Beykoz Riva adeta felaket kaza ile çalkalandı! 2'si karındaş 3 ölü

İstanbul Beykoz'da son dakika trafik kazası. Riva yolunda iki aracın kafa kafaya çarpışması şeklinde vuku bulan kaza da 3 kişi hemen olay yerinde feci şekilde can verdi. Beykoz'un kana bulandığı kaza da Ali Durukan ile Celal ve Ömer Deniz kardeşlerin hayatını kaybettiğini belirlendi. Beykoz son dakika trafik kazası, ölü ve yaralı isimleri açıklandı mı?

Haberler 22.02.2016 - 23:21 Son Güncelleme : 22.02.2016 - 23:21

İstanbul Beykozda son dakika trafik kazası. Riva yolunda iki aracın kafa kafaya çarpışması şeklinde vuku bulan kaza da 3 kişi hemen olay yerinde feci şekilde can verdi. Beykozun kana bulandığı kaza da Ali Durukan ile Celal ve Ömer Deniz kardeşlerin hayatını kaybettiğini belirlendi

Kaza, Beykoz Riva yolu Şirindere sapağı mevkisinde saat 19.30 sıralarında meydana geldi. İddialara göre; Riva istikametine ilerleyen Ali Durukanın kullandığı 34 HF 9574 plakalı otomobil ile Kavcık istikametine seyreden Ömer Deniz yönetimindeki 34 HJ 3935 plakalı otomobil kafa kafaya çarpıştı. Kazayı gören diğer sürücüler, kazazedelerin yardımına koştu. Kazazedelerin araçta sıkıştığını gören vatandaşlar, durumu itfaiye, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, Ali Durukan ile diğer araçta bulunan sürücü Ömer Deniz ve kardeşi Celal Denizi sıkıştıkları yerden çıkarttı. Sağlık ekipleri, yaptıkları kontrollerde Ali Durukan ile Celal ve Ömer Deniz kardeşlerin hayatını kaybettiğini belirledi.

Kaza sebebiyle Riva yolu iki yönlü olarak trafiğe kapatıldı. Kazada hayatını kaybeden şahısların cenazeleri ile araçların kaldırılması sonrası yol yeniden trafik akışına açıldı. Görgü tanıkları, kazanın hatalı sollama sebebiyle meydana geldiğini öne sürdü. Polis, kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Beykoz, İstanbulun bir ilçesidir. çatalca-Kocaeli bölümünün Kocaeli Yarımadası batısında yer almakta olup; batıdan İstanbul Boğazı, doğudan Şile ilçesi, kuzeyden Karadeniz ve güneyden de çekmeköy, Üsküdar ve Ümraniye ilçeleri ile çevrelenmiştir.Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan sanayi ağırlıklı çalışmaların etkisiyle fabrikaların çoğalması sonucu genelde işçi kesimin tercih ettiği yerleşim yeri olan Beykoz, son yıllarda üst gelir seviyesi kesimden de talep görmektedir. Boğazın incisi olarak tanımlanmaktadır.

Beykoz, Kanlıca

Deniz seviyesinden başlayarak 270 metreye kadar yükselen Beykozun engebeli arazisini Riva, Küçüksu ve Göksu dereleri parçalamıştır. İlçe ve yakın çevresinde Akdeniz iklimi ile Türkiyede Karadeniz iklimi nin karışımı olan Geçiş Tipi İklim etkilidir. Yazlar, Akdeniz kadar sıcak olmamakla birlikte Karadeniz kadar yağışlı değildir. Beykoz ve çevresi başta kestane, meşe, gürgen,ıhlamur, kayın, kızılağaç ve fındık ağaçlarından oluşan doğal orman örtüsüyle kaplıdır.

Beykoz çok uzun bir tarihsel geçmişe sırtını dayamaktadır. Beykozun tarihine ilişkin olarak bilinen en eski tarih M.Ö. 700lerdir. Bu dönemde deniz yoluyla gelip Beykozu kendilerine yurt edinen Traklar, Beykozda yerleştiği bilinen ilk halk olarak karşımıza çıkar. Her ne kadar sanat tarihçileri ve arkeologlar çok daha önceki dönemlerde Karadenizden Boğaza doğru seyreden tepelerde Apollon tapınağı benzeri yapıların olduğunu öne sürmekte ve dolayısıyla da Beykozun bir kent olarak tarihini çok daha önceki tarihlere götürmek gerektiğini iddia etseler de, örgütlü bir toplumsal hayatın Beykozda söz konusu tarihle birlikte başladığını söyleyebiliriz.

Traklar, Trakyaya adını veren ve tarihte savaşçı özellikleriyle bilinen bir topluluktur. Trakların tarihte balıkçı köyleri, müstahkem kalelerle çevrili kentler ve çok çeşitli yerleşme birimleri inşa ettikleri bilinmektedir. Trakların Hint-Avrupa kökenli bir halk olduğu söylenmekte, ancak yazılı bir kültüre sahip olmadıkları için haklarında yeterince bilgi edinme imkanı bulunmamaktadır. Trak toprakları geniş bir coğrafyayı içerisine alsa da, esasında doğu ve batı Trakya bölgesinde konuşlandıkları bilinmektedir. Traklar hiçbir zaman hakimiyetleri altında bulunan toprakları idare edecek tek bir devlet kuramamış, daha ziyade parçalı bir yönetim yapısı ortaya koymuşlardır. Bununla birlikte Traklar kendi içerisinde güçlü yönetim mekanizmaları geliştirmeyi başarabilmişlerdir.

Traklar Beykoza geldiklerinde, kralları Amikosun ismine binaen, buraya Amikos adını vermişlerdir. Amikos, Beykozun bilinen en eski adıdır. Boğazı geçerek Beykoza gelen Traklar burada Bebrik Devletini kurmuşlardır. Bir rivayete göre Bebrikler isimlerini Akdeniz kıyısında, Pirenelerin kuzeyinde ve güneyinde bulunan eski bir İber kavminden almışlardır. Bebrikler M.Ö. 337 yılında Bitinyalıların saldırısına uğramış ve Bebrik Devleti uzun süren kanlı mücadele ve savaşların ardından yıkılmıştır.

Bitinya dönemi, Beykozun yavaş yavaş gelişmeye başladığı bir dönemdir. Beykoz (Amikos), yönetim mekanizmasının babadan oğula geçen bir krallık sistemine bağlı olduğu Bitinyalılar devrinde tam dokuz kral görmüştür. M.Ö. 74 yılında Bitinya kralı IV. Nicomedes ölüm döşeğindeyken tüm krallığını Roma imparatorluğuna devretmiştir. Bunun üzerine Roma İmparatorluğu Bithinyayı bir eyalet olarak ilan etmiştir. Ancak Pontus kralı III. Mithridates Bithinyayı zaptetmiş ve M.Ö. 74 yılının ortasında Roma İmparatorluğu bölgeyi yeniden ele geçirmek üzere, askeri bir birlik hazırlamış ve bölgeye yollamıştır. On yıllık bir mücadele neticesinde M.Ö. 65 yılında Bithinya Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilmiş, Pontus toprakları da Bithinya topraklarına dahil edilmiştir. III. Mithridatesin M.Ö. 63 yılında yakalanması ile birlikte tarihte Üçüncü Mithridates Savaşı olarak bilinen savaş son bulmuştur.

M.S. 395 yılında Roma İmparatoru Büyük Teodosyus imparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) ve Batı Roma İmparatorluğu olarak ikiye bölene dek Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan Beykoz, bu tarihten itibaren Bizans İmparatorluğunun egemenliği altına girer. Pers İmparatorluğu 609 yılında Beykozu sınırlarına dahil eder. Persler altmış yıl bu topraklarda kaldıktan sonra, 669 yılında Müslüman Araplar bu toprakları Perslerden alırlar. Kısa bir süre sonra çekilen Arapların ardından bölgenin hakimiyeti yeniden Bizanslıların eline geçer. Bizanslıların bölgedeki bu üstünlükleri yedi yüz yıldan daha fazla, Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezidın bölgeyi ele geçirdiği tarih olan 1402 yılına kadar devam eder. İstanbulun Fatih Sultan Mehmed tarafından fethinden 51 yıl önce, Beykoz (Amikos) Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içerisine dahil edilir. Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına dahil edilen kentin adı bundan böyle Amikos değil, Beykozdur. Beykoz isminin nereden geldiğine ilişkin olarak da çeşitli rivayetler söz konusudur. Bu rivayetler içerisinde en bilineni, Beykoz isminin Kocaeli beylerbeylerinin Beykozda oturmasına nispetle üretilenidir.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü

Rivayete göre Farsçada köy anlamına gelen kos sözcüğünün Türkçe bey sözcüğüne eklenmesi sonucunda ortaya çıkan Beykos (Beyköyü) sözcüğü kentin adı olarak kalmıştır. Beykos zamanla Beykoza dönüşmüştür. Bilinen bir başka rivayet ise, Beykoz isminin, kentin Osmanlı idaresi altına girdiği dönemden sonra kentte inşa ettirilen On çeşmeler adlı bir çeşmenin yanında bulunan büyük bir ceviz ağacına binaen ortaya çıktığını iddia etmektedir. Bu rivayete göre söz konusu dönemde koz kelimesi ceviz sözcüğünü nitelemek üzere kullanılmaktadır. Bu yörede ceviz ağaçlarının çok fazla sayıda bulunması nedeniyle de bu yöreye Binkos adının verildiği ve bu ismin zamanla Beykoz ismine dönüştüğü öne sürülmektedir.

Ana Sayfaya Git