3 Mayıstaki istifası hakkında çok fazla konuşmayan Tekin, yeni oluşum iddialarını, CHPnin mal sahibiyim, kiracısı değilim. diyerek cevapladı. Tekin, Parti içi sorunlar, nasıl ki her ailede sorun olduğunda aile içinde kalıyorsa bu sorunun da aile içinde kalması gerektiğini düşünüyorum. İstifalar bir günde oluşmaz, iki aydır kafamda olan bir şeydi. İstifadan sonra İstanbula gelirken havalanında basının ilgisini bekliyordum ama böylesine bir kalabalık beklemiyordum. Basında geleceğimi duyurunca, partili arkadaşlarımız da sağ olsunlar havaalanında karşıladı. Huzur isteyen bir insanım. Dar çevrem, arkadaşlarım çok iyi bilirler iç dünyamda barışık yaşayan biriyim. Herkesle de barışık olmak isterim. Hayatımın hiçbir alanında hiç kimsenin yüzüne söylemeyeceğim şeyi arkasından konuşmam. Hiç kimseye iftira atmam. Hiç kimsenin arkasından yalan konuşmam. Böyle bir kişiliğe sahibim. İstiyorum ki herkes öyle olsun ama maalesef hayat öyle değil. Siyaset yapmak sadece genel başkan yardımcılığı yaparak olacak bir şey değil ki. İnsan her alanda siyaset yapabilir. Yeni bir oluşum içinde değilim. Hiçbir oluşum içinde de olmam. Cumhuriyet Halk Partisi beni var eden bir siyasi partidir. Eğer bugün siyasette bir figür haline gelmişsem bunu CHPye borçluyum. 30 yıllık siyaset yaşamımda hiç zikzaklarım yoktur. Ben CHPnin mal sahibiyim, kiracısı değilim. dedi.
YEREL SEÇİMLERDE RAKİBİMİZ KADİR TOPBAŞ DEĞİL, BAŞBAKANDI
2009 yılında yapılan yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına Kemal Kılıçdaroğlunun adaylığını değerlendiren Gürsel Tekin, İstanbulda Kadir Topbaş ile yarışmadıklarını, bizzat Başbakan ile yarıştıklarını söyledi. Tekin, şöyle devam etti: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığım partinin içinde konuşuluyordu. Ben gerçekçi bir insanım. Şöhret peşinde koşan bir adam değilim. İstanbulu çok iyi bilen biriyim bu anlamda parti içinde adım konuşuldu. Üç kez kamuoyu yoklaması yaptırdık. Özellikle ikisini kendim yaptırdım. Kemal Beyin o yoklamalarda ismi daha çok ön plana çıktı. Bizim yaptırdığımız o kamuoyu yoklamalarında seçimi de alıyorduk. Seçimde bizim rakibimiz Sayın Topbaş değil, Sayın Başbakandı. Sayın Topbaş ile biz mücadele etmiş olsaydık seçimi alırdık. Ama bizim rakibimiz Başbakandı. Çünkü Sayın Başbakan bizimle direkt muhataptı. Sayın Erdoğan, İstanbula 20 tane bakanı özel olarak görevlendirdi. Tehlikenin farkındaydı çünkü. Son dönemlerde çok yüklenince Kadir Bey kazandı. 2008 yılında 19 tane ilçeyi alacağımızı söylemiştim. O zaman kimse inanmadı bana. 19 ilçenin 12sini aldık 7 tanesini de çok az oyla kaybettik. Genel merkez bana yetki verseydi daha farklı olurdu. Belki adaylığım olmuş olsaydı farklı olabilirdi o günün şartlarında.
BAYKAL İSTİFA EDİYORUM DİYENE KADAR HİÇ KİMSENİN HABERİ YOKTU
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın istifasını anlatan Gürsel Tekin, Baykalın istifa edeceğinden basın toplantısında açıklayana kadar kimsenin haberinin olmadığını söyledi. Tekin, Deniz Baykal helallik isteyince ağladığını, Başbakan da helallik istese ağlayacağını ifade etti. Gürsel Tekin, şunları söyledi: Duygularımla yaşayan bir insanım. Duygusuz insanı da insan kabul etmem kim olursa olsun. Elbette aklımız fikrimiz duygularımızın önünde olacak ama duygusuz bir akıl fikir de düşünemem. Sayın Baykal değil, Sayın Başbakan da karşımda helallik istiyorum deseydi onun için de ağlardım. Helallik nerede istenir cenazede. Bir de böyle zor dönemlerde istenir. Benim siyasi hayatımda Deniz Baykalın önemli katkısı vardır. O sabah kendisiyle telefonda görüşmüştüm. İstifa falan söz konusu değildi. Hiç beklemediğim halde Sayın Baykal helallik istiyorum dediğinde gözyaşlarımı tutamadım. Deniz Baykal basın toplantısına gelene kadar partiden hiç kimse istifa edeceğini bilmiyordu. Sadece partidekiler basın toplantısının yapılacağını biliyordu. İstifadan ziyade beni en çok etkileyen hakkınızı helal edin demesi oldu. Ben insanım, Başbakan da helallik istese ona da aynı duyguları gösteririm. Duygusuz birçok insan da o gözyaşı dökmem ile ilgili saçma sapan şeyler söyledi. Duygusuz insanlardır bunlar.
KILIÇDAROĞLU PARTİ İÇİNDEN BASKI GELİNCE GENEL BAŞKANLIK GÖREVİNDEN KAÇAMAZDI
Deniz Baykalın yaşadığı kaset olayıyla ilgili çarpıcı bilgiler veren Gürsel Tekin, Baykalın yaşadığı olay ile siyasete bir dizayn verildiğini vurguladı. Tekin, ayrıca Kemal Kılıçdaroğlunun genel başkanlığa aday gösterilmesi için ’Görevden kaçamazdı.’ ifadelerini kullandı. Tekin, Kaset olayının daha öncesi yoktu. Kim bilebilir! O süreç tam bir muamma ve karanlık bir süreç. Bu sürecin aydınlatılamamış olması da apayrı bir olaydır. Deniz Baykal için kolay bir süreç değildi. Böyle bir mağduriyetiniz var. Sayın Başbakan biz bunu en kısa sürede çözeceğiz dedi ama çözülemedi maalesef. Devletin bu işi çözmesi gerektiğine inanıyorum. Her insanın başına gelebilecek bir şeydir bu. Devlet ayıbıdır bu olay. İnsanların en mahrem şeyleri özel yaşamlarıdır. Bugün sana yarın bana olmaz. Deniz Baykalın yaşadığı olay ile siyasete bir dizayn verilmiştir. Kemal Bey ile o zaman görüşmüştüm ve kendisi genel başkanlık için hazırlıklı değilim demişti. Gerek parti içinden, gerek kamuoyundan ve parti örgütü tarafından baskı olunca zorunlu olarak Sayın Kılıçdaroğlu görevden kaçamazdı. Sayın genel başkan geçmişte söylediğini, şimdi inkar eden bir insan değildir. Kemal Bey partinin önemli figürlerinden biridir. O dönem Kılıçdaroğlunun haricinde çok fazla isim de ön plana çıkmamıştı açıkçası. diye konuştu.
28 ŞUBAT SÜRECİNDE BAYKALA BAŞBAKANLIK TEKLİF EDİLDİ
28 Şubat süreciyle ilgili değerlendirmede bulunan Gürsel Tekin, o döneme ilgili çarpıcı bir bilgiyi paylaştı. Tekin, 28 Şubat sürecinde dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın başbakanlık teklifi aldığını iddia etti: Refah Partisine kapatma davası açıldığında net tavır koyan Sayın Baykalın kendisidir. Sayın Erbakan yaşarken niye 28 Şubat ile hesaplaşılmadı? Canlı tanıktı. Bir dinleseydik ne olurdu? Sayın Erbakanın ölümünü niye beklediniz kardeşim? Sayın Baykal çıktı yaşanan kaosun önüne geçebilmek için erken seçime gidelim dedi. O dönem Sayın Baykal kabul etseydi Başbakan da olabilirdi. Bütün süreci biliyorum. 28 Şubat döneminde Sayın Baykala başbakanlık teklifi geldi ama kendisi bu teklifi reddetti. Bunun bedelini de Sayın Baykal barajın altında kalarak ödedi. Niye kampanya açıldı CHPye? Kim açtı o kampanyayı? Bütün gazete manşetlerine bir bakın. 28 Şubatta mağdur edilen iki parti var. Biri Sayın Erbakanın Refah Partisi, ikincisi CHPdir. Altını çizerek söylüyorum. CHP mağdur edilmiştir. Her darbe döneminde mağdur edildiği gibi 28 Şubatta da cezalandırılmıştır. Barajın altında bırakılmıştır.
CHP, CUMHURBAŞKANLIĞI OYLAMASINDA MECLİSTE OLMALIYDI
2007 yılında Abdullah Gülün cumhurbaşkanlığı oylaması sırasında yaşananlara ilişkin tespitlerde bulunan Gürsel Tekin, CHP oylama sırasında Mecliste olmalıydı. dedi, 27 Nisan bildirisine CHPnin şiddetle karşı çıkması gerektiğini vurguladı. Tekin, Cumhurbaşkanlığı seçimi dahil olmak üzere özellikle 27 Nisan bildirisine CHP şiddetle karşı çıkmalıydı. Beni buradaki arkadaşlarım çok iyi bilir. 28 Şubatta yaşananlara Bu millet iradesine darbedir diyen bir Gürsel Tekin’im. Demokrasiye darbe nereden geliyorsa öncelikle bizim karşı çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Keşke olmasaydı. 27 Nisan bildirisine partimizin karşı çıkması gerektiğine inanan biriyim. Demokrasi açısından bu yapılmalıydı. Ama yapılmadı. O gün parlamentoda yapılan oylamaya girilmeliydi. 27 Nisan bildirisine ben çok şaşırdım. Beklenilmiyordu çünkü böyle bir şey. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi arefesinde böyle bir bildiri AK Partiye büyük bir yarar sağlamıştır. Hükümetin cevap vermesi gerekiyordu ve gereken cevabı verdi. Hangi hükümet olsa cevap vermemesi düşünülemezdi. Keşke bu tarz süreçlerde siyaset kurumu dik durabilseydi de bu tip müdahaleler ile karşı karşıya kalmamış olsaydık. ifadelerini kullandı.
TUTUKLU VEKİLLERİN ADAYLIĞINA PARTİMİZİN İÇİNDEN İTİRAZ EDENLER OLMUŞTU
Tutuklu milletvekili tartışmalarına temas eden Gürsel Tekin, partinin içinden tutuklu vekillerin adaylığına itiraz edenler olduğunu dile getirdi. Tekin, Partimizin içinde birçok arkadaşımızın tutuklu vekillerin adaylığına itirazları olmuştu. İtiraz eden arkadaşlarımızın kim oldukları çok da önemli değil. Bütün itirazlara rağmen sonuç itibariyle bugün arkadaşlarımız milletvekili ise bu milletvekillerinin parlamentoda olması gerektiğine inanıyorum. Milli irade her şeyin üstündedir kavramını Sayın Başbakandan duydum ilk kez. Hiçbir güç millet iradesinin üstünde değildir diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğandır. Başbakanın bu yaklaşımı doğrudur. Millet iradesi ile seçilmiş 8 milletvekilinin parlamentoda olmaması bu parlamentonun en büyük ayıplarından bir tanesidir. Yargılanmasın demiyoruz! Yargılansınlar. Ama parlamentoda görevlerinin başında olsunlar. Milletvekillerinin serbest bırakılması için bir düzenlemeye de gerek yok. Bu ipe un sarmaktır. Bununla ilgili kısa zamanda bir çözümün kesinlikle olacağına inanıyorum. dedi.
BÜTÜN DARBELERİN MİMARI SİYASETÇİLERDİR
Darbe soruşturmalarıyla ilgili konuşan Gürsel Tekin, bütün darbelerin mimarının siyasetçiler olduğunu savundu. Gürsel Tekin, darbe soruşturmalarından bir sonucun çıkacağına inanmadığını ifade etti. Tekin şunları söyledi: Neyi yargılıyoruz biz? Darbe dönemlerini. Bütün darbelerin mimarı siyasetçilerdir. Siyasetin olmadığı yerde darbe olmaz. 12 Eylül döneminde Evren Paşa mı dedi 8 ay cumhurbaşkanı seçmeyin diye. 28 Şubat dönemine bir bakalım. 95 yılında ilk kez bir siyasi partinin genel başkanı Baykal çıktı devlet kuşatılmıştır dedi. Kendisi o dönem başbakan yardımcısıydı. O dönemi hatırlayın, faili meçhuller, mafya, yolsuzluklar diz boyuydu. 28 Şubatta şu an görev yapan 100ün üzerinde milletvekili siyasetin o dönem, önemli figürleri değil miydi? 28 Şubat dönemiyle ilgili siyasetin kirliliğini arındırmayıp, sadece 2 tane askere yıkarak bu işi çözemeyiz. Bankaların içleri boşaltıldı, o paralar nereye gitti? O paraları askerler mi dağıttı? O paraları siyaset kurumu dağıtmadı mı? Hiçbirinden hesap sorulamadı. 28 Şubatta bütün operasyonlara baktığımızda tamamında siyasetçiler var. Askeri gaza getirip hadi yürü diyenler siyasetçilerdi. Medya, siyaset, iş dünyası arasında suç ortaklığı oluşunca sonuç kaçınılmaz oldu. 28 Şubat, 12 Eylül ve 27 Nisan soruşturmalarından bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Darbecilerin hazırladığı yasalar ile darbecileri yargılıyorsunuz çünkü. Darbeler sadece bize mahsus bir şey değil. Dünyanın birçok ülkesinde darbecilerin yazdırdığı anayasalar değiştirildi ve o darbe yasalarını değiştirdikten sonra hesap soruldu. Bu darbe yasalarını değiştirmediğiniz sürece hiç kimseden hesap soramazsınız. O yüzden bu anayasa değişikliğinde başarılı olunsun istiyorum. CHP bu anlamda masadan asla kalkmayacaktır.
BUGÜNKÜ YÖNETİM OLSAYDI CHPNİN 12 EYLÜL REFERANDUMUNDA TASARRUFU BAŞKA OLURDU
İki yıl önceki CHP yönetimi ile bugünkü arasında çok farklar olduğunu söyleyen Gürsel Tekin, 12 Eylül referandumunda CHPnin bugünkü yönetimi olsaydı tasarrufunun çok daha farklı olacağını ifade etti. Tekin, İki sene önceki CHP ile bugün arasında çok farklar var. Elbette iki yıl önceki siyaset koşulları ile bugünkü siyaset koşulları çok farklı olmakla birlikte partimizin muhalefet anlayışı arasında değişim olmuştur. Türkiyenin temel meseleleri ile ilgili geçmişteki gibi değil, çözüm önerileri var. Mesela yeni yönetim anayasa değişikliği, Kürt sorunu, hukuk, darbe dönemleriyle ilgili CHPnin farkını göstermiştir. Bu AK partinin kimyasını da bozmuştur. 12 Eylül referandumunda CHPnin bugünkü yönetimi olmuş olsaydı tasarrufu çok daha farklı olurdu. Ben İstanbul il başkanıydım o dönem. Birebir düşüncelerimi parti yönetimi ile paylaşmıştım. şeklinde konuştu.
CİHAN