Grup toplantısının başında, 11 Temmuz 1995teki Srebrenitsa katliamı anısına Srebrenistalı annelere ait çiçek, Başbakan Binali Yıldırımın yakasına takıldı. Yıldırım şunları söyledi:
SREBRENİTSA KATLİAMI
Boşnak anneleri soykırım unutulmasın diye el emekleriyle bu çiçekleri hazırlıyor. Her yıl 11 Temmuzda insanlık ayıbı soykırımı bütün dünyaya hatırlatıyorlar. Bu çiçek soykırım kadar, bir emaneti de hatırlatıyor, o da Bosnanın ölümsüz lideri Aliye İzzet Begoviç. Ne demişti bilge kral, halkına veda etmeden önce ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın unutturmayın, çünkü unutulan soykırım tekrar edebilir. Bu söz bütün Boşnakların kulağında küpe gibidir. O günler tabi ki bir daha yaşanmayacak ama o günleri unutturmamak, gelecek nesillere aktarmak bir insanlık görevdir. Avrupanın göbeğinde yaşanan 8 bin 372 şehidin verildiği bu soykırım unutulmayacak, unutturmayacağız.
ÖLÜMLÜ KAZALARI SIFIRA İNDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ
Ramazan bayramındaki trafik kazalarına da değinen Başbakan Yıldırım, bunların azaltılması için başta eğitim olmak üzere ülke çapında seferberlik başlatacaklarını açıkladı. Yıldırım, şöyle konuştu:
Bayramlarda sevinç yaşayıp hasret gidermemize rağmen acılar da yaşadık. Biz yolları yaptık, görevimiz yolları yapmak, vatandaşlarımızın hayatı kolaylaştırmak. Ancak ondan sonrası sürücülere, vatandaşlara düşüyor. Zira yolların kralı olmaz, kuralı olur diye sürekli söylüyoruz. Demek ki her şey insanla başlıyor insanla bitiyor. İnsana daha çok yatırım yapacağız, eğitime daha çok yatırım yapacağız. Kazalarda insan kusuru halen çok yüksek olmasına rağmen yollardan kaynaklanan kusur istatistiklere bile girmiyor. çünkü her taraf bölünmüş yollarla donatıldı. Yolları böldük; milleti, gönülleri, canları birleştirdik. Her ne kadar trafikteki araç sayısı iki katına çıksa; yolculuklar yüzde 100 artsa da trafik kazalarında sayı artmasına rağmen ölümlü kazalarda azalma devam ediyor. Ancak henüz istediğimiz düzeyde değil. Daha az olması lazım. Hatta Avrupa Birliğinin hedef olarak koyduğu sıfır ölümlü kaza bizim de hedefimizdir. Okullar başta olmak üzere ülke çapında trafik güvenliği konusunda bir seferberlik başlatıyoruz. Cumhurbaşkanımız Erdoğan önderliğinde toplumda insan hatasının en aza indirilmesi için başlatılan çalışma, ölümlü kazaların azaltılmasında çok büyük katkı sağlayacak.
SEL ZARARLARI KARŞILANACAK
Doğu Karadenizde yaşanan sel felaketiyle ilgili konuşan Yıldırım, selin yol açtığı zararın tespit çalışmalarının devam ettiğini belirterek, Vatandaşlarımızın zarar ziyanı mutlaka karşılanacak. Giden insan geri gelmez ama giden mal daha güzel şekilde yerine gelir. Milletimiz müsterih olsun dedi.
OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ
Osmangazi Köprüsünden bayram tatili boyunca 1 milyonu aşkın aracın geçtiğini anımsatan Yıldırım, vatandaşların hem vakitten, hem nakitten kazandığını ifade etti. Yıldırım şunları söyledi:
Osmangazi Köprüsü dünyanın dördüncü büyük köprüsüdür. 50 yıldır gündemdeydi, ha yapıldı ha yapılacak denildi, dillere destan oldu sonunda. AK Parti geldi hayaller gerçek oldu. Osmangazi Köprüsü 1 Temmuzda hizmete girdi. 9 gün boyunca vatandaşımıza bir güzellik yapalım dedik ve işletici firma da gerekli fedakarlığı gösterdi. Bütün vatandaşlarımızı körfezi dolaşmaktan, gemilerde kuyrukta yorulmaktan kurtardı. Tam 3 dakikada Gebzeden girdi, Altınovadan çıktı. Koca İzmit Körfezini bir baştan bir başa geçiyorsunuz işte medeniyet, millete hizmet bu. Lafla peynir gemisi yürümez. 9 günde 1 milyonun üzerinde vatandaşımız bu rahatlıktan yararlandı. Gideceği yere en az 2 saat önce gitti. Vakit nakittir. Giden vakti geri getiremezsiniz ama kaybolan varlığı yerine koyabilirsiniz. Hem hayat kurtardı, hem zaman tasarrufu yaptı, hem de İzmit üzerindeki bayram trafiğini rahatlattı. Yüzde 30 İzmit geçiş trafiği rahatladı. Bayramlarda kuyruk Kurtköyden başlar Sakarya sınırına kadar devam ederdi. Yeni dönemde AK Parti iktidarında ulaşımda üç prensibimiz var; az yakıt, az vakit, az nakit. Buna göre yollar yapıyoruz. Havayolunu halkın yolu yapıyoruz, iletişim yollarında hızı artırabildiğimiz kadar artırıyoruz. Ulaşımda hız felakettir, bilişimde hız berekettir.
YATIRIM TEŞVİK PAKETİ
Başbakan Yıldırım, açıklanan yatırım teşvik paketinin Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayacağını belirterek, Türkiyenin yatırımcısının yüzünü güldürecek, gereksiz yüklerden kurtaracak, iş kurmayı kolaylaştıracak, damga vergisini büyük sorun olmaktan çıkaracak, çek denen ödeme aracını daha güvenli hale getirecek, iflas erteleme gibi hileleri ortadan kaldıracak ve daha da ötesi işçiden memura, şehit yakınından çiftçiye, esnaftan büyük yatırımcıya herkesin yüzünü güldürecek çok önemli kararlar aldık. Bu kararlarla zaten var olan iyi giden ekonomimiz daha güzelleşecek ve Türkiye kalkınma yönünde gelişme yönünde emin adımlarla ilerlemeye devam edecek dedi.
ATATÜRK HAVALİMANI REKOR KIRDI
Terör saldırısına rağmen İstanbul Atatürk Havalimanında Cumhuriyet tarihinin rekor uçak iniş ve kalkışının gerçekleştiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
Patlama oldu. Artık kimse gelmez, turizm biter, Türkiye bir daha ayağa kalkamaz dediler. Bu ülkeyi, milleti tanımayanlar bir kez daha yanıldı. Atatürk Havalimanında bayramın son günü Cumhuriyet tarihinin rekor uçak inişi ve kalkışı gerçekleşti. Tam bin 443 uçuş kalkış oldu. 13 yıl önce, AK Parti iktidara gelmeden önce Türkiyenin bütün hava sahasındaki uçak sayısı bin 100dü. İşte Türkiye bu. Türkiyeyi terörle yıldırmak isteyenler bir kez daha Türkiyenin gücünü görmüş oldu. Sabiha Gökçen Havaalanı da tarihinin rekor trafiğine ulaştı. 785 trafik gerçekleşti. Bir yıl önce 775 trafikti. Burada da rekor yakaladık. Bütün bunlar havaalanı saldırısından sonra oldu. Brükselde havaalanı 10 gün açılamadı ama Türkiyede saldırıdan sonra aynı gece saat 2de her şey normale döndü. İşte bu Türkiyenin gücüdür. Türkiyenin her türlü olağanüstü gelişmeye karşı hazır olduğunun göstergesidir.
İSRAİL MUTABAKATI
İsrail ve Rusya başta olmak üzere ilişkilerin normalleşmesi adımları hakkında da değerlendirmeler yapan Başbakan Yıldırım, ikili anlaşmanın bu hafta Meclise geleceğini ifade etti. Yıldırım şöyle konuştu:
Dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız dedik. Bu ne anlama geliyor diye dudak bükenler oldu. Kısa süre sonra İsrail ve Rusyayla ilişkilerimiz normale döndü. İsrail mutabakatıyla ilgili ileri geri laflar edenler var. Biz eğer Gazzede Filistinde perişanlık içerisinde dünyaya kapalı yaşayan kardeşlerimize bir faydamız olacaksa elbette ki mutabakata varız. Bu anlaşma üç madde içeriyor. Bir tanesi Mavi Marmarayla yaşanan 10 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, şehit olmasıyla sonuçlanan olaydır. Bundan dolayı İsrailden resmen özür dilenmesini şart koştuk. Bu gerçekleşti. İkinci olarak hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat ödenmesi şartımız da kabul edildi. Ama bir şart vardı ki uzun süre direndiler. O da Filistine Gazzeye uygulanan ambargonun gevşetilmesi, oraya insani yardımların Türkiyenin önderliğinde gerçekleşmesi. Bu konuda çok çetin müzakereler oldu. Nihayet bu şartı da İsrail kabul etti ve böylece mutabakat sağlandı. Bu mutabakat ilk bayram sevinci olarak kendisini gösterdi. Mersinden yüklenen 11 bin tona yakın insani yardım; gıda, yiyecek, ilaç Gazzedeki kardeşlerimize bir bayram sevinci olarak götürüldü. İşte mutabakatın faydası bu. Bundan sonra elektriği olmayan, alt yapısı bozulan, sağlık hizmeti verilemeyen, sanayisi durmuş bölgenin ayağa kaldırılmasında Türkiye başrolde olacak. Türkiyenin liderliğinde sıkıntı yaşayan Filistinli kardeşlerimiz bir nefes alacak. Filistin davasını savunmak orada burada süslü laflar söylemekle olmaz. İcraatla olur, eser yapmakla olur. TOKİ konut, TİKA hastane, TOBB Batı Şeriada organize sanayi bölgesi kuruyor. Önümüzdeki günlerde Gazzeye elektik sağlanması için Enerji Bakanlığımız harekete geçiyor. Bu mutabakat bu hafta içinde Meclise gelecek ve uluslararası ikili anlaşma olarak Meclis onayına sunulacak. Bu mutabakatla birlikte Filistinlilerin yaşamı çok daha iyi şartlara kavuşmuş olacak. İsraille uzun zamandan beri var olan anlaşmazlıklar da diplomatik sorunlar da bir ölçüde normalleşmiş olacak. Bundan sonra gerilimlerle, kavgalarla değil dostluklarla bölgenin kalkınmasını hedef alıyoruz.
RUSYA KRİZİ SONA ERDİ
Başbakan Yıldırım, Rusyayla krizin de sona erdiğini belirterek, Türkiye ve Rus halkının ortak iradesi ve beklentisi doğrultusunda normale dönüşmüştür. Süratle ekonomik ve turizm alanında karşılıklı işbirlikleri başlamıştır. Bunun ilk semeresini turizmde gördük. Uzun süreden beri Antalyaya hasret kalan Rus misafirlerimizle buluşma mutluluğuna erişmiş bulunuyoruz dedi.
KURBAN BAYRAMI TATİLİ DE 9 GÜN OLACAK
Başbakan Binali Yıldırım, Kurban bayramı tatilinin de Ramazan bayramı tatili gibi 9 gün olacağı müjdesini verdi. Ramazan bayramı tatilinin 9 güne çıkarılmasının turizme önemli bir katkı sağladığını ifade eden Yıldırım, Dış turizmdeki eksikliği iç turizmle kapatmış olduk. Otellerimizde yer bulunmadı. Bu da güzel bir dayanışmadır. Benzer bir şey de Kurban bayramında inşallah olacak. Aynı durum Kurban bayramında da var. Kurban bayramında da uzun bir tatil yapacaksınız diye konuştu.
MECLİS İçTÜZÜĞÜ DEĞİŞİKLİĞİ
Meclisin daha işler hale getirilmesi ve çalışmaların hızlandırılması için içtüzük değişikliğinin gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, muhalefet partilerinden de destek istedi. Yıldırım şöyle konuştu:
Muhalefet partilerinin muhalefet yapma hakkı, görevi var. Buna asla söyleyecek bir şeyimiz yok ancak istiyoruz ki Meclisimiz daha verimli çalışsın. Zamanı daha etkin kullanalım. Vatandaşın zamanını da yemeyelim. O yüzden uzun süreden beri gündemde olan içtüzük konumuz var. İçtüzükle ilgili bir şey yapmanın zamanı geldi ve geçti. çünkü maalesef içtüzüğün getirdiği imkanları amacı dışında kullanma aldı başını gitti. AK Parti grubu olarak Meclisin daha verimli ve hızlı çalışmasını sağlayacak bir yeni içtüzüğün yapılması konusunda diğer partilerin katılımını ve desteğini bekliyoruz. Ümit ederiz ki bir mutabakat oluşur. Hiç mutabakat olmayacak ülkelerle mutabakat yapıyoruz da kendi ülkemizde vatandaşımıza hizmetten başta amacı olmayan partiler neden mutabakat yapmasın. Dostluk elimizi muhalefete de uzatıyoruz. Muhalefeti seçim öncesinde sahada istediğiniz kadar yapın. Ama seçimden sonra bırakın muhalefeti, ülkemiz, geleceğimiz için ne yapabiliriz buna kafa yoralım. Artık milletimiz boş laflar duymak istemiyor. Anlamsız suçlamaların tahammülü yok. İktidara yol gösterin. Her şey yanlış olmaz ki kardeşim. Her şey yanlış olsa bu kadar yol nasıl yapılır, bir Türkiye üçe nasıl katlanır, sağlıkta dönüşüm nasıl olur, AK Parti yüzde 50lere nasıl çıkar bunu görün görmezseniz millet de sizi görmez.
SAĞLIKTA DEV YATIRIMLAR
Sağlıkta önemli yatırımlar yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini belirten Başbakan Binali Yıldırım, birer kasabayı andıran şehir hastaneleri kuracaklarını açıkladı. Yıldırım şunları belirtti:
Bu hastaneler, oteliyle, değişik branşlardaki hastanelerle kasabayı andırıyor. 16 büyükşehirde inşaat devam ediyor. Toplamda 30 ili kapsayacak çalışmalar tamamlandığında 35 bin civarında yatak kapasitesi sağlanmış olacak. Mersin ve Yozgat şehir hastaneleri hizmete bu yıl açılacak.
2002 yılında Türkiyede 612 tane ambulans varken şimdi 5 bin 500 ambulans olduğunu ifade eden Yıldırım, yerli ve milli ilaç sanayini geliştirecek adımları da hızlandırdıklarını vurguladı. Sağlıkta yeni yönetim tarzı geliştireceklerini de açıklayan Yıldırım, O sekreterlik bu sekreterlik bunları da kaldırıyoruz. Vatandaşın sade, hızlı, etkin hizmet almasının yolunu açıyoruz diye konuştu.
DAEŞLE MÜCADELE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Varşovada yapılan NATO liderler zirvesinde de belirttiği gibi Suriye meselesinin çözümsüz kalmasının sadece bölge için değil dünya barışı için de en büyük tehdit olduğunu ifade eden Yıldırım, Suriyedeki istikrarsızlığın DAEŞ başta olmak üzere terör eylemleri için zemin oluşturduğunu belirtti.
CHPnin DAEŞ konusunda kendilerini haksız yere itham ettiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
Ana muhalefet partisi aklı sıra bizi soru yağmuruna tutuyor. 2013te DEAŞa ve PKKya karşı Mecliste karar alınırken CHP neden hayır oyu verdi? Onun cevabını versin önce. Kimin DEAŞa PKKya müzahir olduğu Mecliste yapılan oylamada belli. Onun cevabını versin de sonra bize suçlamada bulunsun. Her şey kayıtlarda. Dünyanın DEAŞ örgütünden haberi yokken 2011 yılında Türkiye El Kaideden sonra, Irak işgalinden sonra dünyanın başının belası yeni bir örgütün doğduğunu, bütün dünyaya duyurdu. Duyurmakla da kalmadık 2013 yılında 50 bin şüpheliyi dünyaya bildirdik. 144 ülkeye 3 bin 560 şüpheliyi yurt dışına gönderdik. Bin 560 kişiyi de mahkemelere sevk ettik. Brüksel saldırısını yapanları da Türkiyede yakalayıp saldırıdan bir yıl önce alın bunlar teröristtir gereğini yapın diye teslim ettik. Onlar ne yaptılar, bunlar bir şey yapmaz diye bıraktılar. Bir lafı konuşmadan önce suçlamada bulunmadan önce işin doğrusu nedir bakacaksınız göreceksiniz ona göre konuşacaksınız.
NATO SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ
NATO üyelerinin bölgedeki karışıklıklar ve terör olaylarının tırmanmasına karşı çok daha duyarlı hareket etmek mecburiyetinde olduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiyenin de terörle mücadelesinde NATO üyesi olarak destek alma hakkı olduğunu belirtti. Yıldırım şunları kaydetti:
NATO bu sorumluluğunu yerine getiremezse Avrupayı ilerde çok daha büyük sorunlar beklediğini anlaması gerekiyor. Bugün göçmenlerin nüfusu 60 milyonu buldu. Yeri yurdu olmayan insanların sayısı 60 milyon. 194 ülkenin 160ından daha fazla nüfusa sahip. Felaketin boyutlarını bütün insanlık, bütün ülkeler görmelidir. Şamın güvenliği Parisin Londranın güvenliği; İstanbulun Halepin güvenliği Berlinin Washingtonun güvenliği kadar önemlidir. Şimdi eski İngiltere Başbakanı Bağdatın işgaliyle ilgili günah çıkartıyor. Irakın işgal acısını yaşamasıydı, bugün DEAŞ olmayacaktı. DEAŞ otorite boşluğundan çıkmış dini, inancı, kutsalı olmayan, insanlığın baş belası çapulculardan oluşan bir yapı. DEAŞin elindeki en modern silahlar nereden geldi? Bir yandan silahları sizden alacak masum insanları katledecek bir yandan da bu örgüte karşı mücadele edeceğiz. Aynı şeyi PYDye yapıyorlar. PYD terör örgütü değilmiş, neymiş DEAŞa karşı koalisyon güçleriyle mücadele ediyormuş. Bir terör örgütüyle diğer terör örgütünü alt edemezsiniz. çifte standart artık terk edilmeli tutarlı bir duruş sergilenmelidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın altını çizdiği gibi NATOnun güvenlik konsepti yeni baştan ele alınmalıdır.