Kayıp yakınları ve İHD Diyarbakır Şubesi, Kayıplar bulunsun, failler yargılansın eylemini bu hafta da sürdürdü. Koşuyolu Parkında bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlenen ve 794üncü haftaya giren eylemde, katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Açıklamaya Sivil Toplum Örgütü temsilcileri katıldı. Açıklamada Failleri korumak, suça ortak olmaktır, İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olamaz dövizleri taşındı. Bu haftaki eylemde, 24 Nisan 1996da kaybettirilen ve failleri bulunamayan Yargı-Sen üyesi olan ve sendikal faaliyetler yürüten Cemal Kavakın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman, Bize unut dediler, unutacaksınız dediler. Bir de utanmadan, unutacağımızı zannettiler. Ama onlar her unut dediklerinde bizler daha çok hatırladık. Ve kayıplarımızın hesabı sorulmadıkça, bu insanların kemikleri bulunmadıkça, yaralarımız asla kapanmayacak dedi.
MAKBULE ÖZER çAĞRISI
Hastalıkları ve ilerlemiş yaşına rağmen tutuklanan Makbule Özerin durumuna da dikkat çeken Saman, 2022 yılında Makbule ana, ATKnin hapishanede kalamaz raporuyla serbest bırakıldı. Ama aynı ATK, kendi anadili dışında bir ifadede bulunmadığı için Makbule anayı bugün cezaevine atıyor. Biz buradan ana muhalefet liderine de sesleniyoruz. Meclis grup toplantısında bu durumu dile getirdi. Kendisinden cumhurbaşkanı ile yapacağı görüşmede Makbule ananın ve tüm ağır hasta mahpusların sorununu gündeme getirmesini talep ediyoruz. Kürt meselesinin yarattığı acıların bir boyutu faili meçhuller bir boyutu da hasta mahpuslardır şeklinde konuştu.
Büro Emekçileri Sendikası Eşbaşkanı Süleyman Öğüt ise, 90lı yılların karanlık dehlizlerinde faili meçhul cinayetle kaybedilen Yargı Sen üyemiz Cemal Kavakın 28inci ölüm yıldönümünde bir aradayız. Failler biran önce bulunmalı ve yargılanmalıdır. Toplumun kanayan yarası olan bu acıların dindirilmesi için hesap sorulması gerekiyor dedi.
CEMAL KAVAKIN HİKAYESİ
İHD Kayıp Komisyon Üyesi Fırat Akdeniz, Cemal Kavakın hikayesini okudu. Cemal Kavakın hikayesi şöyle: Kavak, Amed Vergi Mahkemesinde memur olarak çalışıyordu. Yargı-Sen üyesi olan ve sendikal faaliyetler yürüten Cemal Kavak; 24 Nisan 1996 tarihinde kahvehanede arkadaşları ile birlikte vakit geçirdikten sonra eve gitmek üzere saat 23.00 sularında Dağkapı-İskanevleri minibüsüne biner. En son Kuruçeşme durağında minibüsten inerken arkadaşları E.Y. ve S.Y. tarafından görülür. O gece evine dönmemesi üzerine ertesi gün işine de gitmediğini öğrenen ailesi, Cemal Kavakın kayıp olduğunu ve kendisinden haber alamadıklarını Bağlar Karakol Amirliği nezdinde Cumhuriyet Başsavcılığına bildirir. Ancak Cemal Kavak ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamazlar. Aile; 26 Nisanda Devlet Hastanesi morguna kimliği belirsiz cansız bir bedenin geldiği duyumu üzerine morga gittiğinde oğullarını teşhis eder. Olay yeri inceleme tutanağında; Cemal Kavakın cansız bedeninin çınar İlçesine bağlı Yuvacık Köyü yakınlarında, Diyarbakır- Bismil karayolu üzerinde yol kenarındaki sazlıkların arasında boynundan telle boğulmuş bir vaziyette bulunduğu yazılır. İç hukuk yollarının sonuçsuz kalması üzerine aile, 4 Ağustos 1999 tarihinde AİHMe başvurur. AİHM 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, Sözleşmenin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin Cemal Kavakın ölümü ile ilgili etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için usulden ihlal edildiğine, ayrıca etkili bir başvuru hakkı olmadığı için Sözleşmenin 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verir ve devleti tazminat ödemeye mahkm edildi.
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.