Balbay HDP kontenjanından hükümete katılan iki bakanın 26 gün dayanmasının sürpriz olmadığını belirtti. Anayasaya göre seçim hümetinin parti genel başkanlarına danışılarak kurulması gerekirken Başbakan Davutoğlu’nun ’Saray’dan aldığı talimatla’ devşirme bir bakanlar kurulu oluşturdunu savunan Balbay, HDP kontenjanından hükümete katılanlar aslında HDP kökeninden gelen kişiler değildi. Bu tercihler HDP’nin içinde fay hatları yaratmaya yönelikti. Nitekim parlamentoya giren Emep Genel Başkanı Levent Tüzel’in hükümete katılmama kararı almasıyla burada oluşan çatlak belki de AKP’nin ellerini ovuşturmasını sağladı.
AB’den sorumlu Bakanlığa Prof. Beril Dedeoğlu atandı. Dedeoğlu AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organlarının hemen tümünde yorumculuk yapmış bir kişi yani sözcüğün tam anlamıyla AKP ailesinin bir üyesi. Kalkınma bakanlığına getirilen kişi de yine bu bakanlığının Müsteşarlığını yapan Cüneyt Düzyol. Müsteşarların nasıl seçildiğini hepimiz biliyoruz. Sayın Düzyol’un Müsteşarlıktan Bakanlığa geçmesi şöyle yorumlanabilir; bu koltuğu bir HDP’liden alıp AKP’liye vermenin en düz yolu bu idi dedi.
Balbay Tuğrul Türkeş’in MHP’den hükümete alınıp daha sonra istifa etmesini de değerlendiren Balbay şunları söyledi, “Tuğrul Türkeş MHP kontenjanından hükümete girdi. Kısa bir süre sonra MHP’den atıldı. Bağımsız olarak hükümette yerini aldı. 18 Eylül’de de AKP sıralarından Ankara milletvekili adayı oldu. Yani Türkeş MHP kontenjanından girip, bağımsız görünüp, AKP’nin adayı olarak hükümette. Sadece bu durum bile AKP’nin hukuku hiçe saydığını, siyasi ahlak’tan yoksun olduğunu gösteriyor. AKP’nin 258 milletvekili ile adeta 550 kişilik parlamentoya tümüyle hakimmiş gibi hareket ediyor. Seçim hükümetinde bağımsız olması gereken üç bakan da yine AKP’den daha önce Milletvekili adayıdır. 63’üncü hükümet güvercin kanatlı, şahin bakışlı, karga ötümlü bir akbabadır.