Yeni Şafakın haberine göre, Taarruz Helikopter Tabur Komutanı Yarbay Özcan Karacanın kendisine yakında çok önemli bir görevden bahsettiğini belirten Ateş, darbe girişiminden 2 gün önce Yenimahalle Anadolu Bulvarına yakın bir evde yaptıkları toplantıyı anlattı. Ateş, şunları söyledi:
Yarbay Özcan Karacan, Yüzbaşı Taha Fatih çelik ve Yarbay Erdal Başlar ile birlikte bir odaya girdik. Akşam namazı okununca, Namaz kılalım mı? dendi. 4 kişi beraber namaz kıldık. Daha sonra Ramazan isminde birisi geldi. Bu kişiyi tanımıyorum, Ramazan kod isim mi, emin değilim. Ama konuşmalarından Genelkurmayda çalıştığı izlenimine kapıldım. Ramazan bize, Genelkurmay Başkanımızın emirleriyle komutanlarınızın size vereceği emirlere itaat edin dedi. Kesinlikle orada darbe diye bir şey geçmedi, faaliyet diye bahsedildi. Herhalde ikna toplantısıydı, detaylandırma olmadı. Toplantıda Erdal Başlar, Amerikalılar ve diğer partiler bu işe ne diyor? diye sordu. Ben Başları da ilk kez orada görmüştüm. Ramazan isimli kişi de Bunları pek kimse sevmiyor, o yüzden sıkıntı yok gibi bir cevap verdi. 15 Temmuz günü odasına gittiğim Karacan, faaliyetin 03.00te olacağını, bizim akşam 21.00-22.00 sıralarında mesaide olmamızı söyledi. Konuyla ilgili de çankaya Köşkü, MİT, Türksat, TİB, Dikmen Vadisinin haritadan konumlarına bakmamızı söyledi.
Saat 22.00de mesaiye gittim, odamda tulumlarımı giydim, kaskımı, gözlüğümü aldım. Odadan çıktıktan sonra uçuş hattına gittiğimde, Tuğgeneral Ünsal Coşkun, çocuklar kolay gelsin, biraz acele edin çalıştırın helikopterleri dedi. Yüzbaşı Ali Ercan ile Yüzbaşı Cebrail Sert uçtular. Biz de süper kobrayı aldık ve Taha Fatih Yüzbaşı ile birlikte havalandık. Faaliyet boyunca bütün talimatları Özcan Karacandan aldık. Bize ilk söylediği şey Genelkurmay üzerine gidin ve alçak uçuş yapın şeklindeydi. MİTe ve çankaya Köşküne gidenler de oldu. Genelkurmayın üzerinde alçak uçuşta daire çizmeye başladık. Karacan, polisleri vurun şeklinde anons yaptı. Ben önce olayı idrak edemedim, yani biraz tereddüt yaşadım. Atış yapmamak için silah sistemleri arızalı, atamıyoruz dedim. Bu arada telsizden MİTin girişindeki beton bariyerlerin vurulmasını görevini verildiğini duydum. 45 dakika filan bu şekilde uçuş yaptıktan sonra geri döndük ve bize helikopteri değiştirmemizi söylediler. Farklı bir helikoptere geçtik.
Bu sefer ben arka koltuğa geçtim, Taha yüzbaşı ön tarafta uçmak istedi. Bizi Beştepedeki Jandarma Genel Komutanlığına gönderdiler. Binanın Beşevlere yakın olan ve boş bir alan gibi gözüken kısma 20-30 tane 20 milimetrelik top attı Taha. Daha sonra da TRTye geçtik ve Karacan TRTnin önünden geçen yoldaki TOMAnın vurulmasını talimatını verdi. Taha yüzbaşı, TRT binasının biraz uzak kıyısına atış yaptı, yani TOMA ve vatandaşlara atış yapmadı.
Ankarada görev yaptığım sırada zaman zaman geçici görevle Hakkari ve Şırnaka gidiyordum. Bir akşam Nevzatın (kendisiyle ilgilenen örgüt abisi) evindeyken, bize, adamlar (PKKlılar) dinsiz, diyanetsiz ölüyorlar, öldürecek şekilde atış yapmayın, sağlarına sollarına atış yapın yaralansınlar dedi. Ben karşı çıktım, öldürmezsek gelip bizim imanlı kardeşlerimizi karakollarda öldürürler dedim. Üstelemediler. Zaten düşüncelerimizi önceden bildikleri için fazla üzerimize gelmezler. Ne kadar ve nasıl faydalanacaklarını bilirler. Bir nevi fişleme yapıyorlar.
FETÖ ile ortaokul yıllarında tanıştığını söyleyen Yarbay İlkay Ateş, şöyle konuştu: Evlerde Gülenin kasetlerini dinliyorduk. Abiler bize zaman zaman çıkmış askeri soruları getiriyorlardı. Işıklar Askeri Lisesini kazandım. Askeri lisedeyken, ortaokulda benimle ilgilenen Faruk abi ile Heykelin orada buluşurduk. Abiyi görünce peşine takılırdım, minibüse binince ben de binerdim. Nilüferde bir tane caminin içine girerdi, elindeki poşette sivil kıyafetler olurdu. Camide resmi kıyafeti çıkarıp sivilleri giyerdim. Daha sonra dışarı çıkıp bir yerlerde vakit geçirirdik. Sonra iki haftada bir geldi ve süreç böyle devam etti. Askeri lise 3. sınıfta başka biriyle tanıştırdılar. O abi bize, kendinizi belli etmeyin dikkatli olun, namaz kılmayın, dini bilgilerinizi göstermeyin, sizinle görüştüğümüzü kimseye söylemeyin diyordu. Okuldan sonra da görüşmelerimiz sürdü.
Her okulun, her komutanlığın bir sorumlusu vardı. Tabii o sorumluların üzerinde de isimler vardı. 17 Aralıktan sonra telefonla irtibat yasaklandı. Aramanız gerekiyorsa çıkın şehir dışından arayın denmiş abilere. Mesela abi beni bir gün Konyadan aramıştı.
15 Temmuzu 16 Temmuza bağlayan gece, Meclise bombalar yağdıran üniformalı teröristlerin yaşattığı dehşet anları kameralara yansıdı. Servis edilen yeni güvenlik kamerası kayıtlarına göre TBMMye ilk bomba saat 02.32de düştü ve bahçede yaklaşık 2 metrelik çukur oluşturdu.
F-16lardan atılan ikinci ve üçüncü bombalar ise saat 03.20 sıralarında arka arkaya Meclisi titretti. Başbakanlık Makamının bulunduğu kata ve CHP ile MHP gruplarının bulunduğu bölüme atılan bombalar, TBMM Ana Binasında büyük tahribata neden oldu. Bu sırada Meclis çevresinde de katliam sürüyor, helikopterler halkın üzerine ateş açıyor, darbecilerin bölgeye gönderdiği 12 tank da arabaları ve vatandaşları ezerek milli iradenin merkezini kuşatmaya çalışıyordu.