2 bin 350 metrede kadınlar günü kutlaması

DİDOSK üyesi yaklaşık 50 kişi, Elazığ’ın Sivrice İlçesi’ndeki 2 bin 347 metre yüksekliğindeki Hazarbaba Dağı’na dün bir yürüyüş düzenledi. Sabah erken saatlarde Diyarbakır Diclekent Bulvarı’ndaki Doğa Evi’nde toplanan dağcı sporcular, araçlarla Elazığ’a gitmek üzere yola çıktı. Hazarbaba Kayak Tesisleri’ne gelen dağcı sporculardan bir kısmı kayak yaparken, bir kısmı da dağın zirvesine çıkmak üzere birerli kol yürüyüşünde belirlenen güzergah kapsamında hareket etti. Hasan Çiyager ve Orhan Bider öncülüğünde uzun süre dik yamaçta ve yer yer bir metreyi aşan kar kalınlığında yürüyen sporcular, çığ tehlikesinin yoğun olarak yaşandığı yamaçlardan başarılı bir şekilde geçti. Dağcı sporcular, yaklaşık 3 saat süren yürüyüş sonrası Hazarbaba Dağı zirvesine çıktı. KULÜP BAŞKANI ÇİÇEK VERDİ Zirvesinde göl manzarası olan ve Elazığ, Tunceli, Bingöl, Malatya, Adıyaman ile Diyarbakır sınırlarının aynı anda görüldüğü Hazarbaba Dağı’nın en uç noktasında toplanan DİDOSK üyeleri burada Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Kulüp Başkanı Abdurrahim Ekin, dağcı kadın üyelere burada çiçek verdikten sonra yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddeti kınadı. Ekin, tarih boyunca kadının hayatın en önemli ve vazgeçilmez parçası olduğunu belirterek şöyle dedi: Yeri geldiğinde ana, evlat, kızkardeş, eş ve sevgili dediğimiz kadınlarımıza şükranlarımızı sunmak istiyoruz. Bir hadiste, ’Cennet anaların ayakların altındadır’ buyurmaktadır. Ama erkek egemen hegonmonya, dünyayı kadınlar için cehenneme çevirmiştir. Yakın zamanda Mersin’de hunharca işlenen Özgecan Aslan’a bir kez daha rahmet dilerken, katillerinin en ağır cezaya çarptırılmasını istiyoruz. MANGAL KEYFİ Kutlama töreninden sonra dağcılar aynı güzergahtan geri döndü. Dağcı sporcular, yaklaşık 2 saat süren dönüş yolculuğundan sonra Hazarbaba Kayak Merkezi’nde kayak yapan kulup eğitmeni Prof. Dr. Adnan Ceviz, Nurullah Eza, Kulüp Başkan Yardımcısı Ömür Öğüt ve kayak yapan diğer sporcularla buluştu. DİDOSK üyeleri daha sonra Hazar Gölü’ne hakim tepede mangalda pişirdikleri köfteleri yerken, göl, kar ve güneşin keyfini de doya doya yaşadı.