Megastar Tarkan'dan muhabirlere mega öpücük, Tarkan neden öpücük gönderdi, albümü nasıl olacak?

Türkiye’nin megastarı efsane sesli Tarkan, önceki akşam yeni albüm çalışması için stüdyoya girdi. Efsane sanatçı Tarkan stüdyodan geç saatlerde ayrıldı. Efsane sanatçı Tarkan’ın evleneceğim kız dediği Pınar Dilek ile düğün hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor. Stüdyodan ayrılan Tarkan çıkışta habercilere öpücük göndermeyi de ihmal etmedi.

Haberler 05.02.2016 - 11:59 Son Güncelleme : 05.02.2016 - 11:59

Türkiyenin megastarı efsane sesli Tarkan, önceki akşam yeni albüm çalışması için stüdyoya girdi. Efsane sanatçı Tarkan stüdyodan geç saatlerde ayrıldı. Efsane sanatçı Tarkanın evleneceğim kız dediği Pınar Dilek ile düğün hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor. Stüdyodan ayrılan Tarkan çıkışta habercilere öpücük göndermeyi de ihmal etmedi.

Radikalin haberine göre Türkiyenin efsane seslisi Tarkan, Yeni Türk sanat müziği albümünün okumalarına devam ediyor. Önceki akşam müzisyen Ozan çolakoğlunun Ulustaki stüdyosundaydı. Saat 01.00e kadar stüdyoda kalan sanatçı, dışarıda habercilerin olduğunu öğrenince görevlileri seferber ederek aracına yaklaşılmasına engel oldu.

Bir süre kapı arkasında bekledikten sonra hızla çıkıp araca binen sanatçı, ısrarlara rağmen otomobilin camlarını açmadı, soruları yanıtsız bıraktı. Neşeli hali dikkatten kaçmayan Tarkan, muhabirlerin gönlünü almak içinse içeriden onlara el sallayıp öpücük gönderdi.

Tarkan Kimdir?

1992 yılında Kıl Oldum Abi adlı parçasıyla büyük bir çıkış yakalayan Tarkan, Şımarık ve Şıkıdım gibi parçalarıyla Avrupada müzik listelerine girmeyi başarmış, ardından çıkardığı İngilizce albüm Come Closerın başarısı ile Türkiye ile sınırlı kalmayacağını göstermiştir.

Tarkan Tevetoğlu, 17 Ekim 1972de aslen Rizeli olan bir aileden Almanyanın Frankfurt yakınlarından bulunan Alzey kasabasında doğdu. İlköğretimi Almanyada tamamladıktan sonra 15 yaşında ike ilesi ile birlikte Türkiyeye döndü. Babası Ali Tevetoğlunun oğlunda gördüğü müzik yeteneği ile 13 yaşındayken Klasik Türk Müziği eğitimi almaya başladı. Eğitimini Karamürselde devam eden sanatçı 1990 yılında Karamürsel Lisesinden mezun oldu.

Müzik eğitimi için İstanbula gittikten sonra 1990 ile 1992 yılları arasında Üsküdar Musiki Cemiyetine devam etti. 1993 yılında prodüktör Mehmet Söğütoğlu ile tanışmasının ardından İstanbul Plak ile anlaşma yaptı. İlk albümü Yine Sensiz 1992 yılında piyasaya çıktı. Albümün çıkış şarkısı Kıl Oldum Abi ile kısa sürede büyük bir çıkış yakaladı. Albüm 900 bin adet satıldı ve Tarkan bir anda tüm televizyonların ve magazinin kilit noktası haline geldi.

Ardından 1994 yılında çıkardığı Aa Acayipsin adlı albümde Sezen Aksu ile çalışan Tarkan, daha ikinci albümü ile Türk Pop Müzik camiasının en önemli isimlerinden biri haline geldi. Bu albümden sonra Türkiye ve dünya turuna çıkan sanatçı, Türkiye ve Avrupada 24 konser verdi. Bu konserlerin 25i, ulusal çapta gerçekleştirilen en büyük sponsorlu turne kapsamında, Tarkanı Türkiyenin farklı illerinde yaklaşık 10 bin seyirci ile buluşturan stadyum konserleriydi. Sanatçının kariyerindeki en büyük dönüm noktalarından olan albüm 2,5 milyona yakın satıldı. Avrupada da 950 bin rakamına ulaştı.

1995 yılında Ahmet Ertegün ve Atlantic Records ile anlaşma imzaladı. Türkiyede medyanın yoğun takibi ve baskılarının artması üzerine New Yorka giden sanatçı burada bir yandan albüm çalışmalarına devam ederken bir yandan da New York Baruch Üniversitesinde dil eğitimi aldı.

O dönemin en önemli yıldızları icra eden menajeri Ahmet San ile 1995te sözleşme imzaladıktan sonra 1994-1997 yılları arasında İsviçre, Hollanda, İngiltere ve Almanyada toplam 12 şehri kapsayan 3 büyük Avrupa turnesine çıktı. 1995 yılında New York Palladiumda verdiği konser, Türkiyede canlı yayınlandı. Tarkan, 1997 Temmuzde üçüncü albümü Ölürüm Sana rekor satışlarını kırıp Türkiyede 2,5 milyon sattı. Aynı yıl kendi müzik şirketi HITT Prodüksiyonu kurdu, 1998 yılında Walt Disneyin 35. uzun metrajlı çizgi filmi olan Herkülün baş karakterini Türkçe olarak seslendirdi. Filmin müziklerinden Yolumdayımı seslendirdi.

Bu albümde yer alan ve bir Sezen Aksu parçası olan Şımarık, kısa sürede dünya çapında tanındı ve daha sonra başka yabancı sanatçılar tarafından da çeşitli dillerde yorumlandı. Ahmet Ertegün ile olan anlaşmazlıklarından dolayı Atlantic Recordstan ayrıldıktan sonra Türkiyeye dönerek askerlik görevini yerine getirdi. Tarkan, 2001 yılında Kuzu Kuzu isimli single çalışmasını piyasaya sürdü. Aynı yıl Karma adlı albümünü yayınladı. Albümde yer alan Kuzu Kuzu ve Hüp gibi çalışmalar ile iyi bir dönüş yaptı. Washington Post Tarkan ile ilgili yaptığı bir haberde, Tarkannın Fransadan Danimarkaya müzik listelerine girebilmeyi başarmış, Rusyada en çok satan Rus olmayan sanatçı ünvanını almaya layık görülmüştü.

2003 yılına gelindiğinde Tarkan yeni albümü Dudu adlı albümünün çalışmalarını tamamladı. Nazan Öncel ile çalıştığı bu albüm ile Rusyada 1 milyon satış rakamına ulaştı, aynı ülkeden en iyi yabancı şarkı ödülünü aldı.

Bir yandan reklam filmlerinde oynayan sanatçı 2001 yılında Pepsi ile gerçekleştirilen sponsorluğun ardından, çekimleri Kapadokyada yapılan Turkcellin Hazır Kart reklamlarında yer aldı. Özgürlük İçimizde adlı bestesini de seslendirdiği aynı proje kapsamında Tarkan-Özgürlük Yolcusu takvimi piyasaya sunuldu. 2004te petrol şirketi OPETin reklamlarında yer aldı. 2006 Yılında da Avea sponsorluğunda bir dizi konser verdi.

Dünyadan müziği ile olumlu eleştirilen almasından haraketle İngilizce albüm yapma kararı alan sanatçı, 2005in Ekim ayından beklenen single Bounceu piyasaya sürdü. Hemen ardından ilk İngilizce albümü olan Come Closer aynı anda tüm Avrupa ve Türkiyede satışa sunuldu. Kısa bir süre sonra albümde yer alan Start The Fire adlı ikinci single çalışmasını yaptı.

Müziğe kısa bir süre ara verdikten sonra 2007 yılının Aralık ayında altıncı albümü Metamorfoz ile tekrar sevenleriyle kavuştu. Albüm klasik bir Tarkan albümü olmamasından ötürü olumsuz eleştrilere maruz kalsa da sevenleri Tarkanı yanlız bırakmadı. Albüm tüm bu olumsuz eleştirilere rağmen 2 ayda 500 bin satış rakamına ulaştı.

Ayşe Armannın Tarkan ile yaptığı röportaj :

Sesiniz sedanız çıkmıyor. Kendinizi geri mi çektiniz Allah aşkına!

- Ne alakası var, geri çekilme filan yok! Tam tersine, yeni bir Türkçe pop albüm hazırlıyorum. İngilizce albüm çalışmalarım sürüyor. Sonra birbiri ardına bir sürü konser var. Dubaiden sonra, Kopenhag, Hamburg, Los Angeles. Yoğunum yani, başımı kaşıyacak vaktim yok. Ama artık magazin programlarında ve dergilerinde yer almıyorum...

Yoksa, bilinçli bir tercih mi bu?

- Fevkalade bilinçli.

Peki neden?

- Medyayla aramızda güven krizi var! Söylediklerimin çarpıtılmasından, zorla birtakım polemiklere sokulmaktan sıkıldım. Benim için artık bu tür şeylerin esprisi yok. Canım istemiyor. Eğlenceli gelmiyor. Hatta sıkıcı ve banal buluyorum. Bir de tabii itiraf etmem gerekirse, inciniyorum. Doğrudan kafama ateş ediyorlar.

Hala deriniz kalınlaşmadı mı?

- Hayır. Kaşarlaşamadım bir türlü. Derim hl ince. Üzülüyorum. O yüzden röportajlara hayır diyorum.

Ama, sanatçılar magazinle beslenirler, diye biliriz. Bu bir karşılıklı ihtiyaçtır...

- Benim böyle bir ihtiyacım yok. Lütfen ukalalık gibi değerlendirmeyin, o gürültüde, o kargaşada yer almak bana manasız geliyor. Bir de artık beni bilen biliyor ya. Konserlerim tıklım tıklım. Bana yetiyor. Daha ne isterim?

İyi de, ertesi gün gazeteye baktığımızda, sizden hiç söz edilmiyor ya da adınız eskiye oranla çok daha az geçiyor... Korkmuyor musunuz?

- Hayır. Gazetelerin seni eskisi kadar yazıp çizmemesi, popülariteni kaybettiğin anlamına gelmiyor. Tam tersine, birilerini her gün gazetede manşetlerde gördüğüm zaman kuşku duyuyorum, bir reyting problemi varmış gibi geliyor bana. Bu mekanizmadan uzakta durmak istiyorum. Ben magazin haberlerle değil, işimle anılmak istiyorum.

İnsan, belli bir doygunluğa gelince mi böyle hissediyor?

- Bilmem, olabilir. İnsan doyuyor galiba. Eskiden daha fazla dışarı çıkıyordum. Haber olmak için mi çıkıyordum, dışarı çıktığım için mi haber oluyordum bilmiyorum. Ama artık dışarı bile çıkmak istemiyorum. İçime kapandım biraz. Daha doğrusu, kendimi tanımaya çalışıyorum. Müzik yapıyorum, hobilerimle meşgulüm, çok sık seyahat ediyorum. Uzaklaşınca, Türkiyeyi daha net görüyorum. Ne kadar küçük bir dünyam olduğunu, ne salak şeylerle uğraştığımı fark ediyorum. Ama işte bir süre sonra Türkiyeyi özlüyorum, geliyorum hooop yine kendimi o girdabın içinde buluyorum.

Yine de ben Hakkımda yazılsın çizilsin istemiyorum laflarına inanmıyorum...

- Ama doğru söylüyorum. Konsere çıkıyorsam, yeni bir albüm yapıyorsam ya da söylemek istediğim yeni bir şey varsa, o zaman röportaj veriyorum. Bazen de Hadi çıkayım ortalığa da, etrafı şöyle bir sallayayım diyorum. Ama işte hepsi o kadar. Yoksa o yaldızlı dünyanın bir yalandan ibaret olduğunu biliyorum. O yüzden de, epey bir zamandır başka türlü yaşıyorum. Sevgilimle, köpeğimle, arkadaşlarımla mutluyum.

Sevgilisi gerçek değil. Paravan. Onun aslında erkek sevgilileri var! laflarına ne diyorsunuz?

- Gülüyorum. Bu ülke, beni illa gay yapacak, o zaman rahat edecekler! Altı senedir birlikteyiz Bilgeyle. Bir yalan, altı sene nasıl sürdürülebilir?

Sevgiliniz de çok geride, kendi halinde biri. çok gösterişli değil, çok frapan değil, çok meme değil, çok popo değil. Rahatlıkla öyle birini de seçebilirdiniz. Siz Tarkansınız, sahnelerin seks tanrısı...

- Sadece sahnede öyleyim. O sahneden indim mi, herhangi biri, sıradan biriyim. Bilgeyle birlikte mutluyuz. Zaten onun kendini olmadığı bir şey gibi göstermeyen halini seviyorum. Zor bir hayatımız var. Her zaman didikleniyoruz. Sağa sola rahat gidemiyoruz.

Siz yurtdışındayken, o ne yapıyor?

- Bazen yanıma geliyor. Bazen de gelmiyor. Özlemek ikimize de iyi geliyor. İstanbulda ikimizin ayrı evi var. Ama çoğunlukla birlikte geçiriyoruz zamanımızı.

O da röportaj vermiyor. Birkaç kez aradım. Kibarca savuşturdu beni. Onu nasıl tutabiliyorsunuz? İnsanlar şöhret için bu kadar delirirken...

- Bu tür şeyler onu hiç ilgilendirmiyor.

Allahım ben Tarkanla sevgiliyim. Seviştiğim adam Tarkan! filan da yapmıyor mu bu kadın!

- İlk zamanlar belki biraz sarhoşluk yaşadı. Ama medyanın üzerine gitmesinden hep rahatsız oldu. Ben de çıkayım Tarkanın sevgilisi olmak nasıl bir şey anlatayım heveslerine kapılmadı.

Kız kardeşi daha farklı ama...

- Hangisi Berna mı? Deli o. Ama tatlı bir deli. çok severim. Üç kız kardeş onlar, üçü de çok farklı. Bilge, ağırbaşlı. Zaten avukat. Mesleği de başka türlüsünü kaldırmaz. Göz önünde olamaz. Öyle bir niyeti olmaması da çok hoşuma gidiyor.

Tamam röportaj vermemenizi anladım, ama sizi çılgınca seven hayranlarınıza ne olacak? Onlara haksızlık değil mi?

- E haksızlık oluyor tabii. Onlar benim orada burada daha sık karşılarına çıkmamı istiyorlardır. Amerikaya gittiğimde çok kıskanıyorum, çok güzel talk-showlar görüyorum, normal kanallarda da, MTVde de. Türkiyede maalesef yok. Türkiyede kiminle, hangi talk-showda sohbet edeceğim? Mutlaka, abuk sabuk yerlere çekilecek, olmadığım biri gibi gösterileceğim. Konu dönüp dolaşıp hep aynı yere gelecek: Gay misin, biseksüel mi?

Duyarlı, utangaç ve mütevazısınız... Ama sahneye çıkınca seks tanrısı oluyorsunuz. Nasıl bu kadar değişiyorsunuz? Orada ne oluyor? Hormonlarınızda değişen bir şeyler mi oluyor?

- Kesinlikle oluyor! Orası, yani sahne başka bir şey. Her şey bir arada, insanlar, spotlar, müziğin yüksek volümü... İnsanlar ismini haykırıyor, tezahürat ediyor... Seni arzuluyorlar... Bunu hissediyorsun... Kaplana dönüyorsun... Ve ben sahneyi çok seviyorum. Onaylandığımı, takdir edildiğimi hissediyorum. Ama sahneden inince, tekrar sıradan adam oluyorum. Bunu da seviyorum...

Bunca zaman Tarkan imajı, Tarkan sesi, Tarkan stili, Tarkan müziği diye bir şey yarattınız. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bundan daha fazla yapabileceğim bir şey yok, diyor musunuz?

- Demez miyim? Kendime karşı acımasız bir adamım, içimde kendimi yerden yere vuruyorum. Ve yetersiz buluyorum. Daha iyi olabilirdin diyorum. Daha iyi söyleyebilirdin, daha iyi söz yazabilirdin, daha iyi dans edebilirdin... Hayatım kendimi nasıl geliştirebileceğimi düşünmekle geçiyor. Ama dürüst olmak gerekirse, bazen de Aman be! diyorum, Ne uğraşacaksın bunlarla. Şöhreti batsın! Her şeyi bırakıp, bir kenara çekileyim istiyorum.

Amerikada tanıyorlar mı sizi sokakta yürürken filan?

- Los Angelesta tanıyorlar. Orada Latin çok, Meksikalılar filan. Miamide de tanıyorlar. Venezüellalılar, Brezilyalılar var. Ama Amerikalılar tanımıyor. Hoşuma da gidiyor.

New Yorkta da ordu halinde mi yaşıyorsunuz?

- Hayır. Tekim. Güvenlik de yok. İlk zamanlar öyle değildi tabii, Michael Jackson gibi beş korumayla dolaşıyordum. Limuzinler filan. Özenmişim demek ki. Şimdi komik geliyor.

Peki korktuğunuz şeyler değişti mi?

- Sağlıksal paranoyalarım olmaya başladı...

Nasıl yani? Ölüm korkusu mu?

-Yok ölmekten hiç korkmuyorum, hatta İyi bile olur diyorum. Erken gitmekte fayda var. çok yaşanılası bir dünya değil. Biraz karamsarım son zamanlarda. Bir yandan da genetik mirasımdan şüpheliyim. Babam genç yaşta kalpten gitti, kolesterolü yüksekti, benim de öyle. Annemin de yıllardır problemleri var. Bazen Acaba şeker hastası mı olacağım, kalp hastası mı? diye korkulara kapılıyorum. Check-uplara gidiyorum, Allaha şükür, dizim dışında her şey iyi. Bazen de, yapmak istediklerimi yapabilecek miyim, diye düşünüyorum. Zamanım yetecek mi, daha çoook şey var yapmak istediğim...

Neler mesela?

- Kendim dışında birilerine faydalı olayım istiyorum. Örnek aldığım isimler: Bono ve Angelina Jolie. Angelina Jolie bile Hollywoodun yalan olduğunun fark etti.

Peki Angelina Jolieninki bir PR faaliyeti olamaz mı?

- Olsa ne fark eder. Kadının, yardıma ihtiyacı olanlara faydası oluyor mu, oluyor. Ayrıca, samimi olduğuna inanıyorum.

Siz niye yapamıyorsunuz?

- İstiyorum ama olmuyor. Denedik. Destek alamıyoruz.

Ozan çolakoğlu Kimdir?

Ozan çolakoğlu, 1 Nisan 1972 tarihinde Adanada doğmuştur. Ortaokul yıllarında müziğe beraber başladığı bir arkadaşı ona Ozinga diye bir lakap taktı. Lise bittikten sonra Melih Kibarın stüdyosunda bir müzik yarışması hazırlığı için gitti, orada çalışmaya başladı.

1996 senesinde gittiği Amerikada Boston, Massachusettste bulunan Berklee Üniversitesinde eğitimini 2000 yılında tamamladı.

Müzik hayatına 1992 yılında Tarkanın Yine Sensiz albümünün müzik direktörlüğü yaparak başladı. Tarkanın sırasıyla Aacayipsin, Ölürüm Sana, Karma (albüm), Dudu (albüm), Come Closer, Metamorfoz, Adımı Kalbine Yaz albümlerinde yapımcı ve aranjör olarak bulundu.

Tarkan ile çalışmaya devam ederken Hande Yenerin Sen Yoluna Ben Yoluma ile Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor, Nil Karaibrahimgilin Tek Taşımı Kendim Aldım, Murat Bozun Aşkı Bulamam Ben ve rock grubu Pin-Up gibi sanatçıların da albümlerinde aranjeler yaptı.

Sertab Erenerin 2003 yılında Eurovisionda birinci olduğu Every Way That I Can şarkısının aranjesini yapan Ozan çolakoğlu, yine bir hit olan Hadise Açıkgözün Düm Tek Tek adlı şarkısının da düzenlemesini yapmıştır.

Sanatçı ve albüm çalışmalarının yanı sıra GORA, Hokkabaz, Organize İşler ve Sınav filmlerinin müzikleri de Ozan çolakoğluna aittir.

1991 yılından beri Türkiyenin en önemli sanatçılarının albümlerinde yer alan Ozan çolakoğlu, 2012 Mayıs ayı sonunda kendine ait bir proje albümü çıkardı. Albümde kendisine; Tarkan, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Gülşen, Sertab Erener, Göksel, Yalın ve Manga grubunun solisti Ferman Akgül eşlik etti.

Ozan çolakoğlu, 2001 yılında kurulan Sarı Ev yapım şirketinin kurucularından biridir. Bu şirketten 2010 yılında ayrıldı.

Ozan çolakoğlu 2011 yılında popçu Gülşen ile birlikte oldu.

Albümleri

01

Albüm Şarkıları :

Aşk Gitti Bizden (Tarkan)

Ben Yanmışım (Ajda Pekkan)

Seyre Dursun Aşk (Gülşen)

Kalpten Dudağa (Yalın)

Dım Dım (Sertab Erener)

Gizli Aşk (Sezen Aksu)

Hadi Bakalım(Tarkan)

Sabır (Göksel)

Rüzgar (Ferman Akgül)

Ajda Pekkan Kimdir?

Diva lakabıyla anılan ünlü şarkıcı ve sinema sanatçısı.

Ayşe Ajda Pekkan, 12 Şubat 1946da İstanbulda Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesinde doğdu. Babası Rıdvan Pekkan deniz binbaşısı, annesi Nevin Dobruca ev hanımıydı. Babasının görevi dolayısıyla çocukluğu Gölcükte, Amerikan askerlerinin ailelerinin arasında geçti. Modern bir ortamda ancak ailevi sorunlar arasında geçirilen çocukluk Ajda Pekkanın gençliğini etkileyen önemli bir dönem oldu. İlk okuldan sonra İstanbula taşındılar. Kadıköy Ortaokulunu bitirdikten sonra çamlıca Kız Lisesinde okudu. Bu yıllarda anne babası boşandı. 1963 yılında Ses dergisinin açmış olduğu yarışmada birinci olunca okulu bıraktı.

Şarkıcı olmak için büyük heves taşıyan çamlıca Kız Lisesi öğrencisi Ajda Pekkan, kardeşi Semiramis Pekkanın da desteğiyle 1962 yılında dönemin en popüler gece klubü çatının sahibi olan İlham Gencere ulaştı. İlk olarak seslendirdiği Mina Mazzininın Il Cielo In Una Stanza şarkısıyla kendini kabul ettirdiği çatı gece klubünde Los çatikos topluluğu eşliğinde bir müddet sahne çalışması yaptı.

1963 yılında bir aile dostlarının teşvikiyle Ses dergisinin, sinemaya yeni yüzler kazandırmak amacıyla açtığı kapak yıldızı yarışmasına katıldı. Ediz Hunun erkekler dalında birinci, Hülya Koçyiğitin bayanlar dalında ikinci olduğu yarışmada, birinci seçilen Ajda Pekkanın profesyonel kariyeri böylece başlamış oldu. Avrupai görünümü ve cüretkar tavırlarıyla Yeşilçamın gözde sanatçılarından biri olan Ajda Pekkan, beyaz perdeden gelen teklifleri değerlendirmeye başladı ve 1963 yılında Adanalı Tayfur ile ilk kez çıktığı kamera karşısında, 1967 yılındaki son filmi olan Harun Reşitin Gözdesine kadar baş rollerini Ayhan Işık, Cüneyt Arkın ve Tamer Yiğit gibi sanatçılarla paylaştığı 47 film çevirdi.

Ses kabiliyeti rol aldığı filmlerdeki yapımcıların da dikkatinden kaçmadı ve pek çok filminde şarkıcı rolü üstlendi ve çeşitli şarkılar seslendirdi. İlk filmi Adanalı Tayfurda seslendirdiği Göz Göz Değdi Bana şarkısı, arka yüzünde Öztürk Serengilin seslendirdiği Abidik Gubidik şarkısıyla birlikte 45lik plak olarak yayınlandı. Sinemaya başlamadan önce tanışıp şarkıcılık yapabilmesi için yardım istediği ve kabiliyetine ikna ettiği Fecri Ebcioğlu, sinema yıllarında da Ajda Pekkanla irtibatını hiç koparmadı ve 1965 yılında kendine ait ilk plağı olan Her Yerde Kar Var / 17 Yaşında piyasaya sürüldü. Fecri Ebcioğlunun yabancı şarkılar üzerine Türkçe sözler yazarak ülkemize benimsettiği aranjman tarzının en büyük starı, Salvatore Adamonun ünlü şarkısını yine Adamo gibi Fransız aksanıyla söyleyerek, yavaş yavaş ismini duyurmaya başladı.

Sahnelerden sinemaya geçen sanatçıların aksine, sinemadan sahneye geçen Ajda Pekkan, birkaç plak denemesinden sonra 1968 yılında çıkardığı İki Yabancı 45liği ile aranjman dalında onbinlerce plak satarak satış rekoru kırdı. Dünya Dönüyor, Saklanbaç ve Üç Kalp gibi üstüste çok başarılı plaklar yaptı. Bu yükselen trendin neticesinde yurtdışından davetler aldı ve Atinadaki Uluslarası Apollonia Müzik Festivalinde 1968 yılında Özleyiş ve 1969 yılında Perhaps One Day şarkıları ile üstüste iki kere dördüncü olarak müzik piyasasındaki yerini sağlamlaştırdı. Barcelonadaki Akdeniz Şarkıları Festivalinde Ve Ben Şimdi şarkısı ile Türkiyeyi temsil etmesi ve şarkılarının pek çok filmde fon müziği olarak kullanılması, Ajda Pekkanı tüm ülkede tanınır hale getirdiği gibi, 1966 yılında Zeki Mürenin alt kadrosunda Maksimle gazino hayatına başladı. Ajda, o günlerde, yeni bir aşka yelken açtı. CHP Genel Sekreteri Kemal Satırın oğlu Mustafa Satır ile beraberliği 1967 yılının en çok ses getiren olaylarından biri oldu..

1973 yılında Avrupanın ünlü müzikholü Olympiada verdiği konserle hem dış dünyaya açıldı. Türkiyenin mutlu azınlığı ona Superstar ünvanını verdi. 7 yıl kadar Fransada kaldıktan sonra ülkesine döndü. Ülkü Aker ve Fikret Şeneş gibi söz yazarlarıyla çalıştı.

Her ülkenin starlarını bünyesinde barındırmaya özen gösteren Philips firması, Türkiyeden seçtiği Ajda Pekkanı kanatlarının altına aldı ve kayıtları Fransadaki stüdyolarda gerçekleştirilen, Fikret Şeneşin sözlerini yazdığı şarkılarla, Ajda Pekkanın diğer şarkıcılardan bir adım öne fırladığı yıllar başladı. Üstüste gelen hit plaklarla Ajda Pekkanın sesi tüm ülkede keyifle dinlendiği gibi, şık giyimi, sürekli kendini yenileyen görünümü ve değişime açık tavrıyla sadece müzikte değil moda konusunda da hayranlarını sürükleyen bir ikon haline geldi. Sensiz Yıllarda, Yalnızlıktan Bezdim gibi şarkılarla fırtına gibi girdiği 70lerin ortalarında seslendirdiği Tanrı Misafiri, Kimler Geldi Kimler Geçti, Hoşgör Sen, Sana Ne Kime Ne gibi ileride birer Ajda Pekkan klasiği haline gelecek şarkılarıyla Türkiye sınırlarını zorlamaya başladı. Bu üstün performansının sonucunda 1976 yılında Parisin ünlü Olympia müzikholünde, pek çok şarkısının Türkçe versiyonlarını seslendirdiği, dönemin ünlü Cezayir asıllı Fransız şarkıcısı Enrico Maciasla seri konserler verdi. Bir dost toplantısında Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavinin Ajda Pekkana Star demek yetmez, ancak Süperstar dersek yerini bulur. sözüyle birlikte önce sanat çevrelerinde, sonra hayranlarının arasında, daha sonra da tüm ülkede Süperstar ünvanıyla anılır oldu.

1977 yılında bu ünvanını ilk kez resmileştiren, o güne kadar benzeri görülmemiş bir kapak dizaynı ve prodüksiyonla piyasaya sunulan, Kim Ne Derse Desin, Hancı gibi şarkıların yer aldığı albümü Süperstarı hazırladı. Aynı yıl Tokyodaki Yamaha Müzik Festivalinde A Mes Amours şarkısıyla elde ettiği başarılı netice, 1970lerin başında yurtdışında ilk olarak bir Almanca ve daha sonra birkaç Fransızca plağı satışa sunulan Ajda Pekkanın 1977 ve 1978 yıllarında Fransada ses getiren 45lik çalışmaları yapmasına ve sonunda Pour Lui isimli Fransızca albümünü hazırlamasına ön ayak oldu. Halk konserleri, sahne çalışmaları ve konuk sanatçı olarak katıldığı uluslararası organizasyonlar ile başarısını pekiştiren Ajda Pekkan, 1979 yılında Bambaşka Biri, Haykıracak Nefesim gibi şarkıların yer aldığı Süperstar serisinin ikinci albümü Süperstar 2de kariyerinin doruğuna çıktı. 70li yıllarda defalarca yılın sanatçısı seçildiği gibi şarkıları da liste başlarından inmedi, çeşitli ödüller kazandı.

O seneye kadar, Türkiyeyi temsil etme görevinin, eleme usulüyle belirlendiği Eurovision şarkı yarışmasına 1980 yılında atama yoluyla Ajda Pekkan seçildi. İlk önce tespit edilen 5 bestecinin şarkılarının jüri tarafından 3e düşürülmesiyle, Bir Dünya Ver Bana, Olsam ve Petr oil ile Tv ekranlarında boy gösterdi. Petr oilın Türkiyeyi temsil etmesine karar verilen gece sonunda, ülkemizde hiç olmamış birşey oldu ve henüz plağı satışa sunulmamış bir şarkı tüm halk tarafından ezbere söylenir oldu. Kulis faaliyetlerinin yetersizliği, şarkının siyasi hicivli yapısı ve yarışma gecesindeki organizasyon bozuklukları neticesinde Ajda Pekkan bu yarışmada hayal kırıklığı yaratan bir derece aldı. Süperstarı bir hayli küstüren bu yarışmadan sonra bir süre dinlenme kararı alıp ABD.ye yerleşti. 70lerin sona ermesiyle birlikte pop müziğin cazibesini yitirip, alaturka ve arabeske yönelindiği yıllarda Sen Mutlu Ol ve Sevdim Seni isminde hafif müzik ve alaturka sentezi iki albüm yaptı. Ancak Süperstarın bir türlü içine sinmeyen ve kendi isteği doğrultusunda gerçekleşmeyen, ısmarlama olarak hazırlanan bu albümler Ajda Pekkan hayranlarının beklediği renkten ve kıvamdan uzaktı. Yerli bestecilerle çalışmaktan beklediği verimi alamayan Ajda Pekkan, 70lerde kendi önderliğinde yükselen aranjman akımına geri döndü.

1970-79 arasını Pariste yaşadı. 80de Eurovizyon şarkı yarışmasında yaşadığı hüsranın ardından küsüp İngiltereye, oradan da Amerikaya gitti. İki sene oralarda kaldı.

Süperstar 83 Showuyla sahnelerde fırtına gibi eserken, en başarılı çalışmalarında yanında olan Fikret Şeneşle birlikte çalıştığı Uykusuz Her Gece, Son Yolcu gibi şarkıların yer aldığı Süperstar 83 albümüyle yeniden gönülleri fethetti. Reklam filmleri, Tv programları, sahne çalışmalarıyla ikinci baharını yaşayan Süperstar, 1984 yılının sonlarında yapımcılarının ve yakın çevresinin ısrarıyla dönemin popüler gruplarından Beş Yıl Önce 10 Yıl Sonra ile bir albüm hazırladı. O Benim Dünyam şarkısıyla yeniden çıkış yakalayan Ajda Pekkan, şarkı yorumlarındaki üstün bir performansına rağmen şarkıların özensizliği ve zorlama bir albüm olmasından dolayı, yeni ekibiyle beklediği sükseyi yapamadı.

1987 yılında Ülkü Aker ve Fikret Şeneşin sözlerini yazdığı Kim Olsa Anlatır, Yalnızlık Yolcusu gibi şarkılarla, özel hayranları için eşsiz olarak nitelenen ancak hit şarkı eksikliği nedeniyle, fazla tutulmayan Süperstar 4 albümünü hazırladı. Sonrasında yaptığı evlilik nedeniyle aldığı müziği bırakma kararı tüm müzik severleri üzse de, müzikten ayrı geçen günlerinde yaşadığı boşluk hissi neticesinde yeniden müziğe dönüş kararı verdiği sıralarda evliliği de sona erdi.

1989 yılının son günlerinde Ajda 90 albümünü piyasaya sürdü. Pop müziğin çıkmaza girdiği, hatta unutulduğu günlerde Yaz Yaz Yaz ile ortalığı kasıp kavurdu. Yarısı yerli beste, yarısı aranjman olan bu albüm, Ajda Pekkanın muhteşem dönüşünün bir işaretiydi adeta. Peşi sıra başlayan Rumelihisarı konserleriyle Süperstar, sevenlerini kaldığı yerden büyülemeye devam etti. 91, 93 ve 96 yıllarında çoğunlukla yerli bestecilerle çalıştığı albümleri, sivrilen bir kaç şarkı dışında beklenen ilgiyi görmedi. 90ların ortalarına kadarki 30 senelik müzikal kariyerinde hiç toplama albüm yapmayan Ajda Pekkanın, hayranlarını çok memnun etse de kendi rızası dışında yayınlanan Hoş Görsen ve Unutulmayanlar albümleri piyasaya çıktı.

çeşitli sahne çalışmalarına devam ederken 1998 yılında eski şarkılarının yeni düzenlemelerini seslendirdiği Best Of albümü müzik marketlerdeki yerini aldı. Yüksek satış grafiği yakalayan bu albümün devamı niteliğinde, 2000 yılında 2 CDden oluşan Diva albümü piyasaya çıktı. Bu albümde Ajda Pekkanın eski şarkılarının yeni yorumlarının yanı sıra, Mutlu Bütün Şarkılar ve Aşka İnanma gibi iki yeni şarkı ve kardeşi Semiramis Pekkanın eski şarkılarından Dert Ortağım ile Bu Ne Biçim Hayatın da Ajda Pekkan yorumları yer aldı. Büyük başarı elde eden bu albümün şarkılarından Bir Günah Gibi, dünyaca ünlü DJ Claude Challenin Buddha Bar serisinde yer aldı. 2000 yılında Monacoda Monte Carlo Sporting Dt müzikholünde dünyaca ünlü sanatçılarla birlikte sahne alan Süperstar, bir de Prestige de la Turquie avec Ajda Pekkan isminde videoklip hazırladı. 60, 70 ve 80li yıllarda pek çok filmde fon müziği olarak kullanılan Ajda Pekkan şarkılarından sonra Ajda Pekkanın sesi, 2001 yılı içerisinde sinemalarda gösterime giren Cahil Periler filminde Bambaşka Biri ve Meksikada yayınlanan bir pembe dizide de Bir Günah Gibi şarkıları ile yer aldığı filmlere renk kattı.

2002 yılında vizyona giren Şöhret Sandalı ismindeki sinema filminde Halil Ergünle beraber başrolleri paylaştı. 2003 yılında sözü ve müziği Şehrazat (müzisyen)a ait Sen İste adlı single çalışmasını yayınlayan Pekkan, 2005 yılında Kanal Dde Superstar Show adlı bir televizyon programı yapmaya başladı. 2006 yılında çıkarttığı Cool Kadın adlı albümü MÜYAP tarafından Altın Plak ile ödüllendirilen Pekkan 2008 yılında İstanbul, Ankara ve İzmiri kapsayan büyük bir turneye çıktı. Turnenin ardından Aynen Öyle adlı 21. stüdyo albümünü çıkarttı.

Ajda Pekkan son olarak 2009 yılında Serdar Ortaç tarafından söz ve müziği yazılan Resim adlı single çalışmasını yayınladı.

Evlilikleri

2 evlilik yapmıştır. 1975 yılında Ajdanın aşk hayatına önce Galatasaray kalecisi Yasin Özdenak sonra da Ahmet Mavitan girdi.

1.evliliği : Ajda Pekkan 27 yaşındayken, 17 Kasım 1973 tarihinde 19 yaşındaki Coşkun Sapmaz ile Zürihte evlendi. Bu evlilik 6 gün sürdü.

Ajda Pekkan 1979 yılı yazında İzmir Fuarında Gazeteci Erol Yaraş ile nişanlandı, ancak birkaç gün sonra ayrıldı.

2.evliliği : 27 Aralık 1984 tarihinde iş adamı Ali Barsla evlendi 6 yıl sürdü ve 1989 yılının sonunda evliliği sona erdi.

İkinci evliliği Aziz Üstel yüzünden bittikten sonra, bu dönemde, Talip Özkan isimli genç işadamı girdi Ajdanın hayatına. Ajda, çok geçmeden Talip Özkana da bye bye deyip, gönül rotasını bu kez Jülide Ateş ile başarısız bir evlilik yapan İzmirli işadamı Cemal Özgörkeye kırdıysa da fazla uzun sürmedi. çok geçmeden işadamı Teoman Demir girdi bu kez hayatına (1994). Kesintilerle üç yıl kadar sürdü bu ilişki. Derken 1998 yılında politika dünyasının parlayan yıldızı Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna aşkı patladı. Beklenenden de uzun sürdü bu ilişki, ama Ajdanın neredeyse genel kuralı haline gelen Ne evlilik, ne ilişki uzun ömürlü olmaz. Zamanı gelince biter ilkesine uygun olarak bitiverdi. 2000 yılında Monacoda konser verirken yanında İzmirli iş adamı Erol Özbaş vardı. Daha sonra 2003 -2007 yılları arasında Okan Tapan ile birlikte oldu.

Ajda Pekkan, 19 mart 2013 tarihinde Beşiktaş spor klübünün 110. Kuruluş yılı kutlamaları çerçevesinde İnönü stadında sahneye çıktı.

13 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında Antalya Larada düzenlenen UNI SummerLife 2013 Uluslararası Dans ve Müzik Festivalinde Ajda Pekkan da şarkılar söyledi.

Ahmet San Kimdir?

Ahmet San, 1953 yılında tüccar bir ailenin çocuğu olarak İzmirde doğmuştur.

Galatasaray Lisesinde okurken çalışmaya başladı, rehberlik ve konserler yapardı.

Galatasaray Lisesinden mezun oldu. Paris Sorbon Üniversitesinde İşletme Fakültesini bitirdi. Ayrıca Fransada uluslararası halkla ilişkiler ve gazetecilik okudu. Henüz 18 yaşındayken Milliyet ve Hey Dergisinin Paris muhabiri oldu. Her röportajıyla olay yarattı, röportaj yaptığı sanatçıların konserlerini organize etmeye başladı.

Türkiyede plağı olmayan ama Avrupada bir numara olan Christian Adamı 1973 yılında İstanbula getirip Si tu savais combien je taime şarkısının plağını yaptı. Bu eser, 1974 yazının en sevilen slow şarkısı seçilip Disk Jokeylerin 1.lik ödülünü almıştır.

19 yaşındayken sanatçılarını gazinolara çıkartmaya başladı.

Organizatörlük yapmaya başladı. Michael Jacksondan Luciano Pavarottiye, Madonnadan Tina Turnera, Elton John ve (Mick Jagger) Rolling Stonesdan Ricky Martine kadar birçok ünlüyü Türkiyeye getirdi.

Ahmet San, Kevin Costner, Hilary Swank, Jean Claude Van Damme, Jan Rouven, Ursula Andress, Bo Derek, Brigitte Nielson, Elizabeth Taylor vb gibi dünya çapında yıldızları ile birçok uluslararası etkinliğe katıldı.

Ahmet San, Armağan çağlayan, Deniz Seki ve Ercan Saatçi ile birlikte ilk Pop Star Yarışmasında iki sezon Jüri üyeliği yaptı. Sonra da Pop Star yarışmasının yapımcılığını Osmantan Erkır üstlenmiştir.

Tarkan, Burak Kut, Emrah, Mustafa Sandal, Sezen Aksu, Sertab Erener, Mahsun Kırmızıgül, Kenan Doğulu ve Mirkelamın menajerliğini yaptı.

Ahmet San, 1976 yılında evlendiği eşi Makbule Süreyya Sonerden 23 Aralık 1998 tarihinde boşandı. çocukları yoktur.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır