Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Cegerğun Polat, yaptığı açıklamada, kan basıncı seviyesinin yükselmesinin tansiyonun yükselmesine neden olduğunu, çoğu zaman hiçbir nedene bağlı olmadan görülebilen yüksek tansiyonun, özellikle 50 yaşını geçmiş yetişkinler için risk oluşturduğunu belirtti.
Hastalığın oluşmasındaki en önemli nedenin, genetik yatkınlık olduğunu kaydeden Polat, ailesinde yüksek tansiyon hastası olan kişilerde, ilerleyen yaşla birlikte yüksek tansiyon görülme olasılığı da arttığını vurguladı.
SICAK HAVADA TANSİYONA DİKKAT
Hastalar arasında yapılan istatistiklerde, hormonal hastalıkların da tansiyon yüksekliğine sebep olabileceğinin belirlendiğini aktaran Polat, şöyle dedi:
Yaz aylarında görülen aşırı sıcaklar tansiyon hastalarını da olumsuz etkilemektedir. Havanın kuru olması, terin buharlaşmasını sağladığından vücut ısısının düşmesine de yardımcı olurken, nemli havalarda vücut, ısısını dengeleyemediğinden kan basıncı artmaktadır. Bu nedenle nemli havalar yüksek tansiyon hastaları için uygun değildir. Sıcak havalar, özellikle 50 yaşının üzerindeki yüksek tansiyon hastalarında, beyin kanaması riskini de artırabilir. Sıcakla beraber artan vücut ısısı özellikle sinir hasarının eşlik ettiği diyabetik hastalarda, idrar söktürücü tansiyon düşürücü ilaç alanlarda ve yeterince sıvı tüketmeyen hastalarda abartılı bir tansiyon düşüşü yaşanmasına neden olabilir.
GÜNEŞİN DİK GELDİĞİ SAATLERDE
Polat, yüksek tansiyon hastalarınca güneşin dik olarak geldiği saatlerde güneş altında uzun süre kalınmaması, güneşe çıkılacak zamanlarda özellikle baş bölgelerinin korumasına özen gösterilmesi, artan su ihtiyacının uygun ölçülerde giderilmesi, şiddetli baş ağrısının önemsenmesi gerektiğini kaydetti.
Tansiyon ilaçlarının hekimin verdiği talimatlar doğrultusunda düzenli olarak kullanılması gerektiğine de dikkati çeken Polat, tansiyondaki iniş çıkışların ölüm riskini de beraberinde getirdiğinden, uzman doktor gözetiminde gerekli ölçümlerin düzenli olarak yaptırılmasının önemli olduğunu anlattı.