merkezinde sahne almaya başladı. 2001 yılı sonuna kadar 1200’ün üstünde gösteriye çıktı. Hemen hemen bütün gösterileri kapalı gişe oynadı. Türkiyenin yanı sıra, Avrupa ve Amerikada da sahne aldı.
Leman Dergisi’nde yayınlanan çalışmalarını Karikatürler isimli kitabında yayınladı. İlk sinema deneyimini, 1998 yılında Ömer Vargı’nın yönettiği Herşey Çok Güzel Olacak isimli filmde Mazhar Alanson ile başrolü paylaşarak tatmış oldu. Film, Türkiye ve Avrupada yaklaşık 1 miyon 800 bin kişi tarafından izlendi.
Reklam dünyasında da adından söz ettiren sanatçı , Panasonic reklamlarının radyo spotlarıyla iki yıl üst üste Kristal Elma ödülüne layık görüldü. Radyo spotlarının yanı sıra, Panasonic, Mavi Jeans,Telsim, Doritos, Opet ve Türk Telekom gibi markaların reklamlarında oynadı. Yer aldığı her reklam filmi gündem konusu olmayı başardı.
Gösterileri 2000 senesinde Star TV tarafından yayınlanmaya başlandı ve Gösteri adıyla piyasa sürüldü.
2001 yılında çıkan kısa dönemden faydalandı ve Temmuz 2001’de askerliğini yaptı.
12 Kasım 2004’te vizyona giren, çekimleri tamamlanmasına karşın yapımcı firma ile yaşanan problemler sebebiyle montajı ve gösterimi geciken, 4 farklı karakterde oynayarak başrolünü üstlendiği, Ömer Faruk Sorak’ın yönetmenliğini yaptığı G.O.R.A. ile bir kez daha milyonları sinema salonlarına çekmeyi başardı.
2007 senesinde Cem Yılmaz, “CMYLMZ Fikir Sanat” adında sinema, televizyon, sahne ve diğer medyalar için yapımlar tasarlayan ve uygulayan bir fikir-sanat üretim şirketi kurmuştur. Daha önce de senaryo ve oyunculuk çalışmalarıyla birçok çalışmaya imza atan Cem Yılmaz, artık şirket bünyesinde senarist, oyuncu, yönetmen, yapımcı olarak görev alacak.
Ünlü komedyen Cem Yılmaz, 2011 vergilendirme döneminde gelir vergisi listesine 71. sıradan girerken, Yılmaz’a bağımsız müzisyen, ses sanatçısı, konuşmacı, sunucu gibi faaliyetlerinden oluşan geliri için 2 milyon 488 bin 198 lira gelir vergisi tahakkuk ettirildi.
Cem Yılmaz ve sinema ve televizyon oyuncusu Ahu Yağtu (d. 11 Temmuz 1978)10 Mart 2012 tarihinde Pera Palas Otel’de evlendi. Balayı için Dubai’ye gittiler. Evlenmeden önce 4.5 aylık hamile olan Ahu Yağtu, çocukları 2 ağustos 2012 tarihinde doğduğunda adını Kemal koydular. Ünlü çift 24 Aralık 2013 tarihinde tek celsede boşandı.
Cem yılmaz’ın son gösterisi olan CM101MMXI FUNDAMENTALS’ın sinema gösterimi de 2013 yılının ocak ayında sinemalarda aynı isimle gösterime girdi.
2014 yılında senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz’ın yaptığı “Pek Yakında” adlı sinema filminde Cem Yılmaz, Ozan Güven, Zafer Algöz, Özkan Uğur, Çağlar Çorumlu, Ayşen Gruda, Tülin Özen, Şirincan Çakıroğlu ile birlikte rol aldı.
Kitapları
1998 - Karikatürler - Parantez Yayınları, İstanbul
Ödülleri
Kristal Elma, (2 kere)
Gösterileri
1999 : Milenyum
1999-2001: Bir Tat Bir Doku (Tek Kişilik Gösteri)
2001-2008: CMYLMZ (Tek Kişilik Gösteri)
2010 : CMYLMZ Soru & Cevap
2011 : CM101MMXI - FUNDAMENTALS
Filmleri
1997 - Her Şey Çok Güzel Olacak (Senarist, Oyuncu)
2001 - Vizontele (Oyuncu)
2004 - G.O.R.A. (Senarist, Oyuncu)
2005 - Ramon (Oyuncu)
2005 - Organize İşler (Oyuncu)
2006 - Hokkabaz (Senarist, Oyuncu, Yönetmen)
2008 - A.R.O.G (Şef, Yönetmen, Senarist, Oyuncu)
2010 - Yahşi Batı (Oyuncu, Senarist, Yapımcı)
2010 - Av Mevsimi (Oyuncu)
2010 – Zefir
2011 - Bifo & Cmylmz
2012 - Magnifica Presenza , (Sonra Ağlayacağım )(Oyuncu)
2012 - Yahşi Çin
2013 - CM101MMXI FUNDAMENTALS 2014 - Pek Yakında (sinema filmi)
2014 - The Water Diviner
Ferhan Şensoy Kimdir?
26 Şubat 1951 tarihinde, bir ilkokul öğretmeni olan Müjgan Şensoy ve Çarşamba Belediye Başkanı, tüccar Yusuf Cemil Şensoy’un çocukları olarak Samsun’un Çarşamba ilçesinde dünyaya geldi. İki yaşındayken, kız kardeşi Ragıbe’nin doğumunun ardından, 1956’da da Ahmet Vildan adlı bir erkek kardeşi oldu.
1957’de, Samsun’daki Gazi Osman Paşa İlkokulu’na giden Şensoy, daha sonra 1961’de girdiği Galatasaray Lisesi’nde bir süre öğrenim gördüyse de liseyi, 1970’te Çarşamba’da bitirdi.
Şensoy’un öykü ve şiirleri ilk kez 1969’da Yeni Ufuklar ve Soyut Dergisi’nde yer almasının ardından yazdığı skeçler de ilk olarak Devekuşu Kabare’de, 1970 yılında oynanmaya başladı.
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nde okurken Yeni Ufuklar’da öyküleri yayınlan Şensoy, Je M’en Fous Bilader isimli yarı Fransızca yarı Türkçe bir oyun yazdı ve kurduğu Galatasaray Oyuncuları isimli amatör toplulukla Haldun Taner’in önderliğinde, Devekuşu Kabare Tiyatro’sunun salonunda prova yaptı. Bu oyun Galatasaray’ın Fenerbahçe tesislerinde bir akşam yemeğinde sergilendi.
1971’de, Ayfer Feray Tiyatrosu’nda, Grup Oyuncuları ile beraber profesyonel oyunculuğa adım atan Şenşoy, ilk profesyonel yönetmenlik deneyimini de, Paravana Kabare’nin sergilediği, Güm Güm Güm adlı İsmet Küntay oyununda yaşadı.
1972’de Fransa’ya giden Şensoy, tiyatro öğrenimine Strazburg’da Ecole Superieure d’Art Dramatique adlı okulda başladı.
1973’te, yönetmen Jerome Savary’nin asistanlığını yaptığı, Magic Circus - De Moise A Mao’da oynayan Şensoy, ilk oyun denemesi olan Güle Güle Godot’yu, Fransızca olarak Godot Go Home ismiyle yazdı. Fransızca bir kolaj oyun olan Proche - Orient Lointain!’i, Fransızca’ya çevrilmiş, Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yunus Emre gibi Türk yazarların metinlerini de kullanarak yazdı.
1974’te Montreal’de, Theatre Patriote’da Fransızca olarak yazdığı Ce Fou De Gogol adlı oyununu sahneye koyan Şensoy, aynı şehirdeki Theatre De Quatre - Sous’da da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı.
1975’te, Montreal’de, kendisine en iyi yabancı yazar ödülünü getiren ve Radio Canada’da ikinci kez yayınlanan, Ce Fou De Gogol oyununun tek kadın oyuncusu Monique Mercure de en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı.
Türkiye’ye dönmesinin ardından, 1976’da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda, yazarlığını da yaptığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol alan Şensoy, Türk Yazarları Tiyatrosu’nda da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı.
Aynı sene ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlayan Şensoy, Ali Poyrazoğlu’yla beraber rol aldığı bu skeçlerin birinde, bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı.
Nisa Serezli - Tolga Aşkiner Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan Şensoy yine 1976 senesi içinde, TRT Televizyonu’na ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda çeşitli skeçler yazdı.
1977’de, ilk kitabı Kazancı Yokuşu’nun yayınlanmasının ardından, yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bi film çalışması yapan Şensoy, 1978’de Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu’nu kurdu ve kendi eseri olan, İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı.
Televizyon için yazdığı Bizim Sınıf dizisinin ikinci bölümden sonra, öğretmenlerin manevi şahsiyetini teyzif ettiği gerekçesiyle TRT’de yasaklanmasının ardından, oyuncu olarak da katıldığı Evdekiler ve Giyim Kuşam Dünyası televizyon dizileri de, TRT’de tamamlanamadan yayından kaldırıldı. Daha sonra Bizim Sınıf, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda sehnelenmeye başladı.
O sene, Anyamanya Kumpanya’dan ayrılan Şensoy, daha sonra Ayfer Feray Tiyatrosu’na geçti ve oyunculuğa burada devam etti.
1979’da, TRT’de, kendi yazdığı Sizin Dershane dizisinde oyunculuk yapan Şensoy, Ayfer Feray Tiyatrosu’nda da yine kendi yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı Hayrola Karyola oyununda rol aldı.
Stardust Gece Kulübü’nde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini, Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası’yla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskan’ın yazıp, Fuat Güner’in müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterisinde rol aldı.
14 Mart 1980’de Harbiye’de, Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda ilk kez perdelerini açan ve 50’yi aşkın oyunun oynandığı Ortaoyuncular’ın bünyesinde, Nöbetçi Oyuncular adlı bir gençlik grubu kurarak, yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulundu.
Şahları Da Vururlar oyununda yönetmen ve oyuncu olarak yer alan Şensoy’un, Fuat Güner’le birlikte müziklerini de yaptı oyunu, Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü ve Dergi-13’ün, En Başarılı Oyun Ödülü’ne layık görüldü. Kenter Tiyatrosu’nda dört haftalık gösteriden sonra, Ortaoyuncular, Şahları Da Vururlar’ı, 10 Kasım 1990’da taşındıkları Beyoğlu’ndaki Küçük Sahne’de sahnelemeye devam etti.
1981’de, Parasız Yaşamak Pahalı’yı yazan ve Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyununu yazan ve yöneten Şensoy, Fuat Güner ve Özkan Uğur’un müziklerini yaptığı oyunda, Zeliha Berksoy’la beraber rol aldı. O sene, Şahları Da Vururlar, oyunun gösterileri sürerken, Ortaoyuncular Yayınları’nın ilk kitabı olarak yayınlandı.
Şensoy, Küçük Sahne’nin 30.yılı dolayısıyla, Suzan Uztan ve Mücap Ofluoğlu, Ortaoyuncular’ın konuğu olarak, Aleksıev Arbuzov’un Eski Moda Komedya’sında oynadı. Ofluoğlu’nun sahneye koyduğu oyunun dekorunu yapan Şensoy’un oyundaki performansı kendisine, Tiyatro-81’in, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü getirdi.
1982’de, Afitap’ın Kocası İstanbul kitabının yayınlanmasının ardından, Nöbetçi Tiyatro’da Dürrenmatt’ın Büyük Romülüs oyununu, En Büyük Romülüs Başka Büyük Yok adıyla sahneye koydu. Ayrıca kendi eseri Kiralık Oyun’u yönetti, oyunun müziklerini yaptı ve rol aldı.
1983’de, Harbiye Orduevi’nde askere alınan Şensoy, Çorlu’nun Ulaş köyüne asker olarak gitti.
Brecht’in, 7 şiirinden yola çıkarak yazdığı, Anna’nın Yedi Ana Günahı’nı yöneten Şensoy, Fırıncı Şükrü, Deli Vahap, Nuri Ve Ötekiler gibi oyunarı da yazdı ve yönetti.
1984’te, Nöbetçi Tiyatro’da, Afitap’ın Kocası İstanbul’u sahnelemesinin ardından, İstanbul’u Satıyorum oyununu yazan Şensoy, askerliği bitince Şahları Da Vururlar’la yeniden sahneye çıkmaya başladı. O sene kendi yazdığı Köşedönücü adlı televizyon dizisinde oynuyan Şensoy, yeniden yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı, Hayrola Karyola oyununda sahneyi, Nurhan Damcıoğlu ile paylaştı.
1985’te, Aristofanes’ten Eşek Arıları’nı yeniden yazan Şensoy, oynadığı oyunu yönetirken, Köşedönücü filminin senaryosunu yazdı ve yönettiği filmde oynadı. Daha sonra, Nöbetçi Tiyatro’da bir Çehov kurgusu olan, Çehov’lardan Bir Demet’i sahneye koydu.
1986 yılında yayınlanan Gündeste kitabının ardından, Karl Valentin’in skeçleri ve yaşamından yazdığı ve yönettiği, İçinden Tramvay Geçen Şarkı oyununda, sahneyi Hümeyra ve Grup Gündoğarken ile paylaştı. Aynı sene, yazdığı Şey Bey televizyon dizisinde de oynayan Şensoy, Parasız Yaşamak Pahalı adlı oyununu film senaryosu olarak yeniden yazdı ve yönetmenliğini yaptığı filmi çekti. senaryosunu yazıp oynadığı, Bir Bilen filmini de yöneten Şensoy’un o sene, Ayna Merdiven adlı bir kitabı daha yayınlandı.
7 Şubat 1987 gecesi, Şensoy’un kendi yazıp yönettiği ve gerici kesimin tepkisini çeken, Muzır Müzikal adlı müzikalin, 77. gösterisinden sonra, sahnelendiği Şan Tiyatrosu şüpheli bir biçimde yandı. Grup Lokomotif, Derya Baykal, Bülent Kayabaş, Sevil Üstekin ve Tarık Papuççuoğlu’nun sehne aldığı oyun yüzünden mahkemeye verilen Şensoy, 21 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Muzır Müzikal’in son bulmasının ardından tek kişilik bir gösteri olan Ferhangi Şeyler’de oynayan Şensoy, daha sonra, Varsayalım İsmail adlı yazıp yönettiği televizyon dizisindeki performansıyla, Nokta’nın Doruktakiler Ödülü’nün sahibi oldu.
1988’de, kendisine Ulvi Uraz Ödülü ve Sanat Kurumu Ödülü’nü getiren, İstanbul’u Satıyorum oyununu yeniden yazdı ve müziklerini yaptı. Münir Özkul ve Erol Günaydın’ın katılımıyla Ortaoyuncular’da oynanan oyunu da Şensoy yönetti.
İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda, Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’nı sahneye koyan Şensoy, o sene, Anca Visdey’in Don Juan İle Madonna oyununu Fransızca’dan çevirdi. Yönettiği oyunda, Derya Baykal’la sahneyi paylaşan Şensoy, daha sonra Baykal’la hayatını birleştirdi. Düşbükü kitabını yayınladı.
1988 yılında yazdığı Soyut Padişah oyununu yazan Şensoy, 1989’da yönetmenliğini yaptığı oyunda rol aldı. İstanbul’u Satıyorum ve Ferhangi Şeyler gösterileri sürerken Şensoy, Avni Dilligil Ödülü, İsmail Dümbüllü Ödülü, Nasrettin Hoca Mizah Ödülü, Kültür Bakanlığı Jüri Özel Ödülü, Heygirl Dergisi Yılın Oskarları Ödülü gibi ödüllerin sahibi oldu.
O sene, Kel Hasan Efendi’den günümüze gelen Kavuku Münir Özkul’dan devralan Şensoy, Tarihi Ses Opereti’ni onardı ve Ses 1885 adıyla açtı. Sahnenin onarılmasının ardından Ortaoyuncular, Soyut Padişah’ı oynadıkları Küçük Sahne’den Ses 1885’e taşındılar.
1990’da, Pierre-Henri Cami’nin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazdığı Yorgun Matador’u yöneten Şensoy, kendisine Doruktakiler ve Altan Erbulak Ödülleri’ni getiren ve yönetmenliğini Yavuz Özkan’ın yaptığı Büyük Yalnızlık filminde Sezen Aksu’yla beraber rol aldı.
1991 senesinde, Ünye’li amatör yazar Cihan Öksüz’ün skeçlerinden oluşturduğu, Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu oyununda yönetmenlik ve oyunculuk yapan Şensoy’un İstanbul’u Satıyorum adlı eseri, Tomris Uyar tarafından İngilizce’ye çevrildi.
Aynı sene, Güle Güle Godot’yu ve Show-TV için yaptığı, Varsayalım İsmail dizisini yeniden yazan Şensoy, yayınlanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı kitabı ile birkez daha Nokta Dergisi’nin Doruktakiler Ödülü’nü kazandı.
1992’de, İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You kitabı yayınlanan ve yazdığı ve yönettiği, Fikret Kızılok’un müziğini yaptığı, Köhne Bizans Operası’nda oynadı. Ferhangi Şeyler, Sydney ve Melbourne’de sergilenirken, Güle Güle Godot gösterileri devam etmekteydi.
1993’te, yeniden yazdığı Parasız Yaşamak Pahalı oyununu sehneye koyan ve Alper Maral ile birlikte müziklerini yapan Şensoy, Şu Gogol Delisi adlı oyununu Türkçe olarak yeniden yazdı. Avni Dilligil En Özgün Oyun Ödülü alan oyun Derya Baykal’a, Avni Dilligil En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirirken, Canan Göknil’e de, Avni Dilligil En İyi Giysi Ödülü’nü getirdi.
Güle Güle Godot ve Denememeler aldı iki kitabı yayınlanan Şensoy’un, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı oyunu amatör bir Türk tiyatro topluluğu tarafından New York’ta sergilendi.
Devam eden Ferhangi Şeyler gösterileriyle, Altın Objektif Ödülü’ne layık görülen Şensoy bu dönemde, Atv Televizyonu’nda Kaybet-Kazan isimli bir yarışma programının sunuculuğunu yaptı.
1994 senesinde, kiraladığı bir gemiyi yüzen tiyatroya dönüştüren ve İçinden Dalga Geçen Tiyatro adını verdiği bu geminin tiyatro salonunda, yazdığı ve müziklerini yaptığı, Seyircili Seyir Defteri adlı yönetmenliğini kendi yaptığı oyunda oynayan Şensoy, aynı geminin 2. katındaki barda, gece 24:00’den sonra, Kırkambar - Gece Tiyatrosu kabare gösterisini sergiledi. Perdesini Kuruçeşme’de açan, daha sonra demir alarak Fenerbahçe’ye giden bu yüzen tiyatro projesi, Ferhan Şensoy’a İsmail Dümbüllü Ödülü’nü getirdi.
Kanal D Televizyonu’nda, Bağımsız Federe Ferhan Şensoy Televizyonu isimli haftalık bir program yapan Şensoy’un Güle Güle Godot adlı eseri, Paris’te amatör bir tiyatro topluluğu tarafından Fransızca’ya çevirerek, Adieu Godot ismiyle oynanırken, Hayrola Karyola oyunu da, Yugoslavya’da Prizren Kültürevi Türk Tiyatrosu’nda oynandı. Aynı sene Amsterdam’da bir Türk tiyatro topluluğu tarafından oynanan Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı ve Parasız Yaşamak Pahalı oyunları daha sonra da, Amsterdam Deneme Sahnesi Topluluğu tarafından sahneye kondu.
Haneler oyununu yeniden yazan ve Antalya Devlet Tiyatrosu’nda sahneleyen, daha sonra da, Anca Visdey’nin Femme-Sujet isimli oyununu, Fransızca’dan Türkçe’ye, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri adıyla çeviren Şensoy, Altın Frekans Ödülü’nü kazandı.
1995 senesinde, Flash-TV’de Akşam Traşı isimli canlı yayın bir söyleşi programına başlayan ve yazıp yönettiği Üç Kurşunluk Opera’da oynayan Şensoy, yazdığı ve müziklerini yaptığı, Felek Bir Gün Salakken adlı tek kişilik oyununun dünya prömiyerini Çarşamba’da yaparak, bir Anadolu turnesiyle oynamaya başladı. 82 kez Anadolu’da sergilenen ve 1.Uluslararası Maşusa Kültür ve Sanat Festivali’ne katılan oyun, 84. perdesini İstanbul’da açtı.
Kanal-D için Boşgezen ve Kalfası isimli televizyon dizisini yazan Şensoy, yönettiği oyunu, o sene Kültür Bakanlığı’nın En İyi Topluluk Ödülü’nü alan Ortaoyuncular’la birlikte oynadı.
1996’da, Şensoy’un Ferhangi Şeyler adlı oyunu, Stuttgart, Duisburg, Bochum, Berlin, Wuppertal, Köln, Nühnberg, Münich, Frankfurt, Hamburg, Amsterdam ve Zurih’de sergilendi.
Kaplama Alanı Dışında isimli film senaryosunu yazan ve Oteller Kitabı adlı eseri yayınlanan Şensoy’un, yayınlanmamış kitabı, Gecedeste’den Numarasız Sayfalar, Öküz Dergisi’nde yayınlandı.
Daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’nin haftalık mizah eki Dinozor’da yazmaya başlayan ve Güle Güle Godot oyunu Huroman Nevruzova’nın çevirisiyle Rusya’da yayınlanan tiyatrocunun 1989’de onardığı Ses 1885, statik sorunlardan ötürü kapandı. Bu ikinci onarım döneminde Ortaoyuncular, yurt içi, yurt dışı ve İstanbul’un değişik semtlerinde turnelere çıktılar.
1997’de, Aptallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri’nin Londra’da iki kez sergilenmesinin ardından, Haldun Taner’in, düz yazı, öykü, skeç ve şarkılarından, Haldun Taner Kabare isimli bir oyun kurgulayan ve Derya Baykal’ın sahneye koyduğu oyunda rol alan Şensoy, o sene 11 Aralık’ta, kendisine En Başarılı İletişimciler Ödülü ve En İyi Deneme Yazarı Ödülleri’ni getiren Ferhangi Şeyler gösterisini 1266. kez sahneleyerek, onarımı tamamlanan Ses 1885’i yeniden açtı.
1998’de, Falınızda Rönesans Var adlı bir kitabı yayınlanan Şensoy, yazdığı Çok Tuhaf Soruşturma adlı oyunun sahneye koydu. Amsterdam ve Brüksel’de sergilenen Ferhangi Şeyler, 1230. gösterisine ulaşırken, Münih, Köln, Stuttgart, Essen, Frankfurt, Den Bosch, Sidney ve Melbourne’da sergilenen Felek Bir Gün Salakken de, 400. gösterisine ulaştı.
1999 senesinde, eşi Derya Baykal için, Şu An Mutfaktayım adlı tek kişilik kadın oyununu yazan Şensoy, Haziran 1999’da Ayın İletişimcisi Ödülü’nün sahibi olurken, Ferhangi Şeyler, Londra, Magosa, Washington, New York, Montreal ve Toronto’da sergilenerek 1350. gösterisine ulaştı. CINE-5 için yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı, Ferhan Şensoy T.V. isimli tek kişilik bir televizyon programı hazırlayan Şensoy, Oyun Atölyesi’nde Steven Berkoff’un, Dolu Düşün Boş Konuş isimli oyununu sahneye koydu ve oyunun sahne dekorlarını yaptı.
2000’de, Anton Çehov’un eseri Vişne Bahçesi’ni, çağdaş bir Karadeniz öyküsü şeklinde, Fişne Pahçesu – Çehov Lazdur Laz Kalacaktur adıyla kendi üslubuyla baştan yazan Şensoy, Ortaoyuncular’la sahneye koyduğu oyunun dekorunu da yaptı. O sene, yazdığı, Ferhangi Şeyler 1400. ve Felek Birgün Salakken 450. gösterilerine ulaşan Şensoy, Avni Dilligil En İyi Yönetmen Ödülü’nü aldı.
2001’de, Ortaoyuncular’la sahneye koyduğu ve kızları Müjgan Ferhan Şensoy ve Neriman Derya Şensoy’un profesyonel oyunculuğa ilk adımı attıkları, Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyunu’nu yazan ve yöneten Şensoy, oyunun dekorunu da kendisi tasarlardı. Bu oyunla Avni Dilligil En İyi Yazar Ödülü’ne layık görülen Şensoy, Radio Contact’da Radyostrofobi adlı bir radyo programı yapmaya başladı.
Aynı sene, Terakki Vakfı Onur Ödülü’nün sahibi olan ve özgeçmişini yazdığı romanı, Kalemimin Sapını Gülle Donattım yayınlanan Şensoy, kendi yazdığı ve Ortaoyuncular’la sahneye koyduğu, Kökü Bitti Zıkkım Zulada oyunununun dekor ve kostüm tasarımlarını yaptı. Tek kişilik Ferhangi Şeyler oyunu Londra’da 2. kez sergilenen ve 1447. gösterisine ulaşan ve Unima Geleneksel Türk Tiyatrosu’na Hizmet Ödülü’nü alan Şensoy’un, Güle Güle Godot oyununun bir bölümü Adieu Godot ismiyle, Nicole Gagnon’un çevirisiyle Fransa’da, De L’Adriatique a la Mer Noire isimli bir oyun antolojisinde yayınlandı. Soyut Padişah oyunu da, Konya Devlet Tiyatrosu’nda Nur Subaşı’nın rejisiyle sahnelendi.
2002’de, Ortaoyuncular’la sahneyi paylaştığı, Kahraman Osman isimli oyununu yazan Şensoy, Rum Memet isimli öykü kitabının yayınlandığı 2002 senesinin Kasım ayında, Biri Bizi Dikizliyor adlı oyunu yazdı. Ortaoyuncular’la beraber oynadıği oyunun dekor ve kostümünün tasarımını da yapan Şensoy, o sene Sanat Kurumu En İyi Yazar Ödülü ve Afife Jale - Muhsin Ertuğrul Ödülü’nün Sahibi oldu.
Şensoy’un, İngilizce Bilmeden Hepiniz I Love You adlı kitabı, Nicole Gagnon tarafından Fransızca’ya çevrilerek, Montreal’de Fransizca – Türkçe olarak, Bizim Anadolu Dergisi’nde, parçalar halinde yayınlandı. Ferhangi Şeyler, Amsterdam ve Rotterdam’da da sahnelenerek, 1495. gösterisine ulaşırken, Felek Bir Gün Salakken adlı eseri de, 496. gösterisine ulaştı.
2003’te, Beni Ben mi Delirttim isimli oyunu yazan Şensoy, bu oyunda sahneyi, Ortaoyuncular ekibinden Elif Durdu ve Ali Çatalbaş ile paylaştı. Kabaremajör adıyla bir kabare gösterisi yazan Şensoy, daha sonra yazdığı Dün Gece Ormanda Çok Komik Bi Şey Oldu adlı gösteriyi, Ortaoyuncular’la Maslak Park Orman’da, özgün bir ortamda sahneye koydu.
Kitaplık Dergisi’nde denemeler yazmaya başlayan Şensoy, Ferhantoloji adlı bir kitapta kendisine ait tüm eserlerinden seçtiği çeşitli parçaları topladı.
2004’te, Tayfun Güneyer’in Şans Kapıyı Kırınca adlı filminde rol alan oyuncu, Ortaoyuncular’la sahneye koyduğu, dekor ve kostümünü yaptığı ve oynadığı Uzun Donlu Kişot isimli bir oyun yazdı. Aynı sene, Derya Baykal’dan boşanan Şensoy, yönetmenliğini Mert Baykal’ın yaptığı, senaryosu kendine ait olan, Pardon isimli filmde oynadı. Türsak Onur Ödülü’nün sahibi olan Şensoy, Fevzi Tuna’nın yönettiği, Aktör Eskisi isimli televizyon filminde rol aldı. Viyana, Brüksel, Rotterdam, Arnem ve Almelo’dakiler dahil 1530 kez sahnelenen, Ferhangi Şeyler’in ve 506. kez sahnelenen Felek Birgün Salakken’in yazar yönetmen ve oyuncusu Şensoy, o sene Nokta ve Doruktaliker Ödülleri’nin sahibi oldu.
2005’te, Eşeğin Fikri, Hacı Komünist ve Elveda SSK adlı üç kitap yayınlayan Şensoy, Deneme Sahnesi 35. Yıl Ödülleri’nde, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün sahibi oldu. Eski oyunlarından, Kiralık Oyun’u, Ortaoyuncular’ın 25. yılı dolayısıyla tekrar sahneye koyan Şensoy, aynı sene, Nasrettin Hoca Altın Eşek Gülmece Ödülü’nün de sabibi oldu. Beni Ben mi Delirttim adlı oyunu, Insbruck ve Bregenz’dekiler dahil olmak üzere, 203. kez sehnelendi.
2006’da Pardon filmiyle en iyi senaryo ödülüne sahip olan ve kendi yazdığı Aşkımızın Son Durağı isimli oyununu, Ortaoyuncular’la sahne koyan Şensoy’un, Beni Ben mi Delirttim’i, Sydney ve Melbourne’da da gösterilere başladı.
1980 yılında, oyuncu Derya Baykal ile evlenen Şensoy’un, bu evlilikten, 1989 doğumlu Müjgan Ferhan ve 1990 doğumlu Neriman Derya adlı iki kızı oldu. Çiftin evlilikleri, 2004 senesinde sona erdi.
Münir Özkul Kimdir?
Türk tiyatro ve sinema oyuncusu. Türk tiyatro ve sinema tarihine damgasını vurmuş önemli isimlerden biridir. İsmail Dümbüllü’den devraldığı ünlü kavukla tiyatro sahnelerindeki başarısını; canlandırdığı Yaşar Usta, Turşucu Yaşar ve Kel Mahmut gibi karakterlerle de sinema oyunculuğundaki ustalığını gözler önüne sermiştir. Türk sinema tarihinde özellikle, karakter oyunculuğunda başta gösterilen isimler arasındadır.
Münir Özkul, 15 Ağustos 1925 tarihinde İstanbul’un Bakırköy semtinde, eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki eğitiminin ardından oyuncu olmaya karar vererek gözünü sahnelere dikti. O zamana kadar yaşamını sürdürdüğü ve aşinası olduğu Bakırköy’de bulunan Halkevi’nde oyunculuğa adım attı. İlk amatör sahne deneyimlerini burada 1940 yılında gerçekleştiren Özkul, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda bir süre oynadıktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu’na geçti. Ardından da, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık bağımsız çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak 1948 yılında Ses Tiyatrosu’nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı. Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yine özel bir tiyatro olan Küçük Sahne’ye geçti.
Küçük Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu. Çünkü, ilk defa önemli bir oyunda rol alma şansı doğdu. Sadri Alışık, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı ve Steinback’in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan Fareler ve İnsanlarda oynadı. Yeteneği Musin Ertuğrul’un gözünden kaçmayan Özkul, Küçük Sahne’de ayrıca, Yarış, Onikinci Gece, Aşağıdan Yukarı ve Karışık İş gibi başarılı oyunlarda da yer aldı.
1960 yılında arkadaşlarının isteği doğrultusunda Aksaray Bulvar Tiyatrosu’nu kurdu ve oyunlar sergilemeye başladı. 1962’de Bulvar Tiyatrosu, Münir Özkul Tiyatrosu adını alır.
Tiyatro sahnelerinden tesadüfen film setlerine geçişi 40’lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, Vatan ve Namık Kemal adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekin’i ziyaret için Yeşilçam’a gittiği birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı. Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, biraz da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400’ün üzerinde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni böylece başlamış oldu.
Münir Özkul, 1949 yılında ilk kez rol aldığı film Vatan ve Namık Kemaldir. Vatan ve Namık Kemal filminde soldan sekizinci asker rolüyle figüran olarak başlar sinemaya. Ardından 1951 yılında, senaryosu İhsan Koza ile Nazım Hikmet tarafından yazılan ve Vedat Ar’ın yönetmenliğinde çekilen Üçüncü Selim’in Gözdesi adlı bir İpek Film yapımında yer aldı. Hemen ardından, 1951’de, yine birer İpek Film yapımı olan Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan ile Lale Devrinde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı yıl, Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğinde çekilen Evli mi Bekar mı ve Baha Gelenbevi’nin yönettiği Barbaros Hayrettin Paşa adlı filmlerde başrol oynadı.
Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında, Burhan Felek tarafından Lorel-Hardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü Edi-Büdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan Edi ile Büdü Tiyatrocu ve Edi ile Büdü filmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol alan Özkul, artık sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı. İlk yıllarında genellikle İpek Film yapımlarında yer alan oyuncu, çoğu zaman komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla halk tarafından kısa sürede benimsendi. Ancak asıl başarısını Arzu Film yapımlarıyla yakaladı.
1953 yılında, Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Halıcı Kız filminde yer aldıktan sonra kariyerinin önü iyice açıldı. Aynı yıl, fantastik bir komedi olan ve senaryosu yine İhsan İpekçi ile Nazım Hikmet tarafından yazılan Balıkçı Güzeli/1002. Gece ve ardından, 1956’da çekilen Kalbimin Şarkısı adlı duygusal film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul, Miras Uğrunda ve Zeki Müren’in başrolünü oynadığı Altın Kafes ile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram, duygusal, komedi gibi farklı türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı.
Sinema çalışmalarının yanı sıra, gönül verdiği tiyatro sahnelerini de bırakmayan Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatroları’nın yönetmenliğine getirildi. Sanat kariyerinde adeta bir atılım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmenin ardından, Küçük Sahne’yi terk etmek zorunda kaldı. Bu durum, sanatçının profesyonel oyunculuğa adım attığı Küçük Sahne’nin, ustasını kaybetmesiyle birlikte daha fazla tutunamayarak dağılmasına neden oldu.
1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaş’la birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı İsmail Dümbüllü’den ortaoyuncular kavuğunu devralmasını sağlayan, Sadık Şendil’in yazdığı Kanlı Nigar adlı muhteşem eserin sinema versiyonunda da yer aldı. 1968 yılında, Ülkü Erakalın’ın yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Doruk ve Selma Güneri’yle birlikte rol aldı. Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70’li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, özellikle Adile Naşit’le iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk tarafından da çok sevildi; benimsendi. Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze, uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde yer alan ve hiçbir zaman kötü rollere yakıştırılamayan Özkul, özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında fakir ama gururlu, iyi kalpli, babacan karakterleri canlandırdı.
Münir Özkul, 1972 yılında, başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akan’ın paylaştığı Sev Kardeşim adlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü.
70’li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere hayat veren, ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, Neşeli Günler, Mavi Boncuk, Aile Şerefi, Gırgıriye serileri, Gülen Gözler ve Bizim Aile gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu. Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele geçirense, Hababam Sınıfı seri fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ancak yufka yürekli öğretmen Kel Mahmut karakteri oldu. Öyle ki, bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı.
80’li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçam’da video filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı. Ardından, tek televizyonlu dönemin sonlarına doğru dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRT’de yayınlanmak üzere çekilen Uzaylı Zekiye adlı dizi için kamera önüne geçti. Bu dizinin ardından birkaç filmde daha rol alan ünlü oyuncu, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir çalışma yapmadı. Hayatının önemli bir kısmını alkolle savaşarak geçirdi. 1990’lı yılların ortasında alkolü tamamen bıraktı. 1995 yılında, Kemal Sunal’la birlikte, Şaban ile Şirin adlı filmde yer aldı. 90’lı yılların ikinci yarısında, bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış gösterdikçe, Yeşilçam’a olan rağbet azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; özellikle de dizi yapımları ön plana çıkmıştı. Ancak bu furyadan kendini uzak tutan Özkul, 1996’da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan Ana Kuzusu adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı. Aynı yıl, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine rağmen, zaman zaman ciddi maddi zorluklar içine girmiş olan Özkul’a, bu geceden elde edilen gelirle bir ev alındı.
Yine 1996 yılında, Veli Çelik’in yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi Ay Işığında Saklıdırda, Aydan Şener ve Toprak Sergen’le birlikte yer aldı. Ardından, 1998 yılında, Hamdi Alkan’ın Reyting Hamdi adlı televizyon eğlence programında, kısa bir süre için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı.
Sanat yaşamı boyunca 400’e yakın sinema filminde ve sayısını kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol alan Münir Özkul adına, 26 Mart 2005 tarihinde İstanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde Münir Özkul Sahnesi açılmıştır.
İçkiye düşkünlüğüyle bilinen sanatçı, özel hayatında da inişli çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir. İlk evliliğini Şadan Hanım’la yapan Özkul, kısa süren bu birlikteliğin ardından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten Güner (d. 1 Şubat 1966) adında bir kızı olmuştur. Kızları sekiz yaşındayken, 1974 yılında çift boşanma kararı almıştır. Sonrasında Özkul, Tophaneli Örümcek Yaşar lakabıyla anılan Yaşar Hanım’la üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş; ancak bu da uzun sürmemiştir. Son olarak, halen yaşamını birlikte sürdürdüğü Umman Hanım ile evlenmiştir.
Mankenlik ve CNN Türk’te televizyon programcılığı yapan kızı Güner Özkul’un girişimiyle, 2005 yılında, sanatçıyı birçok yönden ele alan ve yaşamının bir dönemine farklı şekillerde tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş, Aktör Dediğin Nedir Ki? / Münir Özkul Kitabı adlı bir kitap yayımlanmıştır.
1998 yılında, T.C. Kültür Bakanlığı, Münir Özkul’a Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir. Özkul, İsmail Dümbüllü’den aldığı ünlü kavuğu, 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan Şensoy’a devretmiştir. 1991 yılında ise, en önemli tiyatro ödülleri arasında gösterilen, Dümbüllü Ödülü’ne layık görülmüştür. 8 Nisan 2007 tarihinde, Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen II. Mizah Ödülleri töreninde, Münir Özkul Özel Ödülü, ünlü tiyatrocu Nejat Uygur’a verilmiştir.
2003 yılından bu yana Demans hastalığı ile yaşayan Münir Özkul, evinden dışarıya çıkmak ve kimseyle görüşmek istemiyor. Hastalığı yüzünden geçmişe dair birçok şeyi hatırlamıyor ve ölen arkadaşlarının yaşadıklarını sanıyor.
1 Nisan 1996’da Atatürk Kültür Merkezi’nde Münir Özkul için düzenlenen veda töreninde, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Gecenin sonunda Münir Özkul sahneye geldi ve artık onunla özdeşleşmiş tiradı okudu:
Aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır. Yok olunca da sesimiz bu hoş kubbede bir hoş seda olarak kalır. (...) Artık kendimiz yoğuz. Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz fısıldaşır durur sabaha kadar. Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır. Perdeee!