İmam Taşçıer, Meclis Genel Kurulunda koruculuk sistemi hakkında konuştu.
Bugünkü koruculuk sisteminin 1985 yılından Turgut Özalın Başbakanlığı döneminde kurulduğunu hatırlatan Taşçıer, sisteme dahil edilen korucuların o günden beri çok sayıda suça karıştığını söyledi.
Korucuların suça karıştığını Genelkurmay raporlarıyla da sabit olduğunu ifade eden Taşçıer, sistemin lağvedilmesi gerektiğini söyledi.
Koruculuğun toplumda büyük bir tahribat açtığını ve toplumun sosyolojisini bozduğunu ifade eden Taşçıer sistemle ilgili şu bilgileri verdi:
Kürtler bugünkü koruculuk sistemiyle Turgut Özal döneminde 1985 yılında tanıştılar. 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden henüz beş yıl geçmişti ki koruculuk sistemi oluşturuldu. Burada da Kürt aşiretlerinin bir kısmı aynen Irakta olduğu gibi silahlandırıldı, diğer Kürt aşiretleri ise silahsız bırakıldı ve toplumsal bir yara oluşturulmaya çalışıldı. Kürt aşiretleri arasında savaşa varacak kadar eylemler geliştirildi bu dönemde. Ta ki 1991 yılında Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydının kaçırılmasıyla birlikte gelişen olaylar 2000li yıllara kadar sürdü. 17.500 faili meçhul ve 4 bin tane köy boşaltıldı. Bu köy boşaltmalarında, bu köy yakıp yıkmalarında korucular kullanıldı. Bu korucular, aynı zamanda o köylünün mallarına çöktü, o köylünün arazisine çöktü, o köyün hayvanlarına çöktü ve devamında, faili meçhullerde kullanıldı; asit kuyularına atılan faili meçhullerde yine bu korucular kullanıldı.
Genelkurmay Başkanlığı 2004 yılında yayınladığı bir raporda gasp, soygun, öldürme, mesken ve araçlara saldırı, patlayıcı madde kullanma ve benzeri tam 60 tane suç unsuru sayıyor ve diyor ki: O dönemde köy korucularının büyük bir kısmı bunları yapmış ve büyük bir kısmı da mahkemelerin karşısına çıkıp cezalandırılmıştır.
Toplumda büyük bir tahribat açtı, toplumun sosyolojisini bozdu
Yani şunu demek istiyorum: Toplumda büyük bir tahribat açtı, toplumun sosyolojisini bozdu ve hlen devam etmektedir. Köy korucularını, mutlaka ve mutlaka bu koruculuk sistemini lağvetmek lazım; değil yasa değişikliği, hemen ortadan kaldırmak lazım çünkü köy koruculuğu sistemiyle Kürt meselesini bastırmaya çalıştılar, tarih boyunca bastıramadılar, bastıramıyorlar. O, köy koruculuğu sistemi yetmedi, sadece Suriye sınırında 911 kilometre duvar örüldü; o yetmedi, Irak sınırında 387 kilometre duvar örüldü, elektrikler veriliyor. Amacı, Kürt meselesini bir şekilde güvenlikçi politikalarla bastırmak olduğu için yine başarılı olamadı. Kürt meselesi şu anda uluslararası boyuta taşındı. Şu an İranda büyük bir güçle geliyorlar, orada çok yakın zamanda umarım ki Kürtler kendi taleplerini yerine getireceklerdir. Rojavada dediğimiz Kürdistanın Rojavasında yine Kürtler belli bir seviyeye gelmişlerdir, kendi kendilerini yönetiyorlardır; yine kuzey Kürdistanda yönetiyorlardır. Türkiyede ise Kürt meselesi bu şekilde güvenlikçi politikalarla bastırılmak isteniyor.
Meclisi bu işi çözmeye çağırıyorum
Bu güvenlikçi politikalarla bastırılacağına Kürt meselesinin Meclise getirilmesi gerekiyor. İktidar partisi, muhalefet partisi, hepimiz Mecliste bunu tartışabiliriz. 2013 yılında buna benzer girişimler oldu, toplum aslında buna çok uygundur, toplum zemini buna çok uygundur. Kısa sürede Meclise getirilip bu konu üzerinde tartışmalar yoğunlaştığı zaman Kürt meselesi mutlaka ve mutlaka çözülebilir. Bunun çözüm yollarından bir tanesi de Meclis, bununla ilgili adımlar atabilir ve muhataplarıyla oturup bu mesele çözülür. Nasıl ki diğer üç parça Kürdistanda bu mesele çözülmeye doğru giderken burada da çözülür. Bu anlamda Meclise büyük görev düşmektedir. Bu Meclisi bu işi çözmeye çağırıyorum.