Antalya'da bir kişi Cinsel ilişki sırasında kalbine yenik düştü ve öldü

Olay Antalya’nın Muratpaşa İlçesi, Üçgen Mahallesinde sabah saatlerinde 8 katlı apartmanın 7. Katında meydana geldi. Ö.H, G.M ile cinsel ilişkiye girerken fenalaşıp baygınlık geçirdi. Yataktan kalkmaya çalışan ve ayakta kalmakta güçlük çeken Ö.H dengesini kaybederek başını kanepeye çarptı. Ö.H’nin yerden kalkmaması üzerine G.M 112 Acil Servisi arayarak acil yardım edilmesini istedi.

Haberler 26.03.2016 - 15:58 Son Güncelleme : 26.03.2016 - 15:58

Olay Antalyanın Muratpaşa İlçesi, Üçgen Mahallesinde sabah saatlerinde 8 katlı apartmanın 7. Katında meydana geldi. Ö.H, G.M ile cinsel ilişkiye girerken fenalaşıp baygınlık geçirdi. Yataktan kalkmaya çalışan ve ayakta kalmakta güçlük çeken Ö.H dengesini kaybederek başını kanepeye çarptı. Ö.Hnin yerden kalkmaması üzerine G.M 112 Acil Servisi arayarak acil yardım edilmesini istedi.

OLAY YERİNE AMBULANS GELDİ

Acil çağrı üzerine olay yerine sağlık görevlileriyle birlikte poliste sevk edildi. Sağlık görevlileri yaptıkları müdahalede, Ö.Hnin kalbini durduğunu belirtti. Ekiplerin uzun süre kalp masajı yapmalarına rağmen kurtaramadığı Ö.H cesedin incelemelerinin ardından otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

G.MNİN İFADESİ ALINDI

İfadesine başvurulan Özbekistanlı kadın G.M., Cinsel ilişkiye girdiğimiz sırada bir anda Ö.H.nin gözleri dönmeye başladı. Rahatsızlandığını anladım. Ayağa kalkmaya çalışıyordu. Dengesini kaybedip kafasını vurdu dedi.

Her ne kadar 1215te Gautler de Montbellard Kıbrıstan getirdiği kuvvetlerle şehri ele geçirip Türkleri kılıçtan geçirdiyse de, Antalya 1. Keyhüsrev tarafından geri alınır. XII. yüzyıl sonlarında Selçuklu Devleti sona erince Isparta ve Antalya arasındaki topraklar Teke Aşiretinin bir kolu olan Hamidoğullarının egemenliğine girer. Antalyayı ele geçiren İlyasbeyoğlu Dündar Bey, buranın yönetimini, kardeşi Yunus Beye bırakır. Yunus Beyin oğulları, Antalyada hüküm sürdüler. Hamidoğullarının bu ikinci kolu Tekeoğuları adıyla anılır. Kıbrıs Kralı Pirre, 1361de Antalyayı ele geçirdiyse de, Tekeoğullarından Mehmed Bey, 1373de şehri geri alır. Bunun oğlu Osman Bey zamanında Antalya, Yıldırım Bayezıd, buranın yönetimini Firuz Beye verdi (1391). Ancak Antalyanın Osmanlılara geçişi konusunda kaynaklara tek bir tarih göstermemektedir ( Oruç Bey ve Neşriye göre 1389-1392; İbni Kemale göre 1391).

Anadoluda beyliklerin egemen olduğu bir dönemde, 1335-1340 tarihleri arasında Antalyaya gelen Arap seyyah İbn Battuta Antalyadan bahsederken şöyle der: Kent halkı, ırk ve dinlerine göre ayrı ayrı mahallelere yerleşmişler. Hıristiyan tüccarlar Mina adıyla anılan mahallede otururlar. Bu mahallenin çevresini bir sur kuşatmakta ve Cuma vakti geceleri surun kapıları kapatılmaktadır. Rumlar başka bir mahallede kendi başlarına otururlar. Onların bulundukları yer de bir surla çevrili. Yahudilerin de yine kendilerine ait, surla çevrili bir mahallesi vardır. Müslüman ahaliye gelince, bunlar asıl büyük şehirlerde yaşamaktadırlar. Burası bir Cuma mescidi ve medrese ile birçok hamamı, zengin ve tertipli büyük çarşıları ihtiva etmektedir. Şehrin çevresini, yukarıda kaydettiğimiz bütün mahalleleri de içine alan büyük bir sur kuşatır.Ankara Savaşından sonra (1402) Teke ve Karamoğullarının Antalyayı ele geçirme girişimleri boşa çıktı. Antalya, Anadolu eyaletinin Teke Sancağına merkez oldu (Elmalı ile birlikte.) II. Bayezıd devri sonlarında şehzade Korkud, bu sancağın başında bulunuyordu. Babası ölünce tahta çıkan Selime karşı (Yavuz ) burada ayaklandı. Alanya ise Fatih döneminde 1471 yılında Gedik Ahmed Paşa tarafından alınmıştı.

XVII. yüzyılın ikinci yarısında Antalyayı gezen Evliya çelebi, üç yanı bahçelerle çevrili şehrin kale içinde dar sokaklı, 3 bin evli dört mahallesi, kale dışında ise, kuzeyde 20 Türk, 4 Rum Mahallesi bulunduğunu, çarşının surlar dışında yer aldığını, limanın 200 parça gemi alacak büyüklükte olduğunu yazar.Osmanlı Devletinin Abdülmecid devrinde (1847) çıkarmaya başladığı salnamelerde (bugünkü anlamıyla yıllık ) Antalya, Konyaya bağlı olması sebebiyle Teke Sancağı adıyla geçmektedir. Antalya, XIX. yüzyıl sonunda Konya Vilayetinin sancağı durumundaydı.İdari bakımdan 5 kaza ve 9 nahiyeye ayrıldı. Toplam köy sayısı 549 idi. Sancak toplam nüfusu 224 bin kişiydi. Bu nüfusun 15 binini Yörükler oluşturuyordu. Bunlar kışı ovalarda, yaz aylarının ise yayla adı verilen platolarda geçirirlerdi. Nitekim Hazine-i Evrakta mevcut 1840 tarihli bir belgeden Antalya Kalesi içindeki yerlere iskanları yetersiz olduğundan, sur dışında bir mahalle kurulması ve oraya bir kapı açılması ve kiliselerin onarılması hakkındaki yazıdan, buraya sürekli değişik dinlerden, değişik yerlerden insanların gelerek yerleştikleri anlaşılmaktadır. Antalya şehri, körfezin ortasında, dik bir kayalığın üzerinde kurulmuştu. ve mutasarrıflık buradaydı. Üç surla çevrili olan kentin çok heybetli bir görünüşü vardı. Bu surların alt bölümlerinde bulunan geniş çukurlar, Düden çayının sularıyla dolar ve şehir, bu su hendekleriyle korunurdu.

XIX, yüzyıl sonunda Antalya Sancağına eğitim ve öğretim faaliyetleri, 2 bin 600 öğrencinin devam ettiği 50 okulla sürdürülürdü. Antalyada gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde merkez ve ilçelere 60dan fazla medresenin bulunduğu bilinir. Bugün pek çoğu harap olmuş bu yapıların içinde 1250 yılında Selçuklu Veziri Karatay tarafından yaptırılan medreseyle, Elmalıdaki Osmanlılar döneminde Ömer Paşa tarafından yaptırılan medrese, sağlam olarak kalmıştır.

XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun bırakmak zorunda kaldığı topraklardan gelen göçmenlerin yerleştirildiği Antalya, sözü geçen yüzyılın ikinci yarısında Konya Vilayetine bağlanan bin sancağın (Teke) merkezi oldu.Birinci Dünya Savaşından önce bu sancak, adı geçen vilayetten ayrılarak bağımsız bir sancak haline girdi. Mütareke döneminde şehir, bir aralık İtalyanların işgali altındaydı. İtalyanlar Antalya halkına, kendilerini Türk dostu olarak göstermeye çalışıyorlardı. Bu amaçla, Yunan işgali bölgesinden Antalyaya gelen göçmenlere ve yoksul halk tabakalarına çeşitli yardımlarda bulunuyor, ayrıca yollar ve okullar açıyorlardı. çiftçiyi ve taciri kendi tarafına çekmek isteyen İtalyanlar, gerekli kredileri vermek üzere Banco Di Romanın Antalyada şubelerini açmaktan geri durmadılar. Ancak şehir çok geçmeden boşaltıldı.9 Temmuz 1921 tarihinde İtalyanların geri çekilmesiyle Anadolu Hükümetine bağlandı. Cumhuriyetin ilanından sonra ise Antalya adı altında, il bazında bugünkü halini aldı.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır