Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “BM barış gücü askerlerinin KKTC’nin egemenlik alanındaki topraklara yönelik fiziki müdahalesi bizim açımızdan asla kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 saat süren Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yozgat’ın Sorgun ilçesinde meydana gelen otobüs kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başladığı konuşmasında sürücüleri trafik kurallarına uymaları konusunda uyardı. Küresel ölçekte yaşanan ve Türkiye’yi de etkileyen zorluğa rağmen Türkiye vizyonundan asla taviz vermeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, “Küresel ölçekte yaşanan ve ülkemizi de etkileyen pek çok zorluğa rağmen Türkiye vizyonumuzdan asla taviz vermiyoruz. Cumhuriyetimizin 100., Hariciye teşkilatımızın 500. yaşını kutladığı bir dönemde 14. Büyükelçiler Konferansı’nı düzenledik. Bu toplantıda büyükelçilerimizle güncel, bölgesel ve küresel meselelere dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık. Türkiye yüzyılında nasıl bir dünya tasarruf ettiğimizi, Türk dış politikasının önceliklerinin önümüzdeki dönemde neler olacağını, bu süreçte kendilerinden neler beklediğimizi diplomatlarımıza tekrar ifade ettik. Sahada ve masada güçlü Türkiye iddiamızı tüm yönleriyle hayata geçirmekte kararlı olduğumuzu vurguladık. Bu hedefimizin altını dolduracak hamle hazırlıklarını 2002 yılından beri zaten yoğun bir şekilde yapıyoruz. Göreve geldiğimizde 163 olan temsilcilik sayımız bugün itibarıyla 260’a çıktı. Hükümeti devraldığımızda yalnızca 93 ülkede büyükelçiliğimiz varken, bugün 146 ülkede büyükelçilik seviyesinde temsil ediliyoruz. Bilhassa Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi daha önce mevcudiyetimizin çok kısıtlı olduğu bölgelerde bayrağımızı gururla dalgalandırıyoruz. Toplamda 260 temsilcilikle dünyanın en geniş diplomasi alanına sahip ilk 5 ülkesinden biriyiz. Sadece kapasite bakımından değil, zihniyette dış politikada büyük bir dönüşüm gerçekleşti. İçe kapanık, edilgen bir anlayış yerine girişimci, insani bir bakış açısını dış politikamızda hakim kıldık. Üç kıtanın tam merkezinde yer alan ülkemizin tarihi, kültürel ve coğrafi açıdan tüm potansiyelini kullanabilmesini sağladık. Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığını, çok daha büyük, çok daha kapsamlı bir gücü temsil ettiğini sadece söylemlerde bırakmıyor, duruşumuz ve eylemlerimizle de ispat ediyoruz. Türk ve İslam dünyasıyla münasebetlerimiz hamdolsun son bir asırdaki en parlak dönemini yaşıyor. Avrupa’yla ilişkilerimiz karşılıklı saygı ve ortak çıkar temelinde gelişiyor. Dün gerçekleştirdiğimiz günübirlik Macaristan ziyareti bunun en somut örneğidir. Stratejik ortağımız ve NATO müttefikimiz Macaristan’la Türk Devlet Teşkilatı’nda da çok yakın işbirliği içindeyiz. Bu sene 3,5 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaretimizi en kısa sürede 6 milyar dolar hedefine ulaştırmakta kararlıyız” diye konuştu.
Pile köyünde yaşayan Kıbrıs Türkü’nün kendi vatan topraklarına ulaşımını engellemek ne hukukidir, ne insanidir
Türkiye olarak bölgesel ve küresel krizlerle kimi zaman arabulucu, kimi zaman kolaylaştırıcı roller üstleniyoruz diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gerilim ve macera peşinde koşmadan çıkarlarımızı korumanın, dünya barışına katkı sunmanın derdindeyiz. Hep söylediğimiz gibi bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde, petrolünde, altınında, yer altı ve yer üstü kaynağında gözümüz yok. Binlerce yıllık tarihinde sömürgecilik lekesi olmayan bir milletiz. Nasıl bir başkasının hakkına el uzatmıyorsak, ülkemiz ve milletimizin ve kardeşlerimizin hakkının yenilmesine de seyirci kalmıyoruz. Geçen cuma günü Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik alanındaki topraklara yönelik fiziki müdahalesi bizim açımızdan asla kabul edilebilir bir durum değildir. Pile köyünde yaşayan Kıbrıs Türkü’nün kendi vatan topraklarına ulaşımını engellemek ne hukukidir, ne insanidir. Barış Gücü gerek köylülere yönelik fiziki müdahalesi, gerekse müdahale sonrası yaptığı talihsiz açıklamalarla tarafsızlığına gölge düşürmüş, zaten yaralı olan itibarını daha da zedelemiştir. Uluslararası hukukla bağdaşmayan bu tavırlar sebebiyle bölgede gerilim maalesef yeniden tırmanmıştır. Komşularımızla ilişkilerimizi karşılıklı olarak güçlendirmeye ve aramızdaki krizleri gidermeye çalıştığımız bir dönemde yapılan bu müdahaleyi kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz. Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden beklenen istikrar bozucu davranışlar yerine, isminin hakkını vererek adadaki tüm tarafların insani ihtiyaçlarının çözümüne katkı sunmasıdır. Garantör bir devlet olarak ara bölge başta olmak üzere adadaki emrivakilere ve hukuksuzluklara rıza göstermeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi Rum kesiminin hak, hukuk tanımaz, sürekli tek taraflı taleplerini dayatan uzlaşmaz tavrıyla baş başa bırakmayacağız. Hayata geçirdiğimiz ve geçirmekte olduğumuz devasa projelerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda hak ettiği yeri almasını temin edeceğiz. Bu doğrultuda attığımız önemli adımlar arasında 2015 yılında devreye aldığımız su temin projesiyle 20 Temmuz’da hizmete açtığımız Ercan Havalimanı’nın yeni terminal binası ve pistini sayabiliriz. Aynı şekilde Türk Devletleri Teşkilatı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne geçen sene kasım ayında Semerkant’ta anayasal ismiyle kucak açtı. Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi gözlemci üyesiyiz dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde temsilcilikler açmaya hazırlanan ülkeler var.”
“Avrupa Birliği’nin bu gelişmelerle ilgili yaptığı açıklama çok ama çok talihsiz”
Avrupa Birliği’nin KKTC’deki gelişmelerle ilgili yaptığı açıklamaların talihsiz olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zira açıklamayı yapan komiserin öncelikle halef selef oldukları zat ile irtibata geçmesini tavsiye ederim. Mücadelemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eşit egemenliği ve eşit uluslararası statüsü tüm dünya tarafından teyit edilene kadar sürecektir. Aynı şekilde güney sınırlarımızda hayata geçirilmeye çalışılan talihsiz oldubittilere karşı duruşumuzdan geri adım atmayacağız. Türkiye’nin tüm haklı itirazlarına rağmen terör örgütleriyle iş birliğinden vazgeçmeyen sözde müttefiklerimize bu kararlılığımızı kabul ettirene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülkemizin meşru güvenlik kaygılarıyla derin tarihi ve insani ilişkileri temelinde yürüttüğümüz harekatlarımıza her fırsatta yenilerini ekleyerek, sınırlarımızın her karışını güvenli hale getireceğiz” ifadelerini kullandı.
Tüm Afrika coğrafyasında çalışmalarımıza devam edeceğiz
Kuzey Afrika ve Afrika’daki dostlarımızla insani ilişkilerimizi ortak çıkarlar temelinde derinleştirmemizden rahatsız olanlar var diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bunları da iyi biliyoruz. Buna rağmen medeniyetimizin ve kültürümüzün bize gösterdiği istikamette tüm Afrika coğrafyasında çalışmalarımıza devam edeceğiz. Rusya-Ukrayna savaşının bitmesi, krizden her iki ülkenin de en az zararla çıkması için samimi gayret gösteren neredeyse tek devlet Türkiye’dir. Karadeniz tahıl girişiminden esir takasına kadar pek çok konudaki somut başarılarımızla bu samimi yaklaşımımızı ispatladığımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönemde hem tahıl koridorunun tüm tarafların beklentilerini karşılayacak adil şartlarda yeniden açılması, hem barış umutlarının filizlenmesi için daha çok çaba harcayacağız. Çünkü biz daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna yürekten inanıyoruz.”