Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın ’Erdoğan’ın Kürt sorununu çözebileceği’ ifadelerine karşı çıkan Ahmet Türk şu açıklamalarda bulundu: - Kürt sorununu çözme sorumluluğu en başta devlet ve hükümete ait. En büyük görev elbette Başbakan Erdoğan’a düşüyor. İki yıldan beri yaptığı konuşmalar, Kürtlere adeta hakaret eden bir söylem tarzı çok da güven verici değil. Sorunu çözme niyetinde olan BDP’ye karşı düşmanca yaklaşımda bulundu.
TÜRK’ÜN YORUMU NE?
- Kürt siyasetçilerine duyduğu öfke ve kin; çözüm konusunda çok da niyetli olduğunu göstermiyor. Ama bu sorunu diyalogla, konuşarak çözmekten başka yol da yok. Leyla Hanım’ın parmak bastığı bazı gerçekler var. Ama Erdoğan’ın çözme niyetinde olduğu düşüncesine fazla katılamıyorum. Sanki Erdoğan çözüme hazırmış yaklaşımı doğru değil. Söylemleriyle kucaklayıcı bir dil kullanmamıştır. Aksine, giderek daha da dışlayıcı, Kürtlere hakaret edici bir üsluba bürünmüştür. Erdoğan çözümün aksine giderek daha dışlayıcı ve korkutucu bir hal almaya başladı. Asıl korkutucu olan da budur.
NİYETİNİ ONA SORUN
Türk, Zana’nın bu açıklamaları neden yaptığı konusunda ise Niyetini bilemem, onun adına konuşamam, niyetinin ne olduğunu ona sorun dedi. CHP ile Başbakan Erdoğan arasındaki Kürt sorununa ilişkin görüşmeleri önemsediklerini de vurgulayan Ahmet Türk, şunları söyledi:
Partiler arasında diyalog önemli. Biz bunu ta başından beri söylüyoruz. Bu sorun, diyalog olmadan çözülmez diyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle partiler bir araya gelsin diyoruz. Başından beri bunu söylememize rağmen sanki diyaloğa biz karşıymışız gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Biz, şunu söylüyoruz; ’Diyaloğa evet ama diyalog yapılırken sorunun asıl tarafı olan Kürtlerin dışlanmasına hayır. Kürtler olmadan bir çözüm arayışı samimi de olmaz gerçekçi de olmaz, sonuç da vermez.
LEYLA ZANA NE DEMİŞTİ?
Kürt siyasetinin en önemli ve kıdemli isimlerinden Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, akan kanın durdurulması için önerilerini anlatmış, Başbakan Tayyip Erdoğan için, Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla yitirmedim. Yitirmek de istemiyorum ifadesini kullanmıştı.