Sahte ihbarla 5 yıl hapis yatan 3 kişi serbest bırakıldı

Şırnak'ta, 2010 yılında PKK'ya yardım ettikleri iddiasıyla gönderilen bir elektronik ihbar nedeniyle tutuklanan 3 kişi, 5 yıl 3 ay tutuklu kaldıktan sonra, ihbarın sahte olduğunun anlaşılması üzerine geçen hafta tahliye edildi.

Haberler 30.10.2015 - 15:51 Son Güncelleme : 30.10.2015 - 15:51

Savcılık, esas hakkındaki mütalaasında bir hukuk skandalını ilan etti: Savcılık, üç kişi hakkındaki ihbarı gönderen kişinin araştırmalara rağmen bulunamadığını, gönderilen e-mail hesabının sahte olduğunu ve ihbar içeriğinin çelişkiler barındırdığını açıklayarak, sanıkların hem tahliyelerini, hem de beraatlarını istedi. Mahkeme de üç kişiyi tahliye etti.

5 YIL SONRA: İHBAR SAHTE VE çELİŞKİLİ çIKTI

Radikalden İsmail Saymazın haberine göre Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, geçen 22 Ekimdeki duruşmada savcı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

Mütalaada, tutuklu dört sanıktan Mehmet Şerif Uçkan, Yakup Hezer ve Behice Tanrıverdinin PKKya yardımda bulundukları yönündeki elektronik ihbarı 155e gönderen kişinin araştırıldığı halde bulunamadığı ve hesabın sahte olduğu açıklandı.

Bu üç sanık açısından ihbar e-postasının göndericisinin kim olduğunun belirlenememesi, hesabın sanal olması, içeriğinin çelişkiler içermesi nedeniyle kuşkudan sanık yararlanacağı için beraata ve tahliyeye karar verilmesi istendi.

Tutuksuz dokuz sanık için de delil yetersizliği nedeniyle beraat verilmesi; yalnızca bir sanığın örgüt üyeliği ve vahim nitelikte silah bulundurmak suçlarından cezalandırılması istendi. Mahkeme; Hezer, Uçkan ve Tanrıverdiyi tahliye ederek, sonraki duruşmayı 12 Kasım 2015e bıraktı.

O GÜN HEP BELEDİYE ÖNÜNDEYDİ

Şırnakın Cizre ilçesinde, 2 Temmuz 2010da bir basın açıklamasından dönen çevik Kuvvet Şubesinden 20 polisin bulunduğu araca saldırmaya hazırlanan PKKlı Abdullah Hezer ve Osman çağlara müdahale edildi. Hezer öldürülürken, çağlar kaçarken yakalandı. Savcılık, 8 Temmuz 2010da Emniyete gönderildiği iddia edilen bir ihbarı esas alarak, iki kişiye yardım ettikleri öne sürülen 13 kişiyi gözaltına aldı.

İhbara göre ilçede kasaplık yapan Mehmet Şerif Uçkan, iki PKK militanını saldırının yapılacağı noktaya araçla bırakmıştı. Ayrıca Uçkan ve diğer şüphelilerin, 20 Hazirandan 2 Temmuza kadarki süreçte iki PKKlıya yardımda bulundukları ileri sürüldü. Soruşturma sonunda sekiz kişi tutuklandı.

Haklarında üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ve devletin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak iddiası ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle, eski özel yetkili Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Davanın ilk duruşması, 2 Haziran 2011de görüldü. Aralarında Mehmet Şerif Uçkanın da olduğu yedi sanık, Kürtçe savunma yapmak istediklerini belirtti. Mahkeme, sanıkların Türkçeyi bildikleri gerekçesiyle talebi reddetti. Bu nedenle savunma yapamadılar.

İkinci duruşma, 22 Eylül 2011de görüldü. Uçkanın avukatı Rıdvan Dalmış, olayın meydana geldiği gün müvekkilinin belediyenin önünde olduğunu belirterek, görüntülerin teminini istedi. Görüntüler, 25 Nisan 2012de dosyaya girince Uçkanın gerçekten de gün boyu belediye önünde vakit geçirdiği anlaşıldı. Bu arada, tanık olarak dinlenen polisler Uçkanı olay yerinde görmediklerini söyledi. Ancak mahkeme Uçkanı tahliye etmedi.

KÜRTçE YASAĞI NEDENİYLE SAVUNMA YAPAMADILAR

Yargılama sürerken, mahkemede Kürtçe savunmaya serbesti getiren 6111 sayılı yasa çıkınca bu talep, 28 Şubat 2013teki duruşmada gündeme geldi. Sanıklar yasanın tanıdığı hak gereği Kürtçe savunma yapmak istediğini söyledi. Fakat mahkeme, ancak iddianame okunduktan sonra ve esas hakkındaki mütalaa kısmında bu hakkını kullanabileceğini belirterek, talebi yeniden reddetti. Haliyle sanıklar yine savunma yapamadı. Bu arada, yaklaşık üç yıl önce sorulan, ihbarın kim tarafından gönderildiği yönündeki soruya nihayet yanıt geldi. Yanıtta ihbarı gönderen IP adresinin belirlenemediği belirtildi. Oysa ihbarın üzerinde, IP adresi zaten yazılıydı.

Bu soruya yanıt beklenirken, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin 6526 sayılı yasa çıktı ve davanın görüldüğü Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi kaldırıldı. Dava dosyası 7 Mart 2014te Şırnak Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Şırnak Ağır Ceza ise suçun işlendiği yerin Cizre olduğunu belirterek, 7 Nisan 2014te dosyayı Cizre Ağır Ceza Mahkemesine yolladı.

Cizre Ağır Ceza suçun işlendiği tarihte kurul olmadığını belirterek, davanın nerede görüleceğine karar vermesi için dosyayı Yargıtay 5. Ceza Dairesine yolladı. Daire, Şırnakın yetkili olduğuna karar verdi. Şırnak da 9 Şubat 2015te duruşma salonu yetersizliği nedeniyle davanın Kahramanmaraşa naklini isteyerek, dosyayı 5. Ceza Dairesine gönderdi. Daire Şırnakı haklı bulup Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesini yetkili kıldı. Fakat bu kez, Kahramanmaraştaki 1 ve 2. ağır ceza mahkemeleri arasında çıkan itilaf nedeniyle dosya üçüncü kez 5. Ceza Dairesine gitti. Daire, 2. Ağır Cezayı yetkilenirdi.

5 YILLIK SÜRE DOLDUĞU HALDE TAHLİYE EDİLMEDİLER

Bu süreç sonunda sanıkların beş yıllık tutukluluk süresi doldu. Avukatlar mahkemeye başvurarak, yasa gereği tahliye edilmelerini istedi. 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Temmuz 2015teki kararında, kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin bulunması, bu suçların katalog suçlardan olması, tutuklulukta geçen süreler ile suçların yasada öngörülen cezalarının alt ve üst sınırları arasında ölçülülük bulunması, dosyanın iki kez mahkeme tarafından el çekilmesinden sonra Yargıtaya gitmesi nedeniyle o aşamada geçen sürelerin beş yıllık süre hesabında dikkate alınmaması gerekçesini gösterip sanıkları bırakmadı.

Avukatlar da bu karara itiraz etti. Görüş bildiren savcılık, Beş yıllık süre dolmuş bulunmaktadır. Her ne kadar yargılamanın yapıldığı dosya Yargıtaya gitmiş ise de hüküm sonrası temyiz incelemesi için gittiği anlamına gelmemektedir. Bu nedenle sanıkların adli kontrol altına alınarak tahliyelerine karar verilmesi mütalaa olunur dedi.

İtirazı değerlendiren 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Ağustostaki kararında, tahliye talebini reddetti. Kararda, Sanıkların hemen beraat edebilecekleri bir durum da gözlenmemektedir diye kanaat bildiren mahkeme, şunları kaydetti:

Tutuklama tarihi ile tahliye tarihi arasında şeklen yasada öngörülen beş yıllık sürenin dolduğu anlaşılmış ise de isnat edilen suçun birden ziyade oluşu, suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği, görevli mahkemenin belirlenmesinde geçen sürenin bu süreye dahil edilmemesi gerektiği hususları izahtan varestedir. Sanıkların hemen beraat edebilecekleri bir durum da gözlenememektedir.

Kaynak: Hürriyet

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır