Kocaeli Gölcük ilçesinde Hasaneyn köyünde yaşayan Ziya Karakoyun ile eşi Fatma Karakoyun, aşırı geçimsizlik sebebiyle ayrılma kararı almış, ancak bunu hazmedemeyen koca Ziya Karakoyun, eşi ile son bir kere konuşmaya baba ocağının evine gitmişti. Cinnet geçiren Ziya karakoyun, eşini, kaynanası ve kayınbiraderini eline geçirdiği pompalı tüfekle adeta katledip sonra da canına kıyı. Yaşanan damat dehşetinden kaynpeder ise çukura atlayarak kurtuldu
Olay, saat 17.00 sıralarında, Gölcük Hasaneyn Mahallesinde meydana geldi. Gölcükte manavlık yapan Ziya Karakoyun pompalı tüfeğini alarak babasının evine giden eşi Fatma Karakoyunun yanına gitti. İddiaya göre Ziya Karakoyun eşi Fatma Karakoyun ile boşanma davası açması nedeniyle tartıştı. Boşanmak istemeyen Karakoyun, Fatma Karakoyun ile tartışırken, tartışmaya kayınvalidesi Emine Baştan ile kayınbiraderi Soner Baştan da dahil oldu. Tartışma sırasında Ziya Karakoyun pompalı tüfekle önce eşini daha sonra kayınvalidesi ile kayınbiraderinin üzerine ateş etti. Ziya Karakoyun daha sonra çenesinin altına dayadığı tüfeği ateşleyerek intihar etti.
Silah seslerini duyanların ihbarı üzerine olay yerine giden 112 Acil ekipleri 4 kişinin öldüğünü belirledi. Cumhuriyet Savcısı ve jandarma olay yerinde incelemede bulundu. Mahallede geniş güvenlik önlemleri alırken, olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.
KAYINPEDERİ çUKURA ATLAYARAK CANINI KURTARDI
Cumhuriyet Savcısının olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Fatma Karakoyun, Emine Baştan ve Soner Baştanın cenazeleri Gölcük Devlet Hastanesinin morguna, Ziya Karakoyunun cenazesi ise Asri Mezarlıkın morguna kaldırıldı. Gölcük Hasaneyn Mahallesi Muhtarı Şaban Saral, 4 çocuk babası Ziya Karakoyunun boşanmak istemediğini belirterek, Kayınvalidesini, kayınbiraderini ve ayrılacak olan hanımı vurmuş. Kendisi de olay yerine yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta intihar etmiş. Pompalı tüfekle öldürmüş dedi.
Kayınpederi Osman Baştanın olay sırasında çukura atlayarak canını kurtardığını belirten Şaban Saral, Osman Baştan 15 gün önce mesire yerine yakın olan bir yerde bin 600 metrekare bir yer almış. Fidan ekmeye gelmişler. Ayrılacak olan hanımı, kaynanası, kayınbiraderi ve kayınpederi olmak üzere işlerini bitirmiş gelirken, su içmek istemişler. O arada kendisi gelmiş, herhalde bir tuzak halinde o şekilde ateş etmeye başlamış. İlk kaynanasını, sonra kayınbiraderini, sonra hanımını vurmuş. Kendi kayınpederinden aldığım bilgi bu. Kayınpederi de kendini çukura atmış. Kendini bu şekilde kurtarmış diye konuştu.DAMADIN RUHEN BİR RAHATSIZLIĞI VARMIŞ
Ölen kişilerin komşusu Ahmet Kaba, Ölen çocuk arkadaşımız, annesi ve babası ile komşuluk yapıyoruz. Enişteleri ile bir sorun yaşamış. Köye gelerek hepsini vurup olay yerinden kaçtıktan sonra da intihar etmiş dedi. Köy Muhtarı Şaban Saral ise, silah sesleri gelmesi üzerine olayın yaşandığı alana gittiklerini söyleyerek, Olay yerine geldiğimizde Ziya Karakoyun ayrılacak olan hanımını, kayınvalidesini ve kayınbiraderini pompalı tüfekle vurarak öldürmüş. Yaklaşık 1 kilometre ileride araç içinde de kendisi intihar etmiş. Damadının silahlı saldırısından kurtulan Osman Baştan, bize anlattığına göre kendisi tarlanın yanında bulunan çukura atlayarak kurtulmuş. Kızı bir süre önce eşinden boşanma davası açmış. Damadının ruhen bir rahatsızlığı da varmış dedi.
Gölcükün, tarihi gelişimine İzmit ve çevresinin de içinde bulunduğu, eski Yunanlar ile Romalıların Bitinya (Bithynie) dedikleri bölge ile başlamak daha doğru olur. Gölcükün bir garnizon şehri olmasının ilk adımı 1927de atılmıştır. 1925 Yılında yaralı olan Yavuz zırhlısının tamir kararı ile beliren teknik ihtiyaç, Gölcükte askeri tersanenin kurulmasına sebep oldu.Aynı yıl bir havuz inşa edildi.Almanlar barakalar kurup Yavuzun tamirini yaptı.Daha sonra Almanların kurmuş olduğu bu tesisler satın alınarak tersanenin tersanenin çekirdeği kurulmuştur.Deniz Kuvvetlerimizin gelişmesine paralel olarak esaslı çalışmalara 1938 yılında başlanmışsa da II. Dünya Savaşı bu çalışmalara engel olmuş ve Gölcük Tersanesinin hakiki kalkınması 1950 yılından itibaren gerçekleşmiştir. Gölcük gerçek anlamda Cumhuriyetten sonra kurulmuş bir şehirdir. Gölcük köylerinden Halıdere, Ulaşlı ve Yazlık köyleri hariç 21 köy İzmit sancağına bağlı Bahçecik Nahiye Müdürlüğünce idare edilmekteydi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1930 yılında İhsaniye köyünde nahiye merkezi ile Jandarma teşkilatı kuruldu. Yavuz zırhlısının tamiri nedeni ile kurulan atölyelerde çalışmak üzere İstanbul tersanelerinden gelen işçi ve aileleriyle Gölcük şehrinin nüfusu hızla artmaya başladı.Bu arada 9 Haziran 1936da kabul edilen ve 15 Haziran 1936da yürürlüğe giren 3012 sayılı kanunla Gölcük kazası kuruldu. Kaza teşkilinde Devlet dairelerine elverişli binanın Gölcükte bulunmaması nedeniyle geçici olarak, Değirmendere beldesinde kiralanan binalarda vazife görmeye başlanıldı. Kısa zamanda inşası bitirilen Hükümet Konağına 1938 yılında geçilmiş ve Devlet teşkilatı Gölcükte yerleşmiştir.Kazanın kurulması ile İhsaniyeden de Nahiye Müdürlüğü kaldırılmış, yalnız Jandarma Teşkilatı bırakılmıştır. 1942 Yılında çıkarılan 3887 sayılı Özel İstilak Kanunu ile yapılan istimlaklarda, Hükümet Konağının istimlak sahası içinde kalması nedeniyle İl Genel Meclisince alınan bir kararla Hükümet Teşkilatı 1944 yılı Şubat ayında yine Değirmendereye nakledilmiştir. Hükümet Değirmenderede 10 yıl kaldıktan sonra 4 Mart 1954 tarihinde çıkarılan 6322 sayılı kanun gereğince tekrar Gölcüke taşınmıştır. Hükümet Konağının Gölcüke gelmesi nedeniyle Değirmenderede Nahiye ve Nüfus Teşkilatı ile Emniyet Teşkilatı kurulmuştur.21 köyü olan Gölcükün Halıdere ve Ulaşlı köylerinin Karamürselden alınarak bu sayı 23e yükselmiştir. Fakat Değirmenderenin nahiye olmasıyla köy adeti 22ye inmiştir. Saraylı köyünün Damlar Mahallesinin 1959 yılında müstakil köy haline gelmesi köy sayısını tekrar 23e çıkarmıştır. İhsaniye köyünde 06.09.1966 tarih ve 4636 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Bugün Gölcük ilçesi, biri (merkez) Gölcük, diğerleri; Değirmendere, İhsaniye, Halıdere,Ulaşlı, Hisareyn, Yazlık olmak üzere 6 beldesi ve 23 köyü bulunmaktadır.
Gölcük coğrafi konumu ve yüzölçümüyle, ülkemizdeki 81 vilayetin 41 tanesinden büyük bir ilçedir.Gölcük şehri, İzmit Körfezinin güney kıyılarında ve körfezin doğu nihayetine doğru, genişliği 2 km.ye varan bir boğum üzerinde kurulmuştur. Şehir,çevresindeki bağ, bahçe ve buralardaki meskenlerle beraber Samanlı Dağlarının kuzey yamaçlarına kadar uzanmaktadır.Şehrin idari sınırlarını, doğuda İhsaniye Belediyesi, batıda Değirmendere Belediyesi, güneyde Şirinköy,Örcün köyü,Saraylı köyleri oluşturmaktadır. Şehrin kuzeyinde ise İzmit körfezi bulunmaktadır. Gölcük şehrinin içinde bulunduğu körfez deniz münakalesi ve güvenlik açısından çok elverişli şartlar arz etmektedir. Körfezin doğal liman olmasından ötürü eski çağlardan itibaren başlayan tersane kurma alışkanlığı, Bizanslılar döneminde,Osmanlılar döneminde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de devam edegelmiş ve Gölcükün modern bir şehir olarak gelişmesine de 1927 yılında temeli atılan Gölcük Tersanesi neden olmuştur. Şehrin ilk nüvesi, kıyıda askeri tesislerin çevresinde kurulan işçi lojmanlarından oluşmaktaydı.Coğrafi konumunun uygunluğu bakımından, askeri tersanenin burada kurulmasıyla beraber, Gölcük hızlı bir şehirleşme süreci içine girmiş ve 1940lı yıllarda nüfusu, 5000 civarındayken - asrın felaketi diye nitelenen 17 Ağustos depremine rağmen - 2009 yılı itibarı ile 130.000 seviyesine ulaşan ve hızla gelişen bir şehir haline gelmiştir. İlçenin arazisi yaklaşık 20.000 hektardır.