Akdağ, Bu ülkede inanıyorum en büyük eksiklik biraz da önyargılarımızla, kafamızdaki kompartmanlara göre bir yol yordam takip etmemiz. Halbuki bizim diyaloga ihtiyacımız var. Bizim birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız var. dedi.
Mardin Artuklu Üniversitesi’nin AKM Salonu’nda düzenlenen ’Anneler Günü’ konulu panele katılan Akdağ, panelistlerin ’Peygamber’in yaptığı gibi toplum arasında eşinize sizi seviyorum dediniz mi?’ sorusuna cevap verdi. Bugün sizlere siyaset yapmayacağım, çıplak Abdurrahim olarak, Hacı Alinin oğlu Abdurrahim olarak bugün sizlerle konuşacağım. diyen Akdağ, eşine toplum arasında olmasa da baş başa kaldıklarında ’seni seviyorum’ dediğini söyledi.
Akdağ, sözlerinin devamında Kürtçe okuduğu bir şiirle bütün annelerin gözyaşlarının aynı renkte olduğunu ve durdurulması gerektiğini belirtti. Akdağ, şunları dile getirdi: Annelerimizin ağlaması ile ilgili yazdığım iki mısralık şiiri sizinle paylaşmak istedim. Hestiri çaven dayıka yek rengin (Annelerin gözyaşları aynı renktedir) /Bila dayik negrin (Anneler ağlamasın). Burada birbirimize söyleyecek sözlerimiz var. Bu ülkede inanıyorum en büyük eksiklik biraz da önyargılarımızla, kafamızdaki kompartmanlara göre bir yol yordam takip etmemiz. Halbuki bizim diyaloga ihtiyacımız var. Bizim birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız var. Birbirimizi önemsemeye ihtiyacımız var. Birbirimize değer vermeye ihtiyacımız var.
Akdağ, hayatından örnekler vererek sürdürdüğü konuşmasında, ataerkil bir toplumda yetiştiğini hatırlattı. Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: Böyle bir sualin bana tevdi edilmesi beni sevindirdi. Evlenmiştik. Bir yıl ailemle birlikte oturdum. Valla bırak seni seviyorum demeyi, konuşmayı bile zor beceriyordum. Biz böyle ataerkil bir toplumda yaşadık. Ben köyde büyüdüm. Ortaokul ve liseyi Mardinde okudum. Ama size şunu söyleyeyim. Benim köyümde, benim yöremde eşine ’hanım’ diye hitap eden ilk insanlardan biri benim. Ve bir özelliğimi daha söyleyeyim müsaadenizle, bir bebek bekliyorduk. Ben tarihe meraklı birisi olarak, Sümeyra ismini çok önemsiyordum. Rolünü de çok iyi biliyordum. Dolayısı ile ilk çocuğumun kız olmasını çok istemiştim. Öyle olması için de dua etmiştim. Rabbim de kabul etmişti. İlk çocuğum doğmuştu ve bir kızdı. Adını da Sümeyra koymuştum. Bu bölgede Arap geleneğinde, Kürt geleneğinde ilk çocuğunun ismi ile anılmanın örf olduğu bir yerde, ben falankeşin babasıyım demenin geçerli olduğu bir yerde ’Ben Sümeyranın babasıyım’ demekten her zaman için mutluluk duydum. Bir şey daha söyleyeyim, toplumun içinde söyleyemedim, Resulullahın bu öğreticiliğini, rehberliğini yerine getirdim desem yalan olur. Aslında onu da yerine getirmek isterdim. Ama eşimle kendi aramızda kendisine defalarca kendisini sevdiğimi söyledim.
YENİ YASAYI ELEŞTİRDİ
Erkek-kadın eşitliği için hazırlanan yeni yasayı da eleştiren Akdağ, Bizim ailemizin içerisinde bir eşitlik var, ama şu şekilde var: Adalete dayalı bir eşitlik. Şu çok önemli değerli bacılarım. Rol karmaşasının olduğu yerde çatışma başlar. Geçen Abdulkadir Aksu Bey’e söyledim: ’Sayın Bakanm aile adeta kooperatife dönüştürüldü. Ya şu şunun ya bu bunun. Eskiden bir geleneğimiz, bir örfümüz vardı. Lütfen bizim toplumumuzun değer yargısına uygun yasa çıkaralım.’ Ben bu yasaya el kaldırmadım. Ama orada olmama rağmen el kaldırmadım değil, başka yerde görevliydim. Kendi kendime de ’iyi ki orada değildim’ demiştim. şeklinde konuştu.
CİHAN