CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, 4 4 4 olarak adlandırılan eğitim sisteminin kız çocuklarını eve kapatmak amacıyla yapılan bir değişiklik olduğunu söyledi.
Tarhan, beraberinde CHP’nin kadın milletvekilleri, kadın kolları ve bazı kadın örgütlerinin temsilcileriyle Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Nur Serter’e yönelik saldırıyı kınadıklarını belirtti. Serter’e yönelik saldırının, ’’düşünen, üreten ve çağdaşlıktan yana olan kadına yönelik olduğunu’’ savunan Tarhan, ’’Bunun, eğitime olan ağır müdahaleyle bağlantılı olduğunu’’ düşündüklerini ifade etti.
AK Parti grup başkanvekillerinin verdiği teklifle getirilmek istenen ve 4 4 4 olarak tanımlanan eğitim sisteminin, ’’kız çocuklarını eve kapatmak amacıyla yapılan bir değişiklik’’ olduğunu belirten Tarhan, şöyle konuştu:
’’Okul öncesi eğitimin 4 4 4 içinde olmasını ve kesintisiz olmasını istiyoruz. Zorunlu eğitimin kesintili hale getirilmesi, çocuk sömürüsüne yol açar, çocuk gelin trajedisi yaşanmasının önünü açacak, bunları daha da kolaylaştıracaktır. 9-10 yaş, bir çocuğun torna tevsiye gibi meslek okullarında eğitim kararı vermesi için çok erkendir. En önemli konu; kız çocukların istismarı, eve kapatılmasının bir ön adımı olacağından endişe duyuyoruz. Bunun için İçtüzüğün bize verdiği tüm imkanları zorlayarak bu konudaki düzenlemeleri daha kabul edilebilir, kesintisiz hale getirmek ve 4. yıl kesintisini kabul edilemez olduğunu anlatacağız.’’
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, teklife karşı bazı illerde protestolarını dile getirmek istediklerini belirterek, TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Nabi Avcı’ya gönderilmek istenen telgrafların kabul edilmediğini, metinlere el konulduğunu söyledi.
Yılmaz, ’’Korku dağları sarmış. Oradaki memurlar korkuyor, ’böyle bir telgrafı gönderirsek bizim başımıza da iş gelir mi?’ diye... Biz dün akşam saat 20.00’de Komisyondan ayrılırken hala bu telgraflar Avcı’ya gelmemişti. Haberleşme özgürlüğünün engellendiği bir ülkeyi varın siz düşünün’’ diye konuştu.
’’Kendi iyi çocuklarına dokunulduğunda mı akıllarına geldi?’’
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in özel yetkili mahkemelerle ilgili görüşünün sorulması üzerine Tarhan, ’’Bunu yeni mi fark etmişler. Geç kalınmış bir değerlendirme. Özellikle Cihaner olayında binlerce kilometre kaçırılan o dosyanın peşine insanlar düştüğünde, hiç bu sesleri duymuyorlardı. Şimdi Kendi iyi çocuklarına dokunulduğunda mı akıllarına geldi özel yetkili mahkemelerin çizgiyi aştığı? Günaydın ve bir gün adalet herkese ama herkese lazım olur’’ karşılığını verdi.
Nur Serter’e destek
Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan tarafından okunan ortak basın açıklamasında, bir televizyon kanalındaki dizide ’’Nur Serter’’ olan karakterin yurtdışından Türkiye’ye çalışmak için gelen kadınları seks işçiliğine ikna etmeye çalıştığı belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
’’Prof. Dr. Nur Serter, yaşamını laiklik ve demokrasi mücadelesine adamış, Cumhuriyet devrimlerine bağlı, değerli bir kadındır. Öğretim üyeliği süresince de özellikle kız öğrencilerin, aydın bilim kadınları olarak yetişmesine emek harcamıştır. Kimi gerici çevrelerin, dini siyasal amaçlarına alet ederek kadınlar üzerinden politika yapma isteği ile tırmandırdıkları türban tartışmasında, kız öğrencilerin okullarına devam edebilmeleri için mücadele etmiştir.
Gericilik, dün olduğu gibi bugün de, kadını toplumsal yaşamın dışında tutmak ve eve hapsetmek için sayısız engeller yaratmaktadır. Ne yazık ki bugün iktidar çevreleri de aynı anlayışı paylaşmaktadırlar. Başbakan’ın, ’Kadın ile erkeğin eşit olamayacağı’ söylemi, ’kadınlara üç çocuk önerisi ve aile birliğini imamlara teslim eden düzenlemeleri’ bu anlayışın ilginç örneklerindendir. Son olarak da İlköğretim ve Eğitim Kanununda yapılmak istenen değişiklikle kız çocuklarımız, çocuk gelinler olmaya, evde esnek çalışmaların esiri edilmeye, ekonomik güçsüzlüğe ve hak arayamayan bireyler olmaya zorlanmaktadır.
Serter’in ve sayısız aydın kadınımızın verdiği kadının insan hakları mücadelesi, şimdi de iktidara yandaş bir kanalda sözde sanat adına yapılan yeni bir karalama kampanyası ile değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. Sanatın terör aracı olabileceğini iddia edenler, bu dizi ile kendilerini doğrulamaya çalışmaktadırlar. İşte terör budur.
Ülkede ileri demokrasi olduğu savında olanlar, en azından Sayın Serter’in kişilik haklarına ve manevi varlığına açık bir saldırı olan bu yayını anlatım özgürlüğü kapsamında mı görmektedir? Bu eylem, en masum tanımlama ile anlatım özgürlüğünün kötüye kullanılmasıdır ve suçtur. Serter’in kişilik haklarına bilerek ve isteyerek saldırıda bulunulmuştur. Bu saldırı hepimizedir. ATV’yi, dizi yapımcısını, senaristini ve bu suça alet olan kadın oyuncuyu şiddetle kınıyor, demokratik bir ülkede yaşadığımıza inanabilmek için RTÜK ve Cumhuriyet Savcılarını göreve davet ediyoruz.’’