CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, hükümetle İmralı arasında başlayan süreci değerlendirdi. Kılıçdaroğlu Erdoğan’a seslenerek Olay ciddi, sorun kroniktir. Tayyip Erdoğan’ı aşan bir sorundur. Buradan kendisine yine iyi niyetimle bazı tavsiyelerde bulunacağım: Diline sahip ol, hırsını bir kenara bırak kibirli olmaktan vazgeç, hoşgörülü ol dedi.
DESTEK VERMEYE HAZIRIZ
Kılıçdaroğlu Kürt sorunu hakkında şu açıklamalarda bulundu: Biz barışa ve umuda her koşulda destek vermeye hazırız. Yeter ki bu ülkede barış huzur olsun. İstediğimiz bu.
ORTAK AKIL GEREKİYOR
Büyük sorunumuz kim ne derse desin: Kürt Sorunu. Siyasetin görevi zor sorunları çözmektir. Ortak aklı bulmaktır. Sorunları çözmesi gereken iktidardır. Ana muhalefetin sorumluluğu yok mu? Elbette var. Biz sorunlardan beslenen bir parti değiliz. Şehitler gelsin biz de bundan faydalanalım diye düşünmek akıl dışıdır. Ülkeme ve insanıma hizmet etmektir bizim görevimiz. Hangi inan, mezhepten olursa olsun tüm yurttaşları kucaklayacağız. Biz şunu biliyoruz: Fırat’ın suyu ile Sakarya’nın suyu arasında fark yok. Mademki bu ülkeyi beraber kurduk, bu topraklarda beraber olacağız. Bizim acımız da sevincimiz de bir. Anayasanın en sevdiğim sözü şu: Tasada ve kıvançta beraber olmak.
ŞEHİTLERİN ANNELERİ ’BU İŞİ ÇÖZÜN’ DİYOR
Biz CHP’yiz, başka partilere benzemeyiz. Başka partileri ayırır, inanç bağlamında, kimlik bağlamında ayırır ama biz ayırmayız. Gittiğim heryerde, şehit anneleri babaları gelir, bu sorunu çözün diye bize söylerler, daha öncede söylemiştim. Balıkesir’deki, Ankara’daki şehitlerin anne ve babası gelip bana bu sorunu çözün diyor. CHP’lilere sorunlara teslim olmak yakışmak, çözmek yakışmaz. Artık kan ve gözyaşı olmasın diyor anneler. O anne şimdi torununun askere gitmesini istemiyoruz diyor.
’YOL HARİTASINI BELİRLEDİK’
Yol haritasını en akılcı biz belirledik. Bu sorunun çözüm yeri TBMM’dir dedik. Toplumsal uzlaşma sağlanmalı dedik. Yoksa çözülmez dedik. Çözülseydi 30 yıldır çözülürdü. Yol haritamızı aldık Başbakan’ın kapısını çaldık. Partiler bir araya gelsin, dedik. Birileri gelmiyor dediler. O zaman şehit haberlerinden onlar sorumludur dedik. Önerimizi götürdük, sonraki gün BDP’ye, MHP ’ye sölemediğini bırakmadı. Bu anlayışla nasıl çözülür? AKP ile CHP’nin oyu yüzde 75 çözün bu sorunu diyor. Geri kalanının görüşü nolacak. Anayasayı değiştiriyoruz, bir toplumsal uzlaşmayla çözüyoruz. Meclis iç tüzüğünde yazmadığı halde biz komisyon kurduk. Anayasa yaparken hepsinden görüş aldık. Bu sorunu çözerken neden bunu yapmıyoruz. Sorun çözmek siyasal birikim işidir, kişisel çıkarlardan arınma işidir.
TOPLUMSAL UZLAŞMAYI ANLMAYANA DEMOKRASİYİ NASIL ANLATACAKSIN?
Toplumsal mutabakat yapalım da zor diyorlar. Kolay olduğunu kim söyledi ki. Siyasetin görevi zor işi çözmektir. Bu yüzden toplumsal mutabakat istiyoruz. Sorun oy çokluğu, vekil çokluğu değil, sorun yaşanan sorunları sağlıklı çözememe sorunudur. Olayların arkasından sürüklenen bir siyasal iktidar var. Bir stratejisi, öngörüsü yok. Sorunu nasıl çözecek? Bizden 3 arkadaş gelsinler otursunlar konuşsunlar diyor. Hala toplumsal uzlaşmayı anlamayan birine demokrasiyi nasıl anlatacaksınız?
’ANALAR AĞLAMASIN’ DEMEK YAKIŞMAZ
Siyasetçilerin çok sevdiği bir söz: Analar ağlamasın. Bu sloganik sözler siyasetçiye yakışmaz. Senin görevin bunun olmamasını sağlamak. Her açıdan tutarlı politika izliyoruz. CHP’nin yol haritası var. Ama sizin var mı? Biz millete açıklıyoruz. Siz neden açıklamıyorsunuz? Biz saydam politika izliyoruz, biz halkına yalan söylemeyen siyasal gelenekten geliyoruz. Terörde tarihi rekorlar yaşatan AKP değil mi? Biz ise sorumluluğunu bilen siyasi gelenekten geliyoruz. Ülkemiz, vatanımız için çalışırız. İnsanımızın yaşamı önce gelir. Çalışırsak bu ülke için emek harcıyoruz. Bizim asla kişisel hesaplarımız olmaz. Topluma bakarız, insanımıza bakarız. Geleneğimiz budur bizim. Biz seçim önce müzakare edip seçim sonrası silahla gezmeyiz. Biz elimizde iple gezip sonrasında masaya oturmayız. Bizim adımız CHP, halkın partisiyiz.
’ŞEHİT CENAZELERİNİN SORUMLUSU SEN OLURSUN’
Olay ciddi, sorun kroniktir. Tayyip Erdoğan’ı aşan bir sorundur. Buradan kendisine yine iyi niyetimle bazı tavsiyelerde bulunacağım: Diline sahip ol, hırsını bir kenara bırak kibirli olmaktan vazgeç, hoşgörülü ol. Parti meclisinde bir konuşma yaptım. Bu konuşma medyada tahminden daha fazla yer aldı. Biz her zaman toplumsal barışa destek veriyoruz. Çünkü insanımızı seviyoruz. Barış, huzur istiyoruz. Başbakan’a bu sorunun çözümü için, yeni bir kredi açacağız, ama bunun için 4 önemli koşulun var dedik: 1 samimi ve dürüst ol. 2: Gizli ve kişisel ajandan olmayacak. 3: Millete izah edemeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin. 4: Ana muhalefete ve millete birşeyler gizlemeyeceksin. Biz daha öncede Erdoğan’a kredi verdik. Milletvekili seçilemedi, yasaları değiştirik milletvekili ol dedik. Geldi başbakan oldu. Sonra noldu, kibirden, tek adamlıktan yola çıktı, egosu o kadar şiştiki, bugün demokrasiden şikayet eder hale geldi. Demokrasi adına açtığımız kredi koşulsuz krediydi. Şimdi sana güvenmiyoruz, o yüzden şart koşuyoruz. Ya adam gibi davranır sorunu çözersin ya da her şehit cenazesinin sorumlusu sen olursun!