Yalnızyaşamak zor zanaat vesselam dedirten üzücü bir ölüm öyküsü 58 yaşındaki Ömer Kırankaya’nın çürümüş cesedinin bulunması. Bir süredir merak edilen ve haber alınamayan Ömer Kırankaya’nın kaldığı aprtman dairesinden bir de kötü kokular duyulunca, ekipler hemen teyakkuza geçerek zorla eve girdiler. Karşılaşılan şok manzara ise Ömer Kırankaya’nın ölmüş hatta cesedinin çürümeye yüz tutmuş haliydi
Gölcük Donanma Mahallesi 165 Sokak’ta bulunan 5 katlı binanın ikinci katında yalnız yaşayan Ömer Kırankaya’nın evinden gelen kötü kokulardan rahatsız olan komşuları, polisi aradı. Binaya gelen polis ekipleri kapıyı açarak içeri girince, Ömer Kırankaya’nın çürümüş cesediyle karşılaştılar. Olay yeri inceleme ekipleri evde incelemelerde bulunurken, 1 çocuk babası Ömer Kırankaya’nın bir rahatsızlığı nedeniyle öldüğü tahmin edildi. Ömer Kırankaya’nın cesedi Gölcük Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Yakınlarının Ömer Kırankaya’yı merak etmemesi dikkati çekerken, telefonla Kırankaya’nın bir yakınını arayan polis, Evine geldik, kapıyı açan olmayınca geri döndük cevabını aldı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
Gölcük´ün, tarihi gelişimine İzmit ve çevresinin de içinde bulunduğu, eski Yunanlar ile Romalıların Bitinya (Bithynie) dedikleri bölge ile başlamak daha doğru olur. Gölcük´ün bir garnizon şehri olmasının ilk adımı 1927´de atılmıştır. 1925 Yılında yaralı olan Yavuz zırhlısının tamir kararı ile beliren teknik ihtiyaç, Gölcük´te askeri tersanenin kurulmasına sebep oldu.Aynı yıl bir havuz inşa edildi.Almanlar barakalar kurup Yavuz´un tamirini yaptı.Daha sonra Almanların kurmuş olduğu bu tesisler satın alınarak tersanenin tersanenin çekirdeği kurulmuştur.Deniz Kuvvetlerimizin gelişmesine paralel olarak esaslı çalışmalara 1938 yılında başlanmışsa da II. Dünya Savaşı bu çalışmalara engel olmuş ve Gölcük Tersanesinin hakiki kalkınması 1950 yılından itibaren gerçekleşmiştir. Gölcük gerçek anlamda Cumhuriyet´ten sonra kurulmuş bir şehirdir. Gölcük köylerinden Halıdere, Ulaşlı ve Yazlık köyleri hariç 21 köy İzmit sancağına bağlı Bahçecik Nahiye Müdürlüğü´nce idare edilmekteydi. Cumhuriyet´in ilanından sonra 1930 yılında İhsaniye köyünde nahiye merkezi ile Jandarma teşkilatı kuruldu. Yavuz zırhlısının tamiri nedeni ile kurulan atölyelerde çalışmak üzere İstanbul tersanelerinden gelen işçi ve aileleriyle Gölcük şehrinin nüfusu hızla artmaya başladı.Bu arada 9 Haziran 1936´da kabul edilen ve 15 Haziran 1936´da yürürlüğe giren 3012 sayılı kanunla Gölcük kazası kuruldu. Kaza teşkilinde Devlet dairelerine elverişli binanın Gölcük´te bulunmaması nedeniyle geçici olarak, Değirmendere beldesinde kiralanan binalarda vazife görmeye başlanıldı. Kısa zamanda inşası bitirilen Hükümet Konağı´na 1938 yılında geçilmiş ve Devlet teşkilatı Gölcük´te yerleşmiştir.Kazanın kurulması ile İhsaniye´den de Nahiye Müdürlüğü kaldırılmış, yalnız Jandarma Teşkilatı bırakılmıştır. 1942 Yılında çıkarılan 3887 sayılı Özel İstilak Kanunu ile yapılan istimlaklarda, Hükümet Konağının istimlak sahası içinde kalması nedeniyle İl Genel Meclisince alınan bir kararla Hükümet Teşkilatı 1944 yılı Şubat ayında yine Değirmendere´ye nakledilmiştir. Hükümet Değirmendere´de 10 yıl kaldıktan sonra 4 Mart 1954 tarihinde çıkarılan 6322 sayılı kanun gereğince tekrar Gölcük´e taşınmıştır. Hükümet Konağı´nın Gölcük´e gelmesi nedeniyle Değirmendere´de Nahiye ve Nüfus Teşkilatı ile Emniyet Teşkilatı kurulmuştur.21 köyü olan Gölcük´ün Halıdere ve Ulaşlı köylerinin Karamürsel´den alınarak bu sayı 23´e yükselmiştir. Fakat Değirmendere´nin nahiye olmasıyla köy adeti 22´ye inmiştir. Saraylı köyünün Damlar Mahallesinin 1959 yılında müstakil köy haline gelmesi köy sayısını tekrar 23´e çıkarmıştır. İhsaniye köyünde 06.09.1966 tarih ve 4636 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Bugün Gölcük ilçesi, biri (merkez) Gölcük, diğerleri; Değirmendere, İhsaniye, Halıdere,Ulaşlı, Hisareyn, Yazlık olmak üzere 6 beldesi ve 23 köyü bulunmaktadır.