Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli başbakanlarından Adnan Menderes ölüm yıldönümünde anılacak. Başbakanlığı döneminin baskıcı şartlarıyla en yüksek şekilde savaşan ve milli iradenin temsilcisi haie gelen Adnan Menderes cuntacılar tarafından idam edilişinin yıldönümü bugün. Adnan Menderes neden idam edilmiştir sorusu yaşadığı döneme ait bilgi azlığı olan kişiler tarafından merak edildi. Ve bugün Menderes neden ömüştür? diye sorular Google tarafından sıklıkla cevaplandı. Darbeci askerler tarafından küçük düşürülen, hor görülen, ve idam eden celladın parasının bile ailesinin ödediği Adnan Menderes’in bugün ölümünün 55. yıl dönümü. Sahte kurulan bir mahkeme de yargılanan Menderes, asılarak idam ediilmişti. Halk oyuyla bu zamana kadar verilememiş oy oranına sahip olarak, tek başına iktidara geçen milli iradenin adı, yaşadığı haksızlıklar, siyasi dönemi ve hayatını sizler için kaleme aldık.
ADNAN MENDERES’İN İDAM EDİLİŞİ
Adnan Menderes Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde dünyaya gelmiştir. 1899’da Aydın’da doğan Ali Adnan Ertekin Menderes’in babası o küçük yaştayken vefat etmiştir. Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji’nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için, çeşitli makamlara müracaat etti. Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı. Bayar’la böyle tanışmış oldu.
Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın Teşkilatı’nı kurarak başkanı oldu. Bu parti kapatılınca CHP’ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın Milletvekili seçildi. 1945 senesine kadar TBMM’de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti’nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı’nı şiddetle reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edildiler.
10 senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. Bu 10 senelik zaman içinde Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı.27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi. Yassıada’ya hapsedildi. Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı’nca idama mahkûm edildi. Yassıada’da tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldı.
TÖREN DÜZENLENDİ
Soylu, 27 Mayıs Darbesi’nin ardından Yassıada yargılamaları sonrası idam edilen Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın ölümlerinin 55. yılında anıt mezarda düzenlenen törene katıldı. İnsanın unutan bir varlık olduğunun söylendiğini ama unutmadığını belirten Soylu, şöyle konuştu:
Şehirler unutmaz, ağaçlar unutmaz, topraklar unutmaz, evler unutmaz. Karakter sadece insanın annesinden babasından geçmez, bulunduğu topluluktan, bulunduğu şehirden, yaşadıklarından, tarihten geçer. Kimi zaman Fatih’ten tevarüs eder, kimi zaman Alpaslan’dan tevarüs eder, kimi zaman bu topraklarda hiçbir zaman hiçbir şeyin karşılığını düşünmeden, ölümle, şehadetle burun buruna gelen ama milletim, ülkem, dinim, inancım diyen insanların asil karakterlerinden tevasül eder. Bu elbette sözlerle ve cümlelerle anlatılabilir ama bugün sözlerin ve cümlelerin değil, hal dilinin ortaya konulduğu resmin ta kendisidir. Bugün her şey hal diliyle mevcuttur. 1960 darbesi yapıldığında, yapılmadan önce, yapıldıktan sonra orada eziyet edilenler, aslında sadece rahmetle Menderes, Polatkan, Zorlu, Bayar, onların arkadaşları değildi. Eziyet edilen bu milletti, bu milletin değerleriydi, milletin birliğiydi, bu milletin millet olma azmi, kararlılığıydı. Eziyet edilen istiklal mücadelesinde hürriyetini kazanmış bir anlayışın o hürriyetini tekrar çeşitli oyun ve kurgularla geri almaktı. ’Biz bu coğrafyanın büyük bir coğrafya olduğunu biliyoruz’ dedi Büyükşehir Belediye Başkanımız. Elbette doğru. Bu coğrafya zor bir coğrafya ve türlü türlü sıkıntıları bu coğrafyada meydana getirmek yakin tarihimizde gördüğümüz, yakın gelecekte göreceğimiz önemli gerçeklerden bir tanesidir ama bir gerçek var ki milletin kendisidir.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle gittiği Aydın’daki bir anısını da paylaşan Bakan Soylu, Recep Tayyip Erdoğan kürsüde konuşurken 70-75 yaşlarında bir vatandaşın, kolundan çekerek kendisine birşey anlatacağını söylediğini anlattı.
Süleyman Soylu, Söylediği cümleler sanki büyük kütüphanelerden süzülmüş ve insanlık tarihine emanet edilen cümleleri gibiydi. Dedi ki ’Rahmetli Menderes’i elimizden aldılar anlayamadık, çıraktık. Rahmetli Özal’ı çok örselediler, kalfaydık bunu tam hissedemedik ama evlat merak etme, biz bu güzel adamı, kıymetli Cumhurbaşkanımızı, Recep Tayyip Erdoğan’ı onlara vermeyeceğiz, çünkü bu millet bugün usta olmuştur.’ O gün söylenen sözlerin 15 Temmuz’da bir gerçeklik olarak karşımıza çıkacağını hiç düşünmezdim, hiç hissetmez, belki de o günden 15 Temmuz’u öngörebilmemiz mümkün olmazdı ama 1960 darbesinde yaşananlar, ondan sonra bu insanların düşükler, kuyruklar olarak nitelendirilmesi ve onların her bir evladının onlara ilgi duyan insanların, sevgi duyan insanların her bir bireyinin baskı ve zulüm içerisinde kalabilmesi, sanki toplumdan tecrit edilebilir bir noktaya iletilmesinin zaruri bir durum oluşturması, bu milletin karakterine sinmiştir. O gün belki de ’Bir daha asla’ diyen bir tomurcuk bu milletin gönlünde ve kalbinde büyümüştür. Şimdi bize öteki dünyadan bakan ve oradan bu millet için, bu ülke için, devlet için hizmet edenler, her karşılaştığında bu ülkenin topraklarıyla, ülkesi hizmet sevgisiyle büyüyenler, bugün aziz milleti ve asil milletiyle gurur duyuyordur. diye konuştu.