Akşamda yer alan habere göre Yürüyüşe çıkan çift, bir kafede mola verip kahve aldı. Spor kıyafetleriyle dikkat çeken ikili, çıkışta muhabirlerle sohbet etti. Gazetecilerin Tarkanın Ahde Vefa albümünü sorması üzerine ünlü popçu, yeni bir polemiğin fitilini ateşledi.
Megastar Tarkanın albümünü dinlemediğini ama çok iyi olduğunu duyduğunu söyleyen şarkıcı Serdar Ortaç şu açıklamalarda bulundu
Ben sanat müziği albümü yapmayı düşünmüyorum. çünkü yeni şarkıları seviyorum. Devamlı üreten biri olduğum için yenilikçilikten yanayım. Denizde kum bende şarkı diyerek meslektaşına taş attı.
Serdar Ortaç Kimdir?
16 Şubat 1970 tarihinde İstanbulda annesi Nesrin Ortaç ve babası Mehmet Ortaçın ilk oğlu olarak doğdu. Üç kardeştiler; Serdar, Sertaç, Serkan. İlk öğretiminii Kocamustafapaşada ve ortaokul öğretimini Suadiye Lisesinde tamamladı. Haydarpaşa Meslek Lisesinde torna-tesviye bölümünde liseyi bitirdi. Babası küçücük bir dükkanda torna tezgahı olan plastik kalıpçısıydı. 1977 yılında torna dükkanında babasının yanında çalıştı, sokakta simit ve su sattı, iş hayatını öğrendi.
Yüksek öğretimine Bilkent Üniversitesi Amerikan Dili ve Edebiyatı Bölümünde başladı. Fakat tahsilini tamamlamadan üniversiteden ayrıldı.
1993 senesinde İstanbulda özel radyolarda program yapımcısı ve sunucu olarak çalıştı. Programlarını dinleyen bir plak yapımcısı tarafından Raks müzik şirketi ile anlaşma yapması teklif edildi. Böylelikle o güne kadar yazdığı şarkılarını, kendi sesi ile seslendirme şansını yakaladı ve ilk albümünü yaptı. 1994 yılında ilk albümü Aşk İçin-Karabiberim ile müzik dünyasına merhaba dedi.
1996da ikinci albümü olan Yaz yağmurunu yaptı.Bu albümün tamamını ispanyolca seslendirerek Meksikada bir albüm yaptı. Albümün açılış parçası olan Ben Adam Olmamın İspanyolca versiyonu Loco Para Amar Meksika radyolarında da çalındı. Daha sonra Türkiyede de bu albümü , İspanyolca bir single olarak hazırladı. 3. Albümü olan GECELERİN ADAMI, 1998 senesinde piyasaya çıktı. 4. Albüm calısması BILSEMKI 2000 senesinde çıktı. 5. Albümü OKYANUS oldu.2002 senesinde piyasaya çıktı. 6. Albüm BENİ UNUT/çAKRA 2004 senesinde satışa sunuldu.
2001 yılında daha önce Sibel Canın seslendirdiği Padişahadlı şarkısı koca bir sene boyunca yılın en sevilen şarkısı oldu. Bu bestesi ile Milliyet Yılın Şarkısı ödülünü aldı.
2005in ilk haftasında Bu Şarkılar Kimin İçin adlı Mavi Ağaç Yayıncılık dan yayımlanan ilk kitabıyla hayranlarının karşısına çıkan Serdar Ortaç, aynı yıl Kral TV Video Müzik Ödüllerinde hem En çok Albüm Satan Sanatçı hem de En İyi Pop Erkek Sanatçı kategorilerinde iki ödüle birden layık görüldü.
Beste fabrikası olarak anılan Serdar Ortaç, yurt içi ve yurt dışında yüzlerce konser verdi. Ortaçın şarkıları her zaman en sevilen şarkılar arasında yer aldı.
Serdar Ortaç, 1999 yılında askerlikten kurtulmak için hile yaptığı iddiasıyla on yıla kadar ağır hapisle yargılandı ve 54 gün Mamak Askeri Cezaevinde hapis yattı.
çapkınlıklarıyla ünlü ve aşk defterleri oldukça kabarık olan Serdar Ortaç, Banu Öztürk, Selin Toktay, Müge gibi birçok isimle birlikte oldu.
KRAL TV Müzik Ödülleri töreninde Serdar Ortaçı tuvalet koridorunda; MGD gecesinde Ahmet Kayaya sergiledigi tutum nedeniyle yumruklayarak iki dişini kıran müzisyen Cafer Arat, kasten yaralama ve tehdit suçlarından toplam 11 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Serdar Ortaç, 6 Haziran 2014 tarihinde İrlandalı model Chloe Loughnan ile evlendi. Nikahını Mustafa Sarıgülün oğlu Şişli Belediyesi Başkan Vekili Emir Sarıgül kıydı.
Ödülleri
1994 Kral tv Video Müzik Ödülleri - En iyi çıkış yapan sanatçı
1997 Milliyet Yılın En Sevilen Şarkısı - Padişah
1999 Hürriyet Altın Kelebek - Yılın en başarılı sanatçısı.
2000 Kral tv Video Müzik Ödülleri - Pop Müzik en iyi erkek sanatçı
2003 Radyo ve TV Oscarları - En iyi Show Programı : Serdar Ortaçla Hep Beraber
Albümleri
2014 - 20.yıl Bana Göre Aşk
2012 - Ray
2010 - Kara Kedi
2008 - Nefes
2006 - Mesafe
2004 - Beni Unut/çakra
2002 - Okyanus
2001 - Sahibinin Sesi Remix
1999 - Bilsem Ki
1998 - Gecelerin Adamı
1997 - Loco Para Amar
1996 - Yaz Yağmuru
1994 - Aşk İçin
Serdar Ortaçın diğer sanatçılara verdiği belli başlı eserler
- Nehir gözlüm - Sibel Can 2005
- Bittim - Demet Akalın 2005
- Kanasın - Sibel Can
- Padişah - Sibel Can
- Umurumda değil - Muazzez Abacı
- Cesaretim var - Muazzez Abacı
- Erkekler - Ebru Gündeş
- Aradın mı? - Hülya Avşar
- Affet beni bu halimle - Ebru Gündeş
- Yorgun seneler - Ebru Gündeş
- Kaç kere Sever insan Bensiz olsun - Fulden Uras
- Kurudum - Petek Dinçöz
- Her kuşun eti yenmez - Yılmaz Morgül
- İçmek İstiyorum - Yılmaz Morgül
- Sulukule - Yılmaz Morgül
- İhtiyacım yok - Coşkun Sabah
- Yorma - Coşkun Sabah
- Vururum kendimi - Birol
- Yalancı Bahar - Birol
- Bu gecenin hatırına - Seren Serengil
- Boşver - Birol
- Hiç Tadı Tuzu Kalmadı Aşkın - Birol
- Vururum seni kalbinden - Aydın Uğurlular
- Kalbim buz gibi - Aydın Uğurlular
- Deli Dünya - Emel Müftüoğlu
- Acemi Aşık - Emel Müftüoğlu
- Doyamadan aşkına - Fatih Ürek
- Senin için ömrümü verdim - Gülben Ergen
- Ben aşkı böyle bilmezdim - Sibel Turnagöl
- Ben böyleyim - Gülşen
- İhanet ettin - Gülşen
- Şikayetim var - Sibel Turnagöl
- Gel bana burcunu söyle - Ufuk Yıldırım
- Karalım - Aşkın Nur Yengi
- Gül yarim - Mert
- Yine sen varsın - Mert
- Sana aldanmam Mert
- çek kürekleri - Fulden Uras
- Yanlış Anladın - Burhan çaçan
- Terelelli - Rusça - Mama Vukadam
- Gamzelim-Rumca - Mama Vukadam
- Nar çiçeğim-Rumca - Mama Vukadam
- Asrın Hatası Aziza
Tarkan Kimdir?
1992 yılında Kıl Oldum Abi adlı parçasıyla büyük bir çıkış yakalayan Tarkan, Şımarık ve Şıkıdım gibi parçalarıyla Avrupada müzik listelerine girmeyi başarmış, ardından çıkardığı İngilizce albüm Come Closerın başarısı ile Türkiye ile sınırlı kalmayacağını göstermiştir.
Tarkan Tevetoğlu, 17 Ekim 1972de aslen Rizeli olan bir aileden Almanyanın Frankfurt yakınlarından bulunan Alzey kasabasında doğdu. İlköğretimi Almanyada tamamladıktan sonra 15 yaşında ike ilesi ile birlikte Türkiyeye döndü. Babası Ali Tevetoğlunun oğlunda gördüğü müzik yeteneği ile 13 yaşındayken Klasik Türk Müziği eğitimi almaya başladı. Eğitimini Karamürselde devam eden sanatçı 1990 yılında Karamürsel Lisesinden mezun oldu.
Müzik eğitimi için İstanbula gittikten sonra 1990 ile 1992 yılları arasında Üsküdar Musiki Cemiyetine devam etti. 1993 yılında prodüktör Mehmet Söğütoğlu ile tanışmasının ardından İstanbul Plak ile anlaşma yaptı. İlk albümü Yine Sensiz 1992 yılında piyasaya çıktı. Albümün çıkış şarkısı Kıl Oldum Abi ile kısa sürede büyük bir çıkış yakaladı. Albüm 900 bin adet satıldı ve Tarkan bir anda tüm televizyonların ve magazinin kilit noktası haline geldi.
Ardından 1994 yılında çıkardığı Aa Acayipsin adlı albümde Sezen Aksu ile çalışan Tarkan, daha ikinci albümü ile Türk Pop Müzik camiasının en önemli isimlerinden biri haline geldi. Bu albümden sonra Türkiye ve dünya turuna çıkan sanatçı, Türkiye ve Avrupada 24 konser verdi. Bu konserlerin 25i, ulusal çapta gerçekleştirilen en büyük sponsorlu turne kapsamında, Tarkanı Türkiyenin farklı illerinde yaklaşık 10 bin seyirci ile buluşturan stadyum konserleriydi. Sanatçının kariyerindeki en büyük dönüm noktalarından olan albüm 2,5 milyona yakın satıldı. Avrupada da 950 bin rakamına ulaştı.
1995 yılında Ahmet Ertegün ve Atlantic Records ile anlaşma imzaladı. Türkiyede medyanın yoğun takibi ve baskılarının artması üzerine New Yorka giden sanatçı burada bir yandan albüm çalışmalarına devam ederken bir yandan da New York Baruch Üniversitesinde dil eğitimi aldı.
O dönemin en önemli yıldızları icra eden menajeri Ahmet San ile 1995te sözleşme imzaladıktan sonra 1994-1997 yılları arasında İsviçre, Hollanda, İngiltere ve Almanyada toplam 12 şehri kapsayan 3 büyük Avrupa turnesine çıktı. 1995 yılında New York Palladiumda verdiği konser, Türkiyede canlı yayınlandı. Tarkan, 1997 Temmuzde üçüncü albümü Ölürüm Sana rekor satışlarını kırıp Türkiyede 2,5 milyon sattı. Aynı yıl kendi müzik şirketi HITT Prodüksiyonu kurdu, 1998 yılında Walt Disneyin 35. uzun metrajlı çizgi filmi olan Herkülün baş karakterini Türkçe olarak seslendirdi. Filmin müziklerinden Yolumdayımı seslendirdi.
Bu albümde yer alan ve bir Sezen Aksu parçası olan Şımarık, kısa sürede dünya çapında tanındı ve daha sonra başka yabancı sanatçılar tarafından da çeşitli dillerde yorumlandı. Ahmet Ertegün ile olan anlaşmazlıklarından dolayı Atlantic Recordstan ayrıldıktan sonra Türkiyeye dönerek askerlik görevini yerine getirdi. Tarkan, 2001 yılında Kuzu Kuzu isimli single çalışmasını piyasaya sürdü. Aynı yıl Karma adlı albümünü yayınladı. Albümde yer alan Kuzu Kuzu ve Hüp gibi çalışmalar ile iyi bir dönüş yaptı. Washington Post Tarkan ile ilgili yaptığı bir haberde, Tarkannın Fransadan Danimarkaya müzik listelerine girebilmeyi başarmış, Rusyada en çok satan Rus olmayan sanatçı ünvanını almaya layık görülmüştü.
2003 yılına gelindiğinde Tarkan yeni albümü Dudu adlı albümünün çalışmalarını tamamladı. Nazan Öncel ile çalıştığı bu albüm ile Rusyada 1 milyon satış rakamına ulaştı, aynı ülkeden en iyi yabancı şarkı ödülünü aldı.
Bir yandan reklam filmlerinde oynayan sanatçı 2001 yılında Pepsi ile gerçekleştirilen sponsorluğun ardından, çekimleri Kapadokyada yapılan Turkcellin Hazır Kart reklamlarında yer aldı. Özgürlük İçimizde adlı bestesini de seslendirdiği aynı proje kapsamında Tarkan-Özgürlük Yolcusu takvimi piyasaya sunuldu. 2004te petrol şirketi OPETin reklamlarında yer aldı. 2006 Yılında da Avea sponsorluğunda bir dizi konser verdi.
Dünyadan müziği ile olumlu eleştirilen almasından haraketle İngilizce albüm yapma kararı alan sanatçı, 2005in Ekim ayından beklenen single Bounceu piyasaya sürdü. Hemen ardından ilk İngilizce albümü olan Come Closer aynı anda tüm Avrupa ve Türkiyede satışa sunuldu. Kısa bir süre sonra albümde yer alan Start The Fire adlı ikinci single çalışmasını yaptı.
Müziğe kısa bir süre ara verdikten sonra 2007 yılının Aralık ayında altıncı albümü Metamorfoz ile tekrar sevenleriyle kavuştu. Albüm klasik bir Tarkan albümü olmamasından ötürü olumsuz eleştrilere maruz kalsa da sevenleri Tarkanı yanlız bırakmadı. Albüm tüm bu olumsuz eleştirilere rağmen 2 ayda 500 bin satış rakamına ulaştı.
Ayşe Armannın Tarkan ile yaptığı röportaj :
Sesiniz sedanız çıkmıyor. Kendinizi geri mi çektiniz Allah aşkına!
- Ne alakası var, geri çekilme filan yok! Tam tersine, yeni bir Türkçe pop albüm hazırlıyorum. İngilizce albüm çalışmalarım sürüyor. Sonra birbiri ardına bir sürü konser var. Dubaiden sonra, Kopenhag, Hamburg, Los Angeles. Yoğunum yani, başımı kaşıyacak vaktim yok. Ama artık magazin programlarında ve dergilerinde yer almıyorum...
Yoksa, bilinçli bir tercih mi bu?
- Fevkalade bilinçli.
Peki neden?
- Medyayla aramızda güven krizi var! Söylediklerimin çarpıtılmasından, zorla birtakım polemiklere sokulmaktan sıkıldım. Benim için artık bu tür şeylerin esprisi yok. Canım istemiyor. Eğlenceli gelmiyor. Hatta sıkıcı ve banal buluyorum. Bir de tabii itiraf etmem gerekirse, inciniyorum. Doğrudan kafama ateş ediyorlar.
Hala deriniz kalınlaşmadı mı?
- Hayır. Kaşarlaşamadım bir türlü. Derim hl ince. Üzülüyorum. O yüzden röportajlara hayır diyorum.
Ama, sanatçılar magazinle beslenirler, diye biliriz. Bu bir karşılıklı ihtiyaçtır...
- Benim böyle bir ihtiyacım yok. Lütfen ukalalık gibi değerlendirmeyin, o gürültüde, o kargaşada yer almak bana manasız geliyor. Bir de artık beni bilen biliyor ya. Konserlerim tıklım tıklım. Bana yetiyor. Daha ne isterim?
İyi de, ertesi gün gazeteye baktığımızda, sizden hiç söz edilmiyor ya da adınız eskiye oranla çok daha az geçiyor... Korkmuyor musunuz?
- Hayır. Gazetelerin seni eskisi kadar yazıp çizmemesi, popülariteni kaybettiğin anlamına gelmiyor. Tam tersine, birilerini her gün gazetede manşetlerde gördüğüm zaman kuşku duyuyorum, bir reyting problemi varmış gibi geliyor bana. Bu mekanizmadan uzakta durmak istiyorum. Ben magazin haberlerle değil, işimle anılmak istiyorum.
İnsan, belli bir doygunluğa gelince mi böyle hissediyor?
- Bilmem, olabilir. İnsan doyuyor galiba. Eskiden daha fazla dışarı çıkıyordum. Haber olmak için mi çıkıyordum, dışarı çıktığım için mi haber oluyordum bilmiyorum. Ama artık dışarı bile çıkmak istemiyorum. İçime kapandım biraz. Daha doğrusu, kendimi tanımaya çalışıyorum. Müzik yapıyorum, hobilerimle meşgulüm, çok sık seyahat ediyorum. Uzaklaşınca, Türkiyeyi daha net görüyorum. Ne kadar küçük bir dünyam olduğunu, ne salak şeylerle uğraştığımı fark ediyorum. Ama işte bir süre sonra Türkiyeyi özlüyorum, geliyorum hooop yine kendimi o girdabın içinde buluyorum.
Yine de ben Hakkımda yazılsın çizilsin istemiyorum laflarına inanmıyorum...
- Ama doğru söylüyorum. Konsere çıkıyorsam, yeni bir albüm yapıyorsam ya da söylemek istediğim yeni bir şey varsa, o zaman röportaj veriyorum. Bazen de Hadi çıkayım ortalığa da, etrafı şöyle bir sallayayım diyorum. Ama işte hepsi o kadar. Yoksa o yaldızlı dünyanın bir yalandan ibaret olduğunu biliyorum. O yüzden de, epey bir zamandır başka türlü yaşıyorum. Sevgilimle, köpeğimle, arkadaşlarımla mutluyum.
Sevgilisi gerçek değil. Paravan. Onun aslında erkek sevgilileri var! laflarına ne diyorsunuz?
- Gülüyorum. Bu ülke, beni illa gay yapacak, o zaman rahat edecekler! Altı senedir birlikteyiz Bilgeyle. Bir yalan, altı sene nasıl sürdürülebilir?
Sevgiliniz de çok geride, kendi halinde biri. çok gösterişli değil, çok frapan değil, çok meme değil, çok popo değil. Rahatlıkla öyle birini de seçebilirdiniz. Siz Tarkansınız, sahnelerin seks tanrısı...
- Sadece sahnede öyleyim. O sahneden indim mi, herhangi biri, sıradan biriyim. Bilgeyle birlikte mutluyuz. Zaten onun kendini olmadığı bir şey gibi göstermeyen halini seviyorum. Zor bir hayatımız var. Her zaman didikleniyoruz. Sağa sola rahat gidemiyoruz.
Siz yurtdışındayken, o ne yapıyor?
- Bazen yanıma geliyor. Bazen de gelmiyor. Özlemek ikimize de iyi geliyor. İstanbulda ikimizin ayrı evi var. Ama çoğunlukla birlikte geçiriyoruz zamanımızı.
O da röportaj vermiyor. Birkaç kez aradım. Kibarca savuşturdu beni. Onu nasıl tutabiliyorsunuz? İnsanlar şöhret için bu kadar delirirken...
- Bu tür şeyler onu hiç ilgilendirmiyor.
Allahım ben Tarkanla sevgiliyim. Seviştiğim adam Tarkan! filan da yapmıyor mu bu kadın!
- İlk zamanlar belki biraz sarhoşluk yaşadı. Ama medyanın üzerine gitmesinden hep rahatsız oldu. Ben de çıkayım Tarkanın sevgilisi olmak nasıl bir şey anlatayım heveslerine kapılmadı.
Kız kardeşi daha farklı ama...
- Hangisi Berna mı? Deli o. Ama tatlı bir deli. çok severim. Üç kız kardeş onlar, üçü de çok farklı. Bilge, ağırbaşlı. Zaten avukat. Mesleği de başka türlüsünü kaldırmaz. Göz önünde olamaz. Öyle bir niyeti olmaması da çok hoşuma gidiyor.
Tamam röportaj vermemenizi anladım, ama sizi çılgınca seven hayranlarınıza ne olacak? Onlara haksızlık değil mi?
- E haksızlık oluyor tabii. Onlar benim orada burada daha sık karşılarına çıkmamı istiyorlardır. Amerikaya gittiğimde çok kıskanıyorum, çok güzel talk-showlar görüyorum, normal kanallarda da, MTVde de. Türkiyede maalesef yok. Türkiyede kiminle, hangi talk-showda sohbet edeceğim? Mutlaka, abuk sabuk yerlere çekilecek, olmadığım biri gibi gösterileceğim. Konu dönüp dolaşıp hep aynı yere gelecek: Gay misin, biseksüel mi?
Duyarlı, utangaç ve mütevazısınız... Ama sahneye çıkınca seks tanrısı oluyorsunuz. Nasıl bu kadar değişiyorsunuz? Orada ne oluyor? Hormonlarınızda değişen bir şeyler mi oluyor?
- Kesinlikle oluyor! Orası, yani sahne başka bir şey. Her şey bir arada, insanlar, spotlar, müziğin yüksek volümü... İnsanlar ismini haykırıyor, tezahürat ediyor... Seni arzuluyorlar... Bunu hissediyorsun... Kaplana dönüyorsun... Ve ben sahneyi çok seviyorum. Onaylandığımı, takdir edildiğimi hissediyorum. Ama sahneden inince, tekrar sıradan adam oluyorum. Bunu da seviyorum...
Bunca zaman Tarkan imajı, Tarkan sesi, Tarkan stili, Tarkan müziği diye bir şey yarattınız. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bundan daha fazla yapabileceğim bir şey yok, diyor musunuz?
- Demez miyim? Kendime karşı acımasız bir adamım, içimde kendimi yerden yere vuruyorum. Ve yetersiz buluyorum. Daha iyi olabilirdin diyorum. Daha iyi söyleyebilirdin, daha iyi söz yazabilirdin, daha iyi dans edebilirdin... Hayatım kendimi nasıl geliştirebileceğimi düşünmekle geçiyor. Ama dürüst olmak gerekirse, bazen de Aman be! diyorum, Ne uğraşacaksın bunlarla. Şöhreti batsın! Her şeyi bırakıp, bir kenara çekileyim istiyorum.
Amerikada tanıyorlar mı sizi sokakta yürürken filan?
- Los Angelesta tanıyorlar. Orada Latin çok, Meksikalılar filan. Miamide de tanıyorlar. Venezüellalılar, Brezilyalılar var. Ama Amerikalılar tanımıyor. Hoşuma da gidiyor.
New Yorkta da ordu halinde mi yaşıyorsunuz?
- Hayır. Tekim. Güvenlik de yok. İlk zamanlar öyle değildi tabii, Michael Jackson gibi beş korumayla dolaşıyordum. Limuzinler filan. Özenmişim demek ki. Şimdi komik geliyor.
Peki korktuğunuz şeyler değişti mi?
- Sağlıksal paranoyalarım olmaya başladı...
Nasıl yani? Ölüm korkusu mu?
-Yok ölmekten hiç korkmuyorum, hatta İyi bile olur diyorum. Erken gitmekte fayda var. çok yaşanılası bir dünya değil. Biraz karamsarım son zamanlarda. Bir yandan da genetik mirasımdan şüpheliyim. Babam genç yaşta kalpten gitti, kolesterolü yüksekti, benim de öyle. Annemin de yıllardır problemleri var. Bazen Acaba şeker hastası mı olacağım, kalp hastası mı? diye korkulara kapılıyorum. Check-uplara gidiyorum, Allaha şükür, dizim dışında her şey iyi. Bazen de, yapmak istediklerimi yapabilecek miyim, diye düşünüyorum. Zamanım yetecek mi, daha çoook şey var yapmak istediğim...
Neler mesela?
- Kendim dışında birilerine faydalı olayım istiyorum. Örnek aldığım isimler: Bono ve Angelina Jolie. Angelina Jolie bile Hollywoodun yalan olduğunun fark etti.
Peki Angelina Jolieninki bir PR faaliyeti olamaz mı?
- Olsa ne fark eder. Kadının, yardıma ihtiyacı olanlara faydası oluyor mu, oluyor. Ayrıca, samimi olduğuna inanıyorum.
Siz niye yapamıyorsunuz?
- İstiyorum ama olmuyor. Denedik. Destek alamıyoruz.