HÜDA PAR, YKSde yüzbinlerce kişinin sıfır puan almasının eğitim sisteminin bir sonucu olduğuna işaret ederek, Yüz yıldır Batıya endekslenen eğitim sistemi çökmüştür. Hükümet acilen eğitim sisteminde köklü değişimlere gitmelidir. dedi.
HÜDA PAR Genel Merkezi, yaptığı yazılı açıklamayla iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
2022 YKS istatistiklerinin ÖSYM tarafından paylaşıldığı hatırlatılan açıklamada, sonuçların eğitim siteminin durumunun iç açıcı olmadığını bir kez daha ortaya koyduğu belirtildi.
Cesur adımlar atılmalı, dokunulmazlara dokunulmalıdır
Açıklamada, ÖSYMnin yayımladığı 2022 YKS Sayısal Verileri çalışmasına göre YKSnin Temel Yeterlilik Testi oturumuna 3 milyon 8 bin 287, Alan Yeterlilik Testi oturumuna ise 1 milyon 852 bin 678 aday katıldı. Toplam 96 bin 518 öğrenci sınavda sıfır çekti. Alan bazındaki sonuçlar ise daha vahim. Söz konusu sonuçlara göre sayısalda 422 bin, eşit ağırlıkta 362 bin, sözelde ise 72 bin öğrenci sıfır puan aldı. bilgisine yer verildi.
Batıcı, Kemalist ve seküler temelli 12 yıllık zorunlu eğitimin sonucu yüzbinlerce öğrencinin sıfır çektiğine işaret edilen açıklamada, Eğitimde iflasın ve çöküşün belgesi olan bu sonuçlar, yaşanan sorunun kaynağının bizzat eğitim sisteminin kendisi olduğunu gösteriyor. Yüz yıldır Batıya endekslenen eğitim sistemi çökmüştür. Pansuman yöntemlerle adeta yamalı bohçaya dönen eğitim sistemi artık mevcut haliyle ya da yapılacak yeni yamalarla yoluna devam edemeyecek bir hal almıştır. Hükümet acilen eğitim sisteminde köklü değişimlere gitmelidir. Cesur adımlar atılmalı, dokunulmazlara dokunulmalıdır. Zarar veren ve faydasız metotlardan vazgeçilmelidir. Geniş kapsamlı bir uzmanlar kurulu oluşturularak uzun vadeli köklü çalışmalar başlatılmalıdır. Her geçen gün gençlerimiz için ciddi bir kayıptır. Artık gelecek nesilleri kaybetme lüksümüz yoktur. denildi.
Adanada görevli bir cumhuriyet savcısının kurduğu ağ üzerinden polisler aracılığı ile uyuşturucu sevkiyatı yaptığının ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, uyuşturucu maddelerin parasal karşılığının, kimi kamu çalışanlarını ticar rant elde etmeye sevk ettiği ifade edildi.
Uyuşturucu madde bağımlılığı ile mücadelede yöntem ve tedbirler yetersiz
Açıklamada, geçen yıl da Ercişte adli emanette tutulan uyuşturucu maddelerin adliye görevlisi tarafından satıldığının ortaya çıktığı, benzer olayların önemli bir kısmının da basına yansımadığı belirtildi.
Açıklamada, Uyuşturucu madde kullanımının salgın bir hastalık gibi hızla yayıldığı bir dönemde madde bağımlılığı ile mücadelede önemli bir ayak olan yargı ve güvenlik birimlerinden şahısların bu tür çirkin işlere aracılık etmesi kabul edilemez. Bu hadise, devletin uyuşturucu madde bağımlılığı ile mücadelede hem yöntemler hem tedbirler ve cezai müeyyideler bakımından yetersiz olduğunu göstermektedir. ifadelerine yer verildi.
Zararlı maddelerin yerel, bölgesel ve küresel ölçekte bir ticar piyasasının bulunmadığı belirtilen açıklamada, Bu piyasa art niyetli, din ve manevyat düşmanları tarafından sürekli canlı tutulmaktadır. İnsanlarımızın zararlı alışkanlıklardan korunmaları için ailelere, eğitim kurumlarına, devleti idare edenlere büyük görevler düşmektedir. denildi.
Açıklamada, Uyuşturucu ile mücadele, çok yönlü bir mücadele gerektirmektedir. Sadece figüranlar değil bataklığın başındaki baronlar hedef alınmalı, makamı ve mevkii ne olursa olsun hiç kimseye iltimas gösterilmemelidir. Devlet, uyuşturucu maddelere erişim yollarını ortadan kaldırmak için gerekli tedbirleri almalı, denetimleri artırmalı ve caydırıcı müeyyideler uygulamalıdır. çağrısında bulunuldu.
Mültecilere davranışlarımız İslamın ve ahlaki sorumluluklarımızın gerektirdiği şekilde olmalı
Son zamanlarda artan ırkçılık ve mülteci düşmanlığına dikkat çekilen açıklamada şunlar kaydedildi:
Ülkemiz son yıllarda çok farklı alanlarda büyük sınavlar vermektedir. Bu imtihanların en büyüklerinden biri de ya savaştan kaçarak ya da çalışma ümidiyle memleketimize göç etmiş insanlara yönelik tavır ve davranışlarla ilgilidir. Özellikle Suriyelileri, Afganları ve Pakistanlıları hedef alan ve mağduriyetlere yol açan kötü davranışlar değerlerimizle bağdaşmamaktadır. Bu menfi tavırlar, geçtiğimiz günlerde Suriyeli bir çocuğun Ben bir insanım! serzenişiyle ayyuka çıkmıştır.
Hiç kimsenin memleketini, sevdiklerini keyfi olarak terk etmeyeceği herkesin malumudur. Savaştan kaçarak canlarını, mallarını, namuslarını bize emanet eden insanlara karşı tutum ve davranışlarımız İslamın ve ahlaki sorumluluklarımızın gerektirdiği şekilde olmalıdır. Özellikle de sokak röportajlarıyla ve sosyal medyada operasyonel hesaplar eliyle harlanan bu ateş, uzak doğulu ve siyahi insanlara da yönelmeye başlamıştır. Dünyaya insanlığı öğreten İslam medeniyetinin mirasını hak ettiği şekilde taşımalı, memleketimizde misafir ettiğimiz bu insanları bir kalp kırıklığı ile uğurlamamalıyız.