Pençe, insanın genetik ve fizyolojik yapısının düşük kaloriyle hayatını idame ettirecek şekilde dizayn edildiğini ifade ederek, aksine yüksek kalori ve çok yeme-içmenin bu yapılara uygun olmadığını söyledi.
Birçok hastalığın temelinde çok yiyip içmenin bulunduğunu aktaran Pençe, açlık sırasında insanın günde 180 gram yağ harcayarak hayatını sürdürebileceğini aktardı.
Prof. Dr. Pençe, erişkinlerde toplam vücut ağırlığının ortalama yüzde 15ini yağın oluşturduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
İnsanın günlük aldığı kalorinin yüzde 25ini beyni kullanmaktadır. Günümüzde yiyecek ve içecek çeşitliliği çok artmış ve bolluk ortamı söz konusudur. Bütün olay bir sonraki açlık dönemine kadar yağ depolamaktır. Eskiden olduğu gibi bir yıl süren açlık dönemi olmadığı için çok yağ depolamaya da ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla 17 saat değil, günlerce yemek yemesek bir problem yaşamayız. Sağlıklı insanlarda ramazanda 17 saat aç kalmanın hiçbir zararı olmamakla birlikte, metabolizmaya, kalp damar, mide bağırsak, sinir ve psikolojik sistemin yanı sıra, vücudun tüm sistemlerine sayılamayacak kadar çok faydası vardır. Ramazanda günlük toplam kalori ihtiyacı belirlenip, uygulanmalıdır. Günde ortalama 2 litre sıvı alınmalıdır. Bunu yiyip içeceğimiz 7 saat sürede rahatlıkla yapabiliriz. Aç kalacağımız 17 saatte de başta şeker ve yağ metabolizması olmak üzere vücudumuzun bütün sistemlerine tarifi imkansız faydalar sağlayacağı görülecektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus sıcak yaz günlerinde oruçluyken güneş altında bulunmamaktır. Zira çok fazla su kaybedersek organizmamız olumsuz etkilenir. Az yediğimiz zaman daha sağlıklı olacağımız bilgisinin beynimize gönderilmesi lazım. Bütün olay dengeli ve yeterli beslenme.
- Oruç sonrasında da akşam saat 8 ile sabah 8 arasında bir şey yenilmemesini öneririm
Oruç sonrasında da sağlıklı kalabilmek için asgari 12 saat aç kalınmasını öneren Pençe, Örneğin akşam saat 8 ile sabah 8 arasında hiçbir şey yenilmemesini tavsiye ederim. dedi.
Prof. Dr. Pençe, obeziteye bağlı hastalıklardan ölümün açlıktan ölüm oranlarının kat kat üzerinde olduğunu, sosyoekonomik düzeyi yüksek toplumlarda fiziksel aktivite yetersizliği ve dengesiz aşırı beslenmenin, sosyoekonomik düzeyi düşük toplumlarda ise uygun gıda bulamama ve tek yönlü beslenmenin bu soruna neden olduğunu söyledi.
50 Müslüman sağlıklı bireyde ramazan ayı öncesi ve sonrası yapılan psikolojik ve vücut kompozisyon değerlendirmesinde, orucun bireylerde kilo ve bel çevresinde azalmayı sağladığı ve gerginlik seviyelerinde de düşüşe neden olduğu belirtilmiştir. ifadelerini kullanan Pençe, şunları kaydetti:
Hipertansiyonlu hastalarda oruç öncesi ve sonrası yapılan ölçümlerde kilo, kan basıncı, kalp hızı, total kolesterol seviyelerinde belirgin bir farklılık gözlenmemiştir. Ancak oruçluyken kan üre seviyelerin arttığı, kan basıncının belirgin bir şekilde düştüğü görülmüş ve hipertansiyonlu hastaların tedavileri devam ederken ramazan ayı boyunca güvenli şekilde oruç tutabilecekleri belirtilmiştir. Ramazan ayında sahur ve iftarda olmak üzere iki kez yemek tüketmek enerji depolarının yenilenmesini ve yağın ana enerji kaynağı olarak kullanılmasını, bu sayede kilo verilmesiyle, kolesterol seviyelerinin düşmesine yol açar. Oruç devam eden birkaç gün sonrasında, kanda endorfinler salınarak daha iyi bir uyanıklık ve genel zihinsel rahatlık hissine yol açar. Bu etki kanda dolaşan insülin seviyesi ve düzenleyici hormonların, glikozun fizyolojik dengesini sağlaması yoluyla oluşmaktadır.
- Tip 1 diyabetlilerin oruç tutmaları sağlık açısından risk oluşturabilir
Prof. Dr. Sadrettin Pençe, oruç tutan tip 1 diyabetli hastaların insülin hormonlarının yetersizliğinin, yüksek kan şekeri ve ketoasidoza sebep olabileceğinin söylendiğini belirterek, Ramazan ayında tip 1 ve 2 diyabetli hastalar kullanması gereken ilaçlar sebebiyle oruç tutmakta sıkıntılar yaşamaktadırlar. Yapılan çalışmalarda özellikle tip 1 diyabetli hastaların oruç tutmasının sağlık açısından risk oluşturduğu ve gözlem altında kalmaları gerektiği belirtilmektedir. dedi.
Tip 2 diyabetli hastaların ise eğitim ve diyabetik durumuna göre oruç tutmalarının sakınca doğurmayacağına dair çalışmalar bulunduğunu da aktaran Pençe, konuşmasını şöyle sürdürdü:
çağımızın hastalıklarından biri olarak değerlendirilebilecek obeziteyi düşündüğümüzde, buna bağlı gelişen diyet ve kardiyovasküler durumlar için ramazan ayının faydaları sayılamayacak kadar çoktur. Ramazan ayında alkol, sigara gibi maddelerden uzak durulması, dengeli beslenme ve uygun fiziksel aktiviteyle düzeltilen sağlıklı yaşam standartları korunabilir ve devam ettirilebilirse, hastalıklardan arınmış bir vücuda kavuşulabileceği belirtilmiştir.