Melis Sezen, 'Bir Cumhuriyet Şarkısı'nı yorumladı: Milli bir gurur

Türkiye Cumhuriyeti'nin kültür - sanat devriminin ilk adımı olan 'Özsoy Destanı'nın hazırlanışı sırasında yaşananlar, Türkiye İş Bankası'nın katkılarıyla 'Bir Cumhuriyet Şarkısı' adıyla beyazperdeye yansıtılacak. 26 günde eşsiz bir mücadeleyle meydana getirilen mucizenin hikâyesinin işlendiği 'Bir Cumhuriyet Şarkısı'nda 'Mediha'yı canlandıran Melis Sezen, Habertük'e verdiği röportajda film ve kendisiyle ilgili açıklamalarda bulundu

Haberler 20.10.2024 - 13:10 Son Güncelleme : 20.10.2024 - 16:09

İş Bankasının katkılarıyla çekilen BKM yapımı Bir Cumhuriyet Şarkısı adlı sinema filmi, Cumhuriyetin kültür - sanat devriminde; Özsoy Destanının bestelenerek sahnelenmesiyle atılan ilk adım sırasında verilen eşsiz mücadelede yaşananları gözler önüne serecek

Ön hazırlık dönemi 1.5 yıl süren, Bir Cumhuriyet Şarkısını Yağız Alp Akaydın yönetirken kamera karşısına güçlü bir oyuncu kadrosu geçti.

* Salih Bademci... Ahmet Adnan Saygun

* Ertan Saban... Mustafa Kemal Atatürk

* Ahmet R. Şungar... Münir Hayri Egeli

* Birce Akalay... Nimet Vahide

* Melis Sezen... Mediha

* Şifanur Gül... Nükhet

* Mehmet Özgür... Süleyman

* Burak Bilgili... Nurullah Şevket

* Emre Karayel...Nuri Conker

* Bensu Soral... Miti

* Okan Yalabık... Osman Zeki Üngör

İçinde geçtiği dönemi eşsiz bir dille anlatan etkileyici prodüksiyonuyla dikkat çeken Bir Cumhuriyet Şarkısı, gösterime; Bir ülkenin yeniden bestelenme hikyesini anlatan bir film sloganıyla 25 Ekimde girecek.

Bir Cumhuriyet Şarkısında; Türk müzik tarihinde Türk Beşleri olarak anılan bestecilerden birisi olan Devlet sanatçısı ünvanını alan ilk sanatçı olan Ahmet Adnan Saygunun eşi olan Mediha Hanımı canlandıran Melis Sezen, Habertürke verdiği röportajda film ve kendisiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Melis Sezen; Bir Cumhuriyet Şarkısının milli bir gurur olduğunu belirterek, böyle bir filmde rol almanın gururunu yaşadığını dile getirdi.

* Bugünlerde kendini nasıl hissediyorsun?

Bugünlerde yaşadığımız şeylerden dolayı kendimi tuhaf hissediyorum ama aynı zamanda yüreğimizin çok kuvvetli olduğunu düşündüğüm için umutlu da hissediyorum.

* Bir Cumhuriyet Şarkısı için teklif geldiği zaman ne hissettin? Filmin hangi özellikleri seni çok etkiledi?

Senaryoyu okuduğumda çok sevdim. Bana gelen rol teklifi, Mediha karakteri içindi. Filmimiz 1934te geçiyor ve Mediha bir piyanist. 1934te ilk defa Cumhuriyet kadınlarının nasıl olduğunu görüyoruz. Aslında Atatürkün önderliğinde Cumhuriyet kadınlarının ne kadar modern ne kadar özgüvenli ne kadar ayakları yere sağlam basan ve yetenekli ve bence muhteşem kadınlar olduğunu görüyoruz. Bizim de aynı şekilde aynı şeyi devam ettirdiğimizi düşünüyorum. Filmde göreceğiz, Mediha rolü çok özel bir noktayı tutuyor. Kadın açısından da kadının yoğun bir tarafını gösteriyor. İlk başta onun yoğunluğundan, Cumhuriyet kadınını portrelemekten çok gurur duyup heyecanlandım ama Medihanın o yoğunluğunu gördüğümde ilk başta korktum. Oyuncu olarak, tamamen karakter psikolojisinden bahsediyorum. Sonra, Neden korkuyorum ki? dedim ve üstüne gittim. İyi ki de gitmişim. Filmde gerçekten hiç bilmediğim taraflarım doğdu.

CUMHURİYET KADININ KEŞFİYDİ

* Siz oyuncular için gerçek karakterleri canlandırmak daha mı heyecanlı oluyor? Tabii işin bir de ağır sorumluluğu söz konusu...

Burada Ertan Sabanın Salih Bademcinin, Ahmet Rıfat Şungarın Birce Akalay aslında, benim dışımda bütün oyuncuların canlandırdığı karakterler herkesin tanıdığı, bildiği çok ünlü insanlar ama Mediha Hanıma baktığımızda; hakkında bilgi bulmakta zorlandık. Başta aradılar ama tam olarak bulamadılar. Sonrasında yönetmenimizle konuştuğumuzda; O zaman biz tam bir Cumhuriyet Kadını göstermeliyiz dedik. Atatürkün ülkeyi kurduğunda attığı temellerle kadının ne kadar önemli olduğunu daha filmimizin ilk fragmanında bile en başta görüyoruz. Filmde de tam olarak bunu anlatıyoruz. Bir Cumhuriyet kadını nasıl olur?dan keşfe çıktık. Aslında kendimizi bulduğumuzu söyleyebilirim. Bunu gururla söylüyorum tabii ki.... O yüzden benim açımdan daha çok keşif alanıydı ama diğer oyunculara bu soruyu sorarsanız belki onun zorluğunu çok daha iyi anlatabilirler. Benimki dediğim gibi bir Cumhuriyet kadınının keşfiydi.

FİLM, BANA PİYANO çALMAYI KAZANDIRDI

* Mediha Hanımı canlandırmak için nasıl bir çalışma yaptın?

Piyanoya başladım. Ben hiç enstrüman çalmayı bilmiyordum ama bir piyaniste hayat verdiğim için hemen piyano derslerine başladım. Özsoy Destanından küçük bir kısım çalmaya başladım ama en çok çaldığım; 10. Yıl Marşı... çünkü 10. Yıl Marşını çaldığım bir sahnemiz de var. 10. Yıl Marşını özellikle çalıştık. Piyanoyu çok sevdim, evime piyano aldım ve evde çalışmaya devam ettim. Bu da kendi keşiflerimden biri mesela... Ben dans ediyorum ve dansla piyanonun aslında aynı şey olduğunu fark ettim. Aslında her şeyin aynı olduğunu; yani teknik tabii ki farklı olabilir, enstrüman, her şey farklı olabilir ama aslında her şey aynı. Benim için güzel oldu. Bir ara herkese piyanonun başında bir şeyler çalmaya çalıştığım için, bir baktım bir gün kayıttayken ben piyano çalmaya devam ediyorum. Sonra rejiden biri Melis Hanım, lütfen, kayıttayız diye koştu. çok pardon deyip hemen kalktım.

BAŞTA ATATÜRK OLMAK ÜZERE HEPSİNE SONSUZ TEŞEKKÜR EDERDİM

* Bir Cumhuriyet Şarkısının çekimleri, Özsoy Destanının sahnelendiği halkevinde gerçekleştirildi. çekimler esnasında neler hissettin? 90 yıl öncesine dönme şansın olsaydı; Atatürke, Ahmet Adnan Sayguna ve Mediha Hanıma ne söylemek isterdin?

Bazen böyle şeylerde kelime bulunamaz... Kalpten nasıl sonsuz teşekkür edilirse o şekilde teşekkür ederdim. çünkü çok büyük bir dhi bizim önderimiz. Özsoy Destanına baktığımızda İran ile Türk destanlarını aslında birleştiriyor ve biz baktığımızda orada bir kurt ve bir aslan doğduğunu görüyoruz. Bunların ikisi kardeş ama ayrı düşürülüyorlar. Aslında onların da kardeş olduğu, bir olduğunu anlatan bir destan. Aynı zamanda çektiğimiz yer halkevi, yani gerçek bir meknda çektik. Gerçekten Atatürkün gelip oturduğu koltuklarda çektik. Orada gerçekten bu yaşandı ve biz aslında tekrar aynı şeyi yaşayabildiğimiz kadar yaşamaya çalıştık. Oraya gittiğinizde bakıyorsunuz, inanılmaz bir sahne yapılmış ve en tepede de yine kocaman bir kurt kafası var. Aslında Özsoy Destanı ile hepsi tamamen bütün ama en çok kardeşliği, barışı ve en temelinde aslında sevgiyi ve bir olduğumuzu anlatıyor. Bence sevgiyi anlatan bir liderden daha büyük bir şey olamaz. O yüzden Atatürke sonsuz teşekkür ederdim. Ahmet Adnan Sayguna cesaretinden dolayı teşekkür ederdim. Mediha Hanıma da cesaretinden dolayı sonsuz teşekkür ederdim.

Mustafa Kemal Atatürk, Özsoy Destanını ülkemizi ziyaret eden İran Şahı Rıza Pehlevinin onuruna hazırlattı.

* Bir Cumhuriyet Şarkısının en etkili sahnelerinden biri de Atatürk 5 ayda 7 düveli kovduk, 3 ayda harf devrimini yaptık, 26 günde bir eser çıkaramayacak mıyız? demesi. Atatürkün insanları motive edici bir zekya sahip olduğunu bir kez daha gördük.

Bence de... Biz Atatürkü aslında hep savaş kısmındaki haliyle biliyoruz ama burada savaşta değil, kültür - sanat devriminde görüyoruz ama aynı dhilik, aynı ruh, aynı bilgelik var.

O ASİL KANDA SEVGİ AKIYOR

* Bir Cumhuriyet Şarkısının izleyicilerde nasıl bir etki bırakmasını umarsın?

Benim hissettiğim sıcacık, umut dolu bir sevgiydi... Ve böyle bir öndere sahip olduğumuz için gerçekten ne kadar şanslı olduğumuzu hissettim. çok gurur duydum. Herhangi en ufak bir anda gurur duymayı unutuyorsak, kim olduğumuzu unutuyorsak, ne olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve aslında damarlarımızda akan o asil kanı unutuyorsak, bence çok güzel bir hatırlatma niteliğinde bir film. çünkü o asil kanda sevgi akıyor bence...

ÖZÜMÜ KEŞFETTİM

* Bir Cumhuriyet Şarkısının sana edindirdiği en önemli öğreti ne olmuştur?

çok yönlü galiba... Atatürkten bir kez daha bambaşka ilhamlar aldım. Birincisi bu... Mediha Hanım tarafından baktığımızda da ilk başta korktuğumu söyledim ya aslında o duygusal yoğunluğundan korkarken sonra onu keşfettim. Sonrasında birlikte olduğumuz ve birlikte çalıştığım herkese teşekkür ettim. Mediha Hanımın aslında ne kadar güçlü bir kadın olduğunu keşfettim ve sonra kendimde de onu keşfettim. Mediha Hanımın o fedkarlığının aslında sevgiden geldiğini fark ettim. En başta dışarıdan belki yüzeysel baktığım şey, benim en derinim olmuş oldu. Ben de kendimde onu keşfettim. O yüzden Mediha Hanım, bana şöyle güzel bir büyüme verdi. Bir Cumhuriyet Şarkısı, kişisel yolculuğum olarak da çok heyecanlı olduğum özümü keşfettiğim bir film. Ankaraya hiç gitmemiştim, Ankaraya gittik. Sadece çok küçükken bir günlüğüne gidip - gelmiştim, Anıtkabiri ziyaret etmiştim. Ailem de geldi, hep birlikte tekrar Anıtkabiri ziyaret ettik. Bir Cumhuriyet Şarkısı benim için çok özel bir film ama bence sadece benim için değil, hepimiz için çok özel bir film. çünkü bu filmde bizi anlatıyoruz. Işıl ışıl bir biz görüyoruz. Yürekli bir biz görüyoruz. Bunu hep söyleyeceğim. çünkü filmi ilk izlediğimde de söyledim; o Damarlarındaki asil kanda mevcuttur sözünü yüreğimde çok fazla hissettim. O yüzden de herkesi filmimize davet ediyorum. Dhi bir Atatürk ve aynı zamanda da nasıl hassas bir insan olduğunu görüyoruz. Aslında Atatürkün yüreğinin en küçük şeylerde de ne kadar kocaman olduğunu görüyoruz. Atatürkün insan yanını burada apaçık görüyoruz.

BENİM İçİN çOK ACAYİPTİ

* Baban sana Cumhuriyetin 100üncü yılı için mektup yazmış. Sonra da Bir Cumhuriyet Şarkısında rol aldın. Bu konuda neler hissediyorsun?

O mektup benim için çok acayipti. çünkü hiç haberim yoktu. Bundan 20 yıl önce 2002de ben o zaman birinci sınıfa gidiyormuşum. Zaten babamın yazdığı mektubun üstünde Ali ata bak!, Ekrem topu tut! gibi yazılar yazıyor. Onları ben yazmışım oraya ve sonra da babamın mektupta anlattığına göre; Cumhuriyet Bayramına gitmişim. Böyle bir şey olunca şoka girdim. çünkü hiç haberim yoktu. Kimsenin de haberi yokmuş, bir tek babam biliyormuş. Bana telefon geldi, amcam aradı, Babandan sana 20 yıl öncesinden mektup geldi dedi. İnanmayıp babamı aradım, amcam böyle bir şey söylüyor, şaka mı, diye sordum. Babam direkt Evet, yazdım dedi. Sonra evde birlikte açtık ve okuduk. Bereket olsun diye o zamanın parasını koymuş, o zamandan aile fotoğraflarımız var. Mektupta yazdığı şeyler çok özel çok kıymetli. Daha güzel bir hediye olabilir mi? Resmen zamanda boyut atlıyoruz. Hem de Cumhuriyetin anısına...

* Annen, oyunculuğa olan ilgini keşfetmiş ve seni Müjdat Gezen Sanat Merkezine yazdırmış. Yeteneğini etrafınıza nasıl belli ediyordun?

Bir şeyleri anlatırken hep yaşayarak anlatıyordum, hl da öyleyim. Mesela, okulda bir şey yaşadığımda onu canlandırarak, yaşayarak anlatıyordum. Ya da televizyonda film izliyordum, sonra odama gidip o karakter oluyordum ve o karakterin hayatına devam ediyordum. Kafamda başka bir hikye yazıyordum ve onunla oyun oynuyordum. Okulda hep gösteriler oluyordu, sahnedeydim ama en çok tiyatro olarak anladığımız 5inci sınıfta drama dersleri başladı. Bir baktım benim en sevdiğim ders oldu. O kadar seviyordum ki kendimi kaybedip kendimi buluyordum. Öyle olunca drama öğretmenimiz annemle konuşmuş; Bu kız dramayı çok seviyor, bence tiyatroya başlatmalısınız demiş. Aynı zamanda İngilizce derslerinde de skeçler yapıyorduk. İngilizce öğretmenim de aynı şeyi söyledi. Öyle başladık... Annem beni gerçekten her hafta sonu Silivriden Cihangire Müjdat Gezen Sanat Merkezine taşıdı. Ve hl da hep yanımda, gerçekten çok teşekkür ederim.

* 10 televizyon dizin ve 6 filmin var. 8 yılda 16 yapım sana neler hissettiriyor?

Hiç saymamıştım ama çok mutlu hissediyorum. çünkü bu en sevdiğim yolculuk. Hep kalbimde olan şeyleri kalbimle yapmaya çalışıyorum ve kalbimde olan şekliyle yapmaya çalışıyorum. Bu benim için çok gurur verici ve mutluluk verici bir şey. İnşallah, yolumuz sonsuz olsun.

ASLINDA AKIŞINA BIRAKMAK GEREKİYOR

* Bugüne kadar mesleğin adına edindiğin en önemli öğreti ne olmuştur?

Akışına bırakmak galiba... Hl deniyorum. Oyunculuk bence çok öz bir meslek. Dediğim gibi her şey bir, her şey aynı. Biz her ne kadar akışa bıraksak da zihin bazen çok düşünüyor, bazı yerlere dalıyoruz ama zihin değil de kalbe geçtiğimizde aslında her şey çok öze gelmiş oluyor. Kendimizle aramızdaki duvarları da kırmış oluyoruz. Oyunculuk da tam olarak böyle bir şey bence... çünkü bir karakterin keşfine çıkıyoruz ama aynı zamanda o karakterin de ortaya çıkmasına izin vermek ve kenara çekilmek lzım. Aslında akışa bırakmak gerekiyor.

* Akışa bırakmak her zaman mümkün oluyor mu?

Bırakıldığında anlaşılmıyor. Ben de akışına bıraktığımda anlamamış oluyorum. Mesela, Kestik! diyorlar, hocam nasıl oldu, olmadı sanki, falan diyorum ve ne yaptığıma dair hiçbir şey hatırlamıyorum ama sonra bir bakıyorum orada bambaşka bir şey olmuş. Zaten yaptığım şeyi hatırlamıyorsam demek ki hiç düşünmüyormuşum, zihnin devreye hiç girmediği bir anmış. Zihnin devreye girmediği anda çok mucizevi, sihirli şeyler çıkıyor. Oyunculuk da bunu keşfetmek için çok özel çok güzel bir yol. O yolda ilerliyorum.

Bir Cumhuriyet Şarkısında Ahmet Adnan Saygunu Salih Bademci canlandırdı.

* Hayatında kırılma anı ya da aydınlanma dönemine girdiğin bir an oldu mu?

Belirli bir kırılma anı söyleyemiyorum, söylemek de istemiyorum. Sanki bir şeyi kısıtlamış gibi hissediyorum. Öyle bir şeyim yok ama her anım da kırılıyor. Küçük küçük kırılmalara da bakarsak her anda yeni bir şey keşfediyorum. Yeni bir şeylere dönüşüyorum. Aslında her an dönüşüyoruz.

* Mesleğin adına özellikle ne yaparsan kendini çok iyi hissedersin?

Bunu hissettiğim oluyor çok şükür ama en özel şey şu oluyor bence: Bir karaktere hayat veriyorsunuz ve sonra o karakter her şeyiniz oluyor. Sonra o karakterin hissettiği her şeyi bambaşka birinde onun yansıması olarak görüyorsunuz. Siz onun duygularını yaşarken aynı anda başka biri de belki de dünyanın bambaşka bir yerinde, sizinle aynı dili konuşmayan biri bile olabilir, aynı duyguları hissediyor ve yaşıyor. Sizin karakterinizle aynı ruhla yaşıyor. Yani sizin karakterinizden görerek, sizin karakterinize inanarak yaşıyor. Orada işte dil ayrımı, köken ayrımı ya da dünyanın neresinde oturduğunuzun ayrımı, hiçbir şey kalmamış oluyor. O tek noktada buluşuyorsunuz. Bu bana çok kıymetli geliyor. Daha önceki karakterlerimden birinde, beni hiç tanımayan bir kadın geldi; Senin bu yaşadığını ben kendi özel hayatımda yaşadım. Ne hissettiğini çok iyi anlıyorum dedi. Orada senin derken karakter için konuşuyor ama zaten karakter de benim parçalarımdan biri. Ben de oyum. O çok acayip bir şey bence. Kalbe dokunmak Orası bana dokunuyor, ben de oraya dokunuyorum. Bu muhteşem bir şey. Ne kadar çok kalbe dokunursam o kadar güzel.

İKİ TÜRLÜ DE ÖDÜL OLUYOR

* Mesleğin adına özellikle neyi başarırsan kendini çok iyi hissedersin?

Ödül almak gibi diyorsak, o zaman Oscar diyelim... Burada mesela, ilham aldığım kişileri söyleyebilirim. İlham aldığım dediğim çok beğendiğim ve başarılı giden isimleri söyleyebilirim ama benim için en önemli şey bir karakteri çok derinden çıkarınca kalbe dokunuyor ya, galiba en büyük ödül o. Yanında gelenler ödüller oluyor. İki türlü de ödül oluyor. Poor Things diye bir film var; orada da hayata dair, yaşamaya dair, bir kadın olmaya dair ve yaşamın özünü keşfetmeye dair bir hikye var. Bir bebek beynini yetişkin beynine yerleştiriyorlar. Buradan da bakıldığında o zaman bir bebek gibi aynı keşiflerle, heyecanla yetişkin bedeninde dünyayı keşfetmeye başlıyor. Biz şimdi bazen kayboluyoruz ya, stresler yapıyoruz, zihin çok çalışıyor ama burada aslında bebeklerin kendini keşfetmesi, kendini sevmesi, olduğu gibi akışa bırakmasını görüyoruz. Oradaki kadının performansıyla bende çok muhteşem bir şey uyanıyor. En kıymetli şey bu. Emma Stone da o rolle Oscarda En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Bu en kıymetli şey bence. Orada başarına taç takıyorlar.

DEHADA BAMBAŞKA BİR KADIN İZLİYORUZ

* SHOW TVde yayınlanan Dehada rol alıyorsun. Deha ve Bir Cumhuriyet Şarkısı İki güzide yapım... Senin için bir hayli ışıltılı olan dönemi nasıl yorumlamak istersin?

çok heyecanlı olduğum bir dönem. Bir Cumhuriyet Şarkısının milli gururu var. Onun gururunu yaşıyorum. Onun sonrasında da Dehaya başladım ve orada da çok başka bir karaktere hayat veriyorum. Burada bambaşka bir kadın izliyoruz, orada bambaşka bir kadını yaşıyorum. çok heyecan verici ve çok şükrettiğim bir dönem.

SOSYAL MEDYA BENİ KULLANAMAZ. BEN ONU KULLANIRIM

* Sosyal medyayla aran nasıl? Ünlüler için sosyal medyanın çok kullanılması avantaj mıdır yoksa dezavantaj mıdır?

Sosyal medyayı içimden geldiği gibi kullanıyorum. Bazen gördüğüm bir şeyleri paylaşmak hoşuma gidiyor. Evde, dans ediyorum, onu paylaşıyorum. Şarkı söylüyorum, onu paylaşıyorum. Denizi çekiyorum, paylaşıyorum. Bazen de bakıyorsunuz iki hafta hiçbir şey paylaşmıyorum. Tamamen canım nasıl istiyorsa öyle kullanıyorum. Benim açımdan herhangi bir dezavantajı yok. Ruhum nasıl istiyorsa öyle kullanıyorum. Sosyal medya beni kullanamaz. Ben onu kullanırım.

Ana Sayfaya Git