Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz,
İmalat sanayiinin milli gelirdeki payını yüzde 30un üzerine çıkarmayı, küresel mal ticaretinden yüzde 2nin üzerinde pay almayı, yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayii ihracatından yüzde 17 pay almayı ve kalkınma önceliklerimize halel getirmeden net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı öngörüyoruz.
dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 12. Kalkınma Planını sunan Yılmaz, küresel ölçekte belirsizliklerin arttığı bir ortamda planların ileriye dönük karar alma süreçlerine yardımcı olma işlevinin daha da önemli hale geldiğini, kalkınma planlarının daha yüksek refah seviyesine ulaşılmasında topluma yol gösterdiğini, kısa vadeli yaklaşımların ötesine geçerek uzun vadeli temel amaç ve öncelikleri ortaya koyduğunu söyledi.
Türkiyenin en yüksek insani gelişmişlik seviyesindeki ülkeler arasında sıralamasını ileri taşımaya ve üst gelir grubu ülkeler arasına girmesine yönelik hukuktan ekonomiye, eğitimden sağlığa, çevreden uluslararası işbirliklerine kadar birçok konuyu içeren kapsamlı bir politika çerçevesinin oluşturulduğunu belirten Yılmaz, Cumhuriyetin birikimlerini temel alarak yeni yüzyılın kalkınma alt yapısını oluşturan eser ve hizmetlerin, 21 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde birer birer hayata geçirildiğini ifade etti.
Yılmaz, 12. Kalkınma Planının, Strateji ve Bütçe Başkanlığının koordinasyonunda katılımcı bir yaklaşımla kamu kesimi, özel kesim, sivil toplum temsilcileri ile akademik çevrelerin katkılarıyla hazırlandığını dile getirerek, 2053 perspektifinde dünyada gelişmiş ekonomilerin oluşturduğu güç merkezlerinin göreli ağırlığının azalmasının, uluslararası sisteme yeni oyuncuların katılımı ve stratejik ittifakların dahil olmasıyla küresel düzenin daha kapsayıcı ve çok kutuplu bir çerçeveyle yeniden şekillenmesinin beklendiğini kaydetti.
Cevdet Yılmaz, Türkiyenin gelecekteki 30 yılın fırsatlarını iyi değerlendirip risklerini azaltarak, güçlü altyapısı, zengin kaynakları, genç ve dinamik nüfusu, tarihi ve kültürel birikimi ve eşsiz jeopolitik konumuyla hızlı bir kalkınma sürecine gireceğini dile getirdi.
KÜRESEL EĞİLİMLER
12. Kalkınma Planı hazırlık sürecinde uzun dönemli perspektifle birlikte, küresel gelişmeleri de dikkate aldıklarını ifade eden Yılmaz, planın, küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmaların yanı sıra salgın hastalıkların, doğal afetlerin, su, gıda ve enerji krizlerinin yeni risk ve belirsizlikleri meydana çıkardığı bir ortamda hazırlandığını anlattı.
2020 yılında yaşanan ciddi daralmaya rağmen, 2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 2,5 oranında büyüyen dünya ekonomisinin, 2023 yılında yüzde 3 oranında büyümesinin öngörüldüğünü belirten Yılmaz, 2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 1,4 oranında büyüyen gelişmiş ekonomiler ve yüzde 3,3 oranında büyüyen yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerin 2023 yılında sırasıyla, yüzde 1,5 ve yüzde 4 oranında büyümelerinin beklendiğini, salgın sonrası dönemde toparlanma eğilimine giren ve baz etkisiyle 2021 yılında yüzde 10,9; 2022 yılında ise yüzde 5,1 artan dünya ticaret hacminin 2023 yılında yüzde 0,8 artmasının öngörüldüğünü bildirdi.
2019-2023 döneminde yıllık ortalama yüzde 1,9 oranında artan dünya ticaret hacminin, küresel finansal ve ekonomik koşullardaki beklenen normalleşme eğilimine uygun olarak 2024-2028 döneminde yıllık ortalama yüzde 3,5 oranında artmasının beklendiğini kaydeden Yılmaz, gelişmiş ekonomilerde istihdam odaklı politikaların etkisiyle, 2014-2018 döneminde ortalama yüzde 6,2 olan işsizlik oranlarının, 2019-2023 döneminde ortalama yüzde 5,4 seviyesine gerilediğini söyledi.
Yılmaz, söz konusu ekonomilerde ortalama işsizlik oranının 2023 yılında yüzde 4,4 olarak gerçekleşeceğinin ve 2024-2028 döneminde yüzde 4,5ler seviyesindeki seyrini sürdüreceğinin tahmin edildiğini dile getirerek, genel işsizlik düzeyinde iyileşme görülmekle birlikte, dünya genelinde işsizlerin yüzde 35ini oluşturan genç işsizliğin, yaygın bir küresel sorun olmaya devam ettiğine dikkati çekti.
Salgın sonrası göreli olarak azalmasına karşın, borçlanma eğiliminin gelecek dönemde de devam etmesi ve 2024-2028 döneminde genel devlet brüt borç stokunun GSYHye oranının gelişmiş ekonomilerde yüzde 113,1e; yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerde ise yüzde 68,5 seviyesine yükselmesinin öngörüldüğünü anlatan Yılmaz, birçok ülkede yüksek borç seviyeleri, artan finansman maliyetleri, yavaşlayan büyüme ve devlete yönelik artan talepler ile mevcut mali kaynaklar arasında artan uyumsuzluğun yaygınlaştığını kaydetti.
Süregelen ticaret savaşları, jeopolitik gerilimler, savaşlar ve doğal afetlerin bu dönemdeki en yüksek küresel ekonomik risk unsurları olduğuna dikkati çeken Yılmaz, petrol üreticisi ülkelerin üretim kararlarından destek alan petrol fiyatlarının, yakın zamanda yükselerek 90 dolar civarında seyrini sürdürdüğüne işaret etti.
Cevdet Yılmaz, gelecek dönemde petrol fiyatlarında, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimin devamının, Orta Doğudaki jeopolitik gelişmelerin, ABDdeki üretim miktarının, OPECin üretim kesintilerinin, küresel talebi belirleyen ekonomik aktivite ve ticaret gerilimlerinin seyrinin belirleyici olacağını anlatarak, gelişmiş ekonomilerde, uygulanan sert tedbirlere rağmen çekirdek enflasyonun halen katılığını koruduğunu ve sektörel fiyat katılıkları ile piyasa aksaklıklarının, küresel toparlanma üzerinde baskı yarattığını dile getirdi.
Emtia fiyatlarının, yenilenen jeopolitik gerilimler ve iklim değişikliğine bağlı aksaklıklar nedeniyle daha oynak hale geldiğine işaret eden Yılmaz, Gelişmiş ekonomilere ek olarak çin ekonomisindeki süregelen kırılganlıklar nedeniyle sanayi ürünlerine olan talepteki zayıflama, beklentileri de olumsuz etkilemektedir. Buna ilaveten dijitalleşme ve teknoloji alanında izlenen dönüşümler, ülkelerin küresel ticaret içindeki paylarının yeniden şekillenmesine yol açabilecektir. Bu gelişmeler bazı ülkeler için risk iken, bu alana hazırlıklı olan ülkeler için fırsatlar barındırmaktadır. diye konuştu.
İSTİKRARLI BİR BÜYÜME MODELİ UYGULANACAKTIR
Yılmaz, 12. Kalkınma Planının, ülkenin sürdürülebilir kalkınma sürecinin stratejik bir yaklaşımla yönetilmesini teminen mevcut kaynakların ekonomik ve sosyal açıdan en fazla katma değer üreten alanlara yönlendirilmesi için yol gösterici bir işlev üstleneceğini vurgulayarak, şunları paylaştı:
Kalkınma Planı, toplumun tüm kesimleri için uzun vadeli bir perspektif ve hedef birliği sağlamaya hizmet edecektir. Kalkınma sürecinde insan odaklılık, katılımcılık, kapsayıcılık, hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerini esas alan bütüncül bir yaklaşım izlenecektir. 12. Kalkınma Planı, milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak kalkınma hedeflerimize ulaşılmasını sağlayacak kapsamlı bir yol haritası olacak, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarılması, temel hedefimiz olmaya devam edecektir. Bu kapsamda yeşil ve dijital dönüşümü odağa alan, sanayi sektörünün tarım ve hizmetler sektörleriyle bütünleşik olarak başat rol üstlendiği, ülkemizin dünya ticaretindeki konumunun güçlendiği, kaliteli finansman imkanlarının sağlandığı, nitelikli beşeri sermayeyle azami istihdam oluşturan istikrarlı bir büyüme modeli uygulanacaktır.
(Sürecek)