Kıbrıs’ın yeşil hattı içerisinde bulunan ve karma köy olarak nitelendirilen Pile Köyü’nde insani yardım amaçlı yapılan yol çalışmasına BM yetkililerinin sert müdahalesi sonrası tepkiler yağdı. Yapılan yol çalışmasına beton bloklar ve zırhlı araçlarla karşı konulmak istenilmesi üzerine gerilim daha da büyüdü. BM yetkileri ise bölgede yapılan çalışmayı izinsiz inşaat yapılması yani “statükoyu ihlali” olarak belirlediğini dile getirdi.
Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs’ın Pile Köyü’nde iyileştirilmesine başlanan yol güzergâhı “Pile - Yiğitler” yolu projesi Birleşmiş Milletler ’in yetkilileri tarafından sert bir müdahale ile durduruldu. BM unsurlarının zırhlı araçlarla çalışmaya karşı koymak istemesi üzerine başlayan gerilim sakinliğini koruyor. Başlanılan yol projesinin Pile Köyü’nde yaşayan Türk vatandaşlara hizmet götürebilmesi için yapıldığı dile getirilirken, BM yetkilileri tampon bölgede izinsiz inşaat çalışması yürütüldüğü gerekçesiyle projenin çalışmasını durdurduğunu belirtmişti. Yol çalışmasına gösterilen müdahalenin yanlış olduğu tartışılırken Birleşmiş Milletler ‘in neden böyle müdahaleye kalkıştığını anlatan Av. Aziz Bingöl açıklamalarda bulundu.
“Pile Köyünün akıbetini Eren Köyününki gibi yapmaya çalışıyorlar”
BM’nin yaptığı müdahaleyi kınayan Av. Aziz Bingöl, “Son dönemlerde Kıbrıs’ın Pile Köyü’nde yaşananları anlayabilmek için öncelikle tarihine değinmek istiyorum. Zamanında Kıbrıs’ı baştanbaşa ayıran, bir general tarafından yeşil kalemle çizilen hat vardır. Bu hattın adı yeşil kalemle çizildiği için yeşil hat olarak geçmektedir. Bu hat bazı bölgelerde 3 metreye kadar bazı bölgelerde ise 17 kilometreye kadar Kıbrıs Adası’nın KTTC ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi arasındaki tampon bölge durumundadır. Bu bölge arasında kalan tek köy Pile Köyü’dür. Burası Rumların ve Türklerin birlikte yaşadığı tek köydür. Bu köyün yüzde 70’i Türk topraklarıdır. Aynı zamanda her iki tarafın kendilerine ait okulları ve kahvehaneleri vardır. Muhtarlıkları da ayrıdır. Köyün yaklaşık yarı yarıya nüfus oranı vardır. Pile Köyünün akıbetini Eren Köyü gibi yapmaya çalışıyorlar. Erenköy bilindiği üzere Kıbrıs’ın batısında yer alan zamanında 1960’lı yıllarda İngiltere’de yaşayan ve okuyan 500’ü aşkın gencin yokluk içerisinde vermiş olduğu mücadeleler neticesinde göstermiş oldukları bir direniştir” diye konuştu.
“Kıbrıs’ın Çanakkale’sidir”
Pile Köyü’nün Rum hakimiyetine bırakılmaya çalışıldığını söyleyen Bingöl, “Rauf Denktaş’ın değimiyle de “Kıbrıs’ın Çanakkale’sidir” Burada gösterilen direniş sayesinde Rum ve Yunanlılar istediklerine ulaşamadılar, Türkiye’nin de zamanında yapmış olduğu müdahale neticesinde Erenköy Türk toprakları olarak kalmıştır. Erenköy hâlihazırda sivil halkın yerleşim yeri olarak kullanılmamakta sadece askeri bölge olarak devam etmektedir. Pire Köyü’nde yapılmak istenen de benzer durumdur. Pile ‘de yaşayan Türk halkının insani ihtiyaçlarının dahi temin edilmemesi, yalnızlaştırılması, yaşam şartlarını zora sokarak Türk halkını göç yapmaya zorlayıp bölgeyi fiilen Rumların hâkimiyetine bırakarak Pile Köyünü tamamen Güney Kıbrıs Rum yönetiminin toprağı yapmaya çalışmaktadırlar. 2000’li yılların başında BM genel sekreterinin sunduğu planda da Pile Köyü’nün Rum tarafına bırakılması kararlaştırılması dile getirilmişti. Fakat bu fikre karşı çıkılarak bu süreç gerçekleştirilmedi. 1988 yılında yine Pile Köyü yakınlarında Hüseyin Kafa’yı BM askerleri 8 kurşunla öldürdüler. Bunun karşılığında ise sadece yakınlarına 30 bin dolar ödemek zorunda kalmışlardır. Ancak bu eylemi gerçekleştiren askerler hakkında hiçbir cezai işlem uygulanmamış ve serbest bırakılmışlardır” dedi.
“Bu durumun hukuka uygun bir yanı bulunmamaktadır.”
Yapılan yol çalışmasının hukuka aykırı bir durum olmadığını dile getiren Aziz Bingöl, “Yine BM yol çalışmasına izin vermediği Pire Köyünün Rum yönetimi tarafından Orikli’nin şehri ile Pile Köyü’nün arasında yol çalışması yapmış ve BM buna hiçbir ses çıkarmamıştır. Benzer durum ise Pile Köyü ile KKTC tarafında benzer bir uygulama yapılmaya çalışıldığında ise BM bu duruma haksız olarak fiziki müdahalede bulunmuştur. Bu durumun hukuka uygun bir yanı bulunmamaktadır. BM ve askerleri vazifelerine bağlı değillerdir. Çifte standart uygulamakta ve taraf tutmaktadırlar. KKTC vatandaşları kendi yol güzergâhlarını iyileştirmek amacıyla yapılan bu yol çalışmasını engellemiştir. Söz konusu yol çalışması KKTC vatandaşının en doğal hakkıdır” şeklinde konuştu.
“Türkiye gerekli müdahaleyi yapmalı”
Türk halkının menfaatine sonuçların çıkmadığını belirten Bingöl, “Başlatılan yol çalışmasının durdurulması kabul edilemez. Her ne pahasına olursa olsun yol çalışması devam ettirilmelidir. 60 yıldır uluslararası hukukun dışında bırakılan bir halk şimdi yine uluslararası hukuka aykırı bir şekilde tamamen insani olmayan davranışlarla muamele görmeye devam etmektedir. BM’nin haksız fiziki müdahalelerine karşı gerek KKTC gerekse Türkiye gerekli müdahaleyi yapmalı ve sahada başlamış olan bu mücadeleyi sahada bitirmelidir. Nitekim şimdiye kadar almış olduğumuz sonuçlar gösteriyor ki Emperyalistlerin kurduğu masadan Türk halkının menfaatine sonuçlar hiçbir zaman çıkmamıştır” ifadesini kullandı.
“Tarih sahnesinde baktığımız zaman zaferlerle dolu destanlarımız vardır.”
Zaferlerle dolu bir tarihin olduğunu söyleyen Bingöl, “Bizler tarih dersini her zaman barışçıl yollarla vermeye çalıştık. Kabul etmek istemeyenlere ise tarih sahnesinde baktığımız zaman zaferlerle dolu destanlarımız vardır. Uluslararası hukuk içerisinde tehdit eden ABD ve BM içerisinde bulunan işbirlikçileri KKTC vatandaşlarının KKTC topraklarına bağlanmasını sağlayan yolun iyileştirilmesi en büyük hakları olup ABD işbirlikçileri kayadan toz bile kaldıramayacaklardır. Bu yolu istememelerinin asıl sebebi tamamen Pile Köyü’nün Rum yönetimine bırakılmasıdır“ dedi.