TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 27 Nisan bildirisine ilişkin henüz dava açılmaması konusundaki eleştirilerle ilgili, bir süreci başlatmanın kendi ellerinde olmadığını belirterek, ’’Ona da sıra gelir merak etmeyin. Dolayısıyla böyle üstünü kapama diye bir şey yok’’ dedi.
Kuzu, Çankaya Üniversitesi’nce düzenlenen ’’Yeni Anayasa ve Siyaset’’ konulu konferansta, anayasa hazırlanmasında telaşsız ortam ve konsensüsün önemine işaret etti.
Yeni anayasanın içerik olarak birinci sınıf demokrasi getirmesi, kuvvetler ayrılığı konusuna da dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Kuzu, ’’Kuvvetler ayrılığının bu işin çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu düşünüyorum’’ ifadesini kullandı.
Kuvvetler ayrılığı fikrinin uygulamada parlamenter modellerde yok denecek kadar az olduğunu savunan Kuzu, şöyle devam etti:
’’Yasama, yürütme, yargı. Bugün yürütme çok güçlü olarak parlamenter modellerde var ama yasama yürütmenin emrinde çalışan bir organ gibi. Maalesef gelen yasalar yüzde 98 hükümetten gelir, meclisten olduğu gibi geçer. Kim uygular? Hükümet. Çıkaran kendisi. Bütçeyi hükümet hazırlar, parlamentodan geçer, harcamayı yine kendisi yapar. Bakanın katılmadığı hiçbir yasa, komisyonlardan geçmez. Dolayısıyla şeklen bir yasama organı var. Bu tabii parlamenter rejimin kendi özünden kaynaklanıyor.’’
Bu sorunların çözümü için başkanlık sistemini adres gösteren Kuzu, ’’ABD Başkanı Obama’dan, Türkiye’deki başbakan, İngiltere’deki başbakan, Almanya’daki başbakan, İtalya’daki başbakan 3 kat daha yetkilidir. Orada parlamento, kongre var. Kök söktürür başkana’’ diye konuştu.
Anayasada prensip olarak resmi ideoloji bulunmaması, ideolojilerin partilerin programında yer alması gerektiğini dile getiren Kuzu, ’’Resmi ideoloji prensip olarak anayasada olmamalı. Bu, tarihi birikimimizin, cumhuriyetimizin kazanımlarının anayasada yazılmayacağı anlamına gelmez. Özellikle başlangıç bölümünde zikredilir ama bu bölüm kesinlikle ve kesinlikle anayasa mahkemesinin iptal kararlarında ölçü, norm olarak kullanılmamalı’’ değerlendirmesinde bulundu.
-’’Sadece iki paşayla ilgili olarak düşünmeyin’’
Bir öğrencinin, 12 Eylül davasına ilişkin sorusu üzerine Kuzu, ’’Konuyu sadece iki paşayla ilgili olarak düşünmeyin. O dava büyük bir davadır. O davanın arkasında korkunç bir gözyaşı ve korkunç bir tabloyla karşı karşıya kalan bir Türkiye vardır’’ yanıtını verdi.Bir başka öğrencinin, ’’yargının bağımsız olduğuna inanmadığını’’ belirtmesi üzerine Kuzu şu karşılığı verdi:
’’Türkiye’de yargının bağımsız olmadığı konusu Ergenekon süreciyle başladı. 28 Şubat sürecinde sabahleyin insanlar pijamayla götürülürken kimsenin gıkı çıkmıyordu. Bugün hatırlara geldi, Ergenekon ile başladı yargının bağımsızlığı meselesi. Yargı sorunu her zaman vardı. Biz çok çektik, benim kendi liderim çekti. Şiir okudu içeri tıktılar. Bizim partimiz kapatıldı hiç uğruna, zar zor canımızı kurtardık. Yasaklı listesinde ben de vardım.’’
Kuzu, bir öğrencinin, ’’Darbelere davalar açılmasına karşın neden 27 Nisan bildirisine ilişkin dava açılmadığını’’ sorması üzerine şunları söyledi:
’’Bir süreci başlatmak bizim elimizde değil. Sizin yanlışınız, hatanız, ’AK Parti talimat veriyor, bu işler yürüyor...’ Bundan baktığın için, sıkıntı buradan kaynaklanıyor. 27 Nisan bildirisi bize karşı yapıldı ve tarihte ilk defa dik duran bir başbakan gördü Türkiye. Muhalefet ne dedi? ’Geç bile kaldınız.’ Onu niye kınamıyorsunuz? Sanki biz dedik de mi götürüyor? Ona da sıra gelir merak etmeyin. Dolayısıyla böyle üstünü kapama diye bir şey yok. Darbelere bakarken hep beraber bunun yanlışlığına bakmamız lazım.’’
-Kuzu’ya yumurta hediyesi-
Bu arada, Kuzu, konuşmasının başında, Ankara Üniversitesi’nde yaşadığı yumurtalı protestoyu anımsatarak, yaşadıklarına karşın öğrencilerden gelen davetlere gittiğini söyledi.’’Yanında yumurta olan varsa atmasın, bizim olaydan sonra, fiyatları arttı, hep beraber yeriz’’ diyen Kuzu, ’’120 yumurtayı 1 günde yedim. 10 dakika bekledim biter mi? diye, maşallah Ali dayının çiftliği gibi arkadan çıkarıp çıkarıp sepetlerle getiriyorlar’’ diye konuştu.
Bir televizyon kameramanının bu görüntüyle ödül kazandığını, ödülü de kendisinin verdiğini anlatan Kuzu, ’’(Pozu vermesem bu görüntü nasıl olacaktı?) dedim. Kurul hemen toplandı ve bana da ’sabır ve hoşgörü’ ödülü verdiler. Ben öğrencilerden davacı olmadım ama davacı olmamam işin doğru olduğu anlamına gelmez. Öğrenciler beni sorularıyla terletsinler isterim’’ dedi.
Konuşmanın ardından, Çankaya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Sıtkı Alp ve Rektör Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, Kuzu’ya teşekkür plaketi verdi.
Rektör Güvenç, Burhan Kuzu ile etkinlik öncesinde karşılaştıklarını ve etkinliği konuştuklarını belirterek, Kuzu’nun kendisine, ’’Öğrencilerin yumurtaları hazır mı’’ diye sorduğunu anlattı. Güvenç, sepet içine yerleştirilmiş çikolatadan yumurtaları Kuzu’ya verdi.
İHA