Kılıçdaroğlu, İsmet İnönü’den Atatürk’ten bahsedip, onların dönemini eleştiriyorsun. Onlar bu ülkeyi savaş meydanlarında kurdu. 24 saat uğraştılar, Sen doğ diye, baban gidip ölmesin diye uğraştılar. dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan’a sert eleştiriler yöneltti. Sözlerine Oda Tv davasının tutuklu sanığı Soner Yalçın’ın yazdığı kitabı anlatarak başlayan Kılıçdaroğlu, Yalçın gibi, kaya gibi adam dediysem bildiğim bir şey vardır. Üzülme, her zaman bu toplum seni şükranla anacaktır. övgüsünde bulundu.
Türkiye’nin gündeminin yoğun olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, zamlardan bahsederek çalışanların cezalandırıldığı bir ülke haline gelindiğini ifade etti. Gerçekleri kamuoyunun önüne getirilmesine izin verilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, Biz her yerde her zaman hem üreteceğiz hem de hakça paylaşacağız. Bu yolda aydınlara da büyük görevler düşüyor. görüşünü dile getirdi.
Başbakanın vatandaşın durumunu hiç sormadığını, köşkünde, villasında keyfinin yerinde olduğunu, dostlarının keyfinin yerinde olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, vatandaşın sorunlarının görülmediğini, bunları anlatmanın ise kendi görevleri olduğunu ifade etti.
Vatandaşların durumlarından da bahseden Kılıçdaroğlu, Gaziantep’de öldürülen doktoru hatırlatarak herkesin tepki gösterdiğini kaydetti. Başbakanın doktor için yapılan yürüyüşü kınadığını aktaran Kılıçdaroğlu, bunların demokrasi kültürü olmadığını, kimsenin buna inanmadığını kaydetti. Bunların vicdanının da olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, Başbakanın bakanı istifaya çağıranlara da kızdığını söyledi.
Demokrasiyi içlerine sindirdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, eleştiriden ders çıkarmayı öğrettiklerini, yüreklerinde kin bulunmadığını ifade etti. Doktorların mutlu olmadığı bir ülkede hastaların da mutlu olamayacağını, öğretmenlerin mutlu olmadığı bir ülkede öğrencilerin de mutlu olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, fincancı dükkanına giren fil gibi ortalığın kasıp kavrulduğunu kaydetti.
’DEMOKRASİLERDE ÇATIŞMA DEĞİL, UZLAŞMA KÜLTÜRDÜR’
Demokrasilerde çatışmanın, kavga etmenin bir kültür olmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, asıl uzlaşmanın bir kültür olduğunun altını çizdi. Eğer Başbakan bir konuda bağırarak konuşuyorsa orada ya bir yalanı, yolsuzluğu var ya da bir kanunsuzluğu. diyen Kılıçdaroğlu, eğitim yasasına 20 milyar dolarlık yolsuzluk konulduğunu ifade etti. Hırsızlıkla, yolsuzlukla Kur’an ve Hz. Muhammed (s.a.v)’i bir araya getirmediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, kutsal değerlere saygılarının bulunduğunu söyledi.Başbakanın yalan makinası, iftira makinası olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
Ben Diyanet İşleri Başkanı’na bir çağrı yaptım. Onurlu bir din adamı olarak bunları açıklayın diyorum. Başbakan ise siz Diyanet İşleri Başkanı’na hakaret etmişsiniz. Ya bir insan bu kadar çarpıtmayı nasıl yapabilir. Tipik ahlaksızlık, tipik iftira. Ben sadece Diyanet İşleri Başkanı’na değil, kamuda görev yapan her bürokrata saygı duyarım. Her makam saygındır. Nasıl olur da siz onurlu bir din adamı diye başladığınız cümleyi çarpıtıp, din adamına onursuz dediniz diye çarpıtırsınız. Bunu ancak kuldan Allah’tan korkmayanlar yapar. Başbakan ’sen ona söylediklerini bana söyle’ diyor. Yani bana onurlu de diyor. Kusura bakma. Sana söylemem. Ama ne zaman söylerim. Eğer sen Deniz Feneri hamileri için, fitre, kurban, zekat hırsızlarının kankası olmaktan vazgeçersen, yalan ve iftira atmaktan vazgeçersen, cami soyguncularından, ihale soyguncularından hesap sorarsan ve eğitim yasasının içine koyduğun 20 milyar dolarlık hırsızlıktan vazgeçersen Diyanet İşleri Başkanı için söylediğim onurlu sözünü senin için de söyleyeceğim. Süleyman Bey’in önünde ben diz çöküyormuşum. Benimle arkadaşlık yapan herkesin çok iyi bildiğini söylüyorum. Yaşamım boyunca hiçbir makamın önünde diz çökmedim. Recep Tayyip Erdoğan’a bir tavsiyem var. Benim Genel Müdürlük yaptığım dönemde bütün bakanlarla kavga ettim. Çünkü onurlu durdum. Ama ben senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi biliyorum. Ne diyordum ben, Tayyip Erdoğan yalan makinesidir. İşte yalanı.
SENİN KAFANDA DEMOKRASİ YOK
Süleymaniye Camii onarıldığında 4 milyon liralık yolsuzluk yapıldığını da iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: Diyanet İşleri Başkanı’nı görüyor musunuz? Tayyip Bey’in arkasında bir sarık var. Cami açılışı yaparken bari Diyanet İşleri Başkanı’nı arkanıza alın. Hacı Bayram Çamii’nin onarımından sonraki fotoğraf, Diyanet İşleri Başkanı makasla elini aradan zor uzatıyor. Onu orada da aralarına almıyorlar. Sen git Hikmetyar’ın dizinin önünde çök, sen hala o çöktüğün noktadasın. Seni ben oraya mahkum ettim. Çünkü senin kafanda demokrasi yok. Tayyip Erdoğan ölülerle bile savaşmayı bilir. Bizim inancımızda hayırla yad edin denir. Geçmişte CHP’ye karşı olanlar, vefat edip gittilerse onları hep hayırla yad etmişizdir. Sadece şunu söyledik, sen kalktın senin ustan olan Necmettin Erbakan’ı arkadan hançerledin dedik. Çünkü bunlarda vefa yoktur. Bunların kültürleri bu. İsmet İnönü’den Atatürk’ten bahsedip, onların dönemini eleştiriyorsun. Onlar bu ülkeyi savaş meydanlarında kurdular. 24 saat uğraştılar, ’sen doğ’ diye, ’baban gidip ölmesin’ diye uğraştılar. Savaşa sokmadılar bu ülkeyi. onların içinde bulunduğu koşulları sen bilmiyor musun? İstanbul’daki din adamları karşı, o dönemin Recep Tayyip Erdoğan’ları karşı, padişah karşı. Ama onların içinde kuvayi milliye ruhu var. Geldiler kazandılar. O insanlar bizim çocuklarımız huzur içinde olsun diye mücadele ettiler. Ne diyor Mustafa Kemal, ’zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir’ diyor. Şimdi sen ’memleketi nasıl savaşa sokacağım’ diye mücadele ediyorsun. Yalan söylemek sanat işi herhalde. ’28 Şubatçılar beni fişlemişler’ doğru. Diyor ki 28 Şubatçılar seni tayin etti. Ya beni görevden alan adam, beni nasıl göreve iade eder. Bu çelişkiyi bile kafalarında oluşturamıyorlar.
YGS sınavındaki tablonun da sorumlusunun Erdoğan olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sınavın kaldırılacağının dendiğini, ancak 10 gün sonra bakanın sınavı 3’e çıkardıklarını açıkladığını aktardı. Dershanelerin kaldırılacağının söylendiğini, ancak 10 gün sonra tam tersinin çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, mizah yazarlarından bunları yazmasını istedi.
Bu tablodan bir insanın yüzü kızarır. Çocuklarımızın geleceği açısından kaygılanır. Bunların döneminde üniversite sınavı soruları çalındı. Niye kimse bilmiyor. Aradan aylar geçti. Nasıl oluyor bir türlü sonuçlanmıyor. Takipsizlik verecekler. diyen Kılıçdaroğlu, iddialarını şöyle sürdürdü:
23 Nisan’ı beraber kutladık. Onların bir şeyi unutmamalarını istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk. Yedi düvele karşı mücadele eden insan. Önüne Yunanistan bayrağı serildiğinde ’kaldırın o bir ulusun bayrağıdır’ diyen bir insan. Onlar size Mustafa Kemal’i unutturmak istiyor. Yüreğinizde Yunus’un sevgisi olsun. Yüreğimiz gönlümüz orada olsun. Bu topraklar Mustafa Kemalleri yetiştirdi. Hiç birisi zengin değildi onların. Bir köyde bir işçi çalışıyor tarlasında. Düşman geldi savaşa girer. Savaş bitince gelir gene kendi işinin başına döner. Onun heykelini Kartal meydanına bir CHP’li belediye başkanı dikmiştir. Nazım Hikmet bundan bahsediyor. Bunları Recep Tayyip Erdoğan’ın anlama yeteneği var mıdır? Meclis’in duvarında bir söz var. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu söz ilk Anayasamızın ilk maddesidir. Eğer egemenlik yargı bağımsız değilse yürütme parlamento üzerinde baskı kurmaya çalışıyorsa medya özgür değilse egemenlik kayıtsız şartsız milletin değildir. Yargıyı aldınız AK Parti’nin yan kuruluşu haline getirdiniz. Bu yargıda bu parlamento sağlıklı çalışamaz. Meclis’te ’sayın başkan siz mi sustaracaksınız ben mi susturayım’ diyorsa bir Başbakan bu bir diktatör kafasıdır.
Darbe kanunlarını kaldırmak için bir çağrıda bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, darbe mağduru olduğunu söyleyen Başbakan’ın bu çağrıya karşılık vermediğini söyledi. Çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, darbe yasalarının kaldırılması için elini uzattığını ifade etti.
CİHAN