Edepsizliğin ve seviyesizliğin dip yaptığı bir durumla karşı karşıyayız. Dahası kıskançlığın ve tahammülsüzlüğün... Tam hastalıklı bir ruh hali... Rus uçağı düşürüldüğünde Türkiyeyi suçlayan Kılıçdaroğlu şimdi kalkmış sorunun çözülecek olmasından rahatsızlık duyuyor.
KOMŞULARIMIZLA SORUNLARIMIZI HALLETMEMİZ SENİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR!
Komşularla sorunsuz bir dış politika öneren Kemal Kılıçdaroğlu şimdi tam tersini söylüyor. Ne yaparsanız yapın kaba ve saygısız bir dille sataşmayı siyaset zanneden patolojik bir akılla kar karşıya bulunuyoruz. Yalan dolan siyaseti.
CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖZÜR DİLEDİĞİNİ KİM SÖYLEDİ?
Güya Cumhurbaşkanımız Rusyadan özür dilemiş! Nerede ne zaman? Kendisi yalan uyduruyor sonra o yalan üzerinden suçlama yoluna gidiyor! Demek ki yarın başka komşularımızla sorunlarımızı çözüp yeni bir sayfa açma yoluna gitsek ondan en fazla kendisi rahatsız olacak. Marazi bir muhalefet anlayışı. Bir o kadar da terbiyeden yoksun bir dil.
YALAMAK YALATMAK NASIL BİR ÜSLUPTUR!
Yalatmak ne demek ya? Edepli bir insanın ağzına yakışır bu laf? Kim kendisine neyi nasıl yalatıyor bilmeyiz ama bir siyasetçiye bu ahlaksız üslup hiç yakışmıyor. Kendisine anladığı dilden cevap verirken biz haya ediyoruz ama kendisinin ar ve haya perdesi yok. Ağzının ayarı hiç yok. Kir ve irin kusuyor. Düşmanlık üretiyor. Kan edebiyatı yapıyor.
SEVİYENE İNMEDEN AĞZININ PAYINI VERMESİNİ BİLİRİZ!
Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına, halkın hür ve helal oylarıyla ilk turda doğrudan seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı sarfettiği bu dil kendisinin durduğu yeri gösteriyor. Onun seviyesizliğine asla inmeyiz ama ona ağzının payını vermesini de biliriz. Hadsizliğe ve edepsizliğe lüzum yok.