Taşbaşı Kültür Merkezinde düzenlenen partisinin 2. Olağan İl Kongresinde konuşan Emiroğlu, aynı duygularla ve hislerle bir kulaklarının dünyadan verilecek seste, bir kulaklarının ise Gazzede olduğunu söyledi.
Gazze özelinde Filistin coğrafyasında yaşananların aslında 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu ile başlayan bir süreçten ibaret olmadığına dikkati çeken Emiroğlu, Bunu eskilere götürdüğümüzde belki 1800lü yıllar, 1900lü yılların başları, özellikle Sykes-Picot Anlaşması ve 1917deki Balfour Deklarasyonu ile başlayan, 1948de, 14 Mayısta bizim büyük felaket olarak adlandırdığımız bu meşhun rejimin sözde ilanıyla devam eden ve 1948den bugüne kadar da 75 yıldır aralıksız, kesintisiz, sistematik şekilde devam eden bir katliam, soykırım sürecinden bahsediyoruz. Dolayısıyla mesele, bugünün meselesi değildir. diye konuştu.
Emiroğlu, Filistinde kadınların, çocukların ve yaşlıların bir şekilde katledildiğini, mahrum edildiğini ve sosyal hayattan tecrit edildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Topluca bir açık hava hapishanesine çevrilen Gazzede ve Filistin coğrafyamızın diğer noktalarında Batı Şeriada, diğer bölgelerde zor şartlarda hayata tutunmaya çalışan bir halktan bahsediyoruz. Bu kardeşlerimiz bir asırdır bu kuşatmayla karşı karşıya. 2006dan bu yana biliyorsunuz, Gazzenin üzerinde havadan, karadan ve denizden uygulanan bir abluka var. Oraya havadan giremiyorsunuz, denizden ulaşamıyorsunuz, karadan hiç giremiyorsunuz. Uzunlamasına 45 kilometre, enlemesine yaklaşık 10 kilometrelik bir toprak parçasından bahsediyorum.
Orada 2,5 milyon insan hayat mücadelesi, ayakta kalma mücadelesi veriyor. Niçin? İşte bu niçini anladığımızda işi kavramış olacağız. Bu mesele sadece bir avuç toprağı muhafaza etme meselesi değil. Bu mesele etrafını mübarek kıldığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. Yani içine Gazzeyi, Kudüsü, Filistin topraklarını ve civarını alan bir coğrafyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla verilen mücadele sadece orada Hamasın bir siyasi hareketin veya bir teşkilatsal yapının varlık mücadelesi değil. Filistinli kardeşlerimizin işgal edilmiş topraklarını muhafaza etme mücadelesinden ibaret de değil bu mücadele.
MESCİD-İ AKSANIN KUTSİYETİNİ MUHAFAZA ETMEK HER MÜSLÜMANIN BOYNUNUN BORCUDUR
Bölgedeki mücadelenin bütün Müslümanları ve insanlığı ilgilendiren yönlerinin olduğunu dile getiren Emiroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
Orada verilen mücadele aslında ümmetin kutsiyetini muhafaza etme mücadelesidir. çünkü bizim ilk kıblemiz, İslam aleminin üçüncü Haremi Şerifi Mescid-i Aksa Kudüstedir. Oranın kutsiyetini muhafaza etmek her Müslümanın boynunun borcudur. Maalesef bugün 2 milyarı aşkın İslam dünyasından işgal ve esaret altında olan Mescid-i Aksayla ilgili kayda değer bir ses duyamıyoruz. Bir adım atılamıyor. İşte bu kardeşlerimiz, sadece bir toprak mücadelesi vermiyor, bununla birlikte ümmet adına orada bizim kutsallarımızı, kutsallarımızın mahremiyetini muhafaza etme mücadelesi veriyor.
HÜDA PAR İl Başkanı Mürsel Gülsarının güven tazelediği kongreye, Yeniden Refah Partisi Eskişehir İl Başkanı Osman Mandacı, Eskişehir İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Derneği Başkanı Mehmet Şirin Aslan ve partililer katıldı.