Prof. Dr. Özlem Sangün, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında diyabet hastalığı ve çocuklarda Tip 1 diyabetle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabetin, kan şekerinin yükselmesi sonucu oluşan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Sangün, çocuklarda en sık görülen diyabet türü, insülin bağımlı diyabet olarak bilinen Tip 1 diyabettir. Tip 1 diyabet, pankreasın yeterli insülin üretemediği durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle hastaların yaşamlarını sürdürebilmesi için eksik olan insülini dışarıdan almaları gerekmektedir diye konuştu.
Türkiyede 18 yaş altı yaklaşık 30 bin çocuğun diyabetle yaşadığını belirten Prof. Dr. Sangün, çocuklarda diyabet, seyrek görüldüğü için belirtilerin fark edilmesi gecikebiliyor. Bu nedenle farkındalık oldukça önemli diyerek Dünya Diyabet Gününün amacının diyabet hastaları, aileler, sağlık çalışanları ve toplumun diyabet hakkında bilinçlenmesini sağlamak olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Sangün, bu özel günün, insülin hormonunu bularak Tip 1 diyabetli hastalara yaşam hakkı kazandıran Frederick Bantingin doğum günü olan 14 Kasımda kutlandığını da hatırlattı.
SENSÖR TEKNOLOJİSİNİN ÖNEMİ
Bir çocuğa diyabet tanısı konduğunda, sadece çocuğun değil, tüm ailenin yaşam tarzında değişiklikler gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Sangün, bu sürecin başlangıçta zorlayıcı olabileceğini ancak diyabet ekibi, aile ve çocuk arasında uyum sağlandığında başarılı sonuçlar elde edilebileceğini belirtti. Prof. Dr. Sangün, Bu başarının temel unsurları arasında sağlıklı beslenme bilgisi edinmek, kan şekerini düzenli takip etmek ve insülin enjeksiyonlarını aksatmamak yer alıyor dedi.
Günümüzde diyabetli çocukların hayatını kolaylaştıran teknolojilerden biri olan cilt altı glukoz izlem sistemlerinin (sensörlerin) dünya çapında yaygın olarak kullanıldığını belirten Sangün, şöyle konuştu:
Maalesef bu cihazlar ülkemizde henüz geri ödeme kapsamında değil ancak Türkiyede de her diyabetli bireyin bu sensörlere erişimini sağlayacak düzenlemelerin yakın zamanda yapılacağını umuyoruz.