Yılmaz, hamilelikte, bebeğin yerleşimi ve beslenmesini kolaylaştırmak için anne vücudunda bazı değişimlerin oluştuğunu belirterek, kabızlık, reflü, basur ve rahmin yaptığı basılar sonucu kasık ağrısı, kasılma, kramp, bel ve sırt ağrıları oluşabildiğini belirterek, şunları kaydetti:
Bu tür belirtilerde basit önlemler ve bazı ilaçlarla şikayetleri azaltılabilir ancak bazı hastalıklar hamilelikte şiddetlenir ve anne-bebek hayatını riske atabilir. Hamileliğin tetiklediği hastalıklara bakarsak, bunlardan birincisi tansiyon yüksekliğidir. Gebeliğin kendisi tansiyon hastalığına yatkınlık yaratırken, annede önceden var olan hipertansiyon durumunda gebelikte tansiyonun artışı çok daha fazla olur. Bir kişiye gebelik tansiyonu demek için daha önce tansiyon yüksekliği olmadan, 18 haftadan sonra tansiyonun yükselmesi gerekmektedir.
Gebelik tansiyonu olan hastalarda bebekte büyüme gelişme geriliği, bebeğin eşinin yerinden ayrılması, erken doğum ve gebelik zehirlenmesi (preeklempsi) riskleri yüksektir. Bu yüzden daha önceden tansiyonu var olan kişilerin, tansiyonu kontrol altına alınmadan gebe kalmamaları ve gebe kalacakları zaman kardiyoloji doktorlarından onay almaları gerekmektedir. Gebeliğin yatkınlık yarattığı bir diğer hastalık şeker hastalığıdır. Gebelikte plasenta büyümesi, bebeğin beslenmesi için vücutta oluşan değişiklikler ile şeker hastalığına zemin oluşur. Önceden var olan şeker hastalığında düşük sıklığı çok artmıştır. Yine önceden var olan şeker hastalığında olsun, gebelikte oluşan şeker hastalığı olsun bebekte anomali sıklığı artar. Bebek ölümlerinin en sık sebebi gebelik şekeridir.
Yine ağırlığı fazla olan bebeklerde omuz takılması, solunum ve beslenme sıkıntıları, erken doğum, sarılık izlenebildiğinin altını çizen Yılmaz, doğum sonrasında şeker yüksek seyrederse annede yara yeri enfeksiyonları gelişebileceğini, gebelik şekerinin 24-28 haftalar arasında yapılan şeker yükleme testi ile kolayca tanınabildiğini aktardı.
Yılmaz, Bu testin anne veya bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Sonucuna göre anneye beslenme düzeni sağlanıp, gerekirse insülin başlanabilir. bilgisini verdi.
TİROİDİN AZ çALIŞMASI ZEKA GERİLİĞİNE YOL AçIYOR
Tiroid bezinin az çalışmasının ya da çok çalışmasının da gebeliği olumsuz bir seyre sokabileceğine işaret eden Yılmaz, Tiroid bezinin çok çalışması durumunda hipertiroidi ortaya çıkar ve bu hastalıklar arasında en sık Graves hastalığı görülür. Erken doğum, tansiyon, kalp yetmezliği, düşük gibi problemler oluşturabilir. Tiroidin az çalışması yani hipotiroidizmde yine preeklempsi, ölü doğum, düşük sıklığını arttırmakla birlikte özellikle bebekte zeka geriliğine yol açar. ifadelerini kullandı.
Astımın gebelikte seyrinin çok farklı olduğunu bildiren Yılmaz, kimi astım hastalarının gebelikte rahatladığını, kimi hastalarda gebeliğin kendisinin astım hastalığının başlangıcı olabildiğini aktardı.
Yılmaz şu bilgileri verdi:
Ancak gebelik öncesinde kontrol altında olmayan astım belirtileri gebelikte çok şiddetlenebilir. Bu yüzden gebelik öncesi tedavi önemlidir. Gebelerde son 3 ay rahmin baskısı nedeniyle nefes darlıklarıyla karşılaşılabilir. Özellikle sigara kullanımı, hava kirliliği, polen dönemi, kötü kokular, evde hayvan beslenmesi ve psikolojik faktörler astımı tetikleyebilir.
Ciddi kalp hastalıklarına sahip olan gebelerin hastalıkların şiddetinin durumuna göre gebe kalmaları bir engel oluşturabilir. Örneğin, marfan sendromu, fallot tetralojisi ve Eisenmenger sendromlarında anne ölüm oranları çok yüksektir. Ancak hafif kalp kapakçığı yetmezlikleri gebelikte engel teşkil etmez. Mutlaka kardiyoloji ve kadın doğum doktorları bu konuda bilgilendirilmelidirler.