Afrika'da "eksen kayması": 2. Rusya-Afrika Zirvesi

Doç. Dr. Elem Eyrice Tepeciklioğlu, 27-28 Temmuz'da gerçekleşen 2. Rusya-Afrika Zirvesi'nde görüşülen konuları ve Rusya-Afrika ilişkilerinin geleceğini kaleme aldı.

Haberler 02.08.2023 - 11:21 Son Güncelleme : 02.08.2023 - 11:54

2. Rusya-Afrika Zirvesi Ekonomik ve İnsani Forumu 27-28 Temmuz 2023 tarihlerinde Rusyanın St. Petersburg kentinde gerçekleşti. Zirve diplomasisi ya da Judd Devermontun deyimiyle zirve sanatı (The Art of Summitry) [1], Afrikadaki küresel rekabetin bir tezahürü niteliğinde. Bugün çin, Japonya, Güney Kore, Hindistan ve Türkiyenin de aralarında olduğu pek çok kıta dışı aktör, Afrika ülkeleriyle ortaklaşa zirveler düzenleyerek kıtadaki varlık ve etkinliklerini artırma arayışında.

Rusya ise özellikle yükselen güçler arasında yeni bir güç mücadelesine sahne olan Afrika kıtasıyla zirve diplomasisine nispeten daha geç bir dönemde, 23-24 Ekim 2019 tarihlerinde Soçide düzenlediği 1. Rusya-Afrika Zirvesiyle dahil oldu. Üçer yıllık periyodlar halinde düzenlenmesi planlanan zirvelerin 2. 1 yıllık gecikme sonucunda 2023te gerçekleşti.

TAHILDAN GÜVENLİĞE ZİRVENİN GÜNDEMİ

Rusya ile Afrika ülkeleri arasında Barış, Güvenlik ve Kalkınma için mottosuyla 2019da yapılan ve 43 Afrika ülkesinin devlet başkanı düzeyinde katılım gösterdiği 1. zirvede, Afrika ülkeleriyle özellikle madencilik, petrokimya, nükleer enerji ve askeri işbirliği alanlarında 12,5 milyar dolar değerinde 92 anlaşma imzalandığı bildirilmişti. Öte yandan, bu anlaşmaların önemli bir kısmı, Rusyayla Afrika ülkeleri arasındaki mevcut silah satışı anlaşmalarının kapsamının genişletilmesi ile ilgiliydi.

2nci zirve kapsamında imzalanan 40dan fazla anlaşmanın çoğu yine silah ve askeri teçhizat satışı üzerine. Aslında bu durum, Rusyanın Afrika ülkelerinin en büyük silah tedarikçisi olduğu, Afrika ülkeleriyle bu silahların modernizasyonuyla askeri eğitim konularını da içeren ve Sovyetler Birliği dönemine dayanan askeri ve teknik işbirliği anlaşmalarının varlığı göz önünde bulundurulduğunda şaşırtıcı değildir.

Öte yandan, Rusya ile Afrika ülkeleri arasındaki 2. zirveye katılım çok daha düşük bir seviyede gerçekleşti. Sadece 17 Afrika ülkesinin devlet başkanı düzeyinde katılım gösterdiği zirvede 32 Afrika ülkesi ise büyükelçiler ve diğer üst düzey yetkililer tarafından temsil edildi.

Zirvenin en önemli gündem maddesi ise gıda güvenliği ve Rusya-Ukrayna çatışmasının Afrikaya olası yansımalarıydı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, zirveye devlet başkanı düzeyinde katılımın düşük olmasından başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batılı ülkeleri sorumlu tutarken, bu ülkeleri tahıl ve gübre tedarikine engel olmakla da suçladı.

Rusya, 2022 yılının Temmuz ayında Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiyenin arabuluculuğu sonucunda imzalanan, Ukrayna tahılının güvenli bir şekilde ihracının önünü açan Tahıl Koridoru Anlaşmasını 18 Temmuz 2023 tarihinde sonlandırdı. Bu durumun küresel tahıl fiyatlarını yükseltmesinin yanı sıra anlaşmanın uzatılmamasından oldukça olumsuz etkilenen Afrika ülkelerindeki gıda güvensizliğini artırmasından endişe ediliyor.

Ancak Putin, tahıl sevkiyatını güvence altına alacağının garantisini vererek, 6 Afrika ülkesine (Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Burkina Faso, Eritre, Zimbabve ve Somali) 25 ila 50 bin ton arasında ücretsiz tahıl tedariki vaadinde bulundu. Rusya, aynı zamanda, Somalinin 684 milyon dolarlık borcunu sildiğini duyurdu. Bu ülkelerden Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti, Rus paralı askerleri olan Wagner Grubunun en etkin olduğu Afrika ülkeleri arasında yer alıyor. Bununla birlikte, -taraflar inkar etse de- Burkina Faso hükümetinin de Wagner ile anlaşmaya vardığı ve buna karşılık ülkedeki altın madenlerinden birinin işletme hakkının Wagnere verdiği iddia ediliyor.

Geçtiğimiz haftalarda Wagner Grubunun lideri Yevgeniy Prigojinin başlattığı ve başarısız olan krizin ardından kendisinin de zirveye katılım göstermesi, güvenlik ve askeri işbirliği konularının Rusya-Afrika ülkelerinin gündeminde önemli yer tuttuğunun göstergesi niteliğinde. Bu konudaki belirsizlik devam etmesine rağmen, Wagnerin en azından kısa vadede Afrika ülkelerindeki etkisini artırmaya ve Rusyanın kıtadaki çıkarlarını gerçekleştirmeye yardım etmeye devam etmesi muhtemel görünüyor.

ANTİ-KOLONYAL SÖYLEM VE İLİŞKİLERE ETKİSİ

Rusyanın Afrika ülkeleriyle Soğuk Savaş dönemine dayanan derin bağlarının olduğu biliniyor. Bugün hala bu Sovyet mirasına atıfta bulunulduğu ve Rus yetkililerin Soğuk Savaş döneminde Afrikalı ülkelerin bağımsızlık mücadelelerine verilen desteği vurgulayan bir söylem kullandığı görülüyor.

Böylelikle kendisini eski sömürgeci ülkeler de dahil olmak üzere Batıdan farklılaştıran Rusya, bu politikasını Afrikaya sağladığı koşulsuz yardımlarla güçlendirmeye çalışıyor. Afrikadaki etki sahasını Batılı ülkeler aleyhine genişletmeye çalışan Rusya, Afrika ülkelerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) başta olmak üzere uluslararası örgütlerin karar verme süreçlerinde reform taleplerine destek vererek Afrikanın bu örgütlerde yeterince temsil edilmediği hususunun altını çiziyor. Afrikayla temaslarda kullanılan bu anti-kolonyal söylem Afrika ülkelerinde önemli karşılık buluyor.

Soğuk Savaş sonrası dönemde ideolojik faktörlerin Rus dış politikasındaki rolü azalsa da Rusyanın hala kendisini Batı karşısında konumlandırarak Afrika ülkelerinde artan Batı karşıtlığından yararlanmaya çalıştığı görülüyor. Afrikada yaşanan küresel rekabette geri kalmak istemeyen Rusya, özellikle eski Fransız sömürgelerindeki varlığını giderek genişletiyor ve bunu yaparken bölgede Fransanın politikalarına karşı mevcut tepkiden besleniyor.

Bu anlamda zirve, Ukrayna krizi nedeniyle uluslararası alanda daha da yalnızlaşan Rusya için Afrika ülkeleriyle ortak bir zeminde buluşabileceği alanlara vurgu yaptığı ve Afrikayla ilişkilerini geliştirme yönündeki kararlılığını vurguladığı, Afrika ülkeleri içinse Rusyadan taleplerini dile getirebilecekleri bir ortam sağladı. BMdeki oylamalarda çoğu Afrika ülkesinin Rusyanın Ukraynaya saldırısını kınayan yönergelere oy vermekten kaçınması Rusyanın Afrikayla ilişkilerini geliştirerek elde etmeyi umduğu diplomatik desteği biraz olsun kazandığını gösteriyor. Bu durumun gerçekleşmesinde Ukrayna krizinin patlak vermesinden sonra kıtaya 8 ziyaret gerçekleştiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrovun yoğun diplomasi turunun da rol oynadığını söyleyebiliriz.

Zirve sırasında Afrika ülkeleri ise Rusyadan özellikle nükleer tesislerin inşası, silah sevkiyatı ve tahıl ihracatı gibi alanlarda işbirliği isteklerini dile getirdi. Ancak bu alanlarda imzalanan anlaşmaların varlığına karşın, Rusyanın Tahıl Koridoru Anlaşmasından çekilme kararı, Afrika ülkelerinde oldukça büyük tepki çekti. Bu anlamda Kenya Dışişleri Bakan Yardımcısı Korir SingOeinin bu kararı dünya gıda güvenliğine arkadan indirilen darbe olarak nitelendirmesi dikkat çekicidir. Nitekim Kenya Devlet Başkanı William Ruto, mevkidaşları Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame, Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanu Felix Tshisekedi gibi isimler zirveye katılım sağlamadı. Burada Rus yetkililerin atladığı önemli bir husus ise zirvede yapılan görüşmelerin Afrika ülkelerinin kendi çıkar ve taleplerinden ziyade Rusyanın çıkarlarını yansıttığını düşünüp düşünmedikleri.

RUSYA-AFRİKA İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ

Rusya ile Afrika arasındaki 1inci zirve öncesinde Paul Stronski, Rusyanın partiye geç kaldığını söyleyerek, Afrikalı ülkelere ihtiyaç duyduğundan çok daha azını sunabileceğini iddia eden bir analiz kaleme almıştı.[2] Rusyanın Afrikadaki etkinliğini fazla abartmamak gerektiği doğru olmakla birlikte, Afrika ülkelerinin Batılı ülkelerle karmaşık ve inişli çıkışlı bir ilişkilerinin olduğunu da kabul etmek gerek. Başka bir deyişle, Afrikanın Rusyayla farklı sektörlerde ilişkilerini artırması, Batılı ülkelerle bağlarını tamamen koparacağı ya da Fransa başta olmak üzere bu ülkelerin Afrikadan tamamen çekilecekleri anlamına gelmiyor.

Rusya, uluslararası siyasette ağırlığını artırmak isteyen Afrika ülkeleri için geleneksel ortakları olarak kabul edilen Avrupa ülkeleri ile ABD karşısında alternatif bir ortak olmaya devam edecek. Ancak ilişkilerde gelinen noktaya rağmen, Batının yaptırımları karşısında Ukrayna savaşını finanse etmeye çalışan Rusyanın savaşın daha da uzaması halinde Afrikadaki varlığını ne dereceye kadar aynı şekilde devam ettireceğini tahmin etmek oldukça güç. Üstelik ikili ilişkilerde gerginlik yaratmaya devam edecek önemli hususlar bulunuyor.

Putinin tahıl sevkiyatı konusunda Afrika ülkelerine verdiği güvence, bu ülkelerin Rusyayla Ukrayna arasındaki savaşın yol açtığı gıda krizinden en fazla etkilenen ülkeler olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hatta Afrika Birliği (AfB), geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Rusyanın tahıl koridoru anlaşmasından çekilmesinden büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. Şu anda 10 Afrika ülkesinde faaliyet gösterdiği iddia edilen Wagner Grubuyla Moskovadaki hükümet arasındaki ilişkilerin belirsizliği de Wagnerden hizmet satın alan Afrika ülkeleri için önemli bir soru işareti.

Zirvenin sonuçlarıyla ilgili öngörüde bulunmak için henüz erken olsa da bu tür zirvelerle ilgili en tartışmalı konulardan biri imzalanan anlaşmaların kağıt üzerinde kalıp kalmayacağı. Örneğin, zirvede kabul edilen sonuç bildirgesi, Rusyanın özellikle güvenlik ve enerji alanlarında Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme kararlılığını ortaya koyuyor. Bir önceki zirveyle karşılaştırıldığında daha çok öne çıkan bir alan ise tahmin edileceği üzere gıda güvenliği.

Bildirgede tarafların uluslararası tedarik zincirlerinin aksamasının yanı sıra gıda fiyatlarındaki artış da dahil olmak üzere küresel gıda güvenliğiyle ilgili derin endişelerini dile getirdikleri görülüyor. Ancak Rusya zirvede Afrikalı ülkelere çok şey teklif etmiş olsa da, bu vaatlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceğini ya da imzalanan 2li işbirliği anlaşmalarının pratikte ne kadar uygulanacağını zaman gösterecek.

Ana Sayfaya Git