Araname müdavimi Ara Güler; 'Cumhurbaşkanının fotoğraflarını çekmeyeceğim de sizin o yüzünüzü mü çekeceğim'

Ülkenin en ünlü fotoğrafçısı Ara Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğraflarını çektiği için büyük bir grubun tepkisini almıştı. Ara Güler, cumhurbaşkanını çektiği için kendisine tepki gösterenlere 'sizi mi çekecektim çapucular, heralde cumhurbaşkanını çekeceğim' şeklinde konuştu

Haberler 25.12.2015 - 09:21 Son Güncelleme : 25.12.2015 - 09:21

Ülkenin en ünlü fotoğrafçısı Ara Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın fotoğraflarını çektiği için büyük bir grubun tepkisini almıştı. Ara Güler, cumhurbaşkanını çektiği için kendisine tepki gösterenlere sizi mi çekecektim çapucular, heralde cumhurbaşkanını çekeceğim şeklinde konuştu

Duayen fotomuhabir Ara Güler, Cumhurbaşkanı Erdoğanın fotoğraflarını çekti diye eleştiri yağmuruna tutuldu.

Ara Güler, konuyla ilgili düşüncelerini Habertürk gazetesinden Kübra Para anlattı.

İşte o röportaj:

-Ara Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğanın fotoğraflarını çektiniz diye sizi eleştirenler oldu. Ne diyorsunuz tepkilere?

Erdoğanın resmini çekmeye gittim diye kızıyorlar. çekeceğim tabii. Camiyi de çekeceğim, katedrali de çekeceğim, lideri de çekeceğim. Ben 4 kere harbe gittim. Gözümü korkutamazsın. Anladın mı? Bu işlerden mi korkacağım? Hiçbirini tanımam, etmem. Bunlar tam sopalık, iki tane indireceksin orada kalacaklar! (Gülüyor.) Bunlar provoke edilmişler. Ne halt ederlerse etsinler. Bana ne!

-Sizce neden kızıyorlar?

Ne bileyim ulan! Bir sebebi yok. Ne istiyorlar? Cumhurbaşkanı değil mi? çekmeyecek miyiz? Tabii Cumhurbaşkanını çekeceğim, onu çekmeyip sizin gibi serserileri mi çekeceğim! Biz gazeteciyiz, her şeyi çekeriz. Onlara mı soracağım! Onlar ne kadar gazetecidir ki? Gazetecilik oynuyorlar. Gazete basıyorlar, adı oluyor gazeteci. Gazeteci ona denmez ki. Gazeteci haber peşinde, dünyanın herhangi bir yerinde, çinde, Japonyada, Hindistanda bir şeyler yapan adamdır. Bunların gittiği en fazla Erzurum...

-Cumhuriyet Gazetesi sizden özür diledi...

... aşağı Kasımpaşa!

ERDOĞANIN EVİ çOK GÜZEL

-Erdoğanın fotoğraflarını daha önce de çekmiş miydiniz?

Tabii çekmiştim. Belediye başkanıyken, hapse girerken... Anladın mı? Peki, şimdi ne değişti? Bir Cumhurbaşkanının davetine Yok denir mi? E ben de demedim... Gittik. Bizi bir güzel karşıladılar. çaylar, kahveler filan...

-Ne kadar sürdü çekimler?

3 saate yakın... Öğlen 1de gittik, 3.30 gibi çıktık. Sohbet ettik. Bunlar insani münasebetler.

-Erdoğanı çekmek zor oldu mu?

Hiçbiri zor değil be sen de boş versene... Zor ne biliyor musun? Harp zamanında fotoğraf çekmek. Ben 4 kere harbe gittim...

-Evi fotoğraf çekmek için uygun muydu?

Uygundu. Kısıklıdaki evi de çok güzel. Müthiş güzel bir kütüphane yapmış.

-Bir karede Erdoğan kütüphanenin önünde kitaplara bakıyor. Torunları da yerde oturmuş. O kareye de Kurgu dediler.

Yok, orada kitap bakıyorduk. çocuklar da aşağıda oynuyordu. Ben de tık tık tık çektim, bitti.

-Evde sizi şaşırtan bir şey gördünüz mü?

Ne şaşırtacak beni! (Gülüyor.)

-Cumhurbaşkanı Erdoğanın Affedersin Ermeni sözüne alınmış mıydınız?

Hayır, ben Japonum Ermeni falan değilim ki! (Gülüyor.)

BİRAZ OTORİTER OLSUN, İYİDİR

-Cumhurbaşkanı Erdoğanı Otoriter diyerek eleştirenler de var...

Biraz otoriter olsun, iyidir yani... Sözünü geçirsin ama agresif olmasın, tatlı olsun. Ecevit öyleydi mesela...

İSMET PAŞANIN BENDE çOK çIPLAK RESMİ VAR!

-İnönünün çok fotoğrafını çekmişsiniz...

İsmet Paşa dostumdu benim. At merakım vardı, onun atını satın almıştım.

-İsmet Paşayı ilk ne zaman çekmiştiniz?

İsmet Paşayı Taş Devrinden beri tanıyorum. Pembe Köşkte ve Maçkadaki evde çekerdim. Bende çok çıplak resmi var! Mayosuyla denizde yüzerken. (Gülüyor.)

-Eceviti de çok çekmişsiniz.

Ecevit de arkadaşımdı.

-İsmet Paşa, Mevhibe Hanım, Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit... Dördünü aynı karede çektiğiniz bir fotoğraf varmış. O günü hatırlıyor musunuz?

Tabii hatırlıyorum. Ben evlerine kahve içmeye giderdim bunların. Pembe Köşkte öyle odalar vardır ki çok güzel fotoğraf verir ama o odalar kapalıdır, resim çektirmezler.

DEMİRELİ SEVMEZDİM

-Hayat Mecmuasında çalışırken Menderesin de çok fotoğrafını çekmişsiniz. Maksat yağ çekmekti diyorsunuz...

Yahu tabii çok çektim. Birkaç sayı çıktıktan sonra Hayat Mecmuasının kğıdı bitti. Haftada 500 bin satarız diye düşünüyorduk. Tiraj 700-800 bin oldu. Menderese biraz yağ çektik. Partinizin propagandasını yapalım dedik. Menderes beni severdi zaten, beni gönderdiler peşinden.

-Demirel?

çektim tabii. Nerede çekmiştim ulan? (Yardımcısı Fatih Beye soruyor.) Demirelin ben çok güzel resimlerini çektim. Görse bayılır!

-Artık hayatta değil. Ama Demireli pek sevmiyormuşsunuz...

Sevmiyordum. O da kızardı zaten bana. Önünden geçerken bakardım ve çekmezdim. Yürüyüp giderdim!

-Ya Kenan Evreni?

Onu da çektim. Yahu ben herkesi çektim. Bir Erdoğanı çekince olay oldu. Ne istiyorlar anlamıyorum!

-Özalı da çekmişsiniz.

Tabii. Severdim onu. Hepsini çektim, ya ben gazeteciyim, unutma! Mecburum çekmeye. Arşive koymak için, lazım olur.

-Türkiyenin bugünkü halini nasıl görüyorsunuz? Eskiden mi iyiydi bugün mü?

Bugün bomb.k!

BİRKAç YIL ÖNCE çEKECEKTİK

Erdoğanın fotoğraflarını çekmeyi siz mi istediniz yoksa talep onlardan mı geldi? diye sordum, işin aslını Ara Beyin yardımcısı Fatih Aslan anlattı:

Bu iş ta Ara Bey, Kılıçdaroğlunun fotoğraflarını çekerken başladı. Ara Bey, Kemal Beyi çektik, Başbakanı da çekelim, arşivimiz için önemlidir dedi. Eski AK Parti Milletvekili Süleyman Gündüz ile görüştük. Hayhay ayarlarım dedi. Bir randevu aldık ama programı uymadı, iptal edildi. Bir türlü görüşemedik. En son, onlardan bize talep geldi. Ara Bey Başbakanken Sayın Erdoğanın fotoğraflarını çekmek istiyordu. Eğer müsaitse şimdi çekebilir. Cumhurbaşkanımız kendisini davet ediyor, evinde ağırlamak istiyor dediler. Buna istinaden gittik...

ONLAR BENİ çEKSİN, BEN DAHA MEŞHURUM

-Erbakanı çekmeye gitmişsiniz ama geç gelince kızmışsınız...

Bir Amerikalı yazar beni buldu, beraber Başbakanlıka gittik. Akşam 20.00de randevu verdi, saat 22.30da geldi. Başbakanlıkta aç susuz kaldık. Yanımdaki Amerikalı, Karnım acıktı diyor. Ne yapayım ulan, orası Başbakanlık!

-Erbakanı çekmek zor oldu mu? Huysuzluk yaptı mı?

Huysuzluk şu bakımdan yaptı; duvarda Atatürkün tablosu var. Önünde çekmek istiyorum... Atatürkün tablosu, önde o olsun, bir mana taşısın. Resme mana verdirtmek lazım. Durmadı Atatürkün önünde.

-Portresini çekemediğinize üzüldüğünüz siyasetçi var mı?

İndira Gandhiyi çektim ama Gandhinin kendisini çekebilsem çok iyi olurdu. Bunlar cesedini bile yakıyorlar hemen, ölüsünü de çekemiyorsun!

-Bugünkü liderlerden Putini, Obamayı, Merkeli falan çekmek istiyor musunuz?

Hayır. Onlar beni çeksin, onlardan meşhurum nasıl olsa!

DÜNYANIN EN BÜYÜK HAYDUDU DEVLETTİR

-Ara Güler Vakfını neden kapattınız?

Hepsi sükse için gelmiş. Adımdan istifade etmek istiyorlardı. Kapattım. Şimdi yeni bir iş yapıyoruz. Bu binayı (Tünelde Ara Cafenin olduğu binayı kastediyor.) müze yapacağız. Yurtdışında çok meşhurum. Yani Erdoğandan daha meşhurum ben! (Gülüyor.) Öyle bir müze kurmalıyız ki içinde bizim kokumuz olsun. Burada nefes aldığımız hissedilsin. Müze yaşasın. Tabloları, fotoğrafları asmakla müzecilik olmaz. Müzecilik arşivdir.

-Kültür Bakanlığı destek veriyor mu müze projesine?

Aklın varsa devletle işe girmeyeceksin. O zaman batarsın. Devlet kendini ortak zanneder. Dünyanın en büyük haydudu devlettir. Ulan Türkiyeyi kim soymuştur? Ermenilerin tüm varlıklarının üstüne kim oturmuştur? Mezarlıkların yerini bile aldılar. Şimdi geri alıyorlar ama ne alıyorlar? 70 bin kayıtlı Ermeni vatandaş var. 800 bin de kayıtsız var. Neden? Kesime gönderirken çocukları ayırıp Müslüman yapmışlar, sonra da evlendirmişler. Anladın mı? Kayıtlar var, kati surette hepsi biliniyor. Ama hepsi aptallar. Ben aptallarla uğraşamam, vaktim yok!

TEKNOLOJİ İŞİMİZE YARADI

-Akıllı telefonlar ile fotoğraf çekenlere kızıyor musunuz?

Hayır, gayet iyi çekiyorlar. Bir şey bilmene gerek yok, bunun içinden bak, gördüğünü çek. Bunlar televizyonu da bitirdi; video da çekiyor, canlı da çekiyor... Bu teknoloji çok işimize yaradı. Eskiden bir resim çekerdin, yıkayacaksın, bakacaksın, kurutacaksın, asacaksın...

Ara Güler kimdir?

1928de Beyoğlu, İstanbulda doğdu. çocukken sinemadan çok etkilendi. 1951 yılında Getronagan Ermeni Lisesinden mezun oldu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın her dalında çalıştı. Muhsin Ertuğrulun yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi almaya başladı. Amacı rejisör veya oyun yazarı olmaktı. 1950de Yeni İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bu yıllarda Ermenice gazete ve edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlandı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine devam ediyordu. Ancak fotoğrafçı ve gazeteci olmaya karar verdi.

1962 yılına kadar Hayat dergisinde fotoğraf bölümü şefi olarak çalıştı. 1961de İngilterede yayınlanan Photography Annual, onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneğine kabul edildi ve bu kuruluşun Türkiyeden tek üyesi oldu. Fotoğraf dünyasının çok önemli yayınlarında fotoğrafları kullanıldı, kendisinden bahsedildi. ABDde, Almanyada, Pariste çeşitli sergiler açtı. Bu arada, Bertrand Russell, Winston Churchill,Arnold Toynbee, Picasso, Salvador Dali gibi birçok ünlünün fotoğrafını çekti, röportajlar yaptı.

1979da Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin foto muhabirliği dalındaki birincilik ödülünü aldı. 1980de fotoğraflarının bir kısmı Karacan Yayıncılık tarafından kitap haline getirildi. 1986da Hürriyet Vakfınca basılan, Prof. Abdullah Kuranın yazdığı Mimar Sinan kitabını fotoğrafladı. Bu kitap 1987de Institute of Turkish Studies tarafından İngilizce olarak yayınlandı.

1989da Hil Yayınları Ara Gülerin Sinemacıları kitabını yayınladı. Yıllarca üstünde çalıştığı Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları, 1992de Fransada Edition Arthaud, ABD ve İngilterede Thomas and Hudson, Singapurda Archipelago Press tarafından Turkish Style başlığıyla, Fransada ise Albin Michel yayınevi tarafından Demeures Ottomanes de Turquie adıyla yayınlandı. Dünya Şirketler Grubu 1994te Eski İstanbul Anıları, 1995te Yitirilmiş Renkler kitabını yayınladı. Ana Yayıncılık ise 1994te Bir Devir Böyle Geçti, Kalanlara Selam Olsun ve 1995te Yüzlerinde Yeryüzü adlı kitapları yayınladı.

Ara Gülerin fotoğraflarının büyük bir bölümü Fransa, ABD ve Almanyada çeşitli müzelerde sergilenmekledir. Fotoğraflarında Leica makinasını kullanmıştır. Fotoğrafın sanat dalı olmadığını düşünmektedir.

Gazeteci Nezih Tavlaşın, fotoğrafın efsane ismi Ara Gülerin hayatını anlattığı Foto Muhabiri adlı 343 sayfalık kitapta Ara Gülerin doğduğu günden bugüne kadar tanık olduğu olaylar kronolojik bir sırayla anlatılırken bir yandan da Türkiyenin 80 yıllık tarihi yer alıyor.Kitabın sonunda Ara Güler ile yapılan bir nehir söyleşi ve aile albümünden fotoğraflar yer alıyor.

Ana Sayfaya Git