TÜRKİYENİN KARANLIK GEçMİŞİ
Maalesef Türkiye için Türkiye demokrasisi için, Türkiyenin karanlık geçmişiyle yüzleşmesi için kara bir gün bugün. Faili meçhul cinayetler olarak adlandırdığımız 90lı yıllarda kamu görevlileri tarafından işlenen cinayetlere ilişkin en kapsamlı dava olan kamuoyunda Temizöz ve arkadaşları davası olarak geçen davada maalesef bugün mahkeme heyeti tüm sanıklara yargılanmış oldukları suçlardan beraat ettikleri yönünde bir karar verdi. Bununla da yetinmedi davanın sanıklarından Kamil Atağın kardeşi olan Mehmet Nuri Binzetin vermiş olduğu tanıklık beyanları için dosyanın kesinleşmesini beklemeden yalan tanıklıktan hakkında suç duyurusunda bulunmasına karar verdi. Ayrıca, faili meçhul cinayetler; hep söyledik yine söylüyoruz planlı, sistematik bir şekilde bir devlet politikası olarak işlenmiş ve uygulamaya konulmuştur. Eğer bu sistematik ve planlı olmamış olsaydı, bir devlet politikası olmamış olsaydı İstanbuldan Vana, Şemdinliden Kocaeliye kadar Türkiyenin neredeyse bütün illerini kapsayacak bir şekilde faili meçhul cinayetler yaşanması mümkün olmazdı.
HERKES JİTEM GERçEĞİNİ BİLİYOR
Biz Jitem gerçeğini biliyoruz, bugün duruşmada da Jitem gerçeğini ve varlığını ispat eden bir çok veri , bir çok beyanda bulunduk. Bugün yargılanan sanıkları adi bir suç örgütü olarak, çıkar amaçlı bir suç örgütü olarak nitelemek mümkün değil. Jitem yapılanmasının Cizre teşkilatıdır bunlar. Cizre birimidir. Devlet politikasının bir diğer ayağı ise bu ağır suçları, bu cinayetleri işlemiş olan Jitem mensuplarının cezasızlık zırhı ile korunuyor olmasıdır. 20 yılı aşkın süredir cezasızlık zırhı altında bu kamu görevlileri, bu diğer sanıklar korundular ve bugün de korunmaya devam ediyorlar. Yapılan yargılama maalesef formel, şekli bir yargılamadır. Gönülsüz bir yargılamadır. Amiyane bir tabirle Dostlar alışverişte görsün yargılamasıydı. Faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması noktasında gerekli adımlar atılmamıştır ve tekrar ediyoruz cezasızlık zırhı bir devlet politikası olarak ağır suçları işleyen, cinayet işleyen , gasp işleyen kamu görevlilerini korumaya devam etmektedir.
HALKIN VİCDANINDA MAHKUMLAR
Şırnak Barosu avukatlarından Veysel Vesek de beraat eden sanıkların mağdurların ve Türkiye kamuoyunun vicdanında mahkum olduklarını söyledi. Vesek şöyle devam etti:
Bugün verilen karar bizce adil değil. 6 yıldan beri süren yargılamadaki tüm deliler yok sayılmıştır ve sanıklar aklanmıştır. Elbette temyize gideceğiz. Temyiz süresi önümüzde duruyor. Bir cezasızlık politikası olduğu sürece Türkiyede hiç kimse 90larda ve ya başka zaman işleyen suçlarda ceza alamaz. Bu dosya kumpas bir dosyası değildir. Burada dökülen kan var . İşlenmiş cinayetler var. Daha cenazesi bulunamayan 3 insandan bahsediliyor. Hala eşinin kemiklerini arayanlar var. 2009 yılında açılan bu dava aslında Kürtlerin, Türkiye Cumhuriyeti devletiyle barışması için büyük bir fırsattı. İnsanlar ilk defa 2009 yılında savcılar karşısında ifade verebildiler. Aslında başlangıçta tam bir yüzleşme davası olarak, bir geçmişle hesaplaşma davası olarak başladı. Ama maalesef bugün derin devlet ile yapılan ittifak bir anlamda bu cinayetlerin aklanmasına yol açmıştır. Ülkemizdeki hukuk maalesef bu aşamadadır. Mağdurların vicdanında bu sanıklar mahkum olmuştur. Bunların bir gün cezaevinde kalmalarıyla 100 yıl cezaevinde kalmaları arasında aslında bir fark yok bizim açımızdan. Bu sanıklar bunda yargıladılar ve aslında Türkiye kamuoyu vicdanında mahkum oldular. Bu dosya tarihe mal olan bir dosyadır.