Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Çaha, Tartışmalı maddelerin anayasa hükmü haline getirilmemesi lazım. Türklük, milliyetçilik, Atatürkçülük, devletçilik gibi kavramlar tartışmalı kavramlar arasında yer alıyor. Herkesin üzerinde hem fikir olmadığı kavram anayasada yer alıyorsa o anayasa herkesi temsil etmiyor demektir. dedi.
Dicle Üniversitesi Hukukçular Kulübü ve 3H Hareketinin birlikte düzenlediği Güneydoğuda sivil toplum ve yeni anayasa toplantısında konuşan Prof. Dr. Ömer Çaha, yeni anayasanın sivil toplumun önünü açacak nitelikte yer alması gerektiğine vurgu yaptı. Bütün farklılıkları, inanç ve inanç gruplarını içinde barındırması gerektiğini belirten Çaha, Dil ve kültürleriyle birlikte toplumda her ne varsa onları yasaklayıcı değil önünü açıcı olmalıdır. Farklılıktan dolayı yok olmuş tek bir toplum yoktur. Ama baskıdan dolayı yok olmuş devletlerin ve milletlerin örnekleriyle doludur dünya. Egemenlik ve hak dengesinin yeni anayasada çok iyi sağlanması lazım. ifadelerini kullandı. Son zamanlarda bürokrasinin iradeye karşı milli irade ve milli egemenlik kavramını çokça kullanmaya başladığını dile getiren Çaha, milli iradenin hakların üzerinde yer alamayacağını kaydetti.
ORAN YÜZDE 99A 1 OLSA BİLE O KİŞİNİN HAKKI GASP EDİLEMEZ
Bir toplumda yaşayan insanların oranı yüzde 99a karşı 1 olsa bile o kişinin hakkının gasp edilemeyeceğini vurgulayan Çaha, yeni anayasada azınlıkta kalan insanların da haklarının korunması gerektiğini ifade etti. Otoritenin sivil kişilerin elinde olması gerektiğini belirten Çaha, şu şekilde sürdürdü: Sivil iradenin hakim olması lazım. Eğer sivil irade hakim olmazsa ortak sözleşme metin halini taşıyamaz anayasa. Toplumu dizayn etme ve yönlendirme değil tamamen birey olarak tasavvur etmeli. Bireyin bulunduğu veya mensup olduğu din gruplara hiç girmeksizin olabildiğince o konuları nötr bırakan sade ve yalın bir dille yeni bir anayasa yapılmalı.
LAİKLİK ANLAŞIYI, İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNE ZEMİN HAZIRLAMALI
Laiklik anlayışının inanç özgürlüğüne zemin hazırlayacak tarzda yeni anayasada tanımlanması gerektiğini söyleyen Çaha, anayasanın bir tanımlama olmasının yanı sıra devletin sınırlarını tayin edici ve sınırlayıcı olduğunu kaydetti. Laiklikten herkesin aynı şeyi anlamadığına dikkat çeken Çaha, Laikliğin de doğru bir şekilde yorumlanması gerekiyor. Böyle bir anayasa gerçekten önümüzü açıp barışı sağlayabilir. Böyle bir toplum kalkınma dinamiğine sahip bir toplumdur. sözlerini ekledi.
KÜRT İNSAN HAKLARI PROJESİ OLMALI
Gazeteci yazar Orhan Kemal Cengiz ise, 1997-1998 yıllarında Londra’da ’’Kürt İnsan Hakları Projesine’’ katıldığını ve proje kapsamında dava dosyalarını incelediklerini anlattı. Dosyalardan okuduklarına inanamadığını ifade eden Cengiz, ’’İşkence ve yargısız infazları soyut bir şekilde söylemek ayrı, bu işkenceleri insanların kendi ağzından çok detaylı ve somut bir şekilde dinlemek ise zihinde çok ayrı algı kapılarını açıyor. Ayrıca işkencelere uğramış insanları tanıyıp duruşmalara katılmak ise bende travma etkisi yarattı’’ diye konuştu.