Dünya genelinde her 8 kişiden 1'i obeziteyle yaşıyor

- DSÖ'nün 2022 yılı verilerine göre, 18 yaş ve üzeri 2,5 milyar yetişkin aşırı kilolu, 890 milyondan fazlası ise obez - 1990'da 5-19 yaş aralığındaki çocuk ve ergenlerin sadece yüzde 2'si obezken 2022'ye gelindiğinde bu oran 4 kat artışa yüzde 8'e yükseldi

Haberler 03.03.2025 - 11:33 Son Güncelleme : 03.03.2025 - 11:33

Dünya genelinde her 8 kişiden 1i obeziteyle yaşıyor, yetişkinlerde aşırı kiloluların oranı 1990dan bu yana yaklaşık 2 kat arttı.

4 Mart Dünya Obezite Günü dolayısıyla obeziteye ilişkin haber derledik.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunlarından obezite, genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkması olarak tanımlanıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), aşırı kiloyu vücutta aşırı yağ birikmesi durumu olarak tanımlıyor.

Obezite ise aşırı yağ birikimiyle tanımlanan kronik ve karmaşık sağlık problemi olarak ifade ediliyor, aşırı kilo ve enerji alımı ile harcanması arasındaki dengesizlikten kaynaklandığı belirtiliyor.

DSÖ, vücut kitle endeksine göre 25in üstünü aşırı kilolu, 30un üstünü ise obezite olarak kabul ediyor.

Obezite, tip 2 diyabet ve kalp hastalığı riskini artırırken kemik sağlığını ve üremeyi de olumsuz etkileyebiliyor, bazı kanser türlerinin riskini çoğaltırken uyku bozukluğuna veya hareket kabiliyetinde azalmaya neden olup yaşam kalitesine olumsuz tesir ediyor.

Daha önce yüksek gelirli ülke sorunu olarak kabul edilen aşırı kilo ve obezite, düşük ve orta gelirli ülkelerde de artış göstermeye başladı.

DSÖnün 2022 yılı verilerine göre, dünya genelinde 18 yaş ve üzeri 2,5 milyar yetişkin aşırı kilolu, 890 milyondan fazlası ise obez.

18 yaş ve üzeri yetişkinlerin yüzde 43ü aşırı kilolu, bu oran 1990a göre yaklaşık iki kat arttı.

5 yaş altı tahminen 37 milyon çocuk aşırı kilolu, Afrikada ise bu oran 2000den bu yana neredeyse yüzde 23 arttı.

Aşırı kilolu veya obez 5 yaş altı çocukların neredeyse yarısı Asyada yaşıyor, 5-19 yaş aralığındaki 390 milyondan fazla çocuk ve ergen aşırı kilolu.

1990da 5-19 yaş aralığındaki çocuk ve ergenlerin sadece yüzde 2si obezken 2022ye gelindiğinde bu oran 4 kat artışla yüzde 8e yükseldi.

Küresel obezite oranları, kız çocuklarında yüzde 1,7den 6,9a, erkeklerde ise yüzde 2,1den 9,3e çıktı.

- Yetişkinlerde en fazla obezite ada ülkelerinde görüldü

İngiltere merkezli The Lancet dergisi tarafından DSÖnün katkılarıyla geçen yıl yayımlanan, 2022 verilerine dayandırılan başka bir rapora göre kadınlar için obezitenin en yaygın görüldüğü ülkelerin Tonga ve Amerikan Samoası, erkekler için ise yetişkin nüfusun yüzde 60ından fazlasının obeziteyle yaşadığı Amerikan Samoası ve Naurunun olduğu bildirildi.

İngiltere, obezite yaygınlığı açısından kadınlarda dünyada 87nci, erkeklerde 55inci sırada, ABD ise kadınlarda 36ncı, erkeklerde 10uncu sırada yer aldı.

2022de obezite, kız ve erkek çocuklarında en fazla Niue ve Cook Adalarında görüldü, burada çocuk ve ergen nüfusunun yüzde 30undan fazlası obeziteyle yaşıyor.

İngiltere, obezite yaygınlığı açısından kız çocuklarında 72nci, erkeklerde ise 91inci sırada yer aldı.

Türkiye, 200 ülke arasında obezite oranları açısından kadınlarda 42nci, erkeklerde ise 60ıncı sırada bulunuyor.

Öte yandan Türkiyede de obezite vakaları artmaya devam ediyor.

Sağlık Bakanlığının yayımladığı Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2017 raporunda 15 yaş ve üzeri kişilerde obezite sıklığının yüzde 31,5 olduğu kaydedildi, bu oran kadınlarda yüzde 39,1 ve erkeklerde 24,6 olarak tespit edildi.

- Obezite, ekonomiye de zarar veriyor

Obezitenin sağlığa olduğu gibi ekonomiye de olumsuz etkileri bulunuyor.

DSÖye göre, herhangi bir çözüm bulunmaması halinde aşırı kilo ve obezitenin küresel maliyetlerinin 2030a kadar yılda 3 trilyon, 2060a ise kadar 18 trilyon dolardan fazlasına ulaşması öngörülüyor.

Düşük ve orta gelirli ülkelerde obezite oranlarındaki artış, bir zamanlar yalnızca yüksek gelirli ülkelerle ilişkilendirilen bu sorunun hızla küreselleşmesine neden oluyor.

Bu ülkeler, bulaşıcı hastalıklar ve yetersiz beslenme sorunlarıyla boğuşurken obezite ve aşırı kilo gibi bulaşıcı olmayan risk faktörlerinde de hızlı artış yaşıyor.

Bazı düşük ve orta gelirli ülkelerde aynı anda yetersiz beslenme ve obezitenin bir arada bulunduğu yaygın durumlar da görülüyor.

- Obezite, büyük ölçüde önlenebiliyor

DSÖye göre aşırı kilo, obezite ve bunlara bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların büyük ölçüde önlenebilir ve yönetilebilir olduğu belirtiliyor.

Bireyler, yaşam döngüsünün her aşamasında önleyici müdahaleleri benimseyerek risklerini azaltabilir.

Bunların arasında hamilelik döneminde uygun kilo alımı, doğumdan sonraki ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmenin sağlanması, çocukların sağlıklı beslenmesi, düzenli fiziksel aktivite, ekran süresinin sınırlanması, şekerli içeceklerin ve enerji yoğun gıdaların tüketiminin sınırlanması ve sağlıklı beslenme davranışlarının teşvik edilmesi yer alıyor.

Obeziteyle mücadelenin bireyselin yanı sıra toplumsal sorumluluk olduğu belirtiliyor. çözümlerin, sağlıklı diyet ve düzenli fiziksel aktivite gibi günlük yaşamın en erişilebilir ve uygun ücretli davranışlarla olabileceği ifade ediliyor.

- DSÖye göre obeziteye karşı küresel eylem gerekiyor

DSÖ, yıllardır küresel obezite krizine acilen müdahale edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Dünya Sağlık Asamblesi (DSA) Küresel Beslenme Hedefleri ile 2025e kadar diyabet ve obezitenin artışını durdurmayı da içeren bulaşıcı olmayan hastalıklarla ilgili hedefler, DSÖ üyesi ülkeler tarafından onaylanmıştı.

DSA da yaygın yetersiz beslenme sorununu ele almak için hızlandırılmış küresel eyleme ihtiyaç duyulduğunu kabul etmişti.

2022de düzenlenen 75. Dünya Sağlık Asamblesinde üye ülkeler, obezitenin önlenmesi ve yönetimi için yeni önerileri kabul etmiş, obeziteyi durdurmak amacıyla DSÖ Hızlandırma Planını onaylamıştı.

Ana Sayfaya Git