O sahneye tepki çığı!

Samanyolu televizyonu yayınladığı Şefkat Tepe dizisinde, Peygamber efendimizi (s.a.v), gözyüzünden ışıkla indirerek, kamyona bindirilmesi sahnesine tepkiler çığı gibi büyürken, Güneydoğu'da kınama yağdı.

Haberler 13.02.2014 - 10:06 Son Güncelleme : 13.02.2014 - 10:06

M. Şerif DOĞRU/Tahir KARAKEÇİ

DİYARBAKIR-Samanyolu TV’de yayınlanan Şevkat Tepe adlı dizide Hz. Peygamberle ilgili yer alan skandal görüntüler infial yarattı. Güneydoğu’dan Akademisyenler, Din adamları olayı sert bir dille eleştirerek, Peygamber inecek, kamyonlara binecek, dizilere alet olacak, böyle bir şey fecaattir denilerek kınandı.

İNFİAL YARATAN GÖRÜNTÜ

Fethullah Gülen Hocanın internete düşen ses kayıtlarında yer alan Hz. Muhammed rüyada tweetleri ikiye katlayın dedi ifadesinin şoku atlatılamadan, Saman yolu televizyonunda yayımlanan, Şefkat Tepe dizisindeki yaşanan skandalda ise Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) ruhunun çağrıldığı bir sahne canlandırıldı. Önceki gece yayımlanan Şefkat Tepe adlı dizisini izleyenler, gözlerine inanamadı.

DİYARBAKIRLILAR TEPKİLİ

Söz de, PKK ile savaşan Sungurlar Timi’nin başının koma halindeyken gördüğü rüyanın canlandırıldığı sahnede görenlere bu kadar da olmaz dedirten görüntülere yer verlidi. Bu görüntüler üzerine dini hassasiyetleri üst seviyede olan özellikle Diyarbakırlılar, STV’ye adeta ateş püskürdü. STV’nin baştan beri hak ve hukuk yerine birilerinin borazanlığını yaptığını iyi bildiklerini belirten Diyarbakırlılar, STV’yi televizyon kanalları arasında kaldırma kararı aldı.

HALKTA BÜYÜK BİR OLGUNLUK VAR

Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen de her kesimin bu tür konularda hassas davranmaları gerektiğini söyledi. İslam’da ruh çağırma ve benzeri durumların olmadığını kaydeden Evsen, Bu tür uygulamaların dün olduğu gibi bugün de yanlış olduğunu ifade ediyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde bu tür bir dizi senaryosu büyük protestolara yol açabilecekken ülkemizde bunun sadece sosyal medyada protesto edilmesi ve taşkınlığa başvurulmaması da ülkemizin demokratik olgunluğunu göstermektedir diye konuştu.

Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabillim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Baz, Hz. Peygamberin dizilerde ışık hüzmesi şeklinde tasvir edilmesinin uygun olmadığını belirterek, Bu tür durumlarda yaşanmış olsa bile dillendirilmesi ve anlatılması geleneğimiz içerisinde edebe mugayır görülmüştür dedi.

GÖRÜNTÜLER KABUL EDİLEMEZ

Özgür-Der Şube Başkanı Murat Koç da dizideki görüntünün kabul edilemez olduğunu savunarak, şunları söyledi: Samanyolu TV’deki Şefkat Tepe dizisinde Peygamber Efendimizi ışık hüzmesi şeklinde tasvir edip yeryüzüne indirmesi en hafif tabirle aymazlık ve densizliktir. Bu saygısızlığın bir benzerini de geçtiğimiz günlerde bir şahsın Resulullahı rüyasında gördüğünü ve twitleri ikiye katla talimatı aldığını iddia etmesi üzerine Fethullah Gülen’in bu rüyanın yayılması talimatı vermesiyle de müşahede etmiştik. Hizmet hareketinin, Müslümanların sonsuz saygı duyduğu, canından çok sevdiği Allah Resulünü gerek cemaat hükümet arasındaki savaşta meşru bir zemin bulma kaygısıyla istismar etmeye kalkışması gerekse de İslam’ın temel akidevi nasslarıyla çelişir biçimde Resulullahı kitlesine mistik ve metafizik bir tarzda takdim etmesi ne İslam ile ne de ahlakla bağdaşır. Hizmet hareketi bunu sık sık yapmakta ve Müslüman Türkiye halkının Resulullaha duyduğu muhabbeti istismar edip bunun üzerinden prim devşirmeye çalışmaktadır.

İSLAM ANLAYIŞINI SAVUNMAK BUMU?

Aydınlık İçin Hak ve Özgürlükler Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (AYDER) Yönetim Kurulu Üyesi Ferzende Lale ise Hz. Peygamberi bugüne kadar Müslüman olmayan yönetmenler dahi somut bir şekilde göstermeye cesaret edemediğine değindi. Günümüzde hele gele İslami anlayışı kendisi şiar edinmiş bir kurumun böyle bir şeye teşebbüs etmesi kabul edilemez diyen Lale, Bu akla aykırıdır. İslami anlayışa göre de yanlıştır. Bu dizinin zaten Kürt halkını küçük düşürücü ve milliyetçi duyguları kabartan bir tarafı var. Bu doğru değildir. İslamiyeti birilerinin kendi tekeline almaya çalışmasına karşıyız ifadesini kullandı.

Alimler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özer de Hz. Peygamberin gerek İslam alemi gerekse bütün insanlık için müstesna bir yere sahip olduğunu dile getirerek, Şahsi veya grupsal çıkarlara alet edilmemelidir. Allah, Peygamber, Kur’an-ı Kerim ümmetin ortak kutsallarıdır. Sufli şeylerle ilişkilendirilmesi, hele haklarında yalan ve iftiraya varacak yanlışların irtikap edilmesi, söz konusu şeni fiillerin işlenmesine sevk eden basit ve değersiz dünyevi çıkarlarla ölçülemeyecek derecede büyük ve kalıcı dünyevi ve uhrevi olumsuz neticeleri doğuracaktır diye konuştu.

Özer, Müslümanlar için en yüce değerlerden birisi olan Hz. Peygamberi ilgilendiren konularda herkesin en yüksek hassasiyeti göstermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

HASSASİYET GÖZARDI EDİLİYOR

Din Görevlileri Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Kutbettin Akdemir ise sinema kültürünün topluma faydalı olması gerektiğini kaydetti. Peygamberimizin canlandırılmasının dinen caiz olmadığı herkese malul bir şeydir diyen Akdemir, şunları söyledi: Özellikle mukaddesatlarımızla ilgili konu Allah veya peygamber olunca onda biraz daha hassas olmanın gerekliliğine inanıyorum. Peygamberimizin bu şekilde yansımasının uygun olmadığını düşünüyoruz. Dinen uygun değildir. Keşke olmasaydı. Olmamasının gerekliliğine inanıyoruz. İnşallah bu tepkiler bu işi yapanları bir manada uyarmış olur. İnşallah bu yanlışı düzeltirler.

Diyarbakır İmam Şafi Camisi İmam Hatibi Abdullah Tokur da Hz. Peygamberin film veya dizilerde görünür gibi gösterilmesinin caiz olmadığını ifade etti.

UÇ GÖRÜŞLÜ FIRKALARIN ANLAYIŞI

Dicle Üniversitesi (DÜ) İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Bağcı da tarih içerisinde Hz. Peygamberin cesediyle ruhuyla canlı olduğu tezi ve yeryüzünde bir takım insanlarla irtibat halinde bulunduğu anlayışının bazı uç görüşlü fırkalar ve düşünceler tarafından ortaya atılmış anlayışlar olduğunu söyledi.

Bunun kesinlikle bir halkın büyük çoğunluğunun sahip olduğu anlayış olmadığını savunan Bağcı, şöyle dedi:

Bu anlayışlar yanlış anlayışlardır. Bir defa Kuran ayetleriyle realiteyle kesinlikle çakışmaktadır. Allah Kuranda diyor ki Peygamberimize hitaben sen öleceksin onlar da ölecek başka bir ayette de Hz. Peygambere, Sen öleceksin de onlar ebedi mi kalacak, senden önce de hiçbir beşere ebedilik vasfı vermedik diyor. Dolayısıyla Hz. Peygamber de bir beşerdir bizim gibi. Görevini tevdi etmiş ve daha sonra ahirete irtihal etmiştir. Dolayısıyla Hz. Peygamber bugün mezarında cesediyle ruhuyla canlıdır ve yeryüzünde tasarrufta bulunuyor ve melek aleminde bir takım insanlarla ve gruplarla irtibat içindedir şeklinde ifade etmek tamamiyle Kurani esaslarla çakışmaktadır, muhaliftir. Kesinlikle bunu bu şekilde ifade ediyoruz. Ayetler çerçevesinden bakıldığında Hz. Peygamberin cesediyle ruhuyla canlı olduğu tezini realiteye dayanmayan herhangi bir delile dayanmayan subjektif bir iddia olarak kabul ederiz. Yeryüzünde ve melekut alemde istediği yere gidip tasarufta bulunma hiçbir mantığa sığmaz.

MESAJLARI BİZLERE KALMIŞTIR

Hz. Peygamber vefat etmiştir onun getirdiği mesaj bizlere kalmıştır. Bu ümmeti kurtaracak olan o mesajdır ifadesini kullanan Bağçı, Gerçekten Hz. Peygamber, yeryüzünde ve melekler aleminde dolaşıyorsa bugün perişan haldeki İslam aleminin uyanması ve kendisine gelmesine bu sömürüden cahillikten geri kalmışlıktan neden herhangi bir tasarufta bulunmuyor, eğer böyle bir şey varsa. Tarihi gelişme ve realite böyle bir durumun olmadığını açıkca ortaya koyuyor dedi.

DİYANETTEN DE TEPKİ GELDİ

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurul Üyesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Bünyamin Erul, asrımızda görsel malzeme ön plana çıktığı için kutsala dair her şeyin medyada yer almasının sıkıntılara yol açtığını belirterek, Kutsallara saygı Kur`an-ı Kerim`in temel emirlerinden bir tanesidir. Hz. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa`ya, Kur`an-ı Kerim`e, Kabe`ye, meleklere saygı ve bunlarla ilgili konuşurken yazarken, bunlarla ilgili görsel bir malzemeyi teşhir ederken çok dikkatli olunması gerekiyor. İhmal edilen bir husus bu alanda ilahiyatçılardan, alan uzmanlarından mutlaka bilimsel destek alınması gerekiyor. Bu ihmal edildiği için biraz da fazla emek verilmediği için çeşitli kısa filmlerde de benzer şeyler karşımıza çıkabiliyor diye konuştu.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır