Anadolu Ajansı (AA) Editör Masasına konuk olan Hulusi Akar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Nisan ayında Kürdistan Bölgesi topraklarında PKKye karşı havadan ve karadan başlatılan Pençe-Kilit operasyonundaki duruma ve operasyonun Kandili de içine alacak şekilde genişletilmesinin gündemlerinde olup olmadığına ilişkin soruya yanıt veren Akar, operasyon konusunun bazı çarpıtmalara maruz kaldığını söyledi.
Kimsenin toprağında gözümüz yok
Türkiye sınırları dışındaki operasyonlarda tek amaçlarının Türkiyenin ve vatandaşların güvenliğinin sağlanması olduğunu belirten Akar, Bunu da meşru müdafaa esasları prensipleri kapsamında gerçekleştiriyoruz. Bizim komşularımızın başta Irak ve Suriye olmak üzere sınırlarına, egemenlik haklarına saygımız sonsuz. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Bütün ülkelerin, komşularımızın toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız. Bizim tek hedefimiz var, tabii bu terörle mücadele dedi.
Akar, İsterse Suriyenin kuzeyine, Irak kuzeyine yapılan operasyonda bu ilkenin son derece hassas bir şekilde uygulandığını da bilenler, görenler, herkes bunun şahididir. Burada diğer önemli konulardan biri de herhangi şekilde bu teröristlerin dışında hedefimiz asla söz konusu değil. Türkler, Kürtler, Araplar, Aleviler, bunlar hepsi kardeş. Bizim bunlara karşı hiçbir şekilde din, dil, ırk ayrımı yaparak, etnik ayrım yapmak suretiyle herhangi bir hedef almamız asla söz konusu değil diye ekledi.
Hulusi Akar, çözüm süreci bittikten sonra 24 Temmuz 2015ten itibaren gerek Türkiye topraklarında, ve gerekse de Rojava ile Kuzey Irak Kürt Bölgesi topraklarında gerçekleşen operasyon, çatışma ve bombardımanlarda 35 bin 495 PKK ve YPGlinin hayatını kaybettiği bilgisini verdi.
(Zaho saldırısı) Gerçeğin ortaya çıkması birliğine hazır olduğumuzu söyledik
Duhokta sivillere yönelik saldırının ardından Irak makamlarının Türkiyeyi suçladığı hatırlatılarak, Duhokta tam olarak ne oldu? Saldırıyı kim gerçekleştirdi? Elinizdeki bulgular ne söylüyor? şeklindeki soruyu yanıtlayan Akar, olayın başlangıcından itibaren Iraklılarla temaslarını sürdürdüklerini belirtti.
Irak makamlarına sağlık, tahliye dahil herhangi bir ihtiyaçları olmaları durumunda yardımcı olacaklarını ilettiklerini anlatan Akar, şöyle konuştu:
Gerçeğin ortaya çıkması için kendileriyle her türlü iş birliğini yapmaya hazır olduğumuzu söyledik. Dolayısıyla oradaki münasebetlerimizi devam ettiriyoruz. Fakat onun hemen akabinde Musul Konsolosluğumuza yapılan saldırı, bir turnusol kağıdı gibi kimin sivil hedeflere yönelebildiğini, kimin alçakça, tamamen sivil, silahsız, masum insanlara ateş edebildiğini, saldırabildiğini de bizim bu tezlerimizi ispatlarcasına maalesef böyle bir olayla karşılaştık. Hatırlayın geçmişi, yani kundaktaki bebeklere kurşun sıkan alçak sürüsünden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu Zahodaki olayı da bunların nasıl yapıldığını herkesin görmesi, anlaması lazım. Burada bizim yaptığımız mücadelenin sadece bizim için değil, Türkiyenin sınırları ve halkı için değil, aynı zamanda Iraklı kardeşlerimizin de güvenliğine büyük katkı sağlayacağını da herkesin görmesi lazım.
YPGnin PKK olmadığını söylemek akıllara ziyan
Rojava ve Suriyenin kuzeyindeki durum hakkında sorularını yanıtlayan Akar, Türkiyeye yönelik saldırılar karşısında muhatapların sessiz kaldığını söyledi.
Türkiyenin bazı müttefikleri PYD ve YPGyi PKKdan ayrı düşünerek hata yapıyor diyen Hulusi Akar, şöyle devam etti:
Bu kesinlikle doğru değil, kesinlikle yanlış. Aklımızla alay etmek gibi bir şey bu. çünkü YPGnin PKK ile hiçbir farkı yok. Oradaki gidişler, gelişler, onların elebaşları, sistemleri aynı. Bir gün orada görev yapıyor, bir gün bilmem Zapta, bir gün Hakurkta görev yapıyor, aynı kişiler. Bunları görüyoruz, duyuyoruz, istihbarat raporlarında var, açık kaynaklarda var, konuşmalarda var. Son derece pervasız bir şekilde Kandildekiler dahi bunu konuşuyor. İşte, YPG şunu yaptı, bunu yaptı, Kobanide bunu yaptık... Bu kadar açıkken YPGnin PKK olmadığını söylemek gerçekten akıllara ziyan. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz.
Akar, İkinci husus da hem Amerika ile hem Rusya ile yaptığımız mutabakat muhtıraları var. Biz muhataplarımıza bunu tekrar tekrar hatırlatıyoruz. O muhtıralarda bize düşen ne varsa bunları yapmak için azami gayret gösteriyoruz. Muhataplarımızın da bize verdikleri sözleri yerine getirmelerini istiyoruz diye konuştu.
TSK ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusunun (TSK) Rojavaya yönelik bombardımanlarına değinen Akar, Tel Rıfat ve Minbicte TSK unsurlarına ciddi şekilde saldırılar olduğunu ve buna misliyle cevap verdiklerini söyledi.
Güvenilir bölgelere geri dönüşler oluyor
TSKnın Rojava ve Suriyenin kuzeyindeki operasyonlarından sonra Türkiyenin kontrolüne geçen bölgelere Suriyeli sığınmacıların yerleştirildiğini anlatan Akar, şunları söyledi:
Oradaki bölgeyi kontrol ettikten sonra 1,1 milyon civarında Suriyeli kardeşimiz güvenilir, gönüllü ve saygın bir şekilde, Birleşmiş Milletlerin tabir ettiği gibi herhangi bir zorlama olmadan, topraklarına, evlerine döndü. Bunların takriben 500 bini de İdlib bölgesine döndü. Bizim buradaki yaptığımız şey ilave göçü ve radikalleşmeyi önlemek. Oradaki insanların sulh ve sükun içinde yaşamasını sağlamak.
CENTCOMun taziye mesajı
Soru üzerine Bakan Akar, ABD Savunma Bakanlığının sosyal medya hesabından Demokratik Suriye Güçleri komutanı için taziye mesajı yayımlanmasına tepki gösterdi.
Bu konuyu detaylıca görüştüklerini bildiren Akar, Gerçekten bu taziye mesajı bir akıl tutulması, izahı yok bunun. Yıllardan beri mücadele ettiğimiz PKKnın ayrılmaz bir parçası, yani ta kendisi olan YPGli bir teröristle alakalı böyle bir taziye mesajı yayımlanması gerçekten kabul edilemez. Akabinde burada Amerikan Büyükelçiliği bizim şehitlerimizle alakalı bir mesaj yayımladı. Bir anlamda belki de durumu kurtarmaya, dengeyi sağlama gibi amaçla böyle bir şey yapmış olabilirler değerlendirmesinde bulundu.
ABD, PYD-YPGden vazgeçer mi?
ABD, PYD-YPGden vazgeçer mi? sorusuna Akar, Vazgeçecek, teröristin ve terörün kalıcı olması mümkün değil. Bunun birinci özelliği geçicilik dolayısıyla eninde sonunda bunu anlayacaklar. Ama zarar ziyan vermeden, zaman kaybetmeden, dostluğumuza hale getirmeden, bir an önce bunun anlaşılması için çalışıyoruz cevabını verdi.
F-16ların Türkiyeye verilmesini bekliyoruz
Yunanistanın girişimleri sonucunda Amerikan Temsilciler Meclisinin Türkiyeye satışı yapılması beklenen F-16lar için bazı şartların yer aldığı yasa tasarısına da değinen Akar, şunları kaydetti:
Türk Hava Kuvvetleri NATO ile beraber çalışıyor. 70 yıldan beri bu işi eksiksiz yapıyoruz. Şimdi gelelim bu F-16 konusuna. F-16ların ömrü doluncaya kadar F-35lerle boşluğu doldurur, daha sonra da milli muharip uçağımız ile ihtiyaçlarımızı karşılarız diyorduk. Fakat F-35lerde çıkan bir sıkıntıdan dolayı durumu yeniden değerlendirdik. Yıllardan beri kullanmakta olduğumuz, eğitim, bakım ve ikmalinin yanı sıra araç gereçlerimizle uyumu itibariyle F-16 ile devam etmenin uygun olacağı noktasına geldik. Milli Güvenlik Kurulunda, Savunma Sanayii İcra Komitesinde bunların hepsinin çalışmaları yapıldı, Bakanlar Kurulunda konuşuldu ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da olurunu almak suretiyle biz bu yöne girdik. Bununla alakalı 40 adet yeni F-16 Block 70lerden alalım, 79unu da modernize edelim. dedik. Bununla alakalı Haziran 2021de girişimler oldu. Bu normal rutin bir faaliyet. Türkiye ile Amerika arasındaki tedarik konusu. Buna ilişkin yazımızı, daire başkanı arkadaşımız buradaki ataşeye verdi. O da götürdü verdi, süreç başladı. Şu ana kadarki bütün temaslar bununla alakalı. Aralıkta şubatta, martta çeşitli toplantılar yaptık. Türkiyede üç toplantı yapıldı. Heyetler arası geniş çaplı, geniş katılımlı bütün boyutlarıyla konu konuşuldu. 15 Ağustosta da Amerika Birleşik Devletlerinde tekrar bir toplantı yapılacak. Amerikan Savunma Bakanı ile yaptığımız temaslar, Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Biden ile yaptığı temaslarda, yönetimin son derece pozitif olduğunu, destekleyici olduğunu, olayın öneminin anlamının farkında olduklarını, büyük bir memnuniyetle müşahede ettik.
ABDnin F-16ları Türkiyeye vermemesi durumunda alternatif çözüm önerilerinin olup olmadığı sorulan Bakan Akar, Dünya çok genişledi artık seçenekler çok arttı dolayısıyla, tabii ki buna karşı birçok çözüm üretilebilir. Bizim burada söylemek istediğimiz şey, komşumuz Yunanistanın tavrı. Bu çok belirleyici, çok enteresan, çok anormal. Bunlar sadece F-16ları vermeyin diye Amerikaya gitmediler, aynı zamanda Almanyaya gittiler denizaltıları vermeyin diye. Biz bunu arkadaşlarımızla tartışırken kendi içimizde, oradan bir arkadaşımız dedi ki Efendim yakında fırıncıya da gider bunlar, ekmek vermeyin diye. Yani bu ne iyi komşuluk ilişkilerine sığıyor ne arkadaşlığa ne dostluğa ne komşuluğa diye konuştu.