AK Parti Diyarbakır Milletvekili Yaz, Ortadoğuda yaşananlara karşı İslam kardeşliği çağrısında bulunurken, Kürt ve Türklerin birlikteliğine dikkat çekti.
MM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Gündeme geçmeden önce söz alan AK Parti Diyarbakır Milletvekili Yaz, Türk, Kürt, Arap ve Fars kardeşlerden Kudüsün fatihi Selahaddinin evlatlarını mahrumiyet kuyusuna attıklarını ifade ederek, Kuran-ı Kerimde yer alan Hucurat süresinden ayetler aktardı. Yaz şöyle konuştu;
İslam kardeşliği hususunda Şahsım adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, Ona en fazla itaat edeninizdir. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır. (Hucurat 13)
MUMİNLERDEN İKİ GRUP KAVGA EDİYORSA
Eğer müminlerden iki grup birbiriyle kavgaya tutuşursa hemen aralarını düzeltin; ikisinden biri diğerinin hakkına tecavüz etmiş olursa, Allahın emrine geri dönünceye kadar haksızlığa sapanlara karşı direnin. Dönerlerse aralarındaki anlaşmazlığı adaletle çözüme bağlayın ve herkese hakkını verin. Allah, hakkı yerine getirenleri sever. (Hucurat 9)
ALLAHIN KİTABINA SORULMAMIZ LAZIM
Hep birlikte Allahın kitabına sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın. Allahın size yaptığı nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve İslamın sayesinde kardeş oldunuz. (Ali İmran 102)
Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması Onun varlığının delillerindendir. Şüphesiz ki bunda (gerçeği) bilenler için dersler vardır. (Rum 22)
Peygamberimiz buyurmuştur ki: Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı rahatsızlandığında, diğer organlar da bu rahatsızlığa sıtma ve ateş ile ortak olurlar. (Buhari, Edeb 27; Müslim)
TÜRK VE KÜRT KARDEŞLİĞİNE DİKKAT
Bu ilahi kelamın ışığında, Türk ve Kürt kardeşliğini Yusuf suresindeki kuyu metaforu üzerinden anlatmak istiyorum.
Her Müslümanın malumudur ki, Yakup Peygamberin oğulları, babalarının sevgisine mazhar olmak için kardeşleri Yusufu ortadan kaldırmak üzere onu susuz ve derin bir kuyuya atmışlardı. Yusuf, kuyuda günlerce çaresiz beklerken, bir gün bir kervan gelip suya ulaşmak için kovalarını kuyuya sarkıtır. Bunu fırsat bilen Yusuf, indirilen ipe tutunup kuyudan çıkar, fakat kervan bunu fırsata çevirerek onu Mısıra götürüp köle pazarında satar. Yusufun yüzündeki asaleti gören Firavunun yaveri Potifar, onu evlatlık olarak satın alır. Daha sonra, sarayda farklı merhalelerden geçen Yusuf, otuz üç yıl sonra mucizevi bir şekilde Mısıra Melik olur.
Aynen buna benzer, emperyalist güçler, yüzyıl önce Sykes-Picot projesiyle Ortadoğuda bir işgal kuyusunu kazdılar. Aynı baba ve anneden olan Kürt, Türk Arap ve Fars kardeşlerden, Salahaddinin evlatlarını mahrumiyet kuyusuna attılar.
KARDEŞLİK KERVANI GELİŞTİRİLMELİ
Kuyuda uzun bir müddet çaresiz bekleyen Kürt kardeş, umutla ve hasretle diğer kardeş kervanın gelişini intizar etti. Ancak kardeşlerden hiçbiri kuyunun başına gelip Yusufu çıkarmak için bir uğraş veremedi. Ne zamanki küresel emperyalist güç kervanı, Yusufu kuyudan çıkarmaya karar verince, o zaman hesaplar karıştı. Kardeşler yüzyıllık uykudan uyanmaya başlasalar da kuyudaki kardeşini çıkartma konusunda ne yapacakları hususunda bir karara varamadılar.
Evet, yüzyıl gecikmeli de olsa, Yusufu mahrumiyet kuyusundan çıkartma zamanı gelmedi mi? Eğer Yusuf, Salahaddinin torunlarıemperyalist ve Siyonist güçleri kervanının ipiyle kuyudan çıkarılırsa, vezir olma vaadiyle Davud koridorundan arz-ı mevud içine alınarak istismar edileceği muhakkaktır.
Yusuf buna asla rıza göstermemelidir. Göstermelik bir kurtuluş, kardeşleri birleştiremeyeceği gibi, sonu felaketle bitecek fitnelere de sebebiyet verecektir.
ARACISIZ KENDİ KENDİLERİYLE BARIŞMALI
Eğer bugün; Türk, Arap ve Fars kardeşler bir araya gelir, Kürt kardeşlerini sahiplenir ve batılı hain kervandan önce (Bugün sayın Bahçelinin kuyuya ip sarkıttığı gibi) Yusufu kuyudan çıkartarak, geçmişteki ihmalleri telafi edecek insani ve İslami (kültürel) haklarını iade edip, kucaklaşarak helalleşirlerse, işte o zaman özüne dönecek, aracısız kendi kendileriyle barışacak, birleşecek ve eski haşmetlerine kavuşacaklardır. Aksi takdirde, birbirlerine güvenmez, kendi çıkarlarını ümmetin maslahatı önüne geçirirlerse, arz-ı mevud hayallerini gerçekleştirmek için pusuda bekleyen Yahuda kervanı, Türk, Fars ve Arap kardeşlerini de sırasıyla açtığı o kuyuya atacak ve Yakubun, (Selahaddinin) yas tutması ve Yusufu bekleme hasreti devam edecektir.
Failed to load the video